Ali BAYRAMOĞLU
100 yıl önce bu topraklarda 800.000 civarında Ermeni altı ay içinde hayatını kaybetti. 700.000'i ise bu topraklardan malını, mülkünü, geçmişini bırakarak sürüldü.
Mimar, dönemin İttihat ve Terakki hükümetiydi.
Sürülen, öldürülen, ölüme itilen Ermeniler sadece savaş alanında, Doğu cephesinde yaşayanlar değildi. Önce erkekleri askere alındı. Ardından kadınlar, çocuklar ve yaşlılar Çorlu'dan, Sakarya'dan, Aydın'dan her yerden, tüm Anadolu'dan sürüldüler. İttihatçıların risk olarak gördüğü Ermeni varlığıydı, Ermeni örgütleri değil.
Tarihin katmanı pek çok…
Ermeni siyasi partilerinin milliyetçi eğilim ve eylemleri, baskılar, ayaklanmalar, karşılıklı çatışmalar, 1916 sonrası Ruslarla gelen Ermeni birlik ve çetelerin yaptığı Müslüman katliamı bunlar arasında…
Ne var ki, bunların hiç biri insani ve ahlaki olarak bu ölüm furyasını, bu sürgün dalgasını ve sonuçlarını açıklamaz, doğrulamaz.
Nitekim açıklamıyor ve doğrulamıyor.
Soykırım kelimesini her platformda rahatlıkla kullananlardan birisiyim. Yurtdışında bunu ilk telaffuz eden Türkler arasında yer alıyorum. Bununla birlikte bu büyük insani ve siyasi trajedi karşısında yaşananın bir isimlendirmeye sıkıştırılması bana anlamlı gelmiyor.
Soykırım bir hukuki kavram, bir durum tanımı…
Durumun kendisi değil…
Önemli olan durumdur, onu görmek, onun üzerine gidecek cesarete sahip olmak ve ondan arınmaktır…
Bir süre önce kendi adıma şöyle yazmıştım: “Olanı nasıl adlandırırsan adlandır ama gör, bu topraklarda yaşıyorsan hatırlamak ve hatırlatmak hem tarihe, hem kendi milletine, hem gelecek kuşaklara, hem yitip gidenlere karşı ahlaki görevindir. Türk kimliği böylece arınacak, demokratik olarak yeniden kurulma imkanlarına kavuşacaktır. İnsanın kendi tarihine, kendi toplumuna, kendi milletine en büyük borcu bu kuruluşa katkıdır…”
Ve doğru zemine basmak gerekir…
1915 Türk toplumunun değil, İttihat Terakki'nin işidir ve onun sorumluluğundadır. Suçlu koltuğunda bir millet yoktur. Bir millet suçlanmadığına göre, “suçlanıyor” argümanıyla tarihi görmezden gelmenin de anlamı yoktur. 1915'den hareketle nefret saçmak ya da 1915'i örtbas etmek için “Türk millet”i argümanını kullananlara mesafe koymak gerekir.
Bu ülke, bu ülkenin taşıyıcı güçleri, entelektüel enerjisi, üniversitelisi bunu 2000'li yıllarından bu yana yapıyor, yapmaya gayret ediyor, 1915'i gündeminde tutuyor, belleğine taşımaya çalışıyor.
Devlet olarak Türkiye bu olayların tarihi ve siyasi baskısı altında. Bundan iki yıl öncesine kadar devletin bu baskı karşısında yaptığı tek şey olanı reddetmek, olayların karşılıklı çatışmalarla meydana geldiğini söylemek veya olayları ayaklanmalarla açıklamaktı.
Bugün bu evre de ağır ağır, adım adım geride kalıyor.
Papa'nın soykırım çıkışı, buna cumhurbaşkanından, hükümetten gelen yanıtlar, seçim ortamı bir yana konulursa, zaman treni ilerliyor ilerledikçe devleti de etkiliyor.
