Yıldıray OĞUR
Bundan 50 yıl önce Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Kurban Bayramı için alışılmadık bir mesaj yayınladı.
Aşırı sol ve aşırı sağ hareketlere karşı uyaran Cumhurbaşkanı, mesajının bir yerinde şöyle diyordu:
“Son zamanlarda bir kısım erkek ve kadın vatandaşlarımızın dış kıyafetlerinde görülen değişiklikler dikkati çekmekte ve söz konusu edilmektedir. Bu değişiklikleri bertaraf etmek ve önlemek için geleneklerimiz dinimizin esaslarını aşmamak ve Anayasamızın teminatı altında bulunan bu konuya ait devrim kanunlarını gözetmek zorundayız. Bu hususlarla ilgili olarak ifade etmek isterim kadınlarının başlarının açıklığı veya elbiselerinin kısalığı yahut uzunluğu ile din arasında bir bağlantı kurulamaz. Kadının iffetini ve namusunu kıyafetinde değil, onun şeref ve haysiyet duygularında aramak lazımdır. Bu sebeple bazı yerlerde kız ve kadınlarımızın başlarını örtmeleri ve uzun elbise giymeleri için yapılan münasebetsiz teşebbüsleri ve yersiz ve mesnetsiz bulurum.”
O günlerde gazetelerde Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerini okuyanlar kimden bahsettiğini hemen anlamışlardı.
Sunay’ın adını vermeden eleştirdiği kişi 30 yaşında genç bir kadındı:
Şule Yüksel Şenler.
Falih Rıfkı Atay’dan, Can Yücel’e, İlhan Selçuk’tan Çetin Altan’a kadar gazete köşelerinde ondan bahsediliyor, attığı her adım, verdiği her konferans olay oluyor, hakkında üst üste davalar açılıyordu.
Peki neden?
Aslında 28 yaşına kadar dar bir çevre dışında pek bilinmeyen bir isimdi.
Kıbrıs asıllı, İstanbul’a yerleşmiş seküler bir ailede yetişmişti.
Cumhuriyet değerlerini benimsemiş şapkalı, modern bir babaanne ve dede, Türkiye’nin pek çok ilinde Sümerbank müdürlüğü yapmış memur, udi bir baba ve çocuklarına evde müzik dersleri aldıran, danslı eğlencelere giden Adalet Partisi kadın kollarında çalışan bir anne...
Demokrat Partili bir aileydiler.
1955-56 yıllarında düzenlenen Kıbrıs Mitinglerinde, al bayraktan kıyafetler içinde başında Kıbrıs haritası çizilmiş yeşil bir taçla kürsüden milliyetçi şiirler okuyan Kıbrıslı bir genç kız olarak gazetelere haber olmuştu.
Siyaseten daha aykırı ve farklı fikirleri yoktu.
Annesinin hastalığı yüzünden ortaokulda okurken okulu terk etmiş, Kerime Nadir romanlarıyla edebiyata merak salmış, dergilerde yazıları çıkmaya başlamıştı.
“Yüksel” adı yüzünden erkek zannedildiği (hatta nüfusa da erkek diye kaydedilmişti) için yazılarına Şule Yüksel Şenler diye imza atıyordu.
Bu arada Süleyman Nazif’in yeğeni, milliyetçi bir kadın yazar olan İffet Halim Oruz’un çıkardığı Kadın gazetesinde kız kardeşiyle birlikte “Duyuşlar” adlı bir köşeleri olmuştu.
İlk yazıları da kadim bir tartışma üzerineydi: “Sanat sanat için midir yoksa toplum için midir?”
Ama o günlerde aileyi kökünden sarsacak bir gelişme yaşanıyordu.
Vakıfbank’ta çalışan abisi Özer Şenler, Bediüzzaman Said Nursi ile tanışmış, Nursi’nin Üzeyir adını verdiği yakın bir talebesi olmuştu.
O yıllarda Nurculuk en büyük tehlikeydi. Özellikle de İstanbullu seküler bir aile için.
Abisindeki büyük değişim, ailede önce büyük krizlere neden olmuş ama sonra ağabey üç kız kardeşini de etkilemeye başlamıştı.
Bu değişimin Şule Yüksel’in yazılarına da yansıması gecikmedi.
Köşesindeki fotoğrafta kısa kollu, Avrupai kıyafet içindeki genç kız artık din ve ahlak temalı yazılar yazıyordu. Bu durumdan rahatsız olan İffet Hanım “Sizin gibi modern bir kız gerici fikirlerden değil, aşktan bahsetmeli” diye onu uyarmıştı ama zamanla aralarındaki fikri çatışma büyümüş, sonunda gazetedeki köşesini kaybetmişti.
