Namık ÇINAR
İki yüz bini geçkin maaşlı subayı astsubayı ve uzmanı var, ama doğru dürüst bir roketi bile yok bu ordunun.
Kalan beş yüz bini de hem vasıfsız, hem de tesir mesafesi dört yüz metreyi bulmayan birer piyade tüfeği taşıyorlar.
O piyade tüfeği ki, beş para etmez caydırıcılığıyla önleyemeyeceği harpteki yeri, günümüz teknolojileri bakımından ok yay ve mızraktan öte gitmeyen bir ilkelliğe tekabül ediyor.
O vakit de, üstelik çoğu zaman burun kıvırdığınız NATO’nun Hollanda’sına ya da Almanya’sına bugün olduğu gibi işte böyle birdenbire manda tersi gibi lök diye muhtaç kalıverirsiniz.
Şimdi gelin serinkanlılıkla bir düşünelim bakalım. Bunun için öyle aman aman uzman olmak da gerekmiyor.
Hollanda, Almanya ve Amerika’nın birer “Patriot Füze Bataryası”yla koşup yetişmeleri ve savunma zafiyetimizi gidermeleri karşısında; asıl güçlü orduya sahip olmanın, çoğu yaşlı, hımbıl ve işlevsiz binlerce memurlaşmış subay ve astsubaydan, ve “has dur, selâm dur”dan başkaca bir marifeti bulunmayan binlerce vasıfsız erden geçmediğini nihayet anlamışsınızdır umarım.
Eğer bu da size bir şey ifade etmiyor, beyninizin kıvrımlarında birtakım elektriklenmelere yol açmıyorsa; korkarım siz, yazları da sürdürdüğünüz derin bir kış uykusundasınız demektir.
O yüzden de bizim gibi ülkelerde değişimler, galiba ancak başa gelen musibetler sonrasında tecelli edebiliyor.
Tam bir geri zekâlılıkla kafayı Erdoğan’a takarak “yeter ki iktidar olmasın da ne olursa olsun”diyenlerin, gücü ve işlevi konusunda sorgulama gereği bile duymadıkları orduyu, ne hikmetse ilericiymiş sanmaları; ve çağdaş beyin diye taptıkları siyasallaşmış bir grup cahil generali, o kurumun en parlakları ve kurtarıcılarıymış da sanki bu nedenlerle hapistelermiş gibi göstermeleri yok mu, işte o aymazlıkları kahrediyor insanı en çok da.
Oysa siyasal mücadeleyi generallerden bekleyen bir zihniyet, ordusunun muharebe gücünü zayıflatarak, unsurlarını disiplinsiz kılan ve asıl kendisi gerici olan bir kafada ürer, bana kalırsa.
Erdoğan’ın da bir sürü gericiliği vardır, ama o bunlarınkinin yanında solda sıfır kalır.
Erdoğan’la mücadele edilebilir, ama orduyla edilmez. Ordu siyasal meseleleri kendisiyle teati edeceğimiz bir kurum olamaz. O, sadece ve sadece dış mütecavize karşı silahlandırdığımız, önce caydırıcı, olmuyorsa da karşı koyup püskürtücü işlevler edinmiş ve doğrudan doğruya hükümetin emriyle çalışan bir dış güvenlik enstrümanıdır. Başka işlere gelemez. Başka işler onu bozar. Aksi hâlde bir bakarsınız ki, ülkeye yarar yerine en büyük zararlar vermeye başlayan bir belâ olup çıkıvermiştir.
O yüzden, hangi siyasal eğilimde olunursa olunsun, “ordu göreve!” yaklaşımının ne denli utanç verici bir şey olduğunda mutabık kalmak en doğru yol sayılmalıdır.
Keşke imkân olsa da, çoğu teknik özelliklere sahip 160-200 personelden oluşan ve her biri ayağımıza kadar gelecek olan bir lâboratuar niteliğindeki Patriot Bataryalarının günlük işleyiş ve eğitim biçimlerini gözlemleyebilseydik; çıkartabileceğimiz ne çok ders olurdu, kimbilir?
Çünkü devlet bürokrasisinden yurtdışı görevlere en fazla gönderilen unsurlar oldukları hâlde, sadece şahsi ikballerini kovalayan bizim kurmayların, edindikleri bilgi ve görgülerin orduya yansıyan katkısı koskocaman bir hiçtir.
Kışla, benim bıraktığım kışladan; bölük, benim bıraktığım bölükten bir gıdım öteye gidememiştir.
Bunun biricik ve apaçık bir nedeni vardır. Resmî ideolojinin emrine girmiş bulunan ordu, yüz sene evvel tesis olunan siyasal bir paradigmayı meşru kılmak uğruna orada donup kalmış; bu yazgıyı değiştirmeye hiç kimsenin tevessül edemeyeceği, hiç kimsenin o usulle takdire mazhar olamayacağı askerî bir ahlâk düzeni kurulmuştur.
İşte şimdi gele gele varılan nokta, Hollandalının Patriot’una muhtaç kalınan bu yerdir.
Atış alanlarına eski zaman harplerinin kara barut kokuları sinmiş, tüfeği de artık kazma-kürek olmuş köylü çocuklarından müteşekkil ordunuza karşılık, bakın bakalım kaçar tane mühendis var o bataryaların bünyesinde?
Etten duvar kolordularınıza oralı bile olmazlarken, Patriotlara gelince nasıl da diklendiler suratlarını ekşiterek, Ruslarla İranlılar? Bu bile göstermeye yetmiyor mu, ne yönde olduğunu gerçeğin?
Artık hedef, bir saniye dahi sektirmeden A’dan Z’ye ordu reformu olmalıdır.
Tabii, bu ülkeyi ve üzerinde yaşayan insanları gerçekten seviyorsanız...
Yazarlar
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016