Duyduk duymadık demeyin,Musul konsolosluğunda çalışan 49 diplomat ve çalışanı IŞİD’in elinden kurtarılması,dünyada ve tarihte eşine rastlanmayan bir devlet operasyonuymuş…

 “Ankara’nın diplomasi zaferiymiş..”

“MİT müsteşar Hakan Fidan’ın da yeni formatıymış.”

“MİT, küllerinden yeniden doğmuş.”

“Yaslı gitmişler şen gelmişler.”

“Dünya MİT’i ve Türkiye’nin zaferini konuşuyormuş.”

“Şuan da MİT, CIA ve MOSAD’dan daha fazla dünyada haber oluyormuş ve takip ediliyormuş..”

Kim diyor bunları?

Kim diyecek havuz medyasından beslenen tetikçilerden başka.

Tetikçiler böyle diyor ama..

Adama sormazlar mı,daha üç buçuk ay önce MİT raporu ve talimatıyla bu IŞİD’in eline rehine olarak düşenleri konsolosluğu terk etmeyin diyenler kimdi,diye?

AKP’nin gazeteci kökenli  bir milletvekili sosyal medya hesabından paylaşıyor bu operasyon ”bir CIA projesi” diyerek tetikçileri sap gibi ortada bırakıyor.

Bu tetikçilerin yazdığını Erdoğan kendisine gazetecilerin sorduğu sorular karşısında yalanlıyordu  ABD’ye giderken hava limanında.

Sorulan soru ne Erdoğan’a peki?

“IŞİD’in elindeki tutulan rehineler IŞİD’in Niğde cezaevinde bulunan üç militan örgütün komutan kademesinde yer alan teröristler karşılığında, diplomatların  bırkalıdığı söyleniyor doğru mudur?”

Edoğan yalanlamıyor bu soruyu:”velevki IŞİD’le bir takas yapıldı,ben vatandaşımın kurtarılmasına bakarım diyor.” Erdoğan,rehinelerin kurtarılması hususunda konuşmayacaklarımız var diyerek başka soru almadan basın toplantısını bitiriyor.

Bir milletvekilinin  açıklaması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gazetecilerin sorularına verdiği yanıt tetikçileri perim perişan ediyor,tabiî ki yazdıklarınızı destek vediğiniz iktidarın en üst tepesi yalanlarsa,bir yazar olarak ne yaparsınız,özür diler veya kendinize çeki düzen verirsiniz; tetikçiyseniz hiç bir şey olmamış gibi devam edersiniz onlar da bunu yapıyor..

Türkiyeli Kürtlerin çok ciddi bir başka iddiası daha var;49 Türk rehinelerinin kurtarılmasıyla IŞİD terör örgütü bütün gücünü Kobani’ye saldırması  Türkiye’nin  palanının bir parçası olarak ortaya koyması ve IŞİD’in Kobani köylerinde yaşayan savunmasız insnanların kitlesel  göçe zorlanması, IŞİD’e psikolojik bir destek algısı sonucu 130 bin Suriyeli  Kürtlerin konvoylar halinde  Şanlı Urfa’nın Suruç ilçesinin sınırına dayanması,Suriyeli Kürtlerin askerlerle çatışmaya girerek tel örgüleri aşıp ilçeye yerleşmeleri;bu iddialara AKP’den bir açıklama gelmemesi ise belirsizliğini koruyor.

Bu iddiayı öne süren bazı HDP’li milletvekillerinin IŞİD katliamını dünya gündemine sokmak için,  BMÖ örgütünün önünde açlık grevine girerek,uluslararası güçlerin devreye girmesini, Suriyeli Kürtlere IŞİD katliamı karşısında  dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için eyleme girişmesi, yabana atılacka bir soru ve iddia olmasa  olmasa gerek.

ABD Dışişleri Bakanı Türkiye sınırlarını IŞİD militanlarına ve petrol kaçakçılığına kapatmalı,bu cephenin ön saflarında yer almalı diye Türkiye’yi uyarıyorıyordu, Erdoğan daha ABD’ye ayak basmadan.

49 rehinelerin kurtarılması elbette sevindirici bir gelişme ama bu bir Ankara diplomasisinin zafer olmadığı kesin gibi gözüküyor..İskoçya ve Riyad’da yapılan ve IŞİD terör örgütüne karşı ortak hareket planına Erdoğan’ın bu bildiriye imza atmaması ardından, katılacağı BMÖ’nün nezdinde yapılacak toplantı öncesi IŞİD’i çembere alarak yok etme, bir yerde imha planının öncesine rehinelerin bırakılması bir rastlantı olmasa gerek.. 49 rehinenin kurtarılması Türkiye’nin mazeretini etkisiz hale getirme planı olarak okunmalı..Orta Doğu’da  Türkiye’nin stratejik konumu uluslarası dengelerde önemli bir yer teşkil ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basının sorularına verdiği yanıtlar, demekki pazarlık sonucund terör örgütü  IŞİD ile takas yapılmış, 3 IŞİD’li  ve daha fazla terörsite karşılık 49 rehinemiz serbest bırakıldığını Erdoğan doğrularken,yandaş medyanın  havuzundan beslenen  esnaf ve yalaka takımı tetikçileri; kamera görüntüleriyle camide hırsızlık yaparken  yakalanmış adam durumuna düşürdü.

Türkiye çok zor bir süreçten geçerken orta doğuda çıkan mezhep ve din savaşlarından Erdoğan ve hükümeti hiçbir ders çıkarmazken; AİHM oy birliğiyle aldığı zorunlu din dersini kaldırmalısı kararını görmemezlikten gelip;üstüne üstlük  22 Eylül da yapılan Bakanlar kurulundan bir karar daha çıkarttı AKP hükümeti ve orta öğretimde kız öğrencilerine  başörtüsü serbestliğ getirerek,dindar nesil yetiştirmenin yolunda Kemalizmin de din versiyonu atmaya hız kesmeden devam ediyor.

Siz bu ülkede 20 milyon Aleviyi Sünnileştiremezsiniz, milyonlarca laik seküler düzenden  yana olan sosyal insanları, din ve mezhep üzerinden zapturap altına alamazsınız..

Bunu yapmayın bu yaptığınız  farenin, Devenin yuralından tutup çekerek deliğine sokmaya çalışmasına benziyor. 

Bu yol IŞİD’in yoluna çıkartır sizi!. Ve bir gün sizin politiklarınız insanın dili varmıyor söylemeye  ama heran bir iç çatışmanın fitilini ateşler.

Her şeyi din,mezhep,ırk ve çoğunluk üzerinden açıklık getirmeye kalkar medya özgürlüğünü yok sayar,,hukuku bay pas edip, yargıyı  yürütmenin emrine sokarak,muhalefeti darbecilikle yaftalarsanız;bunun faturası çok ağır olur,bunu siz iktidarınız kaybetmkle kalmaz,toplumu da bölgemizdeki sıcak savaşın içine itmiş olursunuz.

Bütün diktatörlerin ortak duygusu;iktidarda ömrü uzadıkça, devlet benim algısı ve herşeyi hükmettim,benden habersiz yaprak kıpırdamaz diyen diktatörler bir şeyi kaçırırmış ve  göremedikleri de; görünmez ama çok  ciddi içte ve dışta bir  muhalefetin büydüğünü fark edememeleriymiş.

Orta Doğu da yaşadığımız sınırımıza dayanan ve bizi de heran  içine çekecek olan mezhep,din ve ırk   savaşlarının  başlangıcı da bu zihniyetin sonucu değil mi?