Mehmet TIRAŞ
Yazının başlığı 1891-1937 yıllarında yaşamış hayatının en verimli ve önemli yıllarından on bir yılını cezaevinde faşizme karşı bedel ödemiş Marksist kuramcı, İtalya Komünist Partisinin kurucu üyesi ve bir süre Komünist Partinin liderliğini yapmış ünlü İtalyan düşünür Antonio Gramsci’nin tezi.
Cumhur İttifakının Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi toplumsal sorunları çözemeyince ekonomi krize dönüştü ve kriz eskinin öldüğünü yeninin de doğuşunun işaretini verirken, ortaklar ne yapacaklarını bilemez bir duruma düştüler.
İktidar ekonomide ki Krizin yanlış politikalarından değil de kendine muhalif olan iç ve dış güçlere saldırarak hedef şaşırtıyorlar.
Krizi çözmek için gerçekle yüzleşip toplumsal bir mutabakat arayacakları yerde, kendine muhalif olan toplumun her kesimine baskı yapıyor yasaklar getiriyorlar.
Ülkenin sadece ekonomik krizi yok bir de Adalet krizi var.
Bu kriz birden ortaya çıkmadı bunun bir süreci var kriz adeta davul zurna çalarak geldi.
Akp’nin AB ile yürüttüğü müzakere sürecinde ülkenin nasıl zenginleştiğini, uzaklaşınca da nasıl yoksullaştığını ve hukuktan kopmasının ardından dış politikada duvara toslamasının; fikri takibini yapan herkes krizin kapımıza nasıl dayandığını görür.
Akp’e AB ile yürüttüğü müzakereden aldığı destek toplumda gördüğü ilgi ile iktidar ömrünü uzatırken, toplumsal sorunların çözümü ve demokratikleşme konusunda şu vaatlerde bulunuyordu:
“Demokratik bir anayasa yapılacağını ve bu anayasanın toplumun her kesimini kapsayacağını..
Anayasanın AB müktesebatına uygun olacağını..
Kopenhag kriterlerini yerine getireceğini..
Devleti ideolojiden arındırılacağını..
Devletin artık vatandaşına format atmayacağını..
Eşit vatandaşlık hukukunu uygulayacağını..
Üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü olacağını..
AİHM kararlarının Türkiye’de ki yasaların üstünde olduğunu..
Bu ülkede bir kişi özgür değilse o toplumun özgür olamayacağını..
Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alacaklarını ve çoğulculuk kavramından bahsediyor,Kürt sorunu benim de sorunum diye 2005 yılında Diyarbakır’da söz veriyor ve bunları da ana başlıklar altında açıklıyordu.”
Bu vaatlerim AB ülkelerine ve tüm yabancı iş çevrelerine bir güven olarak yansırken..
2002-2010 yılları arasından ortalama her yıl ülkeye 20 milyar dolar yabancı sermaye geldi.
Ülke Cumhuriyet tarihinde bu yıllarda görülmemiş bir yabancı sermaye akışına ve turizm gelirine sahip oluyordu. Turizm gelirleri yıllık olarak 30-35 Milyar dolar arasında seyrediyor..
Ülkenin Milli Geliri 950 Milyar dolara çıkarken, AB’den uzaklaştıkça 2019 yılı itibarıyla Milli Gelir 710 Milyar dolara düştü.
Erdoğan bu zenginliği tek başına kendisinin başarısı olarak gördü.
Muktedir gelen yabancı sermayenin demokratik hukuk reformlarını yapmadan da geleceğini sanıp..
Yabancı Sermaye için hukukun bir anlamının olmadığına inanmaya başladı.
AB müzakerelerinde verdiği sözlerin hiç birini yerine getirmiyor, bir de içinde yer almak istediği AB üyelerine hakarete varan suçlamalara başladı. Almanya’yı Nazi faşizmi ile Fransa’yı Cezayir’de işgalci suçlamaları yaptı.
Muktedir burnundan kıl aldırmadığı dönemde Akp hükümetinin ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı şimdi DEVA partisi genel başkanı Ali Babacan şu uyarıyı sık sık dile getiriyordu: ”Eğer biz Batı standartlarında bir demokrasi için hukuki reformları yapmazsak yabancı sermaye gelmez, hatta var olan da gider diyordu.”
Erdoğan ülke ekonomisi geliştikçe askerleri de siyaseten kontrol altına aldıkça;AB’den uzaklaşmanın yollarını aramaya başladı ve fabrika ayarlarına döndü.
Din,ırk ve mezhep üzerinden topluma format atmanın yollarını arar oldu.
AB üyesi ülkelerle sürtüşmeye girip, Avrupa’da yaşayan Türkleri yaşadıkları ülkeye karşı kışkırtmalar yapıp, mitingler düzenledi.
AB’nin lokomotifi olan Almanya’yı ve Fransa’yı terör örgütü PKK’yı desteklediği suçlamalar yaparak, içe dönük Dinci ve milliyetçi hamasete dayalı iç ve dış düşmandan bahsetmeden hiç bir konuşmasını bitirmez oldu.
