Yıldıray OĞUR
Bundan bir ay önce Türkiye’nin gündemi Suriye’de iktidarın elde ettiği zafer, yeni çözüm süreciydi.
Muhalefet iki konuya da çok hazırlıksız yakalanmıştı.
CHP lideri, kaçmak için Rus üssüne sığındığı sıralarda Esad’la acilen temas kurulmasını önermiş, muhalif kesimler 13 yıldır sürdürdükleri Esadçı ve Suriyeli düşmanı çizgiden çıkmakta zorlanmıştı.
Çözüm süreci adımı ise herkesin ezberini bozmuş, muhalefet “içi boş” dedikçe süreç ilerlemiş, muhalefet Kürtleri küstürmemekle iktidarın adımına destek vermiş olmamak arasında sıkışmıştı.
İktidar ise uzun bir süre sonra ilk kez içeride ve dışarıda pozitif bir gündem yaratıyor, tartışmaları belirliyor, Batılı liderler Erdoğan’ı arıyor, ziyaretine geliyordu.
Ahlaki ve moral üstünlük uzun bir süre sonra ilk kez iktidara geçmiş, “büyük siyaset”e hazırlıklı olmayan muhalefet savunmaya çekilmişti.
İşte bu sırada iktidarın geleneksel “küçük siyaset”i yine devreye girdi.
Üst üste gelen gözaltılar, davalar, İmamoğlu, çevresi ve yakın muhalif medyaya dönük baskılar, Suriyeliler gitmek için hazırlıklara başlayınca söyleyecek sözü bitmekte olan Ümit Özdağ’ın tutuklanması…
Üstelik bu küçük siyasetin hedefi olan seçimlere en iyi tahminle en az iki yıl varken.
Büyük siyasetle gündemi belirleyen, muhalefeti ülkeyi yönetmeye hazırlıksız göstermeyi başaran iktidar, küçük siyasetle pozitif gündemi berhava etti, topu yine muhalefetin sahasına taşıdı.
Devletin yargı gücünün muhaliflere karşı baskılar, tutuklamalar, davalar ile sert biçimde kullanılması muhalefeti canlandırdı, birlik fikrini güçlendirdi.
Buraya kadar olan kısımda büyük jüri olan halkın gözünde puan kaybedenin iktidar olduğunu önümüzdeki aylardaki anketler gösterecektir.
Peki muhalefet bu baskıyı karşılaşmakta başarılı mı?
İşte burada da muhalefetin yapısal sorunları, zihniyet açıkları ve organizasyonel zaafları devreye giriyor.
Gözaltılar, baskılar, şafak operasyonları, İmamoğlu’na doğru gelen dalgaya karşı ses çıkarıyor muhalefet.
Ama bunu yaparken kullandığı dil ve yöntemle halkın gündemi arasında tam bir senkronizasyon yok.
Olan bitene itirazlar fala hızlıca demokrasinin sonu geldi tespitlerine bağlanıyor.
Onları da iktidardan bıkmışlıktan kaynaklı acilci, telaşlı çözümler izliyor.
Muhalif elitlere göre bu duruma 3 yıl daha tahammül edilemez, halk sokaklara çıkmalı, CHP adayını ilan etmeli, erken seçime gidilmeli ve iktidar gitmeli.
Halbuki çok açık ki iktidarın erken seçim diye bir gündemi olmayacak, sadece muhalefet baskılardan bunaldığı için de erken seçim yapılmayacak, muhalefetin iktidarı seçime zorlayacak sandalye sayısı ve mobilize edeceği kalabalıkları yok.
İktidar gitmeyecek, meşru süresinin en maksimumunu kullanacak.
Bu durumda CHP ise muhtemelen ülke seçim havasına girmemişken adayını belirleyip erken doğum yapacak.
Aday seçim havasına girmemiş bir ülkede her gün bir şey demek ve yapmak zorunda kalacak. Çok muhtemelen buna hazırlıksız yakalanacak, iki yıla yayılmış bir seçim kampanyası bayatlayacak.
Muhalif elitlerin bu aceleci tepkiselliklerinde halka biçilen rol de abartılı beklentiler içeriyor.
Bütün bu baskılar, gözaltılara karşı halk sık sık sokağa çağrılıyor.
Sokağa çıkanların profili parti mensuplarından ibaret kalıyor, sayısı ise binlerle ifade edilebilecek rakamları geçemiyor.
İnsanlar polisle karşı karşı kalıyor.
Halk ise jüri gibi olan biteni uzaktan izliyor.
