Mehmet Ocaktan
Devleti sosyolojik anlamda yöneten ve yönetilen arasında oluşan yönetsel bir organizasyon olarak tanımlamak mümkün. Dolayısıyla gerek klasik, gerekse modern anlamda devlet olgusu, bütün toplumlar için kamu düzeninin sağlanması ve birlik içinde yaşamayı temin için hayati bir öneme sahiptir. Ancak 1. Dünya Savaşı sonrasında devlet kavramının mitselleştirilmesiyle birlikte özellikle Batı toplumlarında faşizmin ayak sesleri duyulmaya başlanmıştır. Tarihi tecrübeler göstermiştir ki, devlete kutsallık atfetmenin nihai olarak varacağı son durak faşizm ya da despotizmdir.
Bu çerçevede Osmanlı dahil Türkiye’nin tarihine baktığımızda devleti kutsallaştırmanın, bu topraklarda otoriterizme derin kökler oluşturduğunu söylemek gerekiyor. Osmanlı’nın son yüzyılını içine alan süreçte başlayan reform ve modernleşme hareketleri, her ne kadar siyasal yapının mutlakıyetten meşruti monarşiye evrilmesini sağlamışsa da, rejimin otoriter karakteri Cumhuriyet’in ilk yıllarında da devam etmiştir.
Meseleye Türk modernleşmesi açısından baktığımızda ise, modern ulus devletin kuruluş sürecinde kutsallaştırıcı düşüncenin hayli güçlü olduğunu görürüz.
Cumhuriyetin ilk yıllarının siyasal yapısı değerlendirilirken, özellikle tek parti döneminin otoriter olduğunu kabul etmek gerekiyor. Bu tanımlamaya karşı çıkanlar, inkılapların yerleşmesi aşamasında bunun normal olduğunu, ayrıca o günün şartlarındaki ekonomik ve siyasal konjonktürün de dikkate alınması gerektiğini, çünkü iki dünya savaşı arasında Avrupa’da da otoriter devlet yapılarının hakim olduğunu ileri sürmektedirler. Nitekim İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünyadaki demokratik değişime paralel olarak Türkiye’de de demokratik sisteme yumuşak geçişin sağlandığına dikkat çekilmektedir.
Evet doğrudur, ama bu tek parti döneminin otoriter karakterini değiştirmemektedir. Kuşkusuz sadece tek parti dönemi değil, sonrasında gelen DP döneminde de otoriterlik kalıntıları devam etmiştir.
Çünkü Demokrat Parti (DP) de esas itibariyle liberal demokrasi anlayışından beslenmemektedir. DP’nin, seküler milliyetçi otoriter devlet anlayışındaki sekülerliğin yerine dindar/muhafazakar, yerlici/Anadolucu bir milliyetçiliği ikame ederek farklı ancak otoriter renkleri ağır basan bir devlet tasavvuruna ulaştığını belirten Tanel Demirel, Bayar’ın şu sözlerinin, devlet ve demokrasiden ne anlaşıldığı konusunda son derece aydınlatıcı olduğunun altını çiziyor:
“Bizde derebeylik, kölelik ve bunun sonucu olan Aristokrasi olmadığı için, Devlet doğrudan doğruya sınıfsız bir kitleye halka dayanmıştır. Halk devlet idaresine, seçimsiz iştirak etmektedir. Veya ‘Biat’ ve ’itaat’ hakkı ile, manevi bir seçim yapar. Böyle olmasa, Demokrasi, bizi bin yıla varan geleneklerimizin dışına düşürürdü. Bizim yapacağımız iş, işte bu manevi seçimi, maddi seçim haline getirmektir. Türkiye’de koruyucu devlet (Hakim devlet) vasfına dokunulmadan halkın yönetime katılmasını sağlamak lazımdır. Halkın yönetime katılması dürüst bir seçim sistemi ile kurulabilir.” (T. Demirel, Türkiye’nin Uzun On Yılı, s. 153)
Şu bir gerçek ki siyasal tarihimizin hemen bütün evrelerinde devlete atfedilen ”kutsallık”, aslında bugün de farklı biçimlerde devam etmektedir. İki binli yılların ilk çeyreğini yaşadığımız şu günlerde, devletin kutsallığına halel getirecek en küçük kıpırdanma bile “beka” kapsamı içinde değerlendirilebilmektedir.
Galiba siyasal-hukuki sistemimizdeki demokrasi eksikliğinin esas nedeni, devletin genetik kodlarında hala var olmaya devam eden “kutsal”, bir başka deyişle otoriter özellikler olsa gerektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025
24.03.2025
10.03.2025
11.02.2025
5.02.2025
23.01.2025