Arife KÖSE
Muhtemelen birçoğumuz cumhurbaşkanının görevlerinin ve yetkilerinin lisedeyken hangi dersin konu başlığı olduğunu bile hatırlamıyoruzdur. Üniversitede kamu yönetimi ya da hukuk okuyanlar belki konuya hepimizden biraz daha aşinadırlar. Ama o kadar. Zaten 10 Ağustos günü sandık başına gidenler cumhurbaşkanının görev ve yetki mevzuatını okuyup ona en uygun adayı düşünerek değil Gezi'den çözüm sürecine, Ortadoğu'da olup bitenlerden demokrasi sorununa kadar bir dizi siyasi mevzuyu tartışarak, düşünerek karar verecekler.
İşte o karar önemli. Benim kararım belli. Selahattin Demirtaş.
Bu kararı etkilemek için adayların nasıl bir yol izleyecekleri de artık netleşmeye başladı. Dün Erdoğan'ın Ordu'da yaptığı konuşmanın bir kısmını izledim. Erdoğan'ın stratejisinde şaşırtıcı hiçbir şey yok; yine "Dertliyim çok dertli" diye bas bas bağırıyordu. Vatandaşı millete şikayet ettikten sonra başladı her zamanki gibi tehdit etmeye. Gezi'den girdi bayrak mevzusundan çıktı ve zat-ı muhterem HDP'nin mecliste bile olmaması gerektiğine karar verdi. Bu Gezi mevzusu da ilginç tabi; ulusalcılar Kürtlere Gezi'de olmadıkları Erdoğan'da Gezi'yi sahiplendikleri için kızıyor. Böyle düşününce gülüyor insan. Yani Erdoğan her zamanki stratejisine devam ediyor; bağırıyor, çağırıyor, bir gün ölümüne çözüm sürecinin arkasında duracağını söylerken ertesi gün bu sürecin taraflarından birisinin yasal partisinin mecliste olmaması gerektiğini söylüyor. Yani bir yandan kendi tabanını konsolide etmeye çalışırken bir yandan da diğer adayların tabanından ne koparırsam kardır diyerek esip gürlüyor. Dün Ordu'da bayrak edebiyatı yapıyordu, eminim yarın Diyarbakır'da miting yapsa Kürt sorunun çözümünün garantisinin kendisi olduğunu anlatacak.
Yukarıda adayların stratejisi belli dedim ama Ekmeleddin İhsanoğlu'nun stratejisini nasıl tarif edeceğimi bilemediğimi fark ettim. Her ne kadar Ahmet İnsel, İhsanoğlu'nun söylemini "huzurlu Türkiye" diye özetlese de ben yaptıklarına ve söylediklerine baktıkça kendisinin bu huzuru nerede bulduğunu pek anlayamadım doğrusu. Elinde Türkiye Solu gibi ırkçı bir dergiyle dolaşan, MHP ve BBP tarafından desteklenen, "Kürtçe bilim dili olamaz" diyen bir cumhurbaşkanı bana huzurdan ziyade ırkçılığı çağrıştırıyor. Irkçıların kendisine oy vermesinde bir terslik yok tabi ama bunda bir huzur görmekte bence büyük sakınca var.
Demirtaş'ın söyleminin ne kadar yenilikçi, farklı, içeriği dolu dolu olduğunu burada anlatmayacağım. Zaten yukarıda kendisine oy vereceğimi söyleyerek bana en uygun olanın Demirtaş'ın sözleri, politikası olduğunu ifade etmiş oldum.
Ama benim Demirtaş'a oy verecek olmamın başka bir nedeni daha var. Üstelik o nedeni sanırım kampanya sırasındaki söyleminden bile daha fazla önemsiyorum.
En nihayetinde birinci ya da ikinci turun sonunda bu seçim tantanası bitecek. Adaylardan birisi köşke çıkacak ve Türkiye'nin yeni cumhurbaşkanı olacak. Tabii ki her aday cumhurbaşkanı seçilme iddiası ile bu yola çıkıyor. Eğer Demirtaş cumhurbaşkanı seçilirse, kendisinin de sık sık dile getirdiği gibi, birdenbire her şey güllük gülistanlık olmayacak, sorunlarımız bir günde çözülmeyecek ama belli ki işimiz baya kolaylaşacak. Şimdi sık sık nefessiz kaldığımızı hissederken biraz daha rahat ve deri nefes alacağız. "Polislere öldürme emrini ben verdim" diyen bir cumhurbaşkanımız yerine Berkin Elvan'ın annesini ayakta alkışlatan, kadın bir cumhurbaşkanı adayı olmamasının büyük eksiklik olduğunu söyleyen bir cumhurbaşkanımız olmuş olacak.
Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması durumunda ne olacağını tahmin etmeye gerek yok çünkü önümüzde zaten 12 yıllık bir hükümet pratiği var. Ve bu pratik bize tam da Erdoğan'ın neden cumhurbaşkanı olmaması gerektiğini anlatıyor. Sürekli birilerini kendi tabanına şikayet eden, azarlayan, canı istediği zaman istediğini söyleyebileceğini zanneden bir başbakanımız yerine böyle bir cumhurbaşkanımız olacak.
