Yıldıray OĞUR

PKK- MİT görüşmelerinin internete düşen ses kaydında eski MİT Müsteşar yardımcısı Afet Güneş şöyle diyor: “Habur bizim iki buçuk senedir neredeyse yürüyen tüm ilişkilerimizin Ankara’dan başlayarak söylüyorum özelde kırılma noktasını oluşturdu.”
Aslında bu cümle tek başına bütün bu görüşme sürecinin bir özeti gibi..Sesini duyduğumuz bu görüşmelerin kısa bir hikâyesi daha önce bu köşede (PKK-devlet İsviçre Görüşmeleri- 26 Mayıs 2011) anlatılmıştı.
1993’ten beri başlayan ve çeşitli dönemlerde çeşitli saiklerle ve farklı iktidarlar tarafından yürütülen PKK ile temasların sondan bir önceki serisi olan bu görüşmeler, Afet Güneş’in de söylediği gibi 2006 yılında Ankara’da başladı. MİT Müsteşarı Emre Taner’in girişimiyle başlayan görüşmelerde ilk temas kurulanlar arasında Ahmet Türk gibi sivil Kürt siyasetçiler vardı. Ankara’daki görüşmelere daha sonra 20 yıl sonra cezaevinden çıkan PKK’nın cezaevleri yöneticisi Sabri Ok’la devam edildi. Bunu geçen yıl Taraf’ta yayımladığımız hizmete özel bir Emniyet İstihbarat kitapçığından biliyoruz. Kitapçıkta 2006 yılında Ankara’da, bir yıl önce cezaevinden çıkan PKK’nın cezaevi sorumlusu Sabri Ok ile MİT görevlileri arasında yürütülen temaslardan bahsedilmekteydi.
2005 yılında Kandıra Cezaevi’nden serbest bırakılan Ok, 1998 ateşkisende de temas kurulan isimlerden biriydi. yani ankara’nın yabancısı değil. Manisa’da askerliğini bile yapıp Türkiye’de Kürt siyasetindeki en üst düzey eş’li görevlerden birine oynarken bir anda hakkında açılan bir dava üzerine yurt dışına çıkıyor Ok. (Ses kaydının bir yerinde bu yüzden “Benim hakkımda iddianame hazırlandığı söyleniyor. Bir tarafta kapatılırken bir tarafta açılıyor” diyor.)
Görüşmeler sürerken Türkiye 2007’deki cumhurbaşkanlığı ve emuhtıra kriziyle karışıyor. Seçimlerin ardından görüşmeler Ankara’dan Avrupa’ya taşınıyor. Bu arada Sabri Ok’un da PKK’nın Avrupa sorumlusu olduğunu hatırlatmak gerek. Görüşmelere muhtemelen karşılıklı güven sorusuna aşmak için ve çok büyük bir olasılıkla da PKK’nın talebi üzerine üçüncü ve tarafsız bir ülkenin moderatörlüğü altında yeni bir formatta devam ediliyor.
Bu ülke Oslo’nun adı çok geçtiği için Norveç değil, benim ulaştığım kaynaklara göre İsviçre. Daha önce Oslo’da yürütülen Filistin-İsrail barış görüşmelerinde de ses kaydının yer aldığı videodaki teknik adıyla söylersek “koordinatör ülke” olan İsviçre’deki conflict resolution konusunda uzmanlaşmış bir vakıf arabuluculuk yapıyor PKK devlet arasında.
Bu vakfın Swisspeace olarak bilinen Swiss Peace Foundation olduğu yolundaki iddiaları dün merkezi İsviçre’nin Bern şehrinde olan vakfa sordum. Vakfın içindeki bu konuda çalışan merkezin (Center for Peacebuilding) yöneticisi olan Roland Dittli “böyle giz kapaklı görüşmelerle ilgili bir çalışmaları” olmadığını söyledi. O halde İsviçreli adı belirsiz bir kurumun kolaylaştırıcılığıyla ses kaydındaki birinci, ikinci, üçüncü Oslo diye bahsedilen beş görüşme yapılıyor. Ama bu tüm görüşmelerin Oslo’da yapıldığı anlamına gelmiyor. Avrupa’daki ilk görüşme Oslo’da yapıldığı için bundan sonraki görüşmeler de Oslo olarak adlandırılıyor. Görüşmeler Erbil, Süleymaniye, Almanya’nın da aralarında olduğu farklı yerlerde yapılıyor. Sesini duyduğumuz son görüşme için hakkında kırmızı bültenle arama kararı olan Mustafa Karasu’nun bir uçağa atlayıp Oslo’ya gitmiş olması zor. Muhtemelen bu görüşme Erbil ya da daha da büyük ihtimalle Süleymaniye’de gerçekleşti. O yüzden koordinatör ülke temsilcisi dağa çıkmaktan, Avrupa’ya gitmekten bahsediyor.
