Bayram ZİLAN
Yeni bir teste giriyoruz, kimin dava, kimin koltuk peşin olduğunu yakında göreceğiz. (…) AK Parti şahıslarla değil, tekrar ediyorum, ilkelerle, sınırları belli politikalarla, en önemlisi de dava şuuru ve hareket ahlakıyla var olan ve var olacak bir partidir. Bunu böyle bilmemiz lazım. 'Partinin başına Ahmet gelmiş, Mehmet gelmiş', bunun tartışmasını yapmak, davaya ve harekete karşı inanın büyük saygısızlıktır. (…) AK Parti, tek adam partisi değildir. AK Parti'nin kurulları var, kuralları var, mekanizmaları var. Bugüne kadar ne yaptıysak, genel başkandan sandık müşahidine kadar her kademedeki arkadaşımızın uyumuyla, koordinasyonuyla, kardeşlik anlayışı içinde birlikte hareket etmesiyle yaptık. Kim diyorsa ki 'Ben olmazsam, dava olmaz', o büyük bir kibrin, gururun içindedir. Kim diyorsa ki 'Şu olmazsa, dava olmaz', o da büyük bir yanlışın içindedir."
Bu sözler dün Başbakan Erdoğan tarafından Ak Parti İstanbul İl Danışma Toplantısında sarf edildi. Erdoğan, kendisini bugünlere taşıyan şehre, İstanbul’a, İstanbul teşkilatına üstü kapalı veda etti. Kendisinden sonra partinin nasıl olacağının veya nasıl olması gerektiğinin çerçevesini çizdi. Ak Parti’nin şahıs partisi olmadığını, kurumsal bir parti olarak yoluna kaldığı yerden devam edeceğini söyledi.
Eski Türkiye’ye veda ediyoruz artık.
Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı (Başkanlık) seçimleri ve 2015 Genel seçimleri Eski Türkiye’ye veda etmek için geçmemiz gereken en kritik 2 virajı ima ediyor.
Resmi ideolojinin ve Kemalizm’in emniyet sübabı işlevini gören, devleti halka karşı korumak için icat edilmiş ve bu doğrultuda yetkilendirilmiş Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün bu kadim işlevi Ağustos 2014 itibariyle sona erecek. Halk ilk kez, kendisini devlete karşı koruyacak ve önceleyecek bir Cumhurbaşkanını “kendi seçip”, Köşke gönderecek. Bir başka deyişle Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde “söz artık milletin” olacak. Dolaysıyla Cumhurbaşkanlığı seçimleri, eski Türkiye’yi temsil eden seçkinler ile yeni Türkiye’yi temsil eden halkın egemenlik mücadelesinde en önemli viraj olma özelliğini taşıyor.
Erdoğan karşıtlığının çok geniş bir çerçeveye oturtulması girişimlerinin ve normal zamanda birbirlerini bir kaşık suda boğacak bütün antagonistlerin sırf Erdoğan köşke çıkmasın diye voltranı oluşturmasının sebebi de bu egemenlik mücadelesinde halkın son virajı geçmemesidir.
Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın kazanması zafer olarak kabul edilse bile bu, egemenlik mücadelesinin bittiği anlamına gelmeyecektir. Geriye, geçilmesi gereken önemli ve çok kritik bir viraj daha bulunmaktadır: 2015 Genel Seçimleri..
Zira, 2015 seçimleri sonrası kurulacak parlamento, 2.Cumhuriyetin kurucu parlamentosudur.
2015’te meclise girecek milletvekillerini, Eski Türkiye’yi temsil eden anayasayı ve halka karşı devleti korumak için kurulmuş kamu kurum ve kuruluşları kaldırma, yerine yeni Türkiye’nin yeni anayasasını ve halkı devlete karşı koruyacak kamu kurum ve kuruluşlarını ikame etmek gibi çok kutsal görevler bekliyor.