İşte tam burada olan biteni jüri gibi izleyen halk kısmını biraz açmakta fayda var.
Türkiye’de son 200 yılda iktidar değişimlerinde halkın seçimler dışında ana aktör olduğu bir iktidar değişimi yaşanmadı.
Toplum için önce İstanbul sonra Ankara’da yaşanan iktidar kavgaları elitler arasındaki yaşanan itiş kakışlar olarak kaldı.
Bu itiş kakışlara insanlar bir tarafı da tutsa da, müdahil olmadı.
Çünkü yaşanan krizler onların günlük hayatını etkilemedi, gözaltılar, tutuklamalar, baskılar toplumsallaşmadı, geniş kitlelerin hayatını felç etmedi.
Günün sonunda iktidar kavgaları uzaklarda yaşanan, üzülünen, kızılan ama kimsenin hayatını doğrudan etkilemeyen seyirlikler olarak kaldı.
Halkı bu iktidar kavgalarına davet edenler genelde hayalkırıklığıyla karşılaştı.
Halkın bu iktidar mücadelelerine kayıtsızlığı, daha doğrusu izleyici olmaktan ileri gitmek istememesi öfkeli, oryantalist analizlere neden oldu.
Tabii halkı sık sık mücadeleye davet eden, özellikle solcular buna karşı sloganlar da ürettiler. O sloganların en meşhurlarından biri: “Kurtuluş yok, tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz”
Bu slogan genelde kalabalık caddelerden geçen cılız protestocuların çaresizliğini gösterdi.
Çünkü insanlar bu çağrıyı duymamazlıktan geldiler. Çünkü pek ikna edici değildi.
Bunun birkaç sebebi var;
Birincisi iktidar mücadeleleri ne kadar sert olursa olsun hayat hep devam etti. Mesela 16 Temmuz 2016 sabahı bile insanlar işlerine gittiler.
İkincisi siyasi aktivistler, elitler bunaldıkça acil durum butonu bastılar, aktivizmi bir spora çevirdiler, halk için durum o kadar acil olmadı.
Ve belki en önemlisi; vaad edilen “kurtuluş” güven vermedi, heyecan uyandırmadı.
Bu çağrıyı yapanlar toplumla sahici bağlar kuramadığı için “ya hep beraber ya hiçbirimiz” gibi bir kardeşlik, beraberlik, kaderdaşlık duygusunu da oluşturamadılar.
Şimdilerde bu sözü Ekrem İmamoğlu da kullanıyor.
Klasik sol grupların eylemlerinden daha büyük kalabalıklar toplanıyor ama o birkaç bin kişinin sloganları yine büyük kalabalıklara işlemiyor.
Bu zayıf eylemler artık birinciliğe oynayan muhalefeti olduğundan daha zayıf ve etkisiz gösteriyor.
“Ya hep beraber ya hiçbirimiz” gibi bugüne kadar hiçbir karşılık bulmamış, marjinal görünmüş bir çağrı kitle partisine uymuyor.
Çünkü kitle partilerinin esas gücü halkı sokağa çıkarmak değil, sandığa götürmektir.
Gücünü göstermenin yolu öfkeli eylemci olmak değil, sabırlı, mutedil kalmayı başarmaktır.
Her şeye rağmen reaksiyoner tepkiler yerine kendi gündemini izleyen, en büyük zaafı olan ülkeyi yönetme ehliyetini elindeki belediyelerle göstermeye devam eden, huzuru kaçıranın kendisi olmadığını anlatan bir muhalefet ancak bu baskılara karşı dirençli görünebilir.
Ama galiba çoğu sol geleneklerden gelen muhalif elitler için bunlar fazla sağcı, pasifist yöntemler.
Acilci muhalif elitler hemen bugün bir şey yapmak istiyor, iktidara olan tahammülsüzlükleriyle cepheyi daraltan bir aktivizme savruluyor, iktidara olan hınçlarını geniş kalabalıklara yöneltiyor ve kapsayıcılığı çok çabuk atlarının terkisine atıyorlar.
Sandığa en az iki yıl varken gerilimi yükseltmek, o yüksek gerilimde halkı tutmak pek iyi bir kurtuluş yöntemine benzemiyor.
Ya hep beraber ya hiçbirimiz diyecek kadar aidiyet hissi yaratmak da slogan atarak olmuyor.
Büyük jüri uzaktan herkesi izliyor.
Esas hedef onun rızasını kazanmak olmalı.
Yazarlar
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025
30.08.2025