Namık ÇINAR
Dün akşamki televizyon tartışmalarından birinde, her dönemin darbeci generallerine kol-kanat gererek ve her şeyi sulandırarak savunan, işledikleri suçlarını habire sisleyerek “örtme kuvveti” gibi çalışan ve bunun için tv’lerde boy göstermekten bir gün olsun geri durmayan bir gazeteci; kendisini o misyonuna öyle bir kaptırmıştı ki, kaş yarıp göz çıkarmaya başlayınca, medyanın telefonla bağlanan en büyük patronundan zılgıtı da yiyiverdi, bir güzel.
Bir adamı, bu uğurda “babasını bile satar” noktaya getiren nasıl bir duygudur acaba? Örneğin, 28 Şubat’ı, aslında birer piyonmuş gibi göstermeye çabaladıkları (garibim) generaller mi, yoksa sermaye dünyası mı, medya mı, sendikalar ya da (askerden brifing alan) yüksek yargı ve diğer üst bürokrasi mi, (hâttâ kendilerini solcu zannedip ışıkları yakıp söndürerek darbecileri kışkırtan ulusalcı) küçük burjuvalar mı yaptı ki biçiminde sorular üşüştürüp, rolleri serpiştirmek suretiyle kafa karıştıranlar, paparayı yiyince işte görüyorsunuz, nasıl da oturuyorlar totolarının üstüne şimdi ama.
Elbet de, kaynatılan “nifak aşı”nda bütün hepsinden malzemeler vardır. Lâkin fokurdayan o kazanın asıl sahibi, aynı zamanda mutfak şefi de olan generallerdir. Dış aktörlerin oyunlarını da gözardı etmeden söyleyelim ki, Türkiye militarizmi, köklerini tarihimizin derinliklerinde bulabileceğimiz ve ilhamını aldığı esamisi dahi kalmamış Prusya’yı sollayacak kadar kadim, o yüzden –tabiri caizse– yeterince de “milli”dir. Bu durum hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır.
Bunun önemi şuradadır: Askerî darbeler, vesayetin tepe yaptığı ve birikmiş basıncın şamandıradan taştığı hâllerdir. Darbe süreçlerinin biçimsel ve görece kısalıkları demokrasi aşkından gelmez. Zaten içselleştirip hepimizin kanıksamış olduğu devlet yönetimindeki askerîleşmede, süreklilik söz konusudur da ondandır.
Yâni askerî darbeler, TSK’nın İttihatçı gelenekten üreyen ve Kemalizm’le meşrulanan, sosyo-politik yaşamımızın yapısal fonksiyonları olarak görülmezler de, birtakım aktörlerin ve etkenlerin dönemsel ya da arızi tezahürleri zannedilirlerse, daha teşhisteyken yanılgıya düşülür.
İşte bu sistemik yapıyı gizlemeye ve Cumhuriyet’in köklü değişimini engellemeye çalışanlar, Türkiye’nin ilelebet eskide kalmasını isteyenlerdir. Generalleri, darbe yapmaları için sanki başkalarınca azmettirilen tali oyuncularmış gibi göstererek, masumiyet kapılarının aralanmasına manivela olmaktadırlar.
Oysa bu ortamları dahi hazırlayanlar, bizatihi gene o generallerdir. Daha düne kadar, TSK’yı dış düşmana karşı değil de, tüm ülkenin üzerine âdetâ bir karabasan gibi çöken o siyasallıklarıyla yönetebilecekleri tarzda biçimlendirmişler; devletin ve toplumun tüm yapılarını parmaklarının ucunda oynatır hâle gelmişlerdir.
O yüzden, Türkiye’deki sosyo-politik hayatın iliklerine kadar işlemiş militarizminin önüne, generaller dururken sermayeyi ya da partileri yahut yargıyı, medyayı, sivil bürokrasiyi veya başka bir şeyi koymak, çok büyük bir hatadır. Zira onlar, generallerin verdikleri roller kadar vardırlar.
