Mehmet TIRAŞ

EKONOMİ VE HUKUKTAN BAHSEDEN VAR MI
27.02.2018
1207

 Afrin operasyonundan bu taraf tam 35 gündür ekonomi ve hukukla ilgili ciddi bir haber ve tartışma yapılmıyor.

Nedeni ise;savaş halindeyiz bunları konuşacak durumda değiliz,diye koro halinde karşı çıkıyor iktidar çevresi ve onun yandaş medyası..

Toplumun can alıcı sorunlarını konuşup tartışacağımız;hiçbir açık ve kapalı toplantılara izin verilmiyor güvenlik nedeni ile, hatta basın açıklaması bile yaptırmıyorlar.

Ana muhalefet partisinin ve sivil toplum kuruluşlarının barıştan bahsetmesi, görüşleri ve eleştirileri terörist sevicilikle suçlanmaları akıl alır gibi değil.

En dinamik parti  muhalefet partisi HDP ise adliyelerden ve polis operasyonlarından siyaset yapacak zamanı yok.

AKPMHP birlikteliği ile oluşan adına da  ”Cumhur”  dedikleri milliyetçi cephe koalisyonun sisteminin adı da; içinde hukuk olmayan demokrasi,muhalefetin yok sayıldığı Tiranlık sistemini hayata geçirmenin adımlarını atıyor.

MHP muhalefet partisi olduğunu bıraktıktan sonra  Akp’nin  Balgat temsilciliğine soyundu...  

Bahçeli kraldan fazla  kralcı kesilip , muhalefetten ve sivil toplumdan iktidara  gelen eleştiri ve görüşleri ilk o karşılıyor ve tepki gösteriyor hem de ne gösterme; Bahçeli konuşurken  boyun damarları bahçe hortumu gibi şişiyor.

Devlet Bahçeli iktidara Muhalif olanlara  karşı çıkmakla kalmıyor bir de‘Akp ile ortaklığımızı kıskananlar çatlasın’ demiyor mu?

Bahçeli ve   partisi  Akp’nin “sıçrama tahtası” olmanın ötesinde  ne yaptı ki  kıskanılsın?

Toplum olarak hepimizin sağlığını sıkıntıya sokacak  ciddi bir ‘Gıda Terörü’ ile karşı karşıyayız ama Akp’ye muhalif olanlar ve  zor şartlarda yayın yapan bir avuç medyanın dışında ,bunu gündeme getiren yok gibi..

Gıda terörü  öyle bir durumda ki; yediğimiz peynirlerde süt diye bir şeyin olmadığı iddia ediliyor, kemik unundan ve margarinden yapıldığını uzmanlar açıklıyor.

10 Litre  sütten bir kilo peynir çıkarken var olan eldeki hayvan sayısını baz alırsanız ve piyasadaki peynir bolluğu da bu iddiaları doğruluyor gibi.

Ya bir de SÜT siyah olsa idi bize ne yedirirlerdi hiç düşündünüz mü?

Şeker olayı ise  başka bir Gıda Terörünün ciddi sinyallerini veriyor.

Büyük metropol kentlerde  tatlıcıların dükkanlarının camında, tatlılarımızda ve tatlı mamullerimizde gerçek pancar şekeri kullanıyoruz diye müşterilerine  uyarı ilanlarını okuyoruz.

Piyasada tatlılara ve şekerli mamullere tatlıcıların doğal şeker değil de Nişasta Bazlı Şeker(NBŞ) ve mısır şurubu kullandıklarını bilmeyen yok gibi.

Bal ve süt  üzerine vatandaş arasında  artık fıkralar türetiliyor..

O kadar yetenekli bir toplum olduk ki,”Arısız bal üreten”,”sütsüz peynir imal eden” bir yeteneğimiz var ve  dünya farkında  ama biz farkında değiliz,diye..

Halkın sağlığını bozan olumsuzluklarının nedeni denetimsizlik ve kayıt dışı ekonomiden geliyor.

Ekonominin yüzde 45’nin kayıt dışı olmasından dolayı,üretimi merdiven altına yönlendirirken, bu da gıda terörünü tetikliyor.  

Böyle bir denetimsiz gıda terörünün olduğu ülkede, sağlıklı beslenmeyi düşünmek bir tarafa; açlıkla korkutulan  ürpertici bir gelir durumumuz var ortada.

