Ali BAYRAMOĞLU
Bugün 27 Mayıs 2014. İlk askeri darbenin üzerinden 54 yıl geçti. İnsan için uzun, tarih için minimal bir süre.
Bu ilk darbe başbakan ve iki bakanın idamıyla kanlı; yargı, aydın ve basının sefaletiyle ibretlik olmuştu.
27 Mayıs Türkiye'nin, özellikle muhafazakar Türkiye'nin belleğinde çok kuvvetli bir yer tutar.
Demokrat Parti'nin dini hapsedildiği dar alandan çıkaran, dindarın üzerindeki ağır tek parti dönemi baskısını azaltan politikası ülke açısından bir ilkti.
Asıl temsil ettiği şüphe yok ki, sınıfsal bir dönüşümdü.
Murat Belge'nin 'Militarist Modernleşme' kitabından şu satırları birlikte okuyalım:
'Yirmilerde, otuzlarda, hatta kırklarda, 'ast-üst' ilişkisi kesin ve belirgindi. Kimin efendi olduğu belliydi. Cebinde para tomarı taşısa da esnaf esnaflığını bilir, 'okumuş' memur karşısında haddini aşmazdı.
Ellilere kadar Anadolu'da memur kısmı, askeri ve sivil kanatlarıyla, hayatının bir kısmını 'Mahfel'de geçirirdi, genellikle uyku saatine yakın düşen vakitlerini. Kaymakam, mal müdürü, jandarma komutanı burada avukat, eczacı, doktor ile karşılaşır, yer içer sohbet ederdi. Onların arasına tek tük eşraf ve mütegallibe de karışırdı. Ama bunların çoğu 'tahsilli', öyle değilse bile 'görmüş geçirmiş', 'muamele bilir' adamlardı. Memurlar karşısında da saygıda kusur etmezlerdi.
Demokrat Parti'nin yeşerttiği 'kapitalizm' ortamında ise lokomotif işlevini artık başka güçlerin üstlenmesi gerekiyordu: Girişimciler.
Bunların çoğu nereden geldiği bilinmeyen, okuma yazması olmayan, berbat bir şiveyle konuşan, ayrıca genellikle aşırı derecede muhafazakar adamlardı... Kaba, hırslı, bütün yontulmamışlıklarına rağmen kendilerine güvenen, yarı köylü, yarı kentli, 'Hacıağa' sıfatını hak eden bir zümre erbabı...'
Öykünün sonu belli...
27 Mayıs İhtilali bir bakıma, bu sınıfsal değişime, alta düşen, kurucu ruhu taşıyan, tam beyaz sınıfın verdiği bir tepkiydi.
İhtilal astı, kesti, aşağıladı. Herkesi yerine davet etti. Dini ve dindarı özel alanına itti. Ve iktidarı doğal sahibine teslim etti.
İhtilal askerin işiydi. Ama öncesi ve sonrasında basın, iş dünyası, üniversiteler bu geri dönüşte büyük rol oynadılar.
Akademisyenler darbeye yönelik fetva verdiler ve sonrasında darbeyi meşrulaştırdılar. 1961 Anayasası'nın girişinde yer alan şu cümle onların eseriydi: 'Meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 Devrimi'ni yapan Türk milleti...' Hazırladıkları Anayasa'da MGK gibi yeni yapılarla siyaseti askerin denetimine tabi kılmak da zihniyetlerinin resmiydi.
Gazeteler, üniversiteli gençlerin DP tarafından öldürülüp kıyma makinelerinden geçirildiği gibi 'psikolojik harp' söylentileri üzerine kurulu haberlerle doldu taştı. İrfan Neziroğlu, darbeler ve basın üzerine yaptığı çalışmada şöyle yazar: Darbe öncesi, 'kaynak, yer, zaman gibi bilgiler verilmeden 'ısrarla söylendiğine göre', 'Ankara'da dolaşan söylentilere göre' tipi cümlelerle haber yapılmıştır...' Darbe sonrası ise, 'Darbeciler kurtarıcı olarak göklere çıkarılırken, siyasetçiler özgürlük düşmanı diktatörler olarak anılmıştır.'
Bugün Türkiye ciddi bir sivilleşme sürecinden geçiyor.
27 Mayıs gibi durumlar artık akla getirilmiyor, en azından gelmiyor.
Bununla birlikte 27 Mayıs'ın bir yönüyle bugün arasında ciddi bir benzerlik bulunuyor.
Bu, sınıfsal alt üst oluşa verilen, türlü kılıklarla ortaya çıkan elitist tepkidir...
28 Şubat, 27 Nisan da bu anlamı ve yükü taşıdılar.
Açıktır: AK Parti toplumsal güç hiyerarşisi açısından büyük dönüşümün temsilcisi ve yeni bir dokunun kurucusudur. Sekiz seçimdir, artan oranda aldığı oy miktarı da buna işaret ediyor.
Ve bugün siyasi iktidarın duruşu, üslubu ve simgeledikleri sadece içerdiği politik sertlik açısından değil, karşı cephedeki sınıfsal irkilme açısından da bir dalga üretiyor.
AK Parti'ye yönelik eleştirilerin bir kısmının kaynağı hala budur. Diğer ifadeyle, siyasi iktidara yönelik eleştiri sadece sertleşme, devletleşme, özgürlükçü ruhta azalma, siyasetin tahakkümü konusunda değildir. Aynı zamanda şekil, sınıf, bu sınıfın kapladığı alan ve temsili açısından duyulan büyük rahatsızlıktadır.
AK Parti dün, özgürlükçü ve reformcu bir hatta ilerlerken bile 'tahammül etmek zorunda kalınan bu 'şekil', bugün, otoriter siyasi iklimde tam bir isyan ve öfke duygusunu besliyor.
Ve anlama duygusundan azade, (cemaat-AK Parti çatışması örneğinde olduğu gibi) iç siyaset dinamiklerini bile kavramayan, normatif bir oryantalizm yeniden alevleniyor.
Vahimi tüm bunlar, haklı eleştirilerin ve yeni taleplerin arasına karışıyor.
Zaman bir açıdan ağır ilerliyor.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025