A.Turan ALKAN
Cumhurbaşkanı seçmek, 2007’de Ulusalcı takımının inadından beslenen ideolojik bir takıntının büyüttüğü bir meseleden ibaretti; bugün ise çok boyutlu, karmaşık bir mahiyet kazandı:
Türkiye’de rejimin yeni karakterinden tutunuz Ortadoğu’da yeni haritanın nasıl şekilleneceğine kadar pek çok değişkenin ortasında yer alıyor.
Erdoğan, neredeyse sınırsız güç kullanabilen bir başbakanlık pratiğinden sonra düşük profilli bir cumhurbaşkanlığına geçişte partisini emanetçiye bırakma endişesiyle rahatsız. Onun gönlünden geçen her iki makamı -başkasında bile değil!- kendi şahsında birleştirmek. Seçilmek için partisinin oyu yetmiyor ve öteki partilerden destek gerek.
Öteki parti HDP. HDP’liler iki yıldan beri çözüm diye bilinen şeyi gerçekleştirmek için Erdoğan’ı, futbol tabiriyle ters ayak üstünde yakalamış durumdalar ve Kürtler açısından bütün gezegenlerin aynı hizaya girmesi gibi çok ender rastlanan bir tarihi fırsatı haklı olarak kaçırmak istemiyorlar. HDP’nin görünen planı seçimin ilk turunda kendi adayına oy vererek seçmen sayısını tescil etmek ve ikinci turda pazarlık gücünü artırmak. Erdoğan ise hem CB seçimini, hem gelecek yıl yapılacak genel seçimleri zihninde aynı hizaya getirmek derdinde. HDP’lilerin bağıra çağıra ilan ettikleri gibi Öcalan’ı İmralı’dan çıkarıp onu meclise sokmak şu anki gücü itibariyle Erdoğan için mesele değil; mesele, kendi seçmen kitlesindeki milliyetçi tabana bu çelişkiyi anlatabilmek. Diyarbakır ve İstanbul’daki bayrak indirme eylemleri, Başbakan’ı ters ayaküstünde yakalayıp zor durumda bıraktı. Bir yanda, göstericiyi -umumi arzu üzerine- ayağından vuran polis memuru tebrik edilirken öte yandan parti sözcüsü, “Irak bölünürse Kürdistan bizim kardeşimizdir” diyerek çözüm konusundaki muğlâklığın artmasına katkıda bulunuyor. Başbakan’ın “Başkanlık”a heveslenmesi, önce Suriye’nin, ardından Irak’ın çatır çatır bölündüğü günlere denk geldi. Türkiye’nin birleşik Kürdistan’la ittifak halinde bölgeye ağabeylik yapacağı ve Kürdistan petrolünün pazarlanmasından büyük pay alarak belini doğrultacağı gibi güzel hesaplar yapılıyor. Hesap kâğıt üzerinde çok iyimser ama bir yandan parti içindeki milliyetçileri fazlaca üzüp ürkütmemek, diğer taraftan CB seçimine kadar elindeki kozu iyi kullanmak isteyen HDP’yi aldatmış durumuna düşmeden seçimlerden sâlimen çıkmak gerekiyor. Bu denklemde Erdoğan, “doğrudan muhalif”lerine fazlaca dikkat ve enerji ayırmak lüzumunu hissetmiyor. Havuzcu diye bilinen basın araçları vasıtasıyla kemikleşmiş seçmenine mesaj vermekte sıkıntı çekmiyor; kezâ bürokrasiden gelebilecek tatsız sürprizler de (Araştırmaya uğramak, yargılanmak vs. gibi tatsız ihtimaller) Sayın Gül’ün şipşak imzaladığı bir dizi torba kanunla engellenebiliyor artık. Hesaplayıp öngöremediği tek şey, çözüm sürecini herhangi bir sebeple akamete uğratacak şaşırtıcı bir gelişme olabilir. Meselâ Paris’te üç PKK’lı kadının cinayete kurban gitmesi ve failin yakalanmasına rağmen cinayetin karanlıkta kalması böyleydi. Bugünlerde Türkiye ile Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin arasını gerecek muhtemel gelişmeler de aynı cümledendir: Mesud Barzani’nin “Kerkük’ü merkezi hükümet koruyamadı, şimdi iş bize düştü; artık bunun hakkında konuşmayacağız” çıkışı Erdoğan açısından can sıkıcı. En başta Kerkük Türkleri de farkındadır ki, çözüm süreci uğruna Irak Türkmen Cephesi’nin hatırı ile Kerkük’teki Peşmerge egemenliği arasında, seçim yapmak zorunda kalırsa Erdoğan’ın kararı kimse için sürpriz olmayacaktır!