Devlet vatandaşın hizmetkarı olacak diyen Erdoğan, biz bu devleti sokakta bulmadık diyerek devleti kutsadı.
Bizim neslimiz bozdular dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz, demeye..
AİHM kararları bizi bağlamaz derken, içeride yargının verdiği kendisinin beğenmediği AYM gibi bir mahkemenin kararlarını tanımadı ve uygulatmadı.
Bir kişi özgür değilse o toplum özgür değil diyenden; muhalefeti rejim karşıtı ilan edip toplumun yarısını terörist ve hain ilan edip temel hak ve özgürlükleri yok saydı.
AB bizi bölmek istiyor biz kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz diye AB’ye kapıları kapatıp, Avrasyacılarla iş tutar oldu.
Kürt sorunu yok Kürt kardeşlerimin sorunu var diyerek Kürtlerin iradesini tanımadı.
Erdoğan AB’den uzaklaştıkça liyakat sahibi olmayan kendine sadakat gösteren liyakatsiz insanları devlette ve kabine de önemli yerlere getirdi.
Çoğulculuk kavramını yok sayarak ‘tek vatan,tek bayrak,tek devlet’ sözlerini bir parti sloganına dönüştürdü her toplantısında ve mitinglerinde partilileri ile koro halinde söylemeye başladı.
Hukuktan uzaklaşıp milliyetçi söylemlerini artırdıkça yabancı sermaye gelmediği gibi varolan da ülkeden çıkış yapmaya başladı. Ekonomi günden güne kötüye gittiğinin işaretlerini işsizlik sayıları ve enflasyon rakamları çift hanelere çıkarak kendini göstermeye başladı.
AB’liğinin ilerleme raporlarında bunlara her yıl dikkat çekmişti ama Muktedir bu raporu hiç umursamadı.
Hukukun olmadığı ve miras hukukunun yok sayıldığı,temel hak ve özgürlüklerin boğulduğu bir ülkeye kim yatırım yapar ve kendini güvence de hisseder.
Altın ve dövizdeki yükselişin beklemedik tırmanışa geçmesi, TL’nin son sekiz ayda dolar karşısında yüzde otuzlara varan değer kaybetmesi, ekonomik kriz buhrana dönüştü.
Başarısızlığını dış güçlere bağlayan siyasetçilerden olmayacağım diyen asrın lideri..
Artık her başarısızlığını ve çözemediği sorunlar karşısında iç ve dış düşmanları suçluyor, bana döviz üzerinden operasyon yapmak istiyortlar,yapamayacaklar diz çöktüremeycekler gibi beylik laflara sığındı.
Öyle komik duruma düştü ki,onların doları varsa bizim de Allah’ımız var demesi gibi.
Artık tek adam sistemine yöneldi ve ortağını da buldu.
Ekonomik krizle sorunlar ağırlaştıkça Akp’e MHP’nin rotasına girdi. Ve Mhp ne söylüyorsa onun yapmak zorunda kaldı.. Mafya lideri Alaattin Çakıcı’yı Bahçeli’nin tahliye ettirmesi hırsıza, katillere kısmı af çıkartması kabul edilir bir durum değildi.. Değildi diyoruz çünkü Alaattin Çakıcı Erdoğan’ı tehdit etmeden ceza almıştı düşünün geldiği yeri.
Türkiye’nin nasıl bir krize girdiğini ve uluslararası itibar kaybettiğini AB’liğinin 2020 ilerleme raporu detaylarıyla ortaya koyuyor:
“Demokrasiyi erozyona uğrattığını, ekonominin altını oyduğunu, bağımsız mahkemeleri yok ettiği eleştirilerine dikkat çekiyor.”
Eğer Erdoğan AB’den uzaklaşmayıp Türkiye’nin AB üyesi olması için ilk yıllardaki AB’ye ve topluma verdiği vaatlerini yerine getirseydi, Türkiye böyle bir adalet ve ekonomi krizi yaşamaz ülke çok farklı bir yerde olurdu..
Ama o zaman da Erdoğan ve ailesi dolar milyarderi olamaz, Erdoğan kendi zenginini yaratamaz, besleme medyasını oluşturamaz ve yargıyı da rakiplerine karşı sopa olarak kullanıp tek adam sisteminde kuramazdı.
Erdoğan’ın AB’den uzaklaşması bir yerde iyi oldu.. Erdoğan’ın demokrat olmadığını demokrasiyi atlama tahtası olarak kullandığı riyakar ve oportünist bir siyasetçi yüzünü de ortaya çıkarttı. Erdoğan’ın politikaları Siyasal İslam’ın sonunu getirdiği gibi bu ülke de artık ‘din,ırk ve mezhep’ üzerinden siyaset yapma argümanı da sona ermiş oldu.
Her kriz eskinin öldüğünü yeninin doğmasının işaretlerini verir. Bu yeni nasıl bir yeni olacak onu da demokrasi güçlerinin mücadelesi ve küreselleşen dünyanın içinde yer almak isteyen siyasetçilerin öngörüsü belirleyecek.
Gramsci’nin ‘yeninin doğmadığı durum’ tezi de burada gizli değil mi?
Yazarlar
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025