Ümit KIVANÇ
CHP Genel Başkanı bu defa mutfaktan değil Meclis kürsüsünden konuştu. Bir kamu kurumunun başındaki insan konuşunca kulak vermemiz gerekiyor haliyle. Gerçi bu belki de özelleştirilmesi gerçekten hayırlı tek kamu kurumu olabilir…
“Ben Kemal, geliyorum!”un, haksızlıklara son vermek üzere yumruğunu sıkmış, uçarak yaklaşan Bay Kemal’inin, pelerinini atıp kravatı ceketi kuşanıp, partisinin başkanlık makamında asılı -takım elbise sûretindeki- cübbeyi sırtına geçirerek Dilekçelerin Efendisi rolüne geçivermesi saniyeler sürdü.
Büyük Türk siyaset klasiği Taşlar Yerine Oturdu’nun bu tek oyunculu, tek perdelik sahnelenişi bile Ankara gönüllerine nispî ferahlama esintisi bahşetmeye yetecekken, Oyalama Siyaseti Fakültesi’nin geleneksel kürsüsü birden özlenen hareket-bereketine kavuştu ve keyif ibrelerini “eh işte”nin ötesine taşıyıp “diyecek yok” sınırına dayadı. Nedir bu? Şüphesiz Devlet Siyaset Teşkilatı’na bağlı Ana Muhalefet İşleri Genel Müdürlüğü’nün yeniden binanın kapılarını pencerelerini kapatıp yalnız kendisiyle meşgûl olmaya koyulması. Başlıca derdi kendisi olmayan bir CHP’nin varlığı, zaten Türk siyasetinin fabrika ayarlarıyla oynanması demekti. CHP taşını devletteki yerine oturtmadan her sözedişte, bu ikisinin fiilî-hukukî özdeşliğinin bozulmasından sonra meydana gelen onca çalkantıya son vermiş Deniz Baykal kişisinin muhteşem hizmetini hatırlatmadan geçemeyiz.
Bu mecburî selamı çaktıktan sonra, “Ben Kemal, şimdilik gelemiyorum”a dönelim.
Hepimiz biliyoruz ki, Kemal Kılıçdaroğlu, son seçimden önceki aylarda, üzerine yapışmış olan, genel müdürlüğün muhasebe servisi şefi izlenimini yıkarak, bir adalet ve demokrasi mücadelecisi hal ve tavrıyla karşımıza çıktı. Üstelik, bunca uyuşukluğa ve kendisinin yönetimindeki partinin, Türkiye’de adalet ve demokrasinin ezilip parçalandığı süreçte gerçekleşen hemen bütün kritik tecavüzlere ya katılmış ya destek çıkmış ya usûlen ses çıkarıyor görünmüş ya da hiç ses çıkarmamış oluşuna rağmen inandırıcı da göründü. İmkânsız bileşim gibi gözüken Altılı Masa’nın, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” gibi bir hedefi asgarî müşterek olarak kabul edişi, benzemezlerin ortak hareketini mümkün gösteren, az rastlanır siyaset erdemi nezaketle yüklü tavırları, bu inandırıcılığa katkıda bulundu.
Fakat, kamuoyu araştırmaları hepimizi yanılttı, CHP adına konuşan-eyleyen siyasetçilerin muazzam özgüvenli halleri, mesnetsiz “bir bildikleri var” iyimserliğine yolaçtı, seçim gecesi bunlar hiçbir hakkını kendi mücadelesiyle elde etmemiş ve kendine benzemeyenlerin hakları diye bir kavramın varolduğundan habersiz “modern” büyükşehir ahalisinin şımarıklığıyla birleşti ve ilk tur mağlubiyeti her şeyin bittiği hüsran durumu olarak yaşandı. Fakat o da nesi! Bir baktık ki, adalet ve demokrasi savaşçısı Kemal Bey birden göçmenleri trenlere doldurup -açlığa, ölüme, her nereyeyse oraya- gönderme vaatleriyle toplumumuzun muhtemelen ruhen en pis kesiminden destek bulan birileriyle sarmaş dolaş karşımıza çıktı. Memleket sorunlarının çözümü için toplumun bir kısmının ortadan kaldırılmasını savunan gelenekten gelme -çıkıp gelmişler mi, henüz belli olmayan- İYİP’lilerle demokrasi-adalet nasıl tesis edilecek diye kaygılanırken, beteri sahnede belirdi. Babacan mutfak habercisi Kılıçdaroğlu da, birkaç yılda üç-dört katına çıkmış fiyatlardan, kiralardan, ekonomik baskıyla yukarıdan yayılan korku-baskı havasının bir arada yarattığı cehennemden tek kelime sözetmez oldu. Varsa yoksa “Suriyelileri göndereceğim”den ibaret bir ikinci tur kampanyasına mâruz kaldık.