Bu ortamda çatı aday faktörü, denklem içinde görünmüyor pek. Her iki partinin aday isminde uzlaşması şaşırtıcıydı ve “Acaba yeni bir muhalif dalga mı geliyor?” sorusuna yol açtı fakat iyimserlik için fazlaca sebep olmadığı çabuk anlaşıldı. HDP kontrolündeki Kürt seçmeni, Erdoğan tarafından ikna edilmeğe her zamankinden biraz daha fazla hazır görünüyor.
Hâl böyleyken hesabını çatı adayın kazanması üzerine bina edenlere itidal tavsiye ediyorum. Adaya lâf yok fakat proje reelpolitikten mahrum. Bu seçimi, başlıktaki soruya doğru cevabı veren kazanır!
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Dereler düz bağladı; dibi yarpuz bağladı…
14.07.2016 - Pijama dâvâsı
13.07.2016 - Ördek düdüğü
11.07.2016 - ‘Pozitif milliyetçilik’ nedir; nasıl yapılır?
10.07.2016 - Bir ‘şirket’ hikâyesi
8.02.2016 - Eey İzlanda, sen kimsin ya?
7.02.2016 - Dünyanın bütün mustazafları, birleşin!
6.02.2016 - Sert bir Bayram tebriki yazısı
4.02.2016 - Bir ‘flashmob’ videosundan öğrendiklerim
3.02.2016 - Narkotik ihbar!
2.02.2016
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























edip şahiner
CHP ben kendimi bildim bileli kurultay yapar ama kurultaylar aracılığı ile herhangi bir derdine derman bulduğunu görmedik.Vitrininde yapılabilecek herşeyi yaptı sayılır yine de halkın teveccühü anlamında tık yok. Sorun ve dolayısıyla derman başka yerde olmasın? Benden küçük bir anekdot, yorumu sizden. Yerel seçimler öncesi kişisel ama benim için çok önemli bir problem için CHPli muhtara uğramıştım. Muhtarlıkta yine CHPli olduğu sır olmayan orta yaşlı bir hanım muhtarla diyoloğumuzun arasına dalıp "bu seçimlerin çok önemli olduğunu, mutlaka oy vermeye gitmem gerektiğini " buyurdu.Şahsıma "siz" yerine "sen" demeyi uygn görmesi CHPye oy vereceğimden bu denli emin olması, beni bir parti propagandası yapmaya bile zahmet etmeyecek kadar katagorize etmesi birazcık zoruma gitmedi değil.Ama dediğim gibi bir CHPli teyzeye had bildirmekten daha önemli ve muhtarlık bir işim vardı.(muhtar CHPli) Koyun can, kasap et derdinde diye düşündüğümü, halkımızın seksen yıldır yaaptığı gibi dişimi sıkıp ,ağzıma gelenleri yuttuğumu hatırlıyorum.Uzun sözün kısası CHPnin halka kendilerine oy verilmesini doğal hakkı gören ve siyasetin doğası teri dökmeden başarı bekleyen böyle bir tabanı var.(Alper Görmüşün kulakları çınlasın.)