Yasin AKTAY
Dersim ve Alevilik tartışması, işin içine Devlet Bahçeli girince bambaşka ilginç bir hal aldı. Hayır, Kılıçdaroğlu katkısını, yani Kılıçdaroğlu’nun nevi şahsına münhasır kişiliğiyle Dersim tartışmalarına yaptığı veya yapmaktan kaçındığı katkılar da konuyu yeterince ilginç ve anlamlı kılmaya yetiyordu.
Dersimli bir Alevi olarak Kılıçdaroğlu’nun hükümetin Dersim açılımından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde Dersi dolayısıyla devlet adına dilediği özürden dolayı memnun olmasını ve ona mukabele eden bir siyaset gütmesini bekler sıradan her insan. Kılıçdaroğlu’nun bu beklenen cevabı vermek yerine başını havaya dikip ıslık çalması, partisinin içindeki ulusalcıların peşine takılması yeterince rahat olmadığını anlatıyor.
Erdoğan’ın başlattığı ve başbakan Davutoğlu’nun bugünlerde daha güçlü bir biçimde yeniden açtığı Dersim dosyası her sayfasında yeni sürpriz reaksiyonlar üretiyor. Dersimli bir ailenin çocuğu olarak yetişmiş olan Kılıçdaroğlu, siyasi mücadelesinde Dersim’de yaşanmış olan katliamla, zulümle ilgili görülecek hiç bir hesabının olmadığını ortaya koydu. Tam aksine bu dosyaları açarak CHP’nin siciline kimseyi dokundurtmayacağını da bir bakıma ilan etmiş oldu.
Böyle yapınca Alevilerin Türkiye’deki sorunlarına da, hafızalarına ve hatıralarına da epeyce uzak durmayı tercih etmiş olmalı. Yoksa Dersim Aleviler için zannedildiği kadar önemli değil mi?
Bu konuda ortada iki önemli veri var. Birincisi Kılıçdaroğlu’nun bir Dersimli olarak Dersim davasına karşı sergilemiş olduğu bu kayıtsızlığın karşılığında Tunceli’yi kaybetmiş olması. Kaç yılın Tunceli’si ilk defa bir Alevi genel başkanı tarafından yönetilmekte olan CHP’yi seçmedi, şimdi HDP tarafından yönetiliyor.
İkinci veri ise, geriye kalan bölgelerde Aleviler’in yine Kılıçdaroğlu’nun Dersim’de CHP katliamını üstlenen, haklılaştıran söylemine rağmen oylarının CHP’de yoğunlaşmış olmasıdır. Bu kuşkusuz anlaşılması ve açıklanması gereken bir durum..
Her ne ise. İster Alevi açılımı ister Dersim açılımı, hiç bir oy hesabı yapılmaksızın tamamlanması gereken süreçlerdir. Türkiye’de Aleviler vardır ve farklı olduklarını, farklı olduklarının bilinmesini istiyorlar. Küreselleşmeyle paralel olarak dünyada kendi kimliğiyle ”tanınma”, siyasetin en belirleyici faktörlerinden biri olmuştur.
Tanınma siyaseti aynı zamanda bir farklılık, bir farklılaşma siyasetidir de. Farklılaşmayı önemseme sadece Alevilerin talep ettiği bir şey değil, yaygın bir siyasal eğilimdir. Yeni dünyada siyaset bu farklılık taleplerini görüp belli bir istikrar düzeyini de görerek karşılığını verme veya yönetebilme esasına dayanır. Kimsenin Alevilere veya başka farklılık iddiasındakilere kimlik empoze etme hakkı yok.
Bunda hiç kuşku yok artık. Ancak kimlik siyaseti güdenlerin kendi potansiyel kitlelerine farklılıklarını aşırı vurgulayarak bir baskı yapmadığı anlamına gelmiyor bu durum. Farklılık siyaseti muhatap olarak hakim gücü, devleti veya toplumu alıyorsa da gücünü iddia etmek için belli bir kitle adına konuştuğu izlenimini vermeye çalışır. Tabi bu kitle desteğini sağlamak için cemaat içi baskılar, mahalle baskıları veya hele Kürt meselesinde olduğu gibi işin içine silah da girmişse doğrudan şiddetin ikna edici yeteneği de girer.
Kimse Aleviliği dışarıdan tanımlama hakkına sahip değildir. Bu kesinlikle doğru, ama ya dışarıdan tanımlanamayan Aleviliği sırf içeride diye herhangi bir Alevi istediği gibi tanımlayıp bu tanımı diğer Alevilere empoze etmeye hak kazanır mı?
Kimlikler adına konuşanların farklılık siyaseti adına nasıl özgün kimlikler inşa edip bunu belli bir kitleye empoze etmeye çalışıyor olduğunu da görmek lazım. Kuşkusuz kitleler bu tür kimlik inşalarını bir teklif olarak açıklıkla karşılayabilir. Şiddet ve tehdit olmadığı sürece siyaset aynı zamanda bir teklif ve icabet sürecidir.
Bahçeli’nin Davutoğlu’nun Dersim çıkışına karşı sergilediği aşırı muhalefet, ne yalan söyleyeyim, yine de Kılıçdaroğlu’nunkinden çok daha ilginç geldi. Dersim’dekilerin, Seyyid Rıza’nın terörist olduğunu söyleyerek yaptığı çıkış, devlet kavramına olan sadakatinin izlenebilir bir anlamlı çizgisi olmadığını da söylüyor.
Hani, eğer devlet, her yaptığı kutsanacak ve kabul edilecek bir şeyse, şu anda da devleti yöneten Erdoğan ve Davutoğlu’dur, AK Parti’dir. Bu mantığa göre devlet politikasını belirlemekte olan bu ricale bu kadar şiddetli muhalefet etmesinin anlamı ne?
Bahçeli CHP’lilerin bile bugünlerde Kılıçdaroğlu’nun mahcup Aleviliği yüzünden üstlenmeye cesaret edemedikleri Dersim katliamını nasıl bir kahramanlıkla üstlenebiliyor.
Seyyid Rıza’yı terörist olarak nitelemesine karşılık, başbakan “Cesaretin varsa git bunları git Tunceli’de anlat” dediğinde endişelenmedim değil. Bu Bahçeli şimdi işi cesaret gösterisine vurup Tunceli’ye de gider, insanlara söver gibi bu sözleri orada da tekrarlar.
Gitti de nitekim.
Gitti de ne gitmek oldu ama. Olağanüstü güvenlik önlemleri eşliğinde üç beş kişiye ve kameraya hitaben konuşmasını da yaptı. Ama o konuşmadan sonra ne sokakları gezebildi ne de Cemevini ziyaret edebildi.
Sırf Tunceli’ye gidebildiğini göstermek üzere bu provokasyonu göze alabilmek, doğrusu zaman zaman bizim de takdir ettiğimiz devlet adamı Devlet Bahçeli’ye hiç yakışmadı.
Hayır yani gerçekten gidebiliyorsan gitmeni canı gönülden arzu ederiz. Ülkenin bütünleşmesi, kucaklaşması açısından iyi de, böyle değil.
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019