Yazarlığı bırakan Şule Yüksel, kadınların katıldığı Risale sohbetlerine gidip gelmeye başlamıştı. Bu sırada hala başı açıktı ve bu gittiği sohbetlerde tepki çekiyordu.
Şehirli bir genç kız için başını örtmek radikal bir karardı. Ailesini karşısına almak, bulunduğu sosyal çevreden dışlanmak demekti bu.
İlk denemeleri babaannesi ve annesi tarafından “hizmetçi kadınlar gibi olmuşsun”, “Kürtlere benzemişsin” gibi yorumlarla karşılanmıştı.
Başörtüsünün köylülükle, fakirlikle eşit görüldüğü zamanlardı. Köylerden şehirlere göçler yeni başlamıştı. Şehirlerde kapıcı eşleri, hizmetliler dışında başını örtene rastlamak zordu. Şehirli, genç bir tesettür modası da henüz oluşmamıştı.
1966 yılında, 28 yaşındayken kararını verdi.
Moda dergilerini karıştırdı, denemeler yaptı sonunda, ayıplanmayacağı ya da ona “hizmetçi kız, köylü ya da yaşlı” denmeyecek, başka şehirli genç kızları da örtünmek için teşvik edecek şık bir baş örtme biçimi buldu. Bu baş örtme şekli yıllarca onun adıyla anıldı ve hala kullanılıyor; Şulebaş..
O yıllarda gazetelerde başörtülü tek yazar İnci Beşoğul, yemek, aile, çocuk bakımı yazıları yazıyordu. Ama Şenler’in aklı artık ciddi siyasi meselelerle meşguldü.
Bu sırada abisinin arkadaşı olan Mehmet Şevket Eygi’nin çıkardığı Yeni İstiklal Gazetesi’ne bir okuyucu mektubu gönderdi. “İslam Kadınına Hitap” başlıklı mektupta Kuran’daki başörtüsü farzı, sert bir üslupla hatırlatılıyordu:
“Seni binlerce, yüzbinlerce aç bakışın nazarlarına sunan, erkeğin tarafından bile kıskanılmayan kıymetsiz bir varlık haline getiren sebep ve zihniyetin suratına indireceğin şamar, tarihe en büyük zaferin olarak geçecektir. Artık silkin, uyan ve düştüğün bu zilletten kendini kurtar aziz ve muhterem Müslüman Türk kadını...!”
25 Ocak 1967 günü mektup gazetenin manşetinden yayınlandı.
Ama yazıdan çok Eygi’nin manşete koyduğu fotoğraf tepkileri artırmıştı. Fotoğrafta ellerinde kitaplarla üniversiteye giren, biri peçeli üç çarşaflı Pakistanlı kız görünüyordu.
Gazete çıkar çıkmaz, Türk Kadınlar Birliği bir bildiriyle gazeteyi kınadı ve Şule Yüksel Şenler hakkında irtica propagandası yapmaktan suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusu üzerine harekete geçen savcılık, o günlerin meşhur irtica maddesi 163’den dava açtı.
Şule Yüksel Şenler ilk kez kamuoyu önüne çıkıyordu. O güne kadar görülmemiş tarzdaki başörtüsü ve kendi tasarımı olan pardösüsüyle mahkeme salonuna gelen genç kadını bir gazeteci ordusu bekliyordu.
Ama mahkemeden beklenmedik bir karar çıktı.
Yazı, “devlet işlerine karışılmadığı, yeni bir hukuki nizam propagandası yapmadığı için” 163’üncü maddeye aykırı bulunmamış ve Şenler’in beraatına kararı verilmişti.
Artık Şule Yüksel Şenler, Türkiye ilk başörtülü köşe yazarıydı. Önce Yeni İstiklal’de ardından yine Mehmet Şevket Eygi’nin çıkardığı Bugün’de günlük yazılar yazmaya başladı.
Bu arada üst üste konferans davetleriyle bütün Türkiye’yi dolaşıyordu. Gittiği her yerde kadınlar salonları tıklım tıklım dolduruyor, dışarıya hoparlörlerle yayın yapılıyordu. Hatta bir keresinde Karabük’te verdiği konferansı, o sırada şehirde olan Rahşan Ecevit’in de hoparlörlerden dinlediğini gazeteler yazmıştı.
Konferansları her seferinde olay oluyordu. İzmir’de laik kadınlar konferans için şehre gelmesini, Zübeyde Hanım’ın mezarına yaptıkları bir yürüyüşle protesto etmişler, Eskişehir’de solcu öğrenciler konferans salonuna saldırmışlar, Bandırma’da verdiği konferans yüzünden hakkında gözaltı kararı verilmişti.
