Hasan ÖZTÜRK
“Olamaz, böyle şey olamaz” diyor, başka da bir şey demiyordu Ali Rıza. O ki, yıllardır kedilerle yaşıyor, bu zaman içerisinde evinde yüzlercesine bakıp büyütmüş, böyle şey görmemişti. Onu sokakta bulduğunda, böyle bir şeye neden olacağını, küçücük bir kedinin kendisini saf yerine koyacağını hiç düşünmemişti…
O gün kötü bir hava vardı İzmir’de. Ali Rıza evden çıkıp arabasının yanına giderken yüzünü yakan berbat bir poyraz soğuğu ve hatırı sayılır bir yağmur vardı. Bir akşam önce evinin yakınında yer bulamadığı için, son kullanma tarihi çoktan geçmiş olan Opel marka arabasını epeyce uzağına park ettiğinden adeta koşar adımla yürüyordu. Birden çarpılmışçasına durdu ve düşmemek için yol kenarında park etmiş başka bir otomobile yaslandı. Az daha üstüne basacaktı yavrunun. Önünde, gözleri henüz açılmış bir kedi yavrusu uzanmış yatıyordu. Yağmurdan sırılsıklam olmuş tüyleriyle, nefesinin yettiği kadar bağırıyor; daha doğrusu imdat istercesine acıklı sesler çıkarmaya çalışıyordu. Onun tükenmek üzere olan sesini duymasaydı kesinlikle üzerine basacaktı Ali Rıza. Yaslandığı arabadan güç alarak doğruldu. Her zamanki gibi davranmaktan başka çaresi yoktu; yine aynı şeyi yapacak ve bu, ölmek üzere olan yavruyu da alıp evine götürecekti. Götürecekti götürmesine de, hiç bu kadar küçüğünü annesiz büyütmemişti. Üstelik şu anda Devlet Tiyatrosu’nda oynayacağı oyunun provasına gidiyordu.
Her ne olursa olsun, bu küçük yavruyu orada bırakamazdı Ali Rıza. Onu yerden dikkatlice alıp montunun eteğine çarçabuk sardı ve arabasına koştu. Bagajdaki kullanılmamış sarı toz bezlerinden birkaç tanesini alarak ilkin yavruyu kuruladı, sonra da ona ön koltukta bir yer yaptı. Arabasını olay yerine yakın bakkalın önüne çekerek bir şişe süt ve biraz da pamuk aldı.
Arabayı Konak Sahnesi’nin otoparkında bırakıp kedi yavrusunu sardığı bezlerle birlikte kucağına alarak tiyatronun yolunu tuttu. İçeriye girdiğinde prova henüz başlamamıştı. Kendisini merakla izleyen arkadaşlarına durumu kısaca anlatırken bir yandan da sütle ıslattığı pamuğu açlıktan bağıran yavrunun ağzına sıkıyordu. Karnı yavaş yavaş doymaya başlayan yavrunun bağırmaları da giderek kesilmişti. Çalışma yapan oyuncuların yavru kedinin sesinden rahatsız olmamaları için onu sahneden uzak bir yere bırakan Ali Rıza o günü umduğundan daha olaysız geçirmişti. Sertliğiyle tanınan, çalıştıkları oyunun yönetmeninin, sesini duymadığı için minik yavrudan haberi bile olmamıştı.
Tiyatrodan eve döndüklerinde ikinci bir sorun daha onları bekliyordu. Ali Rıza’nın evinde sekiz kedisi daha vardı. Bu kedilerin içlerinde yavruyu boğabilecek sabıkalı bir erkek kedinin olduğunu biliyordu Ali Rıza. Biraz büyüyene dek bu yavruyu korumalıydı o.
Evden içeriye girdiklerinde kedilerin sekizi birden sahiplerinin ayaklarına sürtünmeye başladılar. Onların bu halleri açlıktan değildi, bir tür törensi bir durumdu. Her gelişinde Ali Rıza, birkaç dakika süren böyle bir törenin içerisinde bulurdu kendini. Bu gün de aynı şey yineleniyordu. Ancak küçük bir fark vardı bugünkü törende. Yaşlı erkek kedi törene katılmamış, sahibinin kucağındaki yavruya bakıyordu. Bundan haberi olmayan yavru ise mışıl mışıl uyuyordu.
O gece, her zaman yatarken açık bıraktığı kapısını kapatan ve yeni yavruyu yanına alan Ali Rıza’ya diğer kediler epeyce bozulmuşlardı. Dışarıdan bir süre miyavlayıp kapıya süründükten sonra bu akşam sahiplerinin yatağına sırayla girip çıkamayacaklarını anlayıp seslerini kestiler. Pamuğa bandırılmış sütle karnı doyurulan yavru, sıcak evi de bulunca ses çıkarmadan sabaha dek uyumuştu o gece.
