Mustafa Karaalioğlu
Bir yandan cılız da olsa başkanlık sisteminin eksikleri üzerinde fikir yürütülüyor. Gerekli bir mesai… Sistemin, yeterince düşünülmeden yasalaştığı, TBMM’nin yetkileri ve kurumlar arasında koordinasyon başta olmak üzere siyasetin tabiatına aykırı bir dizi unsur içerdiği biliniyor. Fikir yürütenlerin o kadar işi var ki herhangi bir öneri için dahi günlerce haftalarca konuşmak mümkündür. Mümkündür ama en küçük değişiklik için dahi kanun ya da anayasa maddesi gerektiği için ve parlamento çoğunluğu değişim yanlısı olmadığı için konuşmanın motivasyonu olmayacaktır. En nihayet, sistem ne kadar eksik olsa bile sandıkta kabulünün üzerinden hepi topu iki sene geçmiş bulunuyor. Henüz çok taze ve madem millet oyuyla benimsendi kredibilitesinin devam ettiğini varsaymak gerekir.
Bir yandan da yerel seçimlerin tamamlanmasıyla birlikte önümüzde bulunan dört seçimsiz yılın planlanması ve verimli bir çalışma dönemi temennisi bulunuyor. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere iktidar kanadının “yeni bir başlangıç” yahut “fırsat dönemi” olarak tarif ettiği koskoca bir dört yıl. Eğer önümüzdeki icraat dönemi söylendiği ve umulduğu gibi verimli geçecek olursa birinci gruptaki tartışmalar; yani, başkalık sistemine yönelik eleştiriler de zayıflayacaktır. Yani, başkanlık sisteminin bu haliyle devamının kaderi bizatihi Başkan’ın ve ekibinin elinde bulunmaktadır.
***
İktidarın denetiminden bağımsız faktörleri; yani yeni siyasi gelişmelerin ortaya çıkaracağı potansiyeli bir kenara koyarak önümüzdeki dönemde hangi alanların güçlendirilmesi gerektiğine bakalım. Hangi meselelere öncelik verilmesi gerektiğini konuşalım.
Ekonomi… Evet, ekonomide sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz ve yaşanan bir kriz tablosudur. Türk ekonomisi küçülme trendine girmiştir, tabiatıyla ağır işsizlik yaşanmaktadır. Kur, faiz ve enflasyon yukarıda asılı kalmıştır ve en avantajlı kalem olan bütçe disiplini kaybolmak üzeredir. Battık bittik mi, hayır. Bugünümüze şükür dersek, şükür. Ama uzun süreli bir gerilim tünelindeyiz ve eğer buradan çıkamazsak yakın gelecek için telafisi imkansız bir fırsat maliyeti ödeyeceğiz. Zira, benzer ülkelerin göstergeleri bizim gibi değil ve onlar büyümeye devam ediyor. Kulağa sıkıcı gelse de çözüm için ekonomide yapısal dönüşüm, reform ve hatta bütün zihniyeti değiştirmek şarttır. Tabii, eğer kalıcı bir refah istiyorsak ve kâbus görmekten yorulduysak…
Dış politika… Özellikle S-400 süreci iyi yönetiliyor ama toplamda Türkiye’nin dış politikada kâr/zarar hanesi lehimize gelişmiyor. S-400’den daha önemli olan F-35 projesinden dışlandık, ABD’nin yaptırım riski sürüyor. Öte yandan, Kıbrıs sorununda çözüm yanlısı tavrımıza karşı yapılan haksızlık nedeniyle alacaklı olmamıza rağmen yanlış yönetim nedeniyle aleyhimize dönen Doğu Akdeniz krizi nedeniyle AB’nin yaptırım listesine girdik. Hal böyle olunca, ‘ABD ve AB ne yaparsa yapsın’ demek de bir yoldur elbette ama çıkarımız bunda değildir. Bizim için optimum çözüm, bir tercih nedeniyle birkaç avantajı birden kaybetmek olamaz. Yani, dış politikada da yapısal veya en azından metodolojik reforma ihtiyacımız vardır. Tabii, eğer kalıcı güvenlik istiyorsak ve diplomasinin gündelik hayat üzerinde yarattığı risklerden bıktıysak…
İki sahanın; yani ekonomi ve dış politikanın tahkimi için ise içeride hukuk üretmemiz ve demokrasiyi güçlendirmemiz şarttır. Türkiye’nin temel sermayesi daha fazla hukuk, öngörülebilirlik ve güvenilir demokrasidir. Başka da yolumuz yoktur. Başkanlık sisteminin meşruiyeti de buna bağlıdır, yarım asırdır hep söyleyip, gerçekleştiremediğimiz “Büyük Türkiye” hayalinin gerçekleşmesi de… Hukuku ayağa kaldıracak, insanların kendisini iyi hissetmesini sağlayacak ve gerilimi azaltacak bir demokrasi reformuna her şeyden önce ihtiyacımız vardır. Tabii, eğer kendimizle didişmekten yorulduysak ve kaybettiğimiz saygıyı yeniden kazanmak gibi bir derdimiz varsa.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
20.12.2025
13.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
27.11.2025
24.11.2025
22.11.2025
17.11.2025
15.11.2025