Herhangi bir din eğitimi yoktu. Elindeki bir kaç kitaptan İslam’da ve Kuran’da kadınlarla ilgili hükümleri anlatıyordu. En çok da başörtüsü ayetlerini.
Konferanslarını izleyen ve onun kendine has şık tesettür stilini gören kadınlar ondan etkilenmeye, onu taklit etmeye başlamışlardı.
Sadece konferanslar vermiyor, başını örtmek isteyen kadınlar, eşinin başını örtmesini isteyen eşler evine akın ediyor, neredeyse bir terapist gibi şehirli kızlara ve kadınlara rehberlik yapmaya başlamıştı.
Ama konferanslarının ve yazılarının tek konusu başörtüsü de değildi.
O dönemin bütün milliyetçi ve muhafazakar çevreleri gibi o da sıkı bir antikomünistti.
Mehmet Şevket Eygi’nin Bugün gazetesinin “kızıl tehlike”, “Moskof uşakları” çizgisi yazılarına yansıyordu.
O günlerde Türkiye’de oynanacak “Hair” müzikalinin yasaklanması için savcıları göreve çağırıyor, İstanbul’daki kız yurtlarında komünist kızların silahlar ve Marksist kitaplar sakladıklarını yazıyor, konferanslarında kadın erkek eşitliği, Kuran’daki eş dövme ruhsatıyla ile ilgili ayetlerden bahsettikçe de gazetelere haber oluyordu.
17 Kasım 1967 günü Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde verdiği konferans ise bardağı taşırmıştı.
Hınca hınç dolmuş üniversite salonunda başörtülü bir kadının konferans vermesi günlerce gazetelerin gündeminden düşmedi.
Ulus gazetesinde Falih Rıfkı Atay “Olur şey değil” başlıklı yazısında “Bir konferans salonunun kürsüsünü Şule’ye, Kısakürek’e düşürmek. Olur şey değil. 29 Ekim devrimciliğinin neredeyse 45’inci yılında Başkent’te bir üniversite fakültesinin Osmanlı Medresesi’ne soysuzlaştığını görmek” diye yazmıştı.
Gazeteler, konferans sırasında Atatürk’ün resminin salondan indirildiğini iddia etmiş, Üniversite Senatosu acil olarak toplanıp, DTCF Dekanı, eski bir Türk Ocağı başkanı olan Prof. Emin Bilgiç’in salon tahsis yetkisini elinden almıştı.
O konferansa katılan Ankara İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden Hatice Babacan (Ali Babacan’ın halası), Şule Yüksel’in de teşvikiyle bir gün okul kapısında başını açmadan başörtüsüyle derse girince, 40 yıl boyunca çözülemeyecek başörtüsü sorunu başladı.
Üniversiteden kendisine destek veren bir erkek öğrenciyle birlikte atılan Babacan’a destek için İlahiyat öğrencileri, üniversitelerdeki ilk boykot ve fakülte işgallerine imza atmışlar, gazeteler boykotçu öğrencileri Paris’te üniversiteleri boykot eden Maocu öğrencilere benzetmişti.
Artık Şule Yüksel’e bir dur deme zamanıydı.
Hakkında açılan davalarda suç unsuruna rastlanılmadığı için beraat kararları çıkıyordu. Hukukun hala devlete rağmen sürprizler yapabildiği zamanlardı.
Aranan gerekçe 1967 yılında Papa’nın İstanbul ziyareti yüzünden yazdığı bir yazıda bulundu. “Ağlayın Ey Müslüman Kardeşlerim, Ağlayın” başlıklı yazıda “Ve Papa 6. Paul, Müslüman Türk halkının bütün arzu ve isteğine rağmen Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız tarafından hararetle ve son derece samimi bir şekilde karşılandı... Ağlayın ki kardeşlerim, bugün Müslüman atalarımızın torunları olan bizler, bir Hristiyan liderinin önünde en büyük aşağılık duygusuyla saygı ile eğilen bir millet haline düştük” satırlarında Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açıldı. Başbakan Demirel şikayetçi olmadığını açıkladı ama Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay şikayetçi oldu.
Uzayan davada karar 12 Mart 1971 muhtırasından sonra Yargıtay’ca onandı. Yüksel dokuz ay hapis yattı. Sabiha Sertel’den sonra hapse giren ilk kadın gazeteciydi.
İki ay sonra Cumhurbaşkanı Sunay kendisini affetmek istediyse de bunu kabul etmedi ve cezasını hapiste tamamladı.
