Türkiye bu yıl en buruk Anneler Günü’nü yaşadı. Marmaris’te yaşanan feci kaza tüm ülkeyi yasa boğdu. 21’i kadın 24 insanımız yaşanmaması gereken bir kazada, mutlu bir günün arifesinde arkalarında acılı birçok yakın bırakarak ebediyete intikal etti.

Allah rahmet eylesin. Mekânları cennet olsun.

Kaza hakkında savcılık soruşturma başlattı. Frenin boşalmış, yani araçta teknik bir arızanın yaşanmış olabileceği iddia ediliyor. Ancak midibüsün solladığı araçtan elde edilen kamera görüntüleri üzerinde yorum yapan trafik uzmanları, zaten riskli bir yolun tehlikeli bir virajında aracın çok hızlı gittiğini ifade ediyorlar. Görüntüleri izlediğinizde aracın çok hızlı yol aldığını, fren lambalarının yanmadığını, virajda sol şeritten kendisini sağ şeride almak istediğini görüyoruz.

O ağırlıktaki bir midibüs için virajdaki bu hız ve yapılan manevra aracın savrularak karşı şeride geçmesine yol açıyor. Sonrasında karşı şeritten de bariyerler aşılarak aşağıdaki yola düşme gerçekleşiyor. Aşağı yolda seyreden bir otomobil de midibüsün altında kalıyor.

Tam bir felaket.

İster araçta bir arıza baş göstermiş olsun, ister şoför hatası olsun, bu kaza bir ihmalin sonucu. Yani 24 insanımız önlenebilir bir kazada yaşamını yitirdi ve bizi en çok üzen mesele de bu.

Yollar bölünmeden önce her yıl ve özellikle bayram dönemlerinde hatalı sollama yüzünden katliam gibi kayıplar yaşardık. Sanki bir savaştaymışız gibi insanlarımızı kaybederdik. Her ailede bir trafik kazası mağduriyeti vardır. Ben de aynı ismi taşıdığım kuzenimi Taksim meydanında kaldırıma çıkan bir kamyonun ezmesi sonucu kaybettim. O kazadan sonra amcam ve yengem hayata küstü ve bir daha hiç eskisi gibi olamadılar.

Pek çok yönüyle dünyanın takdirini kazanmış bu aziz millete trafikteki bu durum hiç yakışmıyor. Hepimiz trafiğe çıkıyoruz. Trafikteki hallerimiz hepimizin malumu. Direksiyon başına geçenlere bir hal oluyor. Sanki Survivor yarışmasındayız veya internette bonus topluyoruz.

Oysa ortaya koyduğumuz kendimizin, sevdiklerimizin ve tanımadığımız masum insanların hayatı.

Tamam çılgın bir tarafımız var ve ben de bununla gurur duyuyorum. Cesur ve korkuyu korkutmuş bir milletiz. Heyecanlı, mert ve tezcanlıyız. Ama bu özelliklerimizi doğru yerde ve doğru şekilde kullanmayı da öğrenmeliyiz.

Trafik toplumsal sözleşmeye dayalı kamusal bir alandır. Trafiğe çıkan herkes o sözleşmeye uymak, kurallara göre davranmak mecburiyetindedir. Kişisel özelliklerimizin, yeteneklerimiz ve cesaretimizin gösterileceği bir yer değildir. Sanırım trafik algımızda ciddi bir sorun var ve bu giderilmek durumunda.

Tabii ki devletin de sorumlulukları vardır. Altyapı konusunda muazzam bir sıçrama yapıldıysa da, kazaların engellenmesi için sadece bu yeterli olamaz. Eğer kasti bir cinayet değilse, Denizli’de savcımızı şehit eden kamyonun şoförü ehliyetsizdi örneğin. Böyle bir şeyin olamaması lazım. Cezalar burada önemli. Bu konuda da bir çalışma yapılıyor zaten. Trafik kazalarının önlenmesi birçok çalışmanın katman katman örülmesiyle mümkün. Tabii ki en önemli önlem toplumsal bilincin yerleşmesidir.

Hasılı, trafik konusunda ulusal bir eylem planına ihtiyacımız var. İnsanlarımızın böyle ölüp gitmelerine izin veremeyiz. 2023 hedeflerimizden bir tanesi de kazaların sıfırlanması olmalıdır. Tekrar trafiğe kurban verdiğimiz tüm canlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Milletçe başımız sağ olsun.