Markar ESAYAN
Son 12 yılın en önemli ve değişmez sorusu, Türkiye'de neden AK Parti'ye denk bir muhalefet partisinin ortaya çıkmıyor çıkamıyor oluşuydu.
Tabii kimileri bu 'yeni' muhalefeti Erdoğan'ı alaşağı etmesi için beklerken, siyasete daha ahlaki ve nesnel bakanlar, Kemalist ve elitist olmayan, AK Parti'yi reformlarda engellemek üzere değil, onu daha ileriye yöneltmek üzere çalışan özgürlükçü bir muhalefetin eksikliğini hissediyorlardı.
CHP ve MHP'nin gelecek vizyonları olmaması, bir, iki, üç, dört ve nihayetinde sekiz derken gelen seçim yenilgileri ile ortaya çıkan durum çözümsüz bir denklem muamelesi görmeye başlamıştı. Ne olacaktı da CHP çatlayıp içinden dudak ısırtacak bir sosyal demokrat parti çıkartacaktı? Acaba AK Parti mi bölünür, içinden gelenekselciler ve yenilikçiler diye iki parti mi çıkarırdı? Gezi ruhu AK Parti'ye iktidarı dar eden bir siyasi oluşuma dönüşür müydü?
Çoğunluk, 30 Mart'ta bir başarısızlık durumunda 'Kılıçdaroğlu gider' derken, 'Gitmediği gibi Kılıçdaroğlu daha da güçlenir' demiştim. Çünkü bu yorumu normal şartlardaki bir ülkenin siyasi standartlarına göre yapıyorlardı. Evet, Erdoğan yüzde 30'un altında kalırsa giderdi, ama CHP ve MHP de böyle bir şey olmazdı. CHP ve MHP birer siyasi parti değil, birer bürokratik kulüptü ve onların tabi olduğu temel kurallar hala başkaydı.
Türkiye'de, özlenen tarzda, halkla hareket eden özgürlükçü, demokrat bir muhalefet partisi çıkmasının tek koşulu, Türkiye'de darbe yapılmasının mümkün olmayacağı şartlara ulaşmış olmaktı oysa.
Türkiye'de öyle ama böyle, vesayetin asker yüzü tasfiye edildikten sonra, darbe yapma gücünün cuntacı askerlerle birlikte tarihe karıştığı yanılgısına düşüldü. Haliyle artık siyasetin normalleşmesi ve yeni muhalefet partilerinin ortaya çıkması beklendi; bu olmayınca, bunun da faturası 'çok güçlü hale gelmekle suçlanan Erdoğan'a kesildi.
Halbuki, 27 Mayıs ve 28 Şubat'tan da aslında bildiğimiz gibi vesayet bir sınıfa tekabül ediyordu ve asker bu vesayetin itici ana motorlarından sadece bir tanesiydi. 27 Mayıs'ta iktidarı sivillere devretmek isteyen askerlere Menderes'i idam ettiren yargıçları hatırlayın. Sadece kirli işlerini askerlere yaptırmayı ve arka planda kalmayı seçmişlerdi. 2003'te rektörlerin kara kuvvetleri komutanına YÖK Yasası için nasıl gittiklerini, Anıtkabir'e yürüyüşlerini, medyanın 'Genç Subaylar Rahatsız' manşetlerini, oda başkanlarının 'İmam Hatipli bir başbakanı içimize sindiremeyiz' sözlerini, 'Ordu göreve' pankartlarını, YÖK Başkanı'nın Erdoğan'a 27 Mayıs sopasını göstermesini hatırlayınız.
Asker çekilince geriye sivil görünümlü vesayetçiler kaldı ve Gezi'de, 17-25 Aralık darbesinde bizzat ellerini 'taşın altına' koydular. Ve evet, görüldüğü üzere Türkiye tarihinin en pespaye ama en etkili darbesini yapma gücüne hala sahiptiler. Yani mesele asker değildi sadece...
CHP ve MHP fabrika ayarlarına döndü ve paralel yapının yedeğinde iş gördü. Çünkü seçkin oligarşik yapının darbe yapma gücü vardı.
O zaman, bu kötücül güç dağılmadığı veya dönüşmediği müddetçe, yeni bir muhalefet Türkiye'de ortaya çıkamazdı. Koskoca bir sektör orayı işgal etmiş durumdaydı ve buna izin vermezlerdi. 'Laik' sosyolojiyi de sürekli nefret teyakkuzunda tuttukları için -medyaları ile buna da güçleri vardı ve algı yönetiminde başarılıydılar- o sosyolojinin iyileşip bir taban hareketi başlatmalarına müsaade edilmezdi. Gezi gibi imkânları da üzerine çökerek gasp ederler, kendi amaçları için kullanırlardı.
Bu işin sihirli ve kolay bir formülü yok. Her fırsatta alıştıkları yolu, yani darbeyi deneyecekler. Bu denemelerde, tıpkı sekiz seçim öncesi olduğu gibi olağanüstülükler, bel altı vuruşlar yapacak, iktidarı siyaset dışı yöntemlerle gasp etmeye çalışacaklar. Her başarısız denemede, demokrasi daha güçlenecek, onlar da siyasete biraz daha teslim olacaklar. Bugün CHP, beş yıl öncesinin CHP'sinden biraz olsun -en azından görüntüde- farklıysa, bu aslında mecburiyetten ve yenilgilerden ötürüdür.
Şimdi de Çankaya, 2015 ve 2019 seçimleri var sırada.
Seçkin oligarşi ve siyasetteki tezahürü CHP ve onların peşine takılan MHP, bu seçimlerde sandığa saygı göstermeyi gönüllü değil, zorla öğrenecekler. Böylelikle vesayet ittifakı son ümitlerini de kaybederek halka saygı duymasını, halka gitmeyi ve sandığı önemsemeyi öğrenecek. Vesayet ittifakı yenilgiyi kabullenecek ve dağılacak. İşte işgal ettikleri sosyoloji o zaman özgürlükle tanışacak ve paralel evrenden gerçek dünyaya geçiş yapacaklar. Bu da yeni muhalefetin filizlenmesini sağlayacak.
Önemli olan bu süreci korumak ve tüm sorunlarda siyasetin tek adres olduğunu gösterebilmek. Burada da AK Parti ve HDP'ye büyük görev düşüyor.
CHP ve MHP'nin kendi tabanlarına göstermedikleri saygıyı göstermek, dili ve yönetim yöntemlerini demokratikleştirmek ama bunu yaparken de vesayete karşı her zaman uyanık ve tavizsiz olmak. Zor ama mümkün...
AK Parti ve HDP eski Türkiye'nin yeni, CHP ve MHP ise eski Türkiye'nin eski partileri...
Gezi, 17-25 Aralık, 30 Mart, Çankaya ve 2015 seçimleri, AK Parti ve HDP için Yeni Türkiye'nin yeni partilerine terfi edecekleri, CHP ve MHP'nin de değişmek zorunda kalacakları veya tarih olarak yenilerine yer açacakları bir kırılmayı ima ediyor.
Zamanın ruhuna adapte olanlar kazanacak.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019