A.Turan ALKAN
Telefon çaldı, açtım; artık sayısı gitgide azalan kırk yıllık gençlik arkadaşlarımdan biri,-Bir şeyi merak ettim, dedi. “Geçenlerde Nahit Sırrı Örik’in bir hikâyesini okurken orada anlatılanların yaşadığımız günlere nasıl uyarlanabileceği meselesi aklıma takıldı. Yapsa yapsa sen yaparsın diye konuyu sana açmaya karar verdim, ne dersin?”
Nahit Sırrı Örik benim favori yazarlarımdan. Övünmek gibi olmasın, geçen sene paraya acımayıp üstâdın bütün külliyatını almış, sonra “çabuk bitmesin; idareli okuyayım” diye yemekten sonraya saklanmış leziz bir tatlı gibi sindire sindire hatmetmiştim.
Demek ki iyi sindirememiştim. Adını söylediği hikâyeyi hatırlayamadım,
-Biraz bekle ben sana gönderirim, dedi.
Sağolsun internet haberleşmesi; bir saat sonra hikâye ekranımda.
Adı, “Şair Necmi Efendi’nin Bahar Kasidesi”
*
Tamamını iktibas etmek imkânı yok, mecburen özetleyeceğim. Hangi aktüel ve siyasî gelişmeye ne kadar uyuyor, ne derece uyarlanabilir, işin o kısmını sizin hayâlhânenize bırakacağım.
*
Devir Sadrazam Abdulkadir Hulûsi Paşa devri, lâkin ey azizler bilmelisiniz ki Osmanlı tarihinde böyle bir sadrazam, Şair Necmi diye mâruf bir şair yok. Üstelik hadisenin geçtiği tarih de belli değil. Anlayacağınız hikâye tamamen kurgudan ibaret.
Hulûsi Paşa yeni sadrazam olmuş; vaktin âdeti öyle. Kim ki devlette yüksek bir mansıba erişirse devrin şairleri oturup “Şöyle soylusun, böyle boylusun; civanmertlik ve yiğitlikte Rüstem eline su bile dökemez. Cömertlikte Hatem Tai yanında mektep talebesi gibi kalır” yollu kasîdeler döktürüyorlar. Sadrazam da şiirden hiç hoşlanıp anlamasa bile şairlere güleryüz gösteriyor, üstelik okkalı bahşişler, caizeler de takdim ediyor.
Bizim şairimiz Necmi Efendi, yaşı elliyi geçkin, kocamaya yüz tutmuş biri. Vaktiyle âşığı “şek” gelmiş, Kazasker Harputî-zâde Hayrullah Efendi kerimesi Hatice Gülfam hanımefendiyle evlenmiş. Hatice Hanım ulemâ kızı, görmüş-geçirmiş aileden geliyor. Kader onu Necmi Efendi gibi bir şair parçasına (dikkat buyrulsun, fırsattan istifâde şairlere lâf sokuşturmak diye bir niyetim yok, sadece hanımının Necmi Efendi’ye ne gözle baktığını izaha çalışmaktayım) yazmış.
Hatice hanım, yeni sadrazam tayininin kendileri için mühim bir fırsat olduğunu düşünerek kocasını bir kasîde yazması için teşvik edip durmaktadır lâkin Şair Necmi’de pek iş (daha doğrusu ilham) kalmamış olmalı ki, hiç de içinden gelmeyen bu kasideyi yazmak için oturduğu minderde uykuyla uyanıklık arasında dalıp gitmekte, yazacak şey bulamamaktadır. Nitekim Hatice Hanım saatlerden beri minderde sızmış gibi duran Necmi Efendi’nin önündeki kâğıtları alıp tek mısra yazılmadığını görünce öfkelenip ağzından geleni aktarmış, “Dönüşümde kasideyi tamam isterim.” tehdidiyle kocasını ilham melekleriyle baş başa bırakmıştır.
*
Bir sonraki sahnede Sadrazam’la şairi, makam odasında görüyoruz. Necmi Efendi, biraz da aşağılanma pahasına girebildiği sadrazam konağında hayli bekledikten sonra lütfen huzura kabul edilmiştir; ne de olsa ismi duyulmuş bir şairdir Necmi Efendi. Ne var ki Hulûsi Paşa’mız kasideden hiç de memnun kalmamıştır; donuk, ruhsuz, lâf olsun diye kaleme alınmış, üstelik hayli gecikmiş bu uzun şiirin bizzat şairi tarafından okunmasını sıkılarak ama sabırla dinler. Aslında Hulûsi Paşa şairi, Hatice hanım’ın araya ricacı koyması üzerine “kerhen” huzura kabul etmiştir. Şiir bittikten sonra,
-Haremin, Mehmet Hayrullah Efendi kerimesi midir? diye sorar. “Evet” cevabı alınca Hayrullah Efendi’nin kendisine vaktiyle yaptığı iyilikleri hatırlar ve yüzünü pencereye çevirerek lutfen, “Çıkarken kâhya efendiye uğra” diye mırıldanır.