Barışa hazırlıksız yakalanmış ucube TMK kanunun yeniden düzenlenmesi, Çözüm Sürecinin önündeki yasal engellerin kaldırılması, vatandaşını tarif ve tasnif etmeyen, bu coğrafyada yaşayan bütün insanların kendisini 1.sınıf vatandaş kabul edip, “bu benim anayasam” dediği sivil, tarafsız ve bağımsız bir anayasanın yapılması ve iki partili bir başkanlık sistemine geçiş gibi Yeni Türkiye’nin temellerini oluşturacak bu önemli vazifeleri 2015 seçimleri sonrası 2.Cumhuriyetin Kurucu Meclisi ifa edecek.
Bu açıdan 2015 seçimlerinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus; yeni Türkiye’nin kurulumu için gerekli olan yasaların TBMM’den geçmesi esnasında fire vermeyecek, milliyetçi refleksleri olmayan, demokratlığı tescilli kişilerin Milletvekili adayı gösterilmesini sağlayabilmek, böyle bir zemin hazırlayabilmektir.
Ağustos 2014 Cumhurbaşkanı Seçimleri ve 2015 Genel Seçimleri virajlarının kazasız geçilmesi;
1.Cumhuriyetin ve Eski Türkiye’nin sonu demektir.
Seçkinlerin egemenliğinden, kayıtsız şartsız millet egemenliğine geçmek demektir.
Ulusolcuların, Aydınlık, Sözcü ve Doğan Medya tayfasının, emekliliği geçmiş liberaller kıraathanesi T24’ün, noterden tasdikli muhaliflerin, obsesif-kompülsif Erdoğan hastalığı olanların, Pensilvanya’nın, Kemalistlerin, Cihangir çocuklarının, beyaz Türklerin, sermayenin, CHP’nin ve MHP’nin voltran oluşturma motivasyonu ve iştahı, Erdoğan’ın köşke çıkmasını engelleme düsturundan geliyor. Bu güruh Erdoğan’ın köşke çıkmasının ne anlama geldiğini çok iyi biliyor.
Mezkûr kirli ittifak, Erdoğan’ın köşke çıkmasını engelleyemese bile pes etmeyecek. 2015 seçimlerinde daha geniş tabanlı bir ittifak kurcak. CHP ve MHP, tıpkı yerel seçimlerde olduğu gibi birleşerek, ortak adaylar göstererek seçimlere girecek. CHP&MHP Koalisyon Hükümeti kurulması için herkes legal-illegal elindeki bütün (son) kartları açacak.
Şüphesiz bütün bu kirli senaryolar uygulamaya konulurken, demokratlar da boş durmayacak elbette.
Milletin sırtını kamburlaştıran 1.Cumhuriyetin ağır yükünü, milletin sırtından kaldırıp atmak için elimizden gelen çabayı ortaya koyacağız. Vesayet güçlerine karşı “demokrasi cephesi” oluşturup egemenlik mücadelesinde “halkın tarafında” olacağız.
Bu tarafgirlik, partililiği ve particiliği aşan bir tarafgirliktir.
Taraf olunacak olan halktır. Bunu yapmak, demokrasiden taraf olmak, iyiden yana tavır ve pozisyon almak, bu coğrafyada yaşayan mazlum halklara karşı boynumuzun borcudur.
Son iki virajdayız. Bütün demokratlar, haydi, sıvayın kollarınızı..
Sizin, vicdanınızdan başka kaybedecek neyiniz var?
@Bayramzilan
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBİRİNCİ PARTİ KARASIZLAR... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan siyaseten hata mı yaptı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALAnton Çehov’un silahı gibi… 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan, DEM Parti, dağda kart kurttan Kürde 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMuhsin Batur’un utanıp anlatamadığından gururlananlar... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞHUKUKTAN UZAKLAŞAN NEYE TUTULUR? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTotalitarizmin meşrulaştırılması Müslümanların adalet tasavvurunu zedeledi 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBu kadar şirket kanunsuz iş yaparken ‘devlet’ neredeydi? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTCMB'den gelen itiraf 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKendi yaptığınla muhalefeti suçlama yeteneği 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATOPLUMSAL BARIŞIN HUKUKSAL TEMELLERİ; DEMOKRATİK TOPLUMUN İNŞASI... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2024
7.05.2024
3.05.2024
29.04.2024
26.04.2024
18.04.2020
25.02.2020
12.02.2020
19.01.2020
15.01.2019