Gürbüz Çimen
17 Aralık 2013 tarihi Türkiye Cumhuriyeti Tarihi'nin en önemli tarihi olarak geçti siyaset, ekonomi ve ilişkisi olan dünya basınına. Hatırlarsanız bundan bir kaç yıl önce yine gizli dinlemelerle ve soruşturmalarla adına "Ergenekon" dedirtilen bir yargı süreci tamamlandı bir kaç ay öncesinde. O sürecin başlamasından bu yana içeri yüzlerce üniversite öğretim görevlisi, rektörler, öğrenciler, siyasi düşünürler, gazeteciler ve hatta mevcut siyasal iktidarın genel kurmay başkanlığını yapanlar da içeriye, ucu bucağı olmayan ve pek çokları tarafından terörist bile ilan edilen vatandaşlar onlarca yıl kimisi müebbet hapis cezasıyla çarptırılarak zindanlarda çürümelerine yüz tuttular.
Peki 17 Aralık da neyin nesiydi? Aslına bakarsanız, pek çoklarının Gezi Parkı'yla başladığını ileri sürmelerine rağmen, siyasi analizlerine de güvendiğim pek çok yakın ağabeylerim, ablalarımın da dediği gibi bu operasyonun kilit ismi yenilir yutulur cinsten de değil hani. Olay aslında çok derinlerde olduğu kesin, ancak bunu dile getirmek dahi istemem. O yüzden biz yine de yeryüzünde olan olaylardan gidelim analiz yapmaya çalışalım, halkın anladığı dilde.
Gelelim 1 Haziran 2013 tarihine, o gün Gezi Parkı süreciyle başlayan ve pek çok gencin, sanatçının, yazarın, düşünürün, siyasetçilerin ve bilumum T.C. Vatandaşlarının da içerisinde bulunduğu bir süreç başlamıştı, hükümetin sert çok düşünülmeden aldığı politikalara karşı olduklarını anlatmak için.
Aslına bakarsanız, mevcut siyasal iktidarı elinde bulunduran AKParti hükümetinin Başbakanı'nın söylediği en önemli söylem nedir? Tabii ki, "İleri Demokrasi!" O halde, ülke gündeminin, kendilerince ileriye gittiği, askeri vesayetin kalktığı, ve bunun gibi pek çok baskıcı rejimsel faaliyetlerin durduğu ya da bittiği Canım Türkiye'mde, ne oldu da Gezi Parkı olaylarından bu kadar korkuldu, ne oldu da eleştiri yapan mevcut iktidar gibi düşünmeyen gençlerin üzerine, İç İşeri Eski Bakanı Sayın Muammer Güler'in de itirafıyla Tomaların içine biber gazı koyularak, zehirli sular sıkıldı, ne oldu da 5-6 tane gencin ölümüne sebebiyet verildi? Amaç, yeni Deniz Gezmişler, Hüseyin İnanlar, Yusuf Arslanlar mı yaratmaktı? O 6 tane pırlanta genç, kimilerinin deyimiyle, pisi pisine mi öldüler, yoksa bundan yıllar evvel, Türkiye Cumhuriyet'ine kasteden insanların üzerine Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan giden genç teğmen Kubilay gibi mi değerlendiler? Bu sorular bir yana, asıl meseleye dönelim:
Bundan yaklaşık bir ay öncesinde "Müsiad"ın organize ettiği Uluslararası Genç İş İnsanları Kongresi vardı. Arkamda oturan, 3-4 tane genç iş adamıyla konuşuyordum ülke siyaseti, ekonomisi ve gündemine dair. 4 tane pırıl pırıl ve 18 yaşında genç iş adamları...Düşününce insanın tüyleri diken diken oluyor ve göğüsleri bile kabarıyor bu yaşta ir işin patronu olacak olmalarından...Elbette öyle de...Peki onlarla muhabbet ederken, bir soru sormuştum genç adamlara,sorum aynen şu oldu: "Ergenekon hakkında ne düşünüyorsunuz?" "Ergenekon bir terör örgütüdür, içeriye koyulan herkes de teröristtir." demişlerdi genç adamlar, ardından şu soruyu sordum:"Peki ya PKK, adına barış süreci dedikleri olay?" Cevapları aynen şu oldu: "Ya ağabey, şimdi hükümetimiz barış adına bazı ciddi kararlar alıyor o yüzden oluyor bunlar." "Peki, onlar da terörist değil mi? dediğimde, "Olabilir, her şey barış için." Kesinlikle haklılardı her şey barış için olmalı, kim savaş isterdi ki... Ve son soru mu sordum: "Sizler, devletin bekası mı için yaşarsınız, hükümetin bekası için mi?" Cevaben, "tabii ki devletin bekası için" dediler. Pırıl pırıl 18 yaşında gençlerdi konuştuklarım, ama aslında 6 yaşında olduklarının hala farkında değillerdi...
Ergenekon olsun Gezi Parkı olsun ve sayamadığım pek çok hükümete karşı gelen gençlerle ilgili, vatandaşlarla ilgili olsun, göz altıların hepsi doğruydu onlar için, hatta topluma mal edersek bizler için. Ancak, 17 Aralık 2013'ten sonra olan ve gün yüzüne çıkan "yolsuzluk operasyonu" önemli şahsiyetlere dayanınca, milletçe duruma tepki gösterdik ya hepimiz, hatta tv'lerden birinde jüri olan bir hanımefendi eşi bir numaralı şüpheli olduğu için ağlarken hepimiz ağladık, karanlık gecelerin sabahı var dedik, peki biz milletçe aynı hassasiyeti, yıllarca boş yere yattığı belli olan İzmir Milletvekilli Sayın Mustafa Balbay'ın o zamanlar küçük kızı olan, şimdi genç bir kadın olan Yağmur Balbay için gösterdik mi? Ya da, aynı hassasiyeti, Tuncay Özkan'ın kızı Nazlıcan Özkan için gösterdik mi? Hep şöyle bir düşüncem oldu bu yaşıma kadar. Masumiyet karinesi, 21. yy'ın içinde, ucu kime dokunursa dokunsun suç resmen ilan edilene kadar herkes tutuksuz yargılanmalı. Esen kalın.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2015
18.02.2015
28.01.2015
22.12.2014
20.10.2014
27.09.2014
11.09.2014
12.08.2014
11.07.2014
26.06.2014