Necmi Efendi, kapısında yarım saat bekledikten sonra uğradığı kâhyadan, şöhretine hiç yakışmayacak, adeta sadaka kabilinden denilebilecek küçük bir caize kesesinden başka lütuf göremez. İçinden “alsam mı almasam mı” diye tereddüd geçirse de malî vaziyetinin iyi olmayışı, Hatice hanımın parasızlıktan sızlanıp durmasını, nice yıllardan beri evden eşya satarak geçinebildiklerini hatırlayınca kabule mecbur kalır. Kahırlanarak evine döner.
Karısı onu kapıda beklemektedir, “Paşayı gördün mü, verdiği ihsan nedir?”
Necmi Efendi bir şey söylemeden elindeki küçük caize kesesini uzatır. Hatice Gülfam, kesenin küçüklüğünü görünce söylenip durur; babasının nice hayrını görmüş yeni sadrazamın daha çoğunu vereceği ümidi boşa çıkmıştır.
O esnada fark eder ki Necmi Efendi rengi bembeyaz, tepeden tırnağa sırılsıklam titremektedir. Yataklara düşen Necmi Efendi üç günde kendine gelemez fakat eşi durmaksızın şairimizi sıkıştırmakta, “Yeni bir şey yazmalısın; daha büyük caize almalısın” diye başının etini yemektedir.
İşin aslı şu ki, Necmi Efendi dalkavukluğu sevmemekte, hele hele hak etmediği başarılarla kasılıp duran, etek öperek, rüşvet saçarak bir yerlere gelen devletlûlar söz konusu olduğunda eli buz kesmekte; korkakları kahraman, dalaverecileri dürüst, çirkinleri dünya güzeli, ödlekleri yiğitmiş gibi göstermeyi hiç içine sindirememektedir. Son kasidesinin başarısızlığının ana sebebi de budur ve bu yüzden gitgide şairlikten de nefret etmeye başlamıştır.
Biraz toparlandığı zaman hanımı yeniden sıkıştırmaya başlar Necmi Efendi’yi; Sadrazamın yaptırdığı yeni yalı bitmek üzeredir ve büyük bir ziyafetle açılışı yapılacaktır. Bu yalı vesilesiyle şöyle güzel bir kaside takdim edilse...
Necmi Efendi ızdırapla inler fakat bunu eşi duymaz. Çaresizdir. Eşinin ısrarı ve gitgide kötüye giden malÎ vaziyeti onu bu sevimsiz işe mecbur bırakmaktadır.
Kâğıdı dividi alıp köşesine çekilir. Kasideye evvela tabiatın tasviriyle başlamayı düşünür ve tam o esnada ilk baharın kokusunu hissederek tazelenir, istekle tazelenerek yazmaya başlar.
Eşi Hatice hanım ara sıra kontrol ettiği Necmi Efendi’yi büyük istek ve keyifle yazıyor görünce sevinir.
Ne var ki son uğrayışında kocasını minderde hafifçe kaykılmış, uyuklamakta olduğunu görür. Sessizce yaklaşıp ne yazdığına bakar. Kelimelerdeki, mısralardaki yüksek edebÎ kudreti hemen anlayabilecek derecede iyi eğitim gördüğü için bir şâheseri elinde tuttuğunu sevinçle fark eder ama koca kasidede sadrazama bir kelime olsun medh ü senâ bile yoktur: Başından sonuna muhteşem bir bahar kasidesi...
Öfkeyle kocasını uyandırmak için dürter Hatice hanım, “Ayol sadrazamın adını bile yazmamışsın” diye azarlayacaktır güyâ... Necmi Efendi’nin başı yana düşer. Hatice hanım hayret ve dehşetle farkeder ki Necmi Efendi, hayatının en güzel, en muhteşem eserini kaleme aldıktan sonra ruhunu sahibine teslim etmiştir.
Nahid Sırrı Bey, hikâyeyi şu cümleyle nihayetlendiriyor:
“Senelerin senelere değil, asırların asırlara devredecekleri bu ilâhî kasidesini yazar yazmaz Necmi Efendi uykuya, ebedî uykusuna dalmıştı. Yarı açık pencerelerin kafeslerinden bahar ona ilk kokularını ve serin rüzgârlarını gönderiyor, bunları minnettarâne ikram ediyordu. ”
*
Hikâye böyle işte... Gökten üç elma düştü. Biri merhum Nahid Sırrı Bey’e, öteki beni bu hikâyeden haberdar eden eski dostuma, üçüncüsü ise dalkavuk karakterini unutturmamak için her devirde bu role iştahla soyunan erbâb-ı mârifete...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016