Ali BAYRAMOĞLU
AB’ye uyum çabasıyla, yeni siyasi iktidarın vesayet düzenini kırma arayışıyla eş zamanlı ortaya çıkan siyasi hareketliliklerden birisi, “tarihle yüzleşme”, “bellek alıştırması”, “gayri müslimlerin siyasi ve toplumsal keşfi”ydi.
Gelinen nokta yeterli olmaktan uzak olsa da, zihniyet alanında değişim daha yıllar alacak gibi görünse de, arada Dink’in katli gibi ağır travmalar yaşansa da, bu konuda katedilen yolu hafife almak hata olur.
2005 yılında büyük krizlere neden olan “19. Yüzyılda Ermeniler” başlıklı sempozyumla (ki bunda isim ve çaba olarak Hrant Dink’in özel bir yeri vardır) başlayan 10 yıllık bir dönem var arkamızda.
Vakıf mallarının iadesinden, 1915’in devlet düzeyinde (en azından bir trajedi olarak) kabulüne uzanan bu hat üç anlam ifade etmektedir.
İlki tarihi ağır bagajları, yüzleşerek, arınarak ve ulusal kimliği yeniden yapılandırarak ülkenin sırtından atmaktır.
İkincisi insanlığa ve Ermenilere karşı tarihi ve siyasi bir borcu ifa etmektir.
Üçüncüsü toplumda başlayan bir bellek sorgulamasının siyaseti kuşatarak meşruiyet üretmesi, onu harekete geçirmesidir.
Aslında son 10 yılda Türkiye’de bu konuda atılan tüm kritik adımların temelinde ahlaki ve toplumsal bir bellek sorgulaması, daha net bir ifadeyle toplum bulunuyor.
Geçen yıl 24 Nisan’da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 1915 olaylarıyla ilgili taziye metni, bir bakıma, bu öykünün bir devamı, toplumsal bir meşruluk halinin siyasete yansımasıydı.
Türkiye bu metinde, 1915’le ilgili resmi tezini tekrar etmekle birlikte şu cümlelerle aslında bir çığır açıyordu:
“Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı herkes gibi Ermenilerin de o dönemde yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir. 1915 olaylarına ilişkin farklı görüş ve düşüncelerin serbestçe ifade edilmesi; çoğulcu bir bakış açısının, demokrasi kültürünün ve çağdaşlığın gereğidir (...) 20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz. Aynı dönemde benzer koşullarda yaşamını yitiren, etnik ve dini kökeni ne olursa olsun tüm Osmanlı vatandaşlarını da rahmetle ve saygıyla anıyoruz...”
O metin aslında şu ifadelerle başlıyordu:
“Ermeni vatandaşlarımız ve dünyadaki tüm Ermeniler için özel bir anlam taşıyan 24 Nisan...”
24 Nisan herhangi bir tarih değil. Ermeniler 1915 olaylarına soykırım adı veriyor ve bunu 24 Nisan’da anıyorlar. Türkiye bu tabiri reddetse de, bu tarihin Ermeniler için ne anlama geldiğini biliyor ve geçen yılki taziye ile bu dolaylı vurguyu yapıyordu.
2015 bu açıdan özel bir yıl. 1915’in bir trajedinin ya da bir katliamın veya bir soykırım 100. yılı.
Her yıldan daha çok ses getirecek, simgesel anlamı daha büyük anma yılı olacak 2015.
Peki Türkiye, devlet ne yapacak?
Geçen yıl açıklanan taziye metninden sonra, nasıl bir adım atacak?
Aslında bir “dengeleme politikası’nın ipuçlarını şimdiden izliyoruz. Dışişleri yoğun bir lobi faaliyeti sürdürüyor, Negasyonizm kuralını delen Perinçek davası, devletin tezi açısından ciddi bir önem taşıyor, Çanakkale Savaşı’nın 100. yılı resmi anma gününün 18 Mart’ta değil, Anzakların kutlama tarihi olan 25 Nisan’ın bir gün öncesine çekilmesi, 24 Nisan’a denk getirilmesi bir gündem çoğaltma gayretine işaret ediyor.
Öte yandan taziyenin devamı olan diğer adım ise şimdiden atıldı.
Davutoğlu’nun birkaç gün önce Başbakanlık internet sitesinde yayınlanan, Hrant Dink’in ölüm yıldönümü, vesilesiyle yaptığı açıklama, sanırız bu yıl devletin yapacağı asli açıklamanın yerine geçecektir.
O metni de şu ifadeler özetlemektedir:
“Savaş şartlarında başvurulan zorunlu yer değiştirme politikalarının, 1915 dâhil, gayri insani sonuçlar doğurduğunu daha önce de açıklayan Türkiye, Ermenilerin acılarını paylaşmakta, iki halk arasında yeniden duygudaşlık kurulması için sabır ve kararlılıkla gayret göstermektedir... Ermeni kültür varlıkları ile Osmanlı/Türk kültürüne değerli katkılarda bulunmuş Ermeni şahsiyetlere hak ettikleri biçimde ve önemle sahip çıkmaya devam edilecektir. Acılara ortak olmak, yaraları sarmak ve tekrar dostluklar kurabilmek arzumuz samimidir. Ufkumuz dostluk ve barıştır...”
Olması gereken bu.
Ama bu hedeflere ulaşmak için fazlası gerekiyor...
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
11.09.2025
6.09.2025
4.09.2025
30.08.2025
28.08.2025
23.08.2025
21.08.2025