Son günlerde kamuoyunda ittifak girişimleri gırla gitmekte.Önce CHP’yle BDP arasında,(Demokrat ve Kürt Kamuoyu benimsemedi) sonrada CHP’yle MHP arasında.Gerçi tüm bunlar kamuoyunun gözü önünde yapılamıyor, fakat CHP’den gelen seslerden anlıyoruz.Ayrıca Cemaat(Hizmet) grubuyla Sarıgül ve Kılıçdaroğlunun görüşmeleri, buna ilaveten her söze başladıklarında anti emperyalist tavır takınanların ABD’de bazı çevrelerle görüşülmesi, İsrail’in tam cephe bu oluşuma destek vermesi gibi.Senin söylediklerin komplo teorisinden başka ne olur diye söylediğinizi duyar gibi oluyorum.Gelin bu konuyu biraz dürtükleyelim.

Türkiye bölgede sorunsuz ve komşularıyla iyi ilişkiler içersindeyken, daha doğrusu bölge sorunlarında rol almaya başlamasıyla, Ortadoğuda bugüne kadar egemen olan ve bölgenin kremasını alan güçler harekete geçti.Bölgede Türkiye hızla yalnızlaştırılmaya başlandı.Bir takım ulusalcı kalemler “Erdoğan’ın” ipi okyanus ötesinde kesildi diye alenen yazıldı.Bu olaylar ilki 7 Şubat krizidir.İlk defa duyduğumuzda bir anlam verememiştim.Hatta daha birikimli ve deneyimli abilerimizde bu konuda net ve açık hiçbir şey söyleyememişti.Taki Başbakan açıklayıncaya kadar, haa demek meselenin özü buymuş denildi.Peki bu olayların tırmanması ne zaman oldu,2013 Nevroz’undansonra,ilk gözdağı Paris Katliamı, ortalık karışsın,çözüm sona ersin,gezi eylemlerinin ulusalcılar tarafından amacından saptırılması,doğrudan hükümete karşı bir sivil darbenin oluşmasına çalışılması, bu iki olayda da demokrasi ve barış güçlerinin kazanımla çıkmasıdır.Emellerine ulaşamadılar.

     Ne demişler Osmanlı’da oyun bitermi, askeri vesayetin tasfiye edilmesinde hemen hemen her kesim destek verdi.(%58) Peki onun yerini kim alacak siyasi iradeyle yönetime gelen hükümet mi, yoksa sivil bürokrasi mi?.Bürokrasi zaten ezelden beri askerle ittifak içindeydi, şimdi ortaya çıkmış değil,askerin arkasına saklanıyordu,asker çekilince iyot gibi açığa çıktı.Yazıya başladığım saatlerde haberler patladı.3 Bakanın oğlu yolsuzlukla gözaltına alınmış, aslında çok güzel bir operasyon.Hemde oğullardan biriside İçişleri Bakan’ın oğlu,( Gerçi hiçde hazzetmem) bakanın haberi yok, olmalımıtabiiki olmalı sorumluluk bakana ait.

      Geçen yazımda bu işin sonu nereye varır diye sormuştum.Gün geçtikçe resim netleşiyor.Ne pahasına olursa olsun Kürt sorununun çözülmesini istemeyen barış düşmanları dışarıda ve içeride birleşmeye başladılar.Çok yakından tanıdığım arkadaşım,Erdoğangitsinde nasıl giderse gitsin,bunun için şeytanla bile işbirliğine varım diyor.Bu nedenle CHP,MHP,İ.P,Cemaat’in ittifakı için kollarını sıvadılar.Yerel seçimlerde Ak Parti’yi zayıflatmak ve barış girişimini engellemek.İnsanımızı yıllar boyu yoğun bir propagandaya maruz bıraktılardı.Dün sövdüğü ,düşman olarak gördüğünü dost olarak görmesini, eskiden dost olarak gördüklerini de düşman olarak görmelerini sağladılar.Sözde bir araya gelemeyecek gibi birbirlerine saldıranlar,derin bir oyunun aktörleriymiş,sırtlarındaki yorgan kalkınca açığa çıktı.

      Kavgaya AK Parti’yle Cemaat arasında bu beni ilgilendirmez diyenlere bir çift sözüm var,Ergenekon davasında da aynı tavrı gösterenlerin bugün bulundukları yer içler acısı.Peki ne yapalım; Ak Parti’nin olumlu çıkışlarını görmezden gelmek demokratlara ve sosyalistlere yakışmaz,ama yanlış politikalarını da acımasızca eleştirerek kitlelere çıkış yolunu göstermekse yakışır.Halkların Demokrasi Partisi İstanbul’da aday gösterince oylarımız bölüyorsunuz diye feveran edenlere bir çift sözüm var, oyumun namusundan ancak ben sorumlu olurum…Bu nedenle barış,özgürlük,insanhakları,demokrasi isteyen güçler bu sırada daha bir azimle bir araya gelerekgerçi,statükocu, militarist,ırkçı güçlere karşı kolkola vererek barikat oluşturmalıdırlar.

Enson olarak Balbay’ın tahliyesine karar veriyor,Kürt milletvekillerinin tahliyesini reddediyor.Bu nedenle yeniden köklü bir demokratikleşme paketinin devreye sokulması gerekir,hiç vakit geçirmeden.Yarasalar ışıktan korkarlar, karanlık planlar yapanlara karşı demokratik adımlar birer projektör görevi görecektir.Kazanan demokrasi güçleri ve barış olacaktır.