Neydi bu? Daha geniş tahlilini mevzuları daha iyi bilenlere bırakalım, ilim veya siyaset alanında iktidar sahibi olmayan biz fânilerin âleminden gözükene bakalım. Şuydu: Demokrasi ve adalet adına söylenenlerin, bir gün içinde kaldırılıp kenara konabilecek şeyler olduğu anlaşılıyordu. Esas “para eden” toplumdaki ırkçılığa hitap etmekti. Göçmenleri trenlere doldurup gemilerde aç susuz bırakılacakları, sonra denize salınacakları veya hastalanıp ölmelerinin bekleneceği veya gemileri batırılıp katledilecekleri ya da alınıp doğruca toplama kamplarına doldurulacakları Ortadoğu limanlarına, olmuyorsa Afrika çöllerine falan süren birileri mi kendi ülkesinde adalet tesis edecekti?
Soruyu tekrar sorayım: Neydi bu ırkçılığa, faşistliğe çark ediş? Bir adalet ve demokrasi vaadinin, yalnız vaat de değil, projesinin çöpe atılmasıydı. Denecektir ki: “canım, o seçimi kazanmak için yapılan manevraydı”. Peki adalet-demokrasi projesi, seçim kazanmak için iki haftalığına üzerinde tepinilecek şeyse, bu sahiden siyasî proje midir yoksa o da “kampanya konsepti”nden ibaret midir?
O halde şuna geliyoruz: Bütün o tumturaklı sözlere, vaatlere, verilen samimi ve medenî izlenime rağmen, mücadelesi yapılan şey bir kadro değişimi talebiydi. Ve bir konum koruma gayreti. Daha doğrusu konum koruma mecburiyetinin gereği. Aksi halde sen nesin? Değil mi? Kemal Bey’in değil, CHP’nin konumundan sözediyorum. Çünkü sorun o.
Şu can alıcı hakikati hatırlatınca meramım daha iyi anlaşılacak umarım: AKP-Erdoğan iktidarı 2015’te yenilmişti. AKP tek başına iktidar olma şansını yitirmişti. Sonra? 7 Haziran 2015 yasal-meşru seçim sonucunun yerleşik düzenin bütün siyasî partilerinin katılımıyla geçersiz kılınmasından başlamayan hiçbir siyasî tahlil, tartışma, yazı şu bu, dikkate alınmaya değer değildir. Nokta. “Suriyelileri göndereceğim. Nokta!”daki gibi, ithal faşist maskesi gibi değil, sahici nokta.
Seçimden sonraki ilk grup toplantısında Kılıçdaroğlu’nun söyledikleri, hâlâ anlamayan veya kabullenemeyenlerimize CHP adlı yaşam ortamını anlama bahsinde yol gösterici bilgiler sunuyor.
Birkaç yerden bakıp karşılaştırdığım haliyle, Kılıçdaroğlu, TİP’ten Hatay milletvekili seçilen, fakat tamamen keyfî kararla hâlâ hapiste tutulan Can Atalay’ın durumu hakkında şunları söylemiş: “Önemli olan bir milletvekilinin Anayasa’ya aykırı olarak hapishanede tutulmasıdır. TBMM’nin onurunu haysiyetini koruyacak olan bir numaralı isim Meclis Başkanı, suskun davranamaz. Milletvekilinin derhal hapisten çıkıp gelip yemin etmesi gerekiyor.” Evet. Bizce de gerekiyor. O halde gelsin, yemin etsin. Niye etmiyor? Bırakmıyorlar. E, ne olacak o zaman? Meclis Başkanı, suskun kalmasın, bir şey yapsın. Yapmıyor? Olmaz ki, Meclis’in haysiyeti zarar görüyor. Ee?