Bir başka husus da, 28 Şubat müdahale sürecinin, kimi çevrelerce yorumlandığı üzere, Doğu Aktulga ya da Çevik Bir vs. gibi cuntacılık rekabetleriyle değil de, emir-komuta hiyerarşisi çerçevesinde ve tüm üst komuta kademesinin uyumuyla yürütülmüş olduğudur
Eğer anılan cuntaların varlığı kabul edilirse, o takdirde daha yüksek komuta kademelerindeki Genelkurmay başkanını ve kuvvet komutanlarını koyacak yer kalmaz. Bu işlerde herkes birbirinin maşası olup, bu darbeleri işte o sayede sıkça ve sorunsuzca yapabilmişlerdir.
Ayrıca cuntacılık, beraberinde yüksek komuta düzeyinde bir tasfiyeyi de getirirdi ki, bu da olmamıştır.
Hem zaten generaller, gerçekleşemeyen 22 Şubat, 21 Mayıs ve 9 Mart cuntaları vesilesiyle gereken dersleri çıkarmışlar; 12 Mart rejiminden itibaren, emir-komuta hiyerarşisinden şaşıp da, birbirlerine düşerek zarar görecekleri herhangi bir cuntacılığa bir daha asla heves etmemişlerdir.
Bir de, kamuoyunda imrenme duygusu yaratmak ve “Batı Çalışma Grubu” gibi yasadışı darbe karargâhlarındaki faaliyetleri bir matahmış gibi göstermek amacıyla, sürekli bir “kurmay zekâsı”ndan bahsedilegeldiği sanırım hepimizin malûmudur. Yaptıkları çalışma ve plânlamalarla ülkemizin siyasasına el koymayı marifet sanan ve verdikleri tarifsiz zararları entelektüel birikimsizliklerine açık birer kanıt olan o değerlendirme fukaralıkları, nasıl olup da zekâ kavramıyla yan yana gelir, anlaşılır gibi değildir.
Kaldı ki, dinsel umdelerin, kutsal kitapların dışına çıkamayışları nasıl bir vakıa ise, kurmayların da talimnamelerin mekaniği dışına çıkamayışları aynen öyledir. Bu da, tencerenin yuvarlanıp kapağını bulması gibi, “kışla ile cami”nin aynı minderin pehlivanlarından olmalarındaki bir faktördür.
Meselâ kurmay subayın başucu kitabı sayılabilecek olan “Karargâhlarda Teşkilât ve Çalışma Usûlleri” talimnamesini açar da bakarsanız, her şeylerin baştan sona sadece şablonlardan ve kalıplardan ibaret olduğunu görürsünüz. Analitik düşünme metodolojisine yer vermeyen bu ezberlerin yerini, ancak matbaadan gelecek bir yenisi alıp değiştirebilecektir.
Ne ki, Amerikan sistemine geçtiğimiz 1950’den beri, henüz bu, bir satır olsun olabilmiş değildir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kendi ayak izlerini görmek, boşuna heveslenmektir
11.05.2022 - Emperyalizm
24.03.2022 - Hoparlörden ezan ve linç
6.02.2016 - Bugün için artık yapacak tek şey var
30.05.2016 - Darbe plânları yasal mevzuata uygundur!
24.05.2016 - Liberalizm, demokrasinin öteki adıdır!
13.05.2016 - Ne durumdayız?
10.05.2016 - Kut’ül Amare kahramanı (!) aslanlar aslanı Engin Ardıç
8.02.2016 - Kut’ül Amare yahut en son yoksul kandırma numarası
3.02.2016 - Demokrasi mi, askerî veya dinî faşizm mi?
29.04.2016
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları


























































































Ad Soyad Giriniz...
Artık öğretmenler kömür almıyor.Biraz daha konunuza çalışarak yazsaydınız, keşke Hümeyra hanım.