Bayram ZİLAN
Demokrasilerin en temel özelliği “hesap verebilirlik”tir. Denetim mekanizmasının başında halk bulunur. Halk, her seçim döneminde daha önce seçtiği yöneticilerden hesap sorar, onları cezalandırır veya ödüllendirir. Ancak demokrasilerde “seçimler” tek başına hesap verebilirliğin ölçütü olamaz. İstifa mekanizmasının etkinliği, şeffaflık, denetlenebilirlik ve hesap verebilirlik için önemli bir ölçüttür.
Siyaset kurumu, ülke içerisinde meydana gelen, toplumun kahir ekseriyetini ilgilendiren ve etkileyen toplumsal olaylardan, kazalardan, felaketlerden (suçu olmasa bile) sorumludur. Bu sorumluluk, bazen meydana gelen olaydaki ihmalleri ve eksiklikleri bir an önce gidermekle, bazen ilgili bürokratların görevden alınmasıyla, bazen de ilgili siyasetçinin istifa etmesiyle yerine getirilir.
Nitekim dünyada direk suçlu olmamasına rağmen sorumluluk alıp istifa eden birçok siyasetçi bulunmaktadır. Örneğin; 27 Kasım 2009’da köprünün çökmesi sonucu 5 kişinin hayatını kaybettiği bir kazada Kosta Rika Ulaştırma Bakanı Karla Gonzales istifa etmiştir.
12 Ağustos 2009’da bir geminin batması sonucu 93 kişinin hayatını kaybettiği kazada Tongan Ulaştırma Bakanı Paul Karalus, 5 Eylül 2009’da 15 turistin öldüğü tekne kazası sonrası Makedonya Ulaştırma Bakanı Mile Yanakevski ve 27 Ekim 2009’da 18 kişinin öldüğü tren kazası sonrası Mısır Ulaştırma Bakanı Muhammed Mansur görevinden istifa etmiştir.
Ne var ki Türkiye’de istifa mekanizması tam anlamıyla çalışmamaktadır.
Şüphesiz bunun yapısal (devlet), sosyolojik ve kültürel anlamda Türkiye’ye özgü sebepleri vardır. Halk, beklenti içinde olsa bile bu beklenti, karşılığı olmayan umutsuz bir beklentidir. Bu umutsuzluk hali toplumda çoğu zaman öfke birikimine, basınca ve bir başkaldırı potansiyeline dönüşür.
Öte yandan, istifa müessesesinin işlememesinin temel nedenlerinden bir tanesi de Türkiye’deki “kategorik muhalefet anlayışı”dır. Hemen her şeyde, götürü usulü suçu iktidara ve Başbakan Erdoğan’a fatura eden bir muhalefet bulunmaktadır. “İktidarın yaptığı her şey yanlıştır” kabulüyle hareket eden, yapılan “iyi şeyleri bile” eleştirmeyi adet edinen muhalifler, siyasal iktidarın mutlak bir savunma refleksi geliştirmesine neden olmuştur.
Her yıl Kuşadası’na gelen göçmen kuşlar 1 ay gecikse suçu Erdoğan’a ciro edecek, 1 ay yağmur yağmasa Meteoroloji’den sorumlu bakanı istifaya davet edecek, bir öğrenci öksürse Milli Eğitim Bakanını sorumlu tutacak, bir sokağın elektriği kesilse Enerji Bakanını, bir doktorun ayağı taşa takılıp yere düşse Sağlık Bakanını suçlu ilan edecek bir muhalefet olunca, iktidar partisi mensuplarında savunmaya geçme, kendini, siyasetçisini ve uyumlu çalıştığı bürokratı koruma altına alma hissiyatı gelişmiştir.
Tablo bu şekilde olunca istifa mekanizması işlevsiz hale gelmiştir.
Bunların yanı sıra, Türkiye’nin yaşadığı ilgili/ilgisiz her şeyde Başbakan Erdoğan’ın “kellesini” isteyen yeminli Ak Parti düşmanlarının varlığı ve davranış biçimi, Ak Partililerde her hangi bir bakanın veya partilinin istifasının bir “yenilgi” ve “mağlubiyet” şeklinde algılanmasına yol açmıştır.
Ak Partililer, hükümetten bir bakanın veya parlamentodan bir milletvekilinin istifasını, noter tasdikli kategorik muhaliflere karşı bir yenilgi olarak kabul etmektedir.
Bu savunma biçimi, koruma ihtiyacının gerekçeleri doğru olsa bile, doğurduğu sonuçlar açısından yanlıştır.
Siyasal iktidar, “seçimden seçime” denetlense bile, toplumu etkileyen bazı olaylarda hesap vermelidir. İstifanın adı “kurban vermek” ya da “diyet ödemek” değildir. Aksine istifa, bir değişimdir, bayrak yarışıdır, “yerini daha iyisine bırakmak”tır.
Bu minvalde Soma faciasında işletme sahibi ve yöneticilerin direk sorumlu olması siyasi iktidarı bu sorumluluktan azade kılmamaktadır. Doğrusu, istifa denilen şey tam da bu günler için vardır. İstifa mekanizmasını çalıştıracak olan, bu müesseseyi işlevsel kılacak olan parti, yine Ak Parti’dir. Ak Parti, bir ezber bozan parti olarak, “istifa müessesesi”ni Türkiye siyasetine bir artı değer olarak kazandırmalı, kendisinden sonra gelecek olan siyasal iktidarlara ve Türkiye demokrasisine bir miras olarak bırakmalıdır.
Her ne kadar istifası istenen kişi Başbakan Erdoğan da olsa, Erdoğan haricindeki bütün istifalar, ölen işçilere yüreği zerre kadar yanmamış yeminli muhalifleri tatmin de etmese, istifa mekanizmasının çalıştırılması kararı(lılığı)ndan geri adım atılmamalıdır.
Soma faciasında Enerji Bakanı Taner Yıldız çok başarılı bir sınav vermiş, süreci ve krizi gayet başarılı yürütmüştür. Ancak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik için aynı şeyi söylemek mümkün değildir.
Özellikle Türkiye’deki iş başında hayatını kaybeden işçilerin ve çalışanların sayısının dünya ortalamasının çok üstünde olması, bu bakanlıkta bazı şeylerin eksik yapıldığını göstermektedir. Bütün bu nedenlerden dolayı istifa etmesi gereken kişi Faruk Çelik’tir.
Faruk Çelik’in istifası, öyle zannediyorum ki Başbakan Erdoğan’ın üzerindeki yükü de hafifletecektir. Zira bu istifa, koltuğun daha iyi birisine bırakılması, bayrağın yine Ak Parti içerisinde ama daha iyi birisine teslim edilmesi anlamına gelecektir.
Bu istifa, bir yenilgi veya mağlubiyet değil, aksine bir yenilenmedir. Siyaset kurumunu, demokrasiyi ve hesap verebilirliği daha güçlü hale getirme girişimdir.
Siyaset, algı yönetme sanatıdır. Toplumun öfkesini, üzüntüsünü, kederini ve gerilimini yönetmek siyasetçinin en önemli sanatıdır.
@bayramzilan
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2024
7.05.2024
3.05.2024
29.04.2024
26.04.2024
18.04.2020
25.02.2020
12.02.2020
19.01.2020
15.01.2019