Yalçın AKDOĞAN
30 Mart seçimlerinden sonra partilerin içe dönük faaliyetleri hız kazandı. AK Parti Cumhurbaşkanı adaylığı ve üç dönem kuralını tartışıyor, çok geniş istişareler yürütüyor. Başbakan Erdoğan büyük kongre delegelerini, tüm teşkilat başkanlarını, kadın ve gençlik kollarını dinledi. Cuma günü ise MKYK üyelerinin düşüncelerini alacak. Mayıs'ın 10'undaki İstişare Toplantısı'nda ise bu konu biraz daha derinlemesine ele alınacak.
CHP, seçim sonrasında bir iç kaynama yaşıyor. MHP ile yakınlaşmanın doğurduğu kimlik krizi parti içi muhalefeti harekete geçirmiş durumda. Kılıçdaroğlu Erdoğan'a yüklenerek iç huzursuzluğu perdelemeye çalışıyor.
BDP'li milletvekilleri HDP'ye katılarak kendilerince bir açılım yaptılar.
MARJİNAL SOLA KAYMAK AÇILIM MIDIR?
BDP'nin HDP ile birleşmesi bir 'açılım ve Türkiyelileşme çabası' olarak lanse ediliyor. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi 'marjinal sola açılmak' ne Türkiyelileşme anlamı taşır, ne de gerçek manada bir siyasi açılıma tekabül eder.
HDP'de öne çıkan isimlerin de temsil açısından böyle bir siyasi anlamı olmadığı çok açık. 30 Mart seçimleri HDP denemesinin tutmadığını gözler önüne serdi. Bir çok yerde BDP'liler HDP'ye oy vermekte zorlandılar ve HDP hiçbir yerde belediye başkanlığı kazanamayarak 'sıfır çekti'.
Öcalan'ın HDP ısrarı, partiyi farklı kesimlere açarak bir ittifak zemini oluşturmayı hedefliyordu. Ancak ne uygulama biçimi, ne de uygulayan aktörler bu amacı, hasıl etti.
Malum PKK Marksist-Leninist bir örgüt. Zaman içinde örgütün sol karakteri Kürtçü çizginin altında ezildi ve silikleşti. Örgütsel kimliğin ana yapısı olan etnik milliyetçilik, sosyalist özelliği geri plana itti. Bunda bölgenin sosyo-kültürel yapısının da etkisi vardı. Şimdi HDP üzerinden örgütün asıl ideolojik muhtevası canlandırılmaya çalışılıyor.
CHP'nin açılımı milliyetçi-ulusalcı reflekslerde araması nasıl kendisine kaybettirirse, HDP'nin de marjinal sola kayması kendisine kaybettirir.
ÜÇ DÖNEM KURALI KALKSIN MI?
AK Parti tüzüğünde yer alan üç dönem kısıtlaması, sadece partinin değil Türk siyasetinin geleceğini ilgilendiren önemli bir konu haline gelmiş durumda... Tayyip Erdoğan'sız bir Türkiye ve siyaset düşünülemediği için mevcut düzenlemeler de buna göre yorumlanıyor.
Erdoğan'ın bu düzenlemeyi ilkesel olarak savunmasından daha anlamlı olan, buna yönelik adımlar atmasıydı. Siyasi kadroyu yenilemek ve gençleştirmek, Erdoğan'ın önem verdiği bir proje oldu. Her seçimde kadrolar yenilendi ve en son MYK'daki görevlendirmelerde olduğu gibi 'açılım ve genleşme' manası taşıyan değişimler yapıldı.
Bugün büyük AK Parti grubu içinde üçüncü dönemi olan 71 milletvekili kalmış durumda. Milletvekili ve belediye başkanı kadrolarının çoğu değişti, yani üç dönem engeline takılmadan doğal süreçlerle bir seleksiyon yaşandı.
Erdoğan'ın başlangıçtaki amaç ve hedefinin önemli ölçüde karşılık bulduğu söylenebilir. Üç dönem kısıtlaması kalksa bile fiili yenilenmenin devam edeceğinden de şüphe yok.
Bu açıdan bakıldığında 'üç dönem engeli kalksın mı, kalsın mı' tartışması da pratik olarak başlangıçtaki değerini kaybetmiş durumda.
Bu yüzden AK Parti'nin 'cumhurbaşkanlığı' konusunda yürüttüğü istişarelerde bu konunun da gündemde olması pek yadırganmıyor. Siyasi kadrolardaki doğal yenilenmeyi gören teşkilatların bu konuda daha engelsiz bir yaklaşımı savunması da mümkün. Gelişmeleri zaman içinde izleyip göreceğiz.
YASİN DOĞAN
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019