Peki bu durumda sırf Erdoğan'ı seçtirmemek için Ekmeleddin İhsanoğlu'na yerel seçimlerdeki "bas geç" politikasına benzer bir politika izleyerek oy verenler ne hissedecek? Yerel seçimlerde hissettiklerini, yani yenilgi ve umutsuzluk. Şunun şurasında yerel seçimlerin üzerinden üç ay geçti, "bas geç" diyenlerin 30 Mart'ın ertesi günü anlattıklarını hala hatırlıyoruz. Ve biz yine aynı moral bozukluğunu, yenilgi duygusunu dinleyeceğiz; "artık bunca şeyden sonra insanlar hala AKP'ye oy veriyorsa bu millet adam olmaz", "bu sefer de olmadı", "zaten Erdoğan oyları çalarak seçildi".
Zaten Gezi hareketi de Erdoğan'ın devrilmesiyle sonuçlanamadı. Yerel seçimlerde de olmadı. Üstelik şimdi bir de cumhurbaşkanı oldu. Türkiye koşar adım diktatörlüğe gidiyor!
İşte aynen bunları duyacağız İhsanoğlu'na oy verenlerin büyük kısmından. Böylece Erdoğan'a aslında sahip olmadığı bir gücü bir kez daha kendi ellerimizle sunmuş olacağız. Onu bir kez daha yenilmez kılacağız.
Biz derken yanlış anlamayın. Ben böyle hissetmeyeceğim. Cumhurbaşkanı seçilememiş olsa da Demirtaş'a oy vermiş hiç kimse kendisini yenilmiş hisstmeyecek.
Birincisi, Aslın Aydıntaşbaş'ın birkaç gün önce çok doğru bir şekilde yazdığı gibi, seçimin sonucu ne olursa olsun, gerek söyleminin farklılığı ve içinin doluluğuyla gerekse üslubuyla ve her ikisinin birlikte yarattığı etkiyle Demirtaş zaten bu seçimi şimdiden kazandı.
Bir kere AKP ve CHP arasında neredeyse artık danışıklı dövüş haline gelen klasik siyaset yapma biçimini dağıttı. Erdoğan, Demirtaş'ı darbeci olmakla suçlayamaz.
Cumhurbaşkanı olduğunda Müslüman kardeşlerine eziyet edeceğini söyleyemez. Kendisinin çözmek için kellesini ortaya koyduğunu iddia ettiği Kürt sorununun çözümünü engellemekle suçlayamaz. Demirtaş'ın ne sözlerinde ne de pratiğinde bunları iddia edebileceği tek bir şey dahi bulamaz.
Aynı şekilde CHP de Demirtaş'ı, Erdoğan diye ağzını açtığında ezberlemiş gibi sürekli tekrar ettiği diktatörleşmekle itham edemez.
Demirtaş'ın söylemi AKP ve CHP arasındaki alışılageldik ağız dalaşını şimdiden dağıtmıştır.
Hem AKP hem de CHP MHP ile de birlikte koro halinde Kürtlerin asıl amacının ülkeyi bölmek olduğunu anlatabilirler. Ama yani el insaf; adam Türkiye'nin cumhurbaşkanı olmaya aday. İlginç bir bölme stratejisi doğrusu!
İkincisi, cumhurbaşkanı olmasa bile Demirtaş'ın örneğin yüzde 4 aldığı bir Türkiye ile yüzde 10 ve üzeri aldığı bir Türkiye arasındaki fark çok açık değil mi? Böyle bir seçim sonucunun hepimize büyük bir moral, gerçek bir alternatif inşa etme şansı vereceği, "bu sefer de olmadı Allah kahretsin" duygusundan ziyade "artık o koltukta babanın malı gibi oturamayacaksın Erdoğan" duygusunu yaşatacağı çok açık değil mi? Böyle bir oy oranının Erdoğan'ın çözüm sürecine sanki tapulu malı muamelesi yapmaktan alıkoyacağı, diğer tarafın elini güçlendireceği ve süreci hızlandıracağı belli değil mi? Berkin Elvan'ın annesini ayakta alkışlatan bir adayın mümkün olan en yüksek oyu almasının "polislere öldürme emrini ben verdim" fütursuzluğuna karşı daha güçlü mücadele etmemizi sağlayacağını görmek o kadar zor olmasa gerek.
Bütün bu senaryolar arasında Ekmeleddin İhsanoğlu'nun cumhurbaşkanı olduğu bir senaryoyu unuttuğum sanılmasın. Ama onu yazmaya gerek görmüyorum; Erdoğan için söylediğim her şey kendisi için de geçerlidir.
Dolayısıyla benim için ve bence hepimiz için 10 Ağustos'ta seçim pusulasında mühürü kime bastığımız kadar bütün bu tantana sona erdiğinde cumhurbaşkanlığı seçiminden elimizde geriye ne kaldığı da önemlidir. Ben o sabah "bu sefer de olmadı" duygusuyla uyanmak yerine, mümkünse Selahattin Demirtaş'ın cumhurbaşkanı olduğu bir Türkiye'ye, eğer olmazsa, o koltukta oturan İhsanoğlu ya da Erdoğan olsun fark etmez, "o koltukta işin zor, artık bizi hesaba katmadan siyaset yapamazsın" duygusuyla uyanma istiyorum.
İşte başka birçok nedenin yanı sıra bu nedenle benim cumhurbaşkanı adayım Selahattin Demirtaş. İşte bu yüzden oyum boşa gitmeyecek.
http://www.marksist.org/yazarlar/arife-kose/15458-cumhurbaskanligi-seciminden-geriye-ne-kalacak
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.02.2018
8.02.2017
15.04.2016
11.04.2016
15.02.2016
5.02.2016
10.01.2016
28.12.2015
8.02.2015
4.02.2015