Mehmet TIRAŞ
Son günlerin en hararetli ve gündeme oturan tartışması bu olsa gerek.
Haziran 2015 tarihinde yapılacak olan Genel Seçimlere dört ay kala;12 Eylül faşist rejiminin getirdiği demokratik olmayan yüzde 10 seçim barajı, tartışmalarda öne çıkıyor,çıkması kadar da doğal bir şey yok.
Yüzde 10 barajı,siyasette istikrar savsatası altında milli irade hırsızlığı ile temsil hakkını gasp ediyor.
Baraj deyince de öne çıkan Halkların Demokratik Partisi(HDP)’nin barajı aşıp aşamayacağı gündemin birinci tartışma konusu oluyor.
Neden HDP’e?
Baraja takılan başka partiler yok mu?
Var da,HDP’nin bu seçimlerde Erdoğan’ın diktatörlük yolunda ,demokrasinin güvencesi ve demokrasi mücadelesi veren bir parti olacağı; AKP’nin karşısında örgütlü olan demokratikdeğerleri savunan, toplum da varolan farklı renkleri bünyesinde siyasette yer açan,kadınlara siyasette erkelerle eşit temsil ve yönetim hakkı tanıyan, HDP’e olduğu için önem kazanıyor.
HDP’e barajı aşamaz, parlamento da Kürtler ve demokrasi güçleri temsil edilemezse ortalıktane çözüm süreci kalır ne de Kürt sorunun demokratik zeminde çözülmesi…HDP’e baraja takıldığı anülkenşin güney doğusunda kıyamet kopar ve Türkiye’nin birlikteliği tartışılır duruma geleceği endişeleri üstünden tartışmalar kaçınılmaz olacaktır. Çözüm sürecinin akıbetini de, Cumhurbaşkanı Erdoğan,HDP’e barajı aşamazsa çözüm masasında olamaz diye açıklaması bunu teyit etmiş oluyor.
Dikkat ederseniz yazılı ve görsel medya da,HDP’ninbarajı aşamaması üçfarklı bir tartışma üzerinden yürüyor.
Birinci görüş:HDP’eseçime parti olarak girmesinden yana olanlar,parti de bu yönde karar almış durumda.
İkinci görüş: bağımsız girmesinden yana olanlar..
Üçüncü görüş ise: marjinal bir görüş gibi algılansa da, Kürt sorunun üzerinden ileriye dönük siyaset yapan, ağırlığı Kürt siyasetçilerden oluşan; eski DEP başkanı Yaşar Kaya ve Kemal Burkay gibileri,Kürtler seçime girmemeli kendi parlamentolarını artık ilan etmeli ve Diyarbakır’da çalışmalara başlamalı diye; görüş beyan ediyorlar.. Bu baraj tartışmalarının dışında bir analiz tabi.
Üçüncü görüşün dışında olan,her iki kesiminde veya tarafların diyelim daha kucaklayıcı olması açısındantabi.HDP’nin siyasi geleceğinden ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin tehlikeye gireceğinden endişelendikleri için, düşüncelerini açık bir şekilde kılı kırk yararak her detayı göze alarak, ıskalamadan tartışılması da;HDP’e açısından çok seslilik boyutunda önemli bir zenginlik yaratıyor. Tarihte böylesi insanlara umut olmuş,partinin geleceğini kendi özgürlükleriyle örtüştüren bir iklim, başka bir partiye nasip oldu mu bilemiyoruz.
Bu tartışmalar sürerken HDP parti olarak seçime girme kararı almış durumda, barajı aşacaklarından endişelerinin olmadığını söylüyorlar. Ellerindekiinandırıcı veri de, Ağustos 2014 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Selahattin Demirtaş’ın adaylığı ile aldıkları yüzde 9.7 oya dayandırıyorlar.
HDP,barajı bağımsız adaylarla delip parlamentoya girdi ama baraj fobisini seçmeninde yıkamadı.
HDP’nin barajı aşma durumu ,aşamayacağından daha güçlü gibi gözüküyor; metropollerde özellikle de İstanbul gibi bir ilde eğer aday belirlemede,ırk,din,mezhep ve kimlik anlayışlarını aşar ise, partide mücadele birlikteliğini sağlarsa baraj sıkıntısı olmaz gibi gözüküyor..
HDP, parti olarak seçimlerde yüzde 7 oy aldığı an veya barajı aşıp parlamentoya girerse hazineden yüklü bir parasal yardım alacak, bu da siyasi bir parti için çok önemli bir gelir kaynağıdır.