Sabah kalkıp kedileriyle bir süre oynayıp onların gönlünü aldı Ali Rıza. Hepsinin karınlarını doyurup sularını değiştirdi. İlkin yeni yavrunun, daha sonra da kendi karnını doyurdu. Yeni bulduğu minikten büyük, Ayşe adında bir yavrusu daha vardı Ali Rıza’nın. Ayşe yeni sütten kesilmiş, mama yemeye başlamıştı. Yeni gelene sokulmuş onu biraz yaladıktan sonra, içleri pırıl pırıl parlayan gözlerle yavruya bakıyordu. Durumu gören Ali Rıza:
“Boşuna bakma Ayşe, onu sana bırakamam oynaman için. Bir süre yanımda götüreceğim” dedi.
Ayşe sahibinin söylediklerini anlamış gibi mahzunlaşmıştı. Yeni yavrunun hiçbir şeyden haberi yoktu. Bir süre ona bakan Ali Rıza, bir şeyi telaştan unuttuğunu anımsadı. Yeni yavruya ad koymamıştı; kedilerinin hepsinin adı vardı. Bu yeni gelene de bir ad koymalıydı hemen. Yan yatmış yavrunun dişi mi, erkek mi olduğuna baktı. Kuyruğunu öylesine kıvırmıştı ki, cinsel organı görülmüyordu yavrunun. Onun keyfini bozmamak için fazla kurcalamadı orasını burasını; karnının altında memeye benzeyen bir şeyler görüp kararını verdi; bu kızın adı “Nazife” olacak dedi. Provasını yaptıkları oyunda Nazife adında küçük bir kızı vardı Ali Rıza’nın, onu çok sevdiğinden olacak kedisinin adını da Nazife koydu. Birkaç kez de hafif hafif seslendi ona:
“Nazife? Nazife kızım? Uyuyor musun sen bakalım? Öksüz Nazife’m benim… Uyu uyu, birazdan provaya gideceğiz seninle...”
Ali Rıza bir ay süren provaları sırasında yanında taşıdı Nazife’yi. Tiyatronun kapısında görevli bir adamın yardımıyla yönetmenden hiç uyarı almadan büyütmüştü yavruyu. Oyun çıktıktan sonra bir ay daha götürdü yavruyu tiyatroya, diğer oyuncuların ve kapıdaki görevlinin oyuncağı olmuştu Nazife. Boş zaman bulan doğru Nazife’nin yanına koşup onunla oynuyordu. İki aylık çok güzel tekir bir yavru olmuştu Nazife.
Daha sonra da evde bırakmaya başladı onu Ali Rıza. Nazife evde olduğu zamanlar Ayşe’yle oynamayı öğrenmiş, diğer kedilerle de yakın dostluklar kurmuştu. Pamukla beslenmeyi çoktan bırakmış, kendisi sütünü içiyor, küçük biberonunu ön ayaklarıyla tutmasını öğrendiğinden sahibine de yük olmuyordu karnını doyururken.
O sezon sahnelenen başka oyunda rol verilmediği için bol zamanı vardı Ali Rıza’nın. Evde kaldığı zamanlar kadehine rakısını doldurur, kendi hazırladığı mezelerle birkaç kadeh rakı içerdi. Rakı masasında otururken kedilerden biri iner diğeri çıkardı kucağına. Buna en çok Nazife bozulurdu; hem en küçükleriydi ve hem de büyütülürken çok yüz verilmişti ona. O da masanın üstüne çıkıp sahibine öyle yakın olmak isterdi. Buna razı olmayan Ali Rıza ona yanında bir sandalyenin üstünde yer yapmıştı; ara sıra kedisini okşar onu sevdiğini ve unutmadığını anımsatırdı Nazife’ye. Bir gün mutfaktan bir şey almaya gidip geri döndüğünde Nazife’yi, yeni doldurduğu bardağındaki rakıyı içmeye çalışırken gördü. “Ne yapıyorsun yaramaz kız?” diye seslenince sahibi, hiç istifini bozmadan, dar ağızlı limonata bardağından rakı içme uğraşındaydı kedi. Ondan bardağını devrilmeden kurtaran Ali Rıza, her zaman yaptığı gibi kedisine kızacağına kıkır kıkır gülüyordu. “Birazdan sızar uyursun Nazife” dedi.
Nazife, uyumadığı gibi ısrarla rakı içmek istiyordu. Öyle miyavlamıştı ki rakı bardağına bakarak Ali Rıza dayanamayıp susması için biberonuna bir parmak kadar bol sulu rakı koyup verdi kediye. Biberonla kendisi sütünü nasıl içiyorsa rakıyı da öyle içmeye başladı. “İlk lokmadan sonra bırakır herhalde” diye onu dikkatle izleyen Ali Rıza, rakının lıkır lıkır içildiğini görünce koşup fotoğraf makinesini alıp onun fotoğrafını çekti. Biberondaki rakıyı sonuna dek içmişti kedi. Daha sonra Ayşe’nin oyun önerisini kabul eden Nazife, yaptığı maskaralıklarla hem sahibini hem de diğer kedileri uzun süre eğlendirmesini bildi.
Ali Rıza, ne zaman evde kalıp birkaç kadeh rakısını içse, bir tek de Nazife’nin biberonuna koyuyordu kendisine arkadaşlık etmesi için. Nazife’nin rakısının biraz fazla sulu olmasını düşünmüştü ilk baştan, kedinin içi yanmasın diye. Bunu düşündüğüyle kaldı. Suyu çok rakısı az karışımı beğenmeyen Nazife, bir lokma aldıktan sonra biberonu Ali Rıza’ya geri vermişti. Ondan sonra da kendi içtiği ayarda rakı verdi sürekli kedisine Ali Rıza. Hatta bir ara sek vermeyi düşündü, sonra da ne olur ne olmaz diye caydı.
Rakılarını içip onlar tatlı tatlı sohbet ederlerken, daha doğrusu sahibi Nazife’yle konuşurken o da “miyav” diye bir ses çıkarırdı. Diğer kediler de sanki konuşmaları anlıyorlarmış gibi onları dinlerlerdi. Nazife büyümeye başladığında bu sohbetler daha çok Nazife’nin evliliği üzerine yapılırdı. O akşam yine takılıyordu Nazife’ye Ali Rıza:
“Ne tip erkeklerden hoşlanıyorsun Nazife?”
“Miyav.”
“Bu, Kumral, bıyıklı erkek anlamına mı geliyor yani?”
“Miyav.”
“Bıyıksız kedi olur mu diyorsun he?”
“Miyav.”
“Anladım tabi, aptal mı sandın sen beni? Büyüdün kocaman kız oldun, yakında erkekler dolaşmaya başlar çevrende?”
“Miyav.”
Bu sesi çıkarırken Nazife, sanki itiraz eder gibi bir tavır sergilemişti.
“Hiç itiraz etme kızım. Nazlılık gösterisi yapma boşuna, genç kızların huyudur, ‘Hem ağlarım, hem giderim’ denir, onların bu tavırlarına. Seninki de öyle, yakında görürüz istemem diyen Nazife hanımı. ‘İstemem, yan cebime koy’ dersin.”
“Mırrr…”
“Sen sarhoş oldun sanırım, haydi in sandalyeden de biraz oynayın Ayşe’yle.”
“Miyav” diye bir ses çıkardıktan sonra, konuşmanın arasına giren Ayşe, atlayıp Ali Rıza’nın kucağına oturmuştu. “Sen neler diyorsun böyle?” der gibi sahibinin yüzüne baktı. Onun bu bakışlarından kendisinin Nazife’ye söylediğini beğenmediğine karar veren Ali Rıza:
“Anladım, oyun oynama dönemimiz çoktan geçti diyorsun. Haklısın sizin evlenme zamanınız geldi.” diyen sahibinin yüzüne “Ne saf adam bu?” dercesine yeniden baktı Ayşe.
“Sarhoş mu oldum ne? Kediler bir tuhaf bakıyor yüzüme bu akşam, hiç böyle yapmazlardı?” diye kendi kendine söylendi Ali Rıza.
O akşamdan sonra ne zaman oturup Nazife’nin evliliğinden konuşmaya kalktıysa Ali Rıza, her seferinde kedileri onun yüzüne tuhaf tuhaf baktılar. Mart ayı yaklaştığından konu, istemese de dönüp dolaşıp oraya geliyordu. Ya da Ali Rıza konuyu evlilik ve aşk konularına getiriyordu. Belki de kedilerle ilgisi yoktu, onun bu cinsellik konularını açmasının. Yakın zamanlarda sevgilisinden ayrılmış olan Ali Rıza’nın aklı, içerisinde bulunduğu durum yüzünden belki de cinsellik konusuna kayıyordu. Kim bilir, belki de bir cinsel içgüdüydü bu?
Mart ayının ilk haftasıydı. O akşam oyun olmadığı için bir şişe rakı ve birkaç parça meze alıp eve geldi Ali Rıza. Yanında da yeni bayan arkadaşı vardı. İlk kez Ali Rıza’nın evine geliyordu kız. Kapıyı açtığında içeriden kulağına kedi sesleri geldi. Kız dikkatle dinledi bu sesleri, biraz da korkmuştu. Kediler cinsel ilişkiye girdiklerinde çıkarırlardı bu tiz sesleri. Işığı yakmadan, kız arkadaşına korkmamasını fısıldadı ve bir kez daha dinledi Ali Rıza, düğün kendi kedileri arasında yapılıyordu. Dışarıdan içeriye kedi giremezdi. Nazife’yi düşündü; sesini benzetir gibi olduğundan, belki de öyle yakıştırdığından bu düğün ona ait diye karar verdi. Doğuracağı yavruları hayal etti; arkasından da onu sokakta bulduğu ilk günü anımsadı. Kalbinin burkulduğunu, boğazının düğümlenip burnunun kaşındığını duyumsadı. Zaten çok duygusal bir insan olan Ali Rıza’nın gözlerinden iki damla yaş süzülmüştü yanaklarına. Kendi kendine yavaşça mırıldandı:
“Mutluluklar dilerim kızım.” Yanındaki bayan arkadaşı ne demek istediğini anlamamıştı Ali Rıza’nın.
“Ne oldu Ali Rıza?” diye alçak sesle sordu ona. Işığı yakan Ali Rıza:
“Mutfağa geç de anlatayım” deyip arkadaşını içeriye aldı ve Nazife’yi sokakta nasıl bulduğunu, yavruyu nasıl büyüttüğünü ve bu akşam onun gelin olduğunu duygusal sözlerle anlattı. Sesler yavaşladığında, haydi gidip görelim gelin kızımızı dedi Ali Rıza yeni kız arkadaşına.
Birlikte kedi seslerinin geldiği arka odaya gittiklerinde ışığı yaktı Ali Rıza. Işığı yakar yakar yakmaz iki kedinin halen altlı üstlü olduklarını gördüler.
“Senin Nazife mutlu görünüyor. Tüyleri de pamuk gibi bembeyazmış” dedi kız arkadaş.
“Nazife o değil, üsteki, tekir olan” diye yanıtladı kızı Ali Rıza.
“Kız deyince sen, ben alta olanı o sanmıştım?”
“O alttaki Ayşe.”
Bir yaşını birkaç ay geçtikten sonra adının Nazife koyduğu yavrunun erkek olduğunu öğrenmişti Ali Rıza. Yaşamı kedilerin içerisinde geçen, onları evinin bir parçası yapmış olan bu adam nasıl yanıldığını bir türlü anlayamıyordu. O akşamki olaydan sonra kedisinin adını “Nazif” olarak değiştirmişti ama boşuna; “Nazife” diye seslenmedikçe bakmıyordu o.
Bir gün dört yavrusunu ve eşi Ayşe’yi alıp içki masasında oturan Ali Rıza’nın yanına gelen Nazife, ilkin yavruların arkalarına patisiyle vurarak Ali Rıza’nın kucağına çıkardı, sonra da Ayşe’ye burnuyla dürterek onun da aynı yere atlamasını sağladı. Sonra da kendisi atladı sahibinin kucağına. Diğerleri kıvrılıp oturdukları halde Nazife oturmamış, sinsi sinsi gülerek Ali Rıza’nın yüzüne bakıyordu. Bu bakışlardaki alayı Ali Rıza gibi mimik dersi almış bir oyuncunun anlamaması olanaksızdı. Üstelik karşısındaki Nazife’nin tam bir erkek gibi durduğunu, yine çok iyi bildiği beden dilinden anlayabiliyordu. Ayşe’yi ve yavruları sahibinin kucağına bırakan Nazife, yine alaylı bakışlarla açık olan pencereye doğru yürüdü. Dışarıya atlamadan önce bir kez daha alaylı alaylı baktı sahibinin yüzüne. Bu bakışların anlamını, “Ben kız tavlamaya gidiyorum, benimkilere iyi bak karışmam ha” dendiğini en iyi, usta bir oyuncu olan sahibi anlardı. Anlamıştı da Ali Rıza. Nazife’nin arkasından kendisini tutamayıp söylendi:
“Pis zampara.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2015
20.12.2014
7.12.2014
16.11.2014
26.10.2014
11.10.2014
27.09.2014
14.09.2014
3.09.2014
16.08.2014