Yıldıray OĞUR
“Trakya’nın başlıca ihraç mallarından olan peynircilik de, beş on seneden beri gayri Türk unsurlar elinde kalmış ve bunlar, hasis emellerle sütlerin yarı yağını aldıktan sonra peynir yaptıklarından, Edirne peyniri namıyla dış pazarlarda mühim mevki işgal eden peynirlerimiz, son senelerde mevkiini kaybedip, dış pazarlara gönderilemez olmuştu.”
Bu satırların yazarının bir peynir gurmesi olmadığını anlamak zor değil.
Trablusgarp cephesinde Mustafa Kemal ile tanışan Tıbbiye mezunu bir asker olan Dr. İbrahim Tali, 19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru’yla Atatürk’le birlikte Samsun’a çıkan 18 subaydan biriydi.
Babası Basra Valiliği’nde çalışmış, Galatasaray Lisesi, Tıbbiye’yi bitirip tabip olarak girdiği orduda Balkanlar'dan Tablusgarp’a, Yemen’e, Bingazi’ye kadar her yerde devlete hizmet etmiş, 1915’deki ‘başarıları’ndan dolayı rütbe almıştı.
IX. Ordu Müfettişliği Sıhhiye Reisi bir albay olarak Mustafa Kemal ile Samsun’a çıktıktan sonra Millî Mücadele’nin öncü kadrosu içinde yer aldı.
Meclis’i temsilen 1920’de Bakü’de toplanan Birinci Doğu Halkları Kongresi’ne gönderildi.
Oradan geçtiği raporlarda şöyle diyordu: “Ermeni ve Gürcistan’da komünist idare tesisine teşebbüs edecekleri ve artık ondan sonra Türkiye ile ciddi meşgul olacakları fikir ve kanaati vardır. Yani ellerinden gelirse kendileri memlekete girip, komünist idareyi tesis hırsındadırlar. Bu hususta pek de iştahlılar vardır.”
Bu gizli raporlar yeni cumhuriyetin komünizm tehlikesi reflekslerinin temelini oluşturacaktı.
İbrahim Tali, Batum Konsolosluğu, Varşova Büyükelçiliği’nden sonra Diyarbakır milletvekili olarak Meclis’e girdi.
Ama onu daha mühim bir görev bekliyordu. 1925’de Şeyh Said İsyanı sonrası Kürt meselesinin bir hal ve çaresine bakmak için 1927’de Umumi Müfettişlikler kurulmuştu. Tali, vekillikten istifa edip Birinci Umumi Müfettişi olarak atandı. Görev alanı Kürt illeriydi.
1928’de Dersim bölgesini gezip bir rapor yazdı. Raporda şunları öneriyordu:
“Bütün Dersim'in dışarı ile ilişkisi kesilerek bu yüzden saldırılarına ve ticaretlerine engel olmak, aç kalacak halkı zamanla kendisini sığınmaya mecbur etmek, bu suretle Dersim'i fenalardan tahliye. Her tarafı esaslı suretle kapatıldıktan sonra kuşatma çemberini yavaş yavaş daraltmak ve fenalıklardan dolayı yakalananları derhal Dersim'den çıkararak Batıya atmak ve serpiştirmek. Elazığ'da bir bomba uçak filosu bulundurarak önemli suç işleyen veya hükümetin tebligatına muhalefet eden aşiret köylerini bombalamak, ziraat ve hayvanlarını imha etmek ve rahatça ikametlerine mani olmak…”
1931’de yazıp hükümete ve Genelkurmay’a sunduğu başka bir raporda ise daha açık sözlüydü:
“Dersim’e girildiğinde, öncekilerden farklı olarak her şeyi bitirip öyle çıkmalıdır.”
Hükümet rapordaki tavsiyeleri 7 yıl sonra hayata geçirdi.
Tali, 1932’de tekrar İstanbul’dan vekil seçilip Meclis’e girdi. Ama iki yıl sonra rejim ona yeniden ihtiyaç duymuştu.
1934’ün başlarında İtalya’da Mussolini iktidarı Ege’deki adaları silahlandırmaya başlamıştı ve gözünü Boğazlara diktiği konuşulmaktaydı. Gözü hep Boğazlarda olan Moskova’dan ise komünizm cereyanları esmekteydi. Türkiye, Boğazların silahsızlandırılmasını öngören Lozan hükümlerini zorlamaya çalışıyordu. Tedbir için 1934’de çıkarılan 2510 Sayılı İskân Kanunu Dahiliye Vekaleti’ne “casuslukları sezilenlerin sınır boylarından uzaklaştırma” yetkisi veriyordu.
Aynı sırada Trakya bölgesinden sorumlu İkinci Umum Müfettişliği kuruldu.
Güvenilir ve tecrübeli bir isim aranıyordu. Yeniden Dr. İbrahim Tali bulundu. İkinci kez vekillikten istifa edip, 18 Mart 1934 tarihinde İkinci Umumî Müfettişliğe atandı. Bu kez görev alanı Trakya bölgesiydi. Bulgaristan ve Romanya’dan Trakya’ya 20 bini aşkın göçmen gelmişti. Ciddi iskan sorunları bulunmakta, acil önlemler alınmalıydı.