Geçen bir televizyon kanalında eski maliye bakanlarından CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel’in  bir konuşmasına tanık oldum,beni en çok düşündüren benim de bir kaç kez yazdığım konuyu anlatıyordu,damardan bir sorun  olduğu için tekrar bu konuşmaya yer vereceğim.

Eski Bakan Zekeriya Temizel:”2002 yılında toplumun yüzde 1’i Milli Gelirin yüzde 30’nu alırken,2017 yılında toplumun yüzde 1’i Milli Gelirin yüzde 67’sini alıyor” diye açıkladı.

Bunu sadeleştirdiğimiz de yani; 800 Milyar Dolar olan Milli Gelirin, 536 Milyar dolarını 750 bin kişi alıyor.

Türkiye’de 17 milyon insan günde iki dolarla geçiniyor.

Gelir dağılımındaki bu uçurumun devam etmesi ve gittikçe  gelir dağılımındaki makasın açılmasının önünü almadan,bu ülkede barış ve huzuru nasıl sağlarız, terörün kökünü nasıl kazırız, hiç düşündük mü?

Erdoğan 2010 yılına kadar benim iktidarımda alım gücü zayıflayan bana oy vermesin diyordu,şimdi asgari ücretten,emeklilerin alım gücünü hatırlamaz oldu.

12 milyon emeklimizin maaşı ile Avrupa’nın 6 ülkesinin emekli maaşlarının bir karşılaştırmasını yapalım,emeklisine kim ne kadar değer veriyormuş!..

Yunanistan’da emekli bir kişini maaşı 2000 Avro, karşılığı ise 4.738 TL.

Lüksemburg:1.858 Avro, 4.401 TL.

İspanya:1.843 Avro, 4.366 TL.

Avusturya:1.796 Avro, 4.254 TL.

İtalya: 1.772 Avro, 4.196 TL.

TÜRKİYE’DEise : 289 Avro, 900 TL.

Birde Asgari ücretin karşılaştırmasını yapalım Avro boyutunda:

-İrlanda:1.563 Avro 7.100 TL.

-Malta:736 Avro 3.348 TL.

-Yunanistan: 684 Avro,3.111 TL.

-Almanya:1.498 Avro,6.814 TL.

-Britanya:1.397 Avro,6.354 TL.

-TÜRKİYE’DE ise:352 Avro, 1.604 TL.

Rakamlar yalan söylemez fazla söze gerek yok ,her şeyi ortaya koyuyor.

Görüldüğü gibi gelir dağılımın bozulması ile alım gücümüzün nasıl dip yaptığını görüyorsunuz,değil mi?

Bunları düzeltmenin yolunun reçetesi demokrasi ve hukuktan geçer..

OHAL ve KHK’larla değil.

OHAL’den sonra ..

Yargı bağımsızlığını ve medya özgürlüğünü anlatmaya gerek var mı?

Anayasa Mahkemesinin (AYM) tutuklu gazetecilerden Şahin Alpay ve Mehmet Altan için verdiği tahliye kararını yerel mahkeme tanımadı ve Mehmet Altan’a mahkeme 16 Şubat 2017 Tarihinde karar duruşmasında,Ağırlaştırılmış Müebbet Cezası verdi.

Demokrasi ve hukuktan uzaklaştıkça özgürlükler boğuluyor, gelir dağılımı gittikçe daha fazla bozuluyor,alım gücümüz düşüyor ve en kötüsü  Yargı siyasal iktidarın parti kolu gibi çalışıyor.

Bir ülkenin ekonomisinin büyümesi önemlidir ama daha önemli olan gelir dağılımın eşit dağıtılmasıdır.

Bunun değişmez yolu devletin evrensel hukukun ilkeleri ile yönetilmesi;toplumun her kesiminin,  hukuka ve demokrasiye  sahip çıkan,hesap soran, örgütlü bir kültürünün ortaya çıkması ile mümkün.

Her bireyden, toplumun her kesiminin Ortak Paydası çağdaş,çoğulcu ve katılımcı bir demokrasiyi,görüş ayrılığına ve geçmişe  takılmadan, mücadele etmekten başka çıkış yolumuzun olmadığı konusunda,demokrasi güçleri olarak mutabık olmalıyız..

Demokrasiden yana olan güçler İlle de demokrasi ille de hukuk ve bağımsız yargı talep etmekten ve mücadele vermekten  sığınacağımız başka bir limanımız yok.

Demokrasi,Hukuk ve Ekonomi çağsal toplumlarda  hava,su ve ekmek kadar yaşamsaldır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar