Kurtuluş TAYİZ
Türkiye’de 2002’den bu yana seçim analizleri iki nokta üzerinde yoğunlaşıyor. (1) İktidar partisinin ana muhalefet partisi ile arasındaki oy farkı ile (2) Kürtlüğe referansla siyaset yapan partilerin aldığı oy oranı ve Doğu-Güneydoğu’daki yerel seçimlerde yakaladığı başarı. Birincisi ülkeyi yönetecek siyasi partiyle ilgiliyken; ikincisi, Kürt nüfusun yoğun yaşadığı bölgede hangi siyasi gücün başat olacağıyla ilgili.
Seçimlere sayılı günler kala, saygın kuruluşlar tarafından sık aralıklarla yapılan araştırmalar, iktidar partisinin Türkiye genelinde açık ara önde olduğunu gösteriyor. Son anketlere göre AK Parti yüzde 40’ın üzerinde, CHP ise yüzde 30’un altında. Bu araştırmaların çoğu genel tabloyu yansıtıyor ancak Doğu ve Güneydoğu’daki siyasi resmi vermekte yetersiz kalıyor.
Seçim yarışında son 12 yıl
Doğu ve Güneydoğu’da seçim yarışı son 12 yıldır neredeyse sadece AK Parti ve Barış ve Demokrasi Partisi arasında geçiyor. CHP, MHP ve Meclis’te grubu bulunmayan diğer partiler, yıllardır Güneydoğu’da varlık gösteremiyor. Bu tablonun 30 Mart yerel seçimlerinde de değişmesi beklenmiyor. Fakat BDP ile AK Parti arasında geçecek olan seçim yarışında ipi kimin göğüsleyeceği, Türkiye için büyük önem taşıyor. BDP, yerel seçimlerde iktidar partisinin gücünü kırarak Doğu ve Güneydoğu için önerdiği “demokratik özerklik” talebini sandıktan çıkacak sonuçla meşrulaştırmak istiyor; AK Parti ise bölgede birinci parti olma özelliğini koruyarak, BDP’nin Kürtlerin tek temsilcisi olmağını kanıtlamayı amaçlıyor.
BDP, Kürtlüğe referansla siyaset yapan bir parti. Kürt partileri, 1990’ların başından itibaren yasal siyaset alanında görünmeye başladı. Halkın Emek Partisi (HEP), Demokrasi Partisi (DEP), Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Demokratik Halk Partisi (DEHAP), Demokratik Toplum Partisi (DTP) bunlardan sadece bazıları. Siyasal ömürleri sınırlı olan bu partiler, devletin engellemeleriyle karşılaşarak siyasi hayatın dışına itilse de bu siyasi çizgi, varlığını hep başka adlar altında sürdürmeyi bildi. Kürt partilerinin mirasını bugün aynı gelenekten gelen Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) devralmış durumda.
Kürt partileri ve PKK
Yasal siyaset alanında varlık gösteren Kürt partilerini, Kürdistan İşçi Partisi (PKK)’nın ortaya çıkmasından bağımsız ele almak mümkün değil. 1980’lerden önce kurulan PKK’nın 1984’te başlattığı silahlı Kürt isyanı, yeni bir siyasal zeminin oluşmasını sağladı. Bu siyasal zemin üzerinde doğan, örgütlenen, faaliyet gösteren yasal Kürt partileri, PKK’dan bağımsızlaşamadılar. Seçmen tabanının ortak olması, ideolojik-siyasal yakınlık, PKK’nın fiili müdahaleleri ve siyasal alan üzerinde kurduğu otorite, Güneydoğu’da bağımsız siyasi oluşumların gelişmesini de engelledi. Bu etkileşim, yasal Kürt partilerinin serüvenini, silahlı Kürt muhalefetini temsil eden PKK’dan ayrı ele almayı zorlaştırıyor. Bu yüzden Güneydoğu’daki seçim sonuçları PKK’nın başarısı veya başarısızlığı olarak görülüp dikkatle izlenmektedir. Bugünkü popüler adıyla Kürdistan Topluluklar Birliği’ne (KCK) dönüşen PKK’nın ayrılıkçı özelliği, devletin seçim sonuçlarını daha “hassas” değerlendirmesine neden oluyor.
Son 20 yılın seçim sonuçları yasal Kürt partilerinin Türkiye genelinde yüzde 4 ile 6 oranında bir oy arasında gidip geldiklerini gösteriyor. Kazandıkları il belediyesi sayısı 8′i geçmezken, ilçe ve belde belediyelerin sayısı 100’ü buluyor. İlk seçim tecrübelerini 1991 genel seçimlerinde yaşadılar. Dönemin merkez sol partisi Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) ile seçim ittifakı yapan Kürtler, Meclis’e 22 milletvekili gönderdi. 1995 genel ve yerel seçimlerinde yüzde 10’luk ülke barajını geçemeyen dönemin Kürt partisi HADEP, 1.171.623 oyla yüzde 4,17’de kaldı. 1995-1999 yıllarında yerel ve ulusal yönetimde temsil imkânı bulamayan HADEP, 1999 yerel ve genel seçimlerinde kısmen başarılı oldu. Yüzde 10’luk ülke barajını aşarak Meclis’e temsilci gönderemese de, Türkiye genelindeki oylarını 1.171.623’ten 1.482.196’ya; oy oranını da yüzde 4,2’den yüzde 4,7’ye çıkardı. Aynı anda yapılan yerel seçimlerde özellikle Güneydoğu’da yüksek bir oy alarak, yedisi il (Diyarbakır, Ağrı, Batman, Bingöl, Hakkari, Siirt ve Van) olmak üzere 37 belediye başkanlığı kazandı. 2002 Genel seçimlerinin sonuçları ise Kürt partileri için daha umut vericiydi; Türkiye genelindeki oy oranını yüzde 6,14’e, aldığı toplam oyu da 1.933.680’e çıkaran DEHAP, Kürt partilerinin bugüne kadarki en yüksek oy oranına ulaştı. 28 Mart 2004 yerel seçimlerinde ise ciddi bir hayal kırıklığı yaşadılar. İki yıl önce yüzde 6,14 ile 2 milyona yakın oy alan DEHAP, 1.6 milyon oy alarak, yüzde 5,1’e geriledi. DEHAP için en büyük başarısızlık, elindeki il belediye başkanlıklarının dördünü (Siirt, Bingöl, Ağrı ve Van) AK Parti’ye kaptırmış olmasıydı. Diyarbakır, Batman ve Hakkari’yi muhafaza edip bunlara Şırnak ve Tunceli belediye başkanlıklarını ekleyen DEHAP, 5′i il olmak üzere 64 belediye başkanlığı kazandı.
AK Parti 2002′den beri bölgede birinci
22 Temmuz 2007’deki genel seçimlere yüzde 10’luk ülke barajı engelini aşmak için bağımsız adaylarla giren DTP, 43 ilde 58 aday gösterdi. 30-35 milletvekili çıkarmayı hedefleyen DTP, 22 milletvekiliyle yetinmek zorunda kaldı.
Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki toplam 119 milletvekilinin 20’sini DTP alırken, 86’sını AK Parti, 7’sini CHP, 4’ünü MHP, 1’ini de DTP haricindeki başka bir bağımsız aday aldı. DTP iddialı olduğu Adana ve Mersin’de adaylarını seçtiremezken, İstanbul’un 1. ve 3. Bölgelerinden birer ismi Meclis’e yolladı. Bu rakamlar aynı zamanda Kürt partisinin İstanbul hariç Türkiye’nin batısındaki illerin hiçbirinde varlık gösteremediğini de ortaya koyuyor.
29 Mart 2009 yerel seçimlerine bir önceki seçimlerde 4 il belediyesini AK Parti’ye kaptırmış olmanın getirdiği stresle giren DTP, oyların yüzde 5,7’sini aldı. 1′i büyükşehir (Diyarbakır) olmak üzere 8 il, 50 ilçe ve 40 belde belediye başkanlığı kazandı. 12 Haziran 2011 genel seçimlerine DTP’nin yerine kurulan BDP oluşumuyla gidildi. BDP, seçim barajı engeline takılmamak için 44 ilden bağımsız adaylar gösterdi. BDP’nin desteklediği adaylar, oyların yüzde 5,90’ını (2.339.501) alarak 36 milletvekili çıkardı. Doğu ve Güneydoğu bölgesinden BDP 30 milletvekili çıkarırken, AK Parti, 76 vekil çıkardı.
AK Parti, 2002’den beri Doğu ve Güneydoğu’da birinci parti olma özelliğini koruyor. 2002 seçimlerinde yüzde 28 olan Güneydoğu’daki oy oranını 2007’de yüzde 53,14’e çıkaran AK Parti, Doğu Anadolu’da ise yüzde 54,64’le istikrarlı bir büyüme gösterdi. 2002’de bölgede 12 ilde birinci parti olan BDP 2007’de yüzde 24’te kaldı. 2011 seçimlerinde AK Parti Doğu ve Güneydoğu’da yüzde 50’nin üzerindeki oy alarak 1. parti olma özelliğini korudu. 2011 genel seçimlerinde BDP’nin Güneydoğu’da yüzde 34, Doğu Anadolu’da ise yüzde 23.79 oyla iktidar partisinin gerisinde kaldı.
Ancak şunu hatırlatmakta fayda var; BDP, seçim sonuçlarının “Doğu ve Güneydoğu Bölgesi” adı altında sınıflandırılarak değerlendirilmesine itiraz ediyor. Kürt nüfusun baskın olduğu illerde BDP’nin 1. parti olduğunu, AK Parti’nin ise bölgedeki Kürt olmayan nüfusun oylarını aldığını savunuyor.
AK Parti’nin kozu Çözüm Süreci
30 Mart yerel seçimlerine il, ilçe ve beldelerde 300 aday gösteren BDP, Doğu ve Güneydoğu’da AK Parti’yi geriletmeyi, 1. parti olma özelliğini kırmayı hedefliyor. Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin ve Ağrı’da Kürt siyasetinin kıdemli isimlerini aday göstererek AK Parti karşısında oylarını yukarı çekmeyi hesaplıyor. 2009 yerel seçimlerinde 8 il, 50 ilçe ve 40 belde belediyesi kazanan BDP, bu belediyelere yenilerini eklemek istiyor. Mardin belediyesini kazanmalarına kesin gözüyle bakılıyor, Ağrı da ihtimal dahilinde. İl belediye sayısını 10’un üzerine çıkarmaları zor görünüyor. Ancak ilçe ve belde belediye başkanlıklarının sayısını 100’ün üzerine çıkarmaları sürpriz olmaz.
Türkiye’deki siyasi kriz yerel seçimlerin genel seçim havasına bürünmesine yol açtı. AK Parti, seçim stratejisini, daha önceki seçimlerde elde ettiği oy oranını Türkiye genelinde koruyabilme üzerine kurmuş görünüyor. Doğu ve Güneydoğu’da popüler isimleri aday göstererek, en yüksek oyu almayı hedefliyor. İktidar partisinin 30 Mart yerel seçimlerindeki en önemli kozu “Çözüm Süreci”. PKK’yla süren 30 yıllık çatışmalı dönemden en çok Doğu ve Güneydoğu etkilendi. AK Parti, 2012’nin son aylarında başlattığı Çözüm Süreci’yle, akan kanı durdurarak, bölgeye barışı getirdi. Çözüm Süreci’yle birlikte bölgedeki çatışmalar durdu; PKK, silahlı unsurlarını Türkiye sınırlarının dışına çıkardı, bölgedeki hayat normale döndü. AK Parti, barışı getiren parti olarak Doğu ve Güneydoğu’lu seçmene gidiyor. Barış süreci, AK Parti’nin Doğu ve Güneydoğu’daki seçim kampanyasının da temelini oluşturuyor. Başbakan Erdoğan, seçim turlarında çözüm sürecini dilinden düşürmüyor. Barışı getiren parti olarak AK Parti’nin, Doğu ve Güneydoğu’da gerileme yaşaması mümkün görünmüyor, aksine, oylarını daha da arttırması bekleniyor.
Hak-Par ve Hüda-Par
30 Mart yerel seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu’da ilk kez PKK ve BDP geleneğinden gelmeyen iki partinin daha seçimlere katılacağını hatırlatmakta fayda var. Bunlar, Haklar ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) ile 1990’larda ortaya çıkan Türk Hizbullahı’nın devamı olarak değerlendirilen Hür Dava Partisi (Hüda-Par). 2002’de Diyarbakır’da kurulan Hak-Par’ın liderliğini, sürgünde 31 yıl kaldıktan sonra 2011’de Türkiye’ye dönen Kemal Burkay yapıyor. Burkay, 1970’lerde kurulan Kürdistan Sosyalist Partisi’nin de genel sekreterliğini yaptı. Sınırlı destekçisi olan Hak-Par’ın, yerel seçimlerde belediye başkanlığı kazanması sürpriz olarak görülüyor.
BDP ile AK Parti’ye Doğu ve Güneydoğu’da rakip olarak görülen Hüda-Par’ın temelleri her ne kadar 1990’lı yıllarda PKK’yla girdiği çatışmalarla adını duyuran Hizbullah’a dayandırılsa da, bu iddialar, parti tarafından reddedilmektedir. Parti tabanını büyük kısmını muhafazakâr Kürtler oluşturmaktadır. Hüda-Par’ın Doğu ve Güneydoğu’da belirli bir tabanı olduğu kabul görmektedir. Hüda-Par, 13 il belediyesi ve 72 ilçe belediye başkanlığı için gösterdiği adaylarla seçim yarışına katılıyor. Bu aday haritasına bakıldığında Hüda-Par’ın sınırlı bir coğrafya üzerinde seçim çalışması yürüttüğü görülecektir. Enerjisini sınırlı iller üzerinde yoğunlaştırmaya çalışan Hüda-Par’ın, seçim başarısı BDP ve AK Parti’den alacağı oylara bağlı olduğundan, yerel seçimlerin kolay geçmeyeceği ortadadır.
Hüda-Par, 30 Mart seçimlerinden AK Parti ve BDP’den sonra Doğu ve Güneydoğu’nun üçüncü partisi ve bölgenin yeni siyasi aktörü olarak Türkiye siyasal hayatına girmeyi hesaplamakta. Bunu ne derece başarabileceğini ise Türkiye 30 Mart gecesi öğrenme şansı bulacak.
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019