33 gün boyunca Trakya bölgesini gezdi ve raporunu yazdı.
Raporunda sözü dolaştırıp Bizans’tan beri Trakya bölgesinde yaşayan Yahudilere getirmişti. Ve onları sadece peynirleri bozmakla suçlamıyordu:
“Yahudiler Trakya’yı Filistin’e eş yapma davasındadır. Trakya’nın bütün iktisadi kaynaklarına elini uzatmış olan bu unsurun Trakya Türkü’nün kanını daha fazla emmesine müsaade etmemek Trakya’nın inkişafı için en büyük ihtiyaçtır.”
“Trakya’da Türk hayatı, Türk iktisadiyatı, Türk emniyeti, Türk rejim ve inkilabı için muhakkak gizli bir tehlike halinde yaşayan ve bir ihtimal olarak da işçi kulüpleriyle memlekette komünizmin çekirdeğini kurmak isteyen (Yahudi) meselesini artık en köklü bir surette halletmek Türk Trakya’ya nefes vermek için kati bir zarurettir.”
İbrahim Tali, 6 Mayıs 1934’de başlayan ve 33 gün süren gezisini tamamlayıp raporunu CHP Genel Sekreteri Recep Peker’e sundu.
Ne büyük bir tesadüf ki iki hafta sonra 21 Haziran 1934’te ilk olaylar Çanakkale ve Gelibolu’da başladı.
Yahudi esnaflara yönelik taciz, boykot, mal satmamakla başlayan vahim hadiseler bir linçe dönüştü ve şehirdeki 1500 Yahudi İstanbul’a göçe zorlandı. Sonra olaylar Edirne, Babaeski, Lüleburgaz, Kırklareli’ye sıçradı. 2 Temmuzda Edirne’de, 3 Temmuzda Kırklareli, 4 Temmuzda Tekirdağ ile Çorlu ve Lüleburgaz’da tedhiş eylemleri başladı.
1933’de Edirne’de öğretmenlik yapan, Trakya’ya bir hayran kitlesi olan Nihal Atsız’ın çıkardığı Orhun dergisinin tahrikleri fitili ateşlemişti.
Edirne’de Yahudilere şehri terk etmeleri için 24 saat süre verildi. Kırklareli’de olaylarda Yahudilerin oturduğu evler taşlandı, yağmalandı, hahamların zorla sakalları kesildi. Yahudiler trenlere atlayıp İstanbul’a kaçmaya başladılar.
Olaylar günlerce basında hiç yer almadı. 25 Haziran 1934 günü Cumhuriyet’te Abidin Daver’n "Hem Nalına Hem Mıhına" köşesinde Trakya’nın kritik önemi anlatıldıktan sonra Umumi Müfettişlik kurulması övülüp şöyle deniyordu: “Türklük Trakya’ya bütün kuvvetiyle ve sımsıkı basmağa mecburdur.”
Bir süre sonra Ankara olaylara el koydu, İsmet Paşa suçluların cezalandırılacağını söyledi, soruşturma başlatıldı, aralarında devlet görevlilerinin de olduğu bazı isimler tutuklandı.
25 Haziran’da olaylar sürerken Türkiye’yi ziyaret etmekte olan İran Şahıyla birlikte Çanakkale’ye gelen Atatürk’ün önüne atlayan Çanakkale’nin Yahudi eşrafından Avram Palto’yla arasında geçtiği söylenen diyalog meşhurdur:
– Paşam, bizi kovuyorlar. Biz ne yapacağız? dedi.
– Ben Paşam, Çanakkale Musevilerinden Avram Palto.
– Sizi kim kovuyor? Hükümet mi? Kanun mu? Polis mi? Jandarma mı? Bana söyle dedi.
Bu Musevi vatandaş durakladı, şaşaladı. Biraz sonra kendini toparlayarak cevap verdi:
– Hayır paşam halk kovuyor.
Atatürk, bu adamın yüzüne dikkatle baktı, gülümsedi:
– Halk isterse beni de kovar dedi ve yürüdü.”
Olanlar olmuştu. Trakya’nın yüzlerce yıldır yerlisi olan 20 bin Yahudi önce İstanbul’a sonra da İsrail’e doğru göç etti. Bizans’tan itibaren Avrupa’nın her yerinden zulümlerden kaçan Yahudilerin sığındığı, Tevrat eğitimi verilen okullarıyla Yahudilerin Kudüs ve İstanbul’la birlikte en önemli şehirlerinden biri olmuş, Sabetay Sevi’nin yaşadığı, Ellias Cannetti’nin atalarının göçtüğü Edirne’de bugün bir tek Yahudi yaşıyor.
Aynı yıl soyadı kanunuyla Dr. İbrahim Tali’ye Atatürk tarafından bir soyadı verildi.
Önceden raporlarında her şeyi görüp tespit etmesinden hareketle: Öngören…
.....
1934 Trakya Olayları üzerine bu yazıda da yararlanılan iyi bir kaynak için bknz: Rıfat N. Bali, 1934 Trakya Olayları, Kitabevi, 2008.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025