Geçen yıl 2014 yılında devlet ilk kez, resmi bir açıklamayla 1915 ölen Ermenilere işaret etti. Yakınlarının acılarını paylaştı. Bu yıl Dink'in ölüm yıldönümünde Davutoğlu'nun benzer bir mesajı yayınlandı. En nihayet başbakandan bundan öncekileri bir adım daha ileri taşıyan 100. Yıl açıklaması geldi.
Davutoğlu'nun şu cümlerinin satır arasını iyi okumak gerekir:
“Birinci Dünya Savaşı'nda yaşananların nedenlerini ve sorumlularını tespit etmek mümkündür. Ne var ki, her şeyi tek bir kelimeye indirgeyerek, sorumluluğu genellemeler yoluyla sadece Türk milletine yüklemek, hatta bunu bir nefret söylemiyle birleştirmek vicdanen de hukuken de sorunludur…”
Ancak en önemlisi açıklamada yer alan şu ifadeler:
“Türkiye, tüm görüşlerin serbestçe dillendirilip, özgürce tartışılabildiği, her türlü belge ve bilginin soruşturulabildiği bir ortam sağlayarak, ortak geleceği inşa etme hedefi doğrultusunda önemli pozitif adımlar atmaktadır…”
Bardağın çoğu henüz boş. Ama doluyor.
Esas olan buna bakmak ve bunu hızlandırmaktır.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- CHP nasıl iktidar olur?
19.06.2025 - Toplumda esen rüzgarlar
8.06.2025 - Bir korkudan diğerine Türkiye…
5.06.2025 - Çözüm toplumda neden kabul görüyor?
2.06.2025 - Siyasi denge nereye doğru?
29.05.2025 - Lozan meselesi, siyaset ve gelecek…
18.05.2025 - Barış ve yerleşik korkular…
15.05.2025 - Barış süreci şimdi başlıyor…
10.05.2025 - Dünyanın hali
8.05.2025 - Barış sürecine en çok kimler karşı?
4.05.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
mehemmed zaza
yazin sayin ay yazin.adaletsizlikleri yazin ki hep beraber lanetliyelim.ama lütfen yanliz gecmisin degil bugünün adaletsizliklerinide yazin.mesela kck,gezi vb olaylarda hükümetin gerektiginde 10000 e yakin insani tutukladigini yazin.ayni hükümetin bingölde bir cocuga tecavüz eden 8 uzman cavusu serbest biraktiginida yazin ki bu ülkede yasayan namuslu onurlu insanlar bu adaletsizlige de lanet etsinler.evet halkin namusunu korumakla mükellef olan SEREFSIZLER kücük cocuklara tecavüz ediyor.ama siz bunlari görmek istemiyorsunuz!neden?
Saime Can
Mehemmed zaza dikkat edersen yazar okuduğunu anlamayan her yazıda pkknın puştluğunu görmeyen sadece devletin zulmünü gören sizin gibilere cevap vermeye tenezül etmiyor.
mehemmed zaza
saime? yazik birde bayan olacaksin bu zulme önce bir bayan olarak senin karsi cikman lazim.ikincisi benim yazar veya yazarlarla sahsi bir problemim yok.ayrica sunu acik ve net bir sekilde söylüyorum ben ne legal ne illegal hic bir partiye sempati bile duymuyorum cünkü biri birinden yalanci biri birin den düzenbaz. biliyorum hosunuza gitmiyecek ama buna akp de dahil.benim amacim bir haksizligi bir adaletsizligi insanlara duyurmak.sahi o cocugun yerinde senin kardesin,varsa cocugun tecavüze ugrasaydi tepkin yine ayni mi olacakti?hayir o zaman adalet arayacaktin,tutunacak bir dal arayacaktin.tipki simdiki ailenin yaptigi gibi.ama ben yine ayni mehemmed zaza olacaktim.seni de savunacaktim,savunacagim da sen istemesen bile.