Bu kadar. 25 milyon kişinin oy verdiği partinin liderinin, derhal salıverilmesi gerekirken hapiste tutulan, resmen milletvekili sıfatı kazanmış insan için yapabileceği bu. Birileri de CHP grubunun hiç değilse sembolik olarak Meclis başkanlığı için Can Atalay’a oy vereceğini umduklarını, hayal kırıklığına uğradıklarını dile getirdiler. Bazen insan gerçekten hayret ediyor :)
Aslında yalnız CHP içi iktidar mücadelesine dair ne söyleyeceği merak edilen Kılıçdaroğlu, konuşmasında, parti liderliği yarışına soyunanlara yönelik uyarılarda bulundu. Hak-hukuk-adalet düşmanlarınca sloganlaştırılan “Sözkonusu vatansa gerisi teferruattır!” vecizesini tekrarlamakta sakınca görmedi. Üstelik ilginç bir bağlamda; potansiyel yarışçılara “bireysel beklentilerden arınmak zorunda” olduklarını tebliğ ederken!
CHP liderinin konuşmasının arasına serpiştirdiği “Kuvayı Milliye” motifleri dikkat çekiciydi. Çünkü kendisinin seçim öncesindeki uzun aylar boyunca verdiği “herkesi birleştireceğim” mesajı yerine yine bildik tıkız ikilemin Ankara siyasetinin esasına oturtulacağı yönünde sinyal gibiydi. “Biz Kuvayı Milliye geleneğinden geliyoruz,” dedi Kılıçdaroğlu. “Hiçbir zalime diz çökmedik, çökmeyeceğiz.” İktidar aparatçiklerine elçi tokatlayan Abdülhamid’li bir-iki dizi daha yaptırtabilecek bu imâyı güçlendirip destekledi de, CHP lideri: “Biz vatan toprağını düşmanlara bırakıp kaçanlardan değiliz. Biz vatan toprağını dişiyle tırnağıyla alanlardanız.” Vahdettin dizisi? Efendim, o biraz sıkıntılı, münasip görürseniz biz yine Sultan Abdülhamid Han’lı şeyapalım…
Ha, bunların CHP’deki başkanlık mücadelesiyle ilişkisi? Canım, teferruat üzerinde durmayın, vatan sözkonusuysa… mâlûm işte.
Ve Kılıçdaroğlu, partisinin “sadece bugünü ve yakın geleceğini değil uzun vadedeki yapısını da” düşündüğünü belirterek, şöyle dedi: “Gemiyi sağlam limana götürmek yine kaptanın görevidir. Gemiyi sağlam limana götüreceğimi herkes bilsin.”
İşte kendisine en büyük itirazım bu noktada. Ve tam burada ciddî katkım da olabilir. Deneyeyim: Kemal Bey, kaygılanmanıza, gemiyi alıp biryerlere götürmeye kalkmanıza hiç gerek yok. Gemi zaten olabilecek en sağlam limanda. Oradan hiçbir zaman hiçbir yere kıpırdamadı ki! Daha sağlamı nasıl olsun? Nereye götüreceksiniz daha sağlam..? Koca bir partinin üst kademesinde kravatlı kravatlı, ceketli ceketli adamlar, tayyörlü tayyörlü kadınlar o gemi oradan kıpırdamasın diye gecesini gündüzüne, aylarını yıllarına kattı, vatan toprağını… pardon, karıştı, gemiyi bugünlere getirdi. Aman! Getirdi dediysem, alıp da getirmedi. Yani o orada öylece dursun diye…
Fakat haklısınız, bence Can Atalay hapisten çıkmalı, gelmeli, etmeli. Gelemiyorsa Meclis Başkanı Meclis’in haysiyetine sahip çıkmalı. Yoksa… Yoksa?
Yoksa yok.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024