Ali BAYRAMOĞLU
Haber şu:
Herhangi bir asker, terörle mücadelede sırasında silah kullanma yetkisini aşma, işkence ve kötü muammelede bulunma suçlamasıyla karşı karşıya kalırsa, Milli Savunma Bakanı'nın izni ve başbakanın onayı olmadan yargılanamayacak… Bir devlet böyle bir yasa çıkarmaya neden ihtiyaç duyar?
Üstelik o devletin şemsiyesi altında, çok da eski olmayan bir tarihte terörle mücadele adı altında onlarca faili meçhul cinayet işlenmişse, işkence ve kötü muamele kokusu her yeri tutmuşsa, JİTEM gibi askeri yapıların, onun katillerinin izleri hala orta yerde duruyorsa, bu yapıların kontrol dışına çıkma eğilimindeki Ersever gibi subayları bizzat bu yapı tarafından ve en üst düzeyden onay alınarak infaz edilmişse, bu soru daha keskin hale gelir.
Bu tür yasalar bizim gibi geleneğe sahip ülkelerde hızla yeni “Beyaz Renault” hadiselerine ve endişesine kapı açarlar.
Ülkenin Güneydoğusunda şiddet olaylarının, çatışmaların, sokağa çıkma yasaklarının, güvenlik harekatlarının kronikleştiği bir dönemdeyiz. Bu tür dönem ve ortamların ürettiği “kalıcı çatışma alanları”, siyasetin, hukukun, adaletin kapıda bırakıldığı savaş ve dehşet alanlarıdır. Bu alanların insan hakkı ihlali açısından kör noktası pek çoktur. Ve böyle dönemlerde hukuk ve denetim, yapılmak istenilenin tersine, güvenlik önlemleri ve alanlarına daha çok girmesi beklenir.
Nitekim Temmuz ayından bu yana hükümetin bile teslim ettiği, cezalandırdığı, yargı önüne çıkardığı ihlal görüntüleri yaşanmadı mı? Sokaklarda, duvarlarda, okul tahtalarındaki “Kurt kan kokususu aldı” şeklinde yazılar, PKK'lıların ayağından bağlanarak sürüklendiği görüntüler, iktidar tarafından da doğrulanan tablolar değil miydi?
Bu tür yasalar bu tür niyetlere cesaret vermez mi?
Tersi düşünülebilir mi?
Buna rağmen neden böyle bir yasa çıkarılmak istenir?
“Terörle mücadelede kural dışına çıkılır, çıkanı koruyacak yasal şemsiye gerekir” mantığı çalışmış olabilir mi? Askerin 1960 ve 70'lerde sarf ettiği, “Biz bu terör meselelerini hallederiz ama demokrasi elimizi kolumuzu bağlıyor” sözleri hala kulaklardadır.
Ancak bu günlerin, subay zihniyeti açısından artık geride kaldığını sanırız.
Geriye kalan tek ihtimal, askeri kadroların ve silahlı kuvvetlerin 2010-2015 arası Balyoz, Askeri Casusluk gibi kimi adli süreçlerde karşı karşıya kaldığı durumdur. Bu dönemde sivilleşme çabaları esnasında, askeri koruyan kimi idari kalkanların kaldırılması, savcıyla şüpheliyi karşı karşıya bırakan bir soruşturma sistematiğinin kurulması, inanılmaz ölçüde kötüye kulanıldı. Bir cemaat yapısı, Türkiye'nin hukuk ve devlet dokusu üzerinde terör estirdi. Yargının, otoriter denetleme sınırlarını aşarak, devleti ele geçirme ve istenmeyeni tasfiye etme aracına dönüşme eğilimi o günlerde ortaya çıktı. Bugün, onu ortaya çıkaranlarla yapılan mücadele çerçevesinde ya da adı altında derinleşerek sürüyor.
Ordu ve asker bu deneyim ve tablo karşısında, aynı suistimalle karşı karşıya kalma riskine karşı böyle bir koruma talep etmişse, bu, geldiğimiz demokratik kurumlar, dengeler ve güvensizlikler açısından gelinen noktanın vahametini gösterir.
Sonuç, silah kullanma yetkisini aşma, işkence, kötü muamele gibi bireyin 'yaşam hakkına' yönelik suçların soruşturulmasının izne bağlı tutularak yargılanmalarının engellenmesi ve sınırlandırılmasıdır.
Sorunun kaynağı yargının yaşadığı örselenmededir.
Mesele bu örselenmenin üzerine gitmektedir.
Ancak devlet kurum ve organlarının uyumlu çalışmasından sorumlu bir makamın, Cumhurbaşkanı'nın, en üst hakem kurumu, Anayasa Mahkemesin'i ve kararlarını, “tanımam, uymam” diyerek karşıladığı, süren bir davanın esasıyla ilgili hüküm verip bunu ilan ettiği bir dönemde, bu ne kadar mümkündür?
Ağırlık her yerden aşağıya doğru çekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025