İşin parasal yanını bir tarafa bırakıp,paraönemli ama biz HDP’ninalacağı oya dönelim; parti olarak seçime girmesinin şöyle bir avantajı olacak; Türkiye’nin 81 ilinde aldığı oylar HDP’nin havuzunda toplanacak.HDP bağımsız girdiğinde aday gösterdiği illerin dışında partiye oy gelmiyor veHDP’ye oy vermek isteyenler başka partileri tercih ediyorlar.
Tabi Yunanistan’daki SYRIZA hareketinin başarısı ve İspanya’da yine solun seçimlerden başarıyla çıkacağı tartışmalarını HDP ile karşılaştırmadan tartışmalıyız. Herülkenin koşulları ve kültürleri birbirlerinden çok farklı.
Daharealiteci olmalıyız, o ülkelerde baraj sorunu yok, HDP ile baraj aşılırsa tüm ön yargılar kırılacak, Kürtlerin parlamento da temsil edilmemesi, siyasette istikrar savsatası ve milli irade hırsızlığı da bertaraf edilmiş olacak.
Niye parti olarak değilde bağımsız adaylarla girilmeli görüşünü savunanların da haklı endişeleri var!.
Hatta Abdullah Öcalan’ın HDP’lilere parti olarak değil de bağımsız adaylarla girmesini önersin diyenler de az değil.Öcalan bağımsız adaylarla seçimlere gidilsin derse, HDP’nin parti olarak aldıkları kararların geçerliliğinin olmadığı tartışma konusu olacağı da düşünülmeli..Kandil parti olarak girilmesinden yana görüşünü açıkladı ama Öcalan’dan medyaya kesin bir açıklama yansımadı.
Bağımsız adaylarla seçimlere girilsin diyenlerin endişesi,HDP’e barajı aşamazsa eğer kazandığı bütün milletvekilleri, en az 30 milletvekili AKP’nin olacak..
Bu da AKP’nin ve Erdoğan’ın başkanlık adı altında kurmak istediği diktatörlüğün yolunu açacak.
AKP’e parlamento da 330 milletvekili sahip olması durumunda anayasayı değiştirecek güce sahip olmasıhalinde;kuvvetler ayrılığıönümüzde engel diyen zihniyetin, milli irade diktatörlüğü ilan edilmiş olacak.
Siyasetin gerçeğiyle sosyolojik olarak yüzleşirsek,Türkiye’yi demokratikleştirecek dinamik iki güç var bu ülkede;birisi demokrasiyi araç olarak kullananreferansı din olan muhafazakardindarlar,diğeri ise katılımcı çoğulcu bir demokrasiyi savunan,seküler bir sistemden yana olan ve siyaset yapan yeryüzüne açılan Kürtler.
İşte HDP’nni parti veya bağımsız adaylarla seçime girmesindeki görünen veya görünmeyen yanlarını belirttikten sonra, geçelim barajın getirdiği haksızlıklara..
Yüzde 10 barajı, dünyanın hiçbir ülkesinde yok..Bu yüksek baraj siyasette istikrar adına milli irade hırsızlığı yaptırmıyor mu?
Milli irade hırsızlığının getirdiği sonuç değil mi;Erdoğan’ın 17/25 Aralık’ta yargıya darbe yaparak yürütmeye bağlaması?
HDP’e barajı aşamazsa bugünleri arar oluruz,Ülkenin Güney Doğusu Ankara’dan kopar ve yarın geç olabilir. Dış Konjonktürde buna müsait sınır komşularımızdaki Suriyeli ve Iraklı Kürtlerin statü kazandığı bir yerde,Türkiyeli Kürtleri tutamazsınız.
HDP’nin barajı aşamaması fırtına öncesi sessizliğin işareti gibi.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- BAKAN ‘Diella…’
22.09.2025 - “BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR…
15.09.2025 - DİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK?
1.09.2025 - FAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI?
25.08.2025 - “ANKARA MAHPUSU…”
22.08.2025 - SİYASET NASIL DEMOKRATİKLEŞİR?
18.08.2025 - KOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…”
11.08.2025 - KUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE…
4.08.2025 - UYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ.
28.07.2025 - OPERASYONLARIN ARKASINDA ABD Mİ VAR?
21.07.2025
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
şu anda çalıştığı ibrahim korkmaz ve orhan kılıç nasıl bir i olduğunu anlasa orda da duramaz ya bu manisalı. hayrına yazılarında ikide bir anlaşamasak da basın dayanışması diyor. bu adamın ne düzcede ne de düzce de yatacak yeri yok ama. gün gelir devran döner
hakan
düzce üniversitesinden atıldıgın için bunları yazman bence normal :D artık bir dikiş tuttur tezcan üniversitede calısırken üniversitenin tanıtımlarını yapıyordun ya:D