Peki neden bu kadar öfke toplamıştı?
Yazdıkları ve konuştuklarının daha sertleri erkek yazarlar tarafından yıllardır yazılıp, söyleniyordu. Muhafazakar dindar kesimin Samiha Ayverdi, Münevver Ayaşlı başka kadın yazarları da vardı. Onların da kalemlerinin ucu sivriydi.
Şule Yüksel Şenler’i tehlikeli yapan ideolojik olarak çok da tutarlı olmayan siyasi fikirleri değildi.
Bütün haberlerde ve yazılarda ondan bahsedilirken söylendiği gibi mesele “başörtülü” bir kadının bunları yapmasıydı.
Siyasi değil, sosyolojik bir tehlikeydi.
Köylerden kentlere göçün başladığı yıllarda, bir geçiş toplumunda, şehirlerde yaşayan dindar kadınlar için onun tarzı bir rol model haline gelmişti.
Sadece giyim tarzıyla da değil. Örneğin Kazablanka Gazinosu’ndaki düğünü ilk şehirli İslami düğün örneği olmuştu.
Başörtüsü ve giyim tarzı, laik kesimlerden olduğu kadar gelenekçi İslami çevrelerden de tepki almıştı.
Emine Hanım’ın (Erdoğan) başkan yardımcılığını yaptığı derneğine İdealist Kadınlar Derneği adını vermesi bile “idealist” kelimesi yüzünden fazla Batılı bulunmuştu.
Ama tam da onu tehlikeli yapan da modernizmle İslami birleştirme çabasıydı. Halbuki cumhuriyet modernleşmesi şehirleşme ve eğitimle geleneksel kadın giyiminin yok olacağını, başörtüsünün köylerde kalacağını zannetmişti.
Şule Yüksel Şenler, şehirli dindar bir kadın örneği oluşturarak bu ilerlemeci tarih çizgisinde beklenmedik bir kırılmaya neden oldu. Gömülmeye çalışılan sosyolojik bir gerçek onun eliyle toprağı kazımasıyla tekrar ortaya çıkmıştı.
Gazetelerde yazarak, konferanslarda konuşarak kamusal alana girmeyi başaran ilk başörtülü kadın olmayı başarmıştı.
Kamusal alana tek başına da girmedi, başka şehirli başörtülü kadınlara da bir yol açtı.
Şule Yüksel Şenler, 81 yaşında hayatını kaybetti. Bundan 50 yıl önce aleyhine en sert haberlerin çıktığı Cumhuriyet gazetesi onun vefatını “Şulebaş’ın yaratıcısı Şule Yüksel Şenler öldü” başlığıyla duyurdu. Bu 50 yılda öfkelerinden hiçbir şey kaybetmemiş görünüyorlar.
İnsanın aklına Fransa’nın, bir zamanlar komünist, bölücü, vatan haini ilan ettiği, siyahlara yönelik ayrımcılığa karşı mücadele başlatmış, Martinik için özerklik istemiş şair ve siyasetçi Aime Cesaire’ın adını, vefatından sonra Fransız büyüklerinin yattığı Pantheon’a bir plaketle asması geliyor.
Maalesef Türkiye kendi hatalarından öğrenmeyi, onları böyle tecrübelere dönüştürmeyi başaramıyor.
Siyasi görüşlerini, tarzını benimsememek mümkün ama Şule Yüksel Şenler, 40 yıl boyunca Türkiye’nin kamusal barışını zehirlemiş, siyasetini derinden etkilemiş, bir ayrımcılığa karşı ilk direnişi başlatmıştı.
Yeni nesiller onu, bu mücadele hikayesinden çok, bir aşk ve hidayet romanı olan Huzur Sokağı’nın yazarı olarak tanıyorlar.
Halbuki Şule Yüksel Şenler önce, farklılıkların bastırılması, susturulmasıyla sağlanmış sokaktaki sahte huzuru bozan bir aktivistti. Hem de bunu sırtını devletin gücüne dayamadan yapmıştı.
Mekanı cennet olsun.
(Yazıdaki Şule Yüksel Şenler’in hayat hikayesinden alıntıların kaynağı; Demet Tezcan- Bir Çığır Öyküsüdür Şule Yüksel Şenler- İlke Yayıncılık)
(Aime Cesaire’in hayatıyla ilgili kaynak için; Aşağılanmaya Hayır/Aime Cesaire- Alfa Yayınları)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları



















































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025