Yalçın AKDOĞAN
Çözüm sürecinde herkes konuşsa da sürecin gidişatını, süreci başlatan iktidar ve Başbakan Erdoğan belirliyor. Hükümetin attığı her adım, sürece yönelik umudu ve güveni aynı anda artırıyor. Örgüt aktörlerinin süreç üzerindeki olumsuz etkileri ise durumu değiştiremiyor.
Akil İnsanlar Heyetinin oluşturularak bu meselenin en geniş anlamda müzakereyle gündeme taşınması, tüm bölgelerin değerlendirmesine başvurulması önemli bir adımdı. Hem sorun tüm boyutlarıyla sivil zeminlerde tartışıldı ve çözüm önerileri alındı, hem de farkındalık oluşturularak toplumsal desteğin artması sağlandı.
AK Parti’nin attığı ikinci önemli adım, Meclis’te bir komisyon kurulmasıydı. Halen çalışmakta olan bu komisyon da farklı kişi ve kurumları dinleyerek bir rapor hazırlıyor.
Hükümetin attığı üçüncü adım, demokratikleşme paketiydi. Tüm bu adımlar hükümetin meseleyi büyük bir ciddiyetle ve samimiyetle ele aldığını gösteriyor.
Elbette tüm bu adımlar muhalefetin engellemeleriyle karşılaştı. Kışkırtılan marjinal grupların Akil heyetlerine neler yaptığı biliniyor. CHP ve MHP meclisteki komisyona üye vermediği gibi, paketi de yerden yere vurdu. Seçim dönemine girilmiş olmasının zorluklarına rağmen hükümet siyasi riskleri göğüsleyerek çözüm yolunda yürümeye devam ediyor.
Sürece elbette örgüt bileşenlerinin açıklamalarının da etki yaptığı söylenebilir. Kandil’dekiler ayrı ayrı konuşuyor, BDP’liler hep konuşuyor. Ama bunların hepsinin ne dediği bir yana Öcalan’ın ne dediği bir yana... Hatırlanacağı gibi Bayram’dan önce Demirtaş çok negatif bir konuşma yaptı. Ardından KCK benzer negatiflikte açıklamalar yaptı. Hepsi neredeyse kriz duasına çıkmış, felaket tellallığına soyunmuştu. ‘Süreç bitti’ temalı açıklamalarından sonra gözler 14’ünde Öcalan’ın yapacağı açıklamaya çevrilmişti. Hepsinin beklentisi Öcalan’ın kendileri gibi felaket kokan bir açıklama yapmasıydı, ama öyle olmadı. Öcalan sürecin anlamlı, çalışmaların önemli olduğunu ve bunların toplumu rahatlattığını söyledi. Öcalan’ın ‘umudunu koruduğunu’ açıklaması bir çoklarının hoşuna gitmedi.
Örgüt uzantısı bir gazetenin yazarı, Öcalan’ın hem nalına hem mıhına açıklamasından cesaret alarak toplumun rahatlamasını sağlayan süreçte iktidarın payı olduğunu söyleyebildi. Hükümeti gereken adımları atmamakla ve seçime endeksli davranmakla eleştiren bu çevreler, hükümetin bu tarihi sürecin mimarı olduğunu ve muhalefetin ajitasyonlarına rağmen kararlı adımlar attığını gözardı ediyorlar.
Aynı yazar, Beşir Atalay’ın ‘dağ kadrosu daha olgun ve makul’ sözünü överken bizim yazdıklarımızın sürecin ruhuna ters düştüğünü söylüyor. Oysa ikimiz de BDP’nin sürece zarar veren söylemlerini ve siyaset dilini eleştiriyoruz. Beşir beyin sözleri çok yanlış bir şekilde Kandil’e övgü gibi anlaşılmış. Oysa sayın bakan şöyle diyor:
“(MİT’in görüştükleri) Onlar, bu konularda daha yetişmiş bu siyaset yapanlardan, daha olgun, bu işleri daha bilen ve daha makul yerdeler. Bu işleri değerlendirirken biraz okuyarak, bilerek değerlendiriyorlar. Daha tutarlı, daha makul ve bu işi daha bilerek, Türkiye’yi, Türkiye’de neyin olup olamayacağını, süreç nasıl yürür, nasıl yürümez onu, onlar daha iyi biliyorlar.” Beşir Bey, MİT’in görüştükleri derken Kandil’i değil İmralı’yı kastediyor. Burada Kandil’e bir övgü değil, İmralı’ya bir atıf var, Öcalan’ın süreçte daha istekli olduğu vurgusu bu...
Kandil’in kullandığı dil ve üslup BDP’lilerinki kadar kötü. Örgütle sertlik yarışına girmek BDP’nin rolünü zayıflatıyor. Dağın daha makul olduğu falan yok.
Örgüt yazarlarının genel olarak süreci zehirleyen bir dil kullandığı görülüyor. Özellikle müstear isimle yazan bir örgüt mensubu geçenlerde sevgili Metiner’le ve şahsımla ilgili çok ağır ve hakaretlerle dolu bir yazı yazdı. Öcalan’ın ne mal olduğunu bildiği için hep kenarda tuttuğu bu hastalıklı tipler, kişisel ihtirasları ve çapsızlıkları sebebiyle süreçte gerilim üretmeye devam ediyorlar. Ateist olmalarına rağmen mezhepçiliğe soyunan bu şahısların ipleri kısaldıkça hırçınlıkları da artıyor.
Hükümetin bakış açısı da, kullandığı dil ve üslup da çözümün ruhuna uygundur. Asıl AK Parti düşmanlığı iliklerine kadar işleyenlerin kullandıkları dil ve üslup sorgulanmalıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019