Ses kaydını duyduğumuz görüşmenin tarihi ise muhtemelen 2009’un sonu 2010’un başları. Ve yine muhtemelen trafiğin son görüşmesi bu.
Afet Güneş’in dediği gibi bu uzun görüşme trafiğinin kırılma anı Habur.
Habur’daki fiyasko ve ardından gelen Reşadiye baskını yüzünden Başbakan adına Hakan Fiden orada zaten. Fidan o görüşmeye ses kaydında Başbakan’la çözüm konusunda yüzde 95 uyumlu olduğunu söylediği Öcalan’la görüşerek gidiyor. Muhtemelen Öcalan böyle düşünüyorsa sorun kimde o halde sorusuna bir yanıt üzere. Görüşme kayıtlarından sorunun kimde olduğunu gördükleri anlaşılıyor.
Fidan görüşme boyunca sürekli olarak “şu tutuklandı, bu yapılmadı” tartışmasının bırakılıp siyasi bir müzakere yapılması gerektiğinin altını çiziyor. ‘Hükümet risk alıp bu adımları atarken PKK’nın her adımı kendi zaferi gibi sunmasının yanlış olduğunu’ vurguluyor. Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş de Sabri Ok’u açılımları, demokratikleşme adımlarını kullanıp metropolleri patlayıcıyla doldurmakla suçluyor. Habur ve Reşadiye sonrası bile süren bu görüşmelerin devlet tarafı açısından çökmesinin nedeni tam da bu. PKK’nın görüşmeleri güncel örgütsel çıkarları için kullanması, siyasi bir kalıcı çözüm perspektifine sahip olmaması.
Görüşmeleri çökertip 2010 yazında dördüncü savaş dönemini açan PKK açısından da sorun bu aslında. Bu görüşme sürecinde siyasi müzakereyi yapacak, inisiyatif alacak Öcalan ona ısmarlanan bir yol haritası ve upuzun mektuplar dışında devre dışı çünkü.
Öcalan sesini duyduğumuz bu görüşmeler için son görüşme notlarında pek de iyi konuşmuyor:
“2006’da bana çağrıda bulundular. Ahmet Türk onlar üzerinden haber gönderdiler. Bize karşı tasfiye politikalarında başarılı olamayınca, ateşkes için bana haber gönderdiler. Ben tam ikna değildim ama bir çağrıda bulundum. Ahmet Türk onlar politika geliştiremediler. DTP de başarısız kaldı. Bana göre o dönemde yapılan, bir hataydı. Bunun oyun olduğu da sonradan anlaşıldı.”
Sözlerinin devamında Öcalan, “oyun” dediği bu görüşmelerle, kendisiyle yürütülen görüşmeleri birbirinden net bir şekilde ayırıyor: “Birincisi, şimdi bu gelen ve benimle görüşen heyet iyi niyetli bir heyettir. Bu heyet gladio ile bağlantılı değildir.Bu konuda eminim.”
İsviçre barışı çöküyor. 2010 yazında başlayan çatışmalardan sonra 15 Ağustos 2010’da Ramazan Ateşkesi ilan ediliyor. Bundan sonra muhatap doğrudan Öcalan oluyor. Tam ‘barış konseyinden’ bansedilirken, ‘eski görüşülenler’ savaş çıkarmasın mı? Bu barış burada bitmez yani...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- “Marg bar Amrika!” nereden çıkmıştı?
21.06.2025 - Türkiye’de legal siyaset yapmak mı, İsrail’in proxy örgütü olmak mı?
18.06.2025 - Mesele dış politika ve güvenlik, aptal!
16.06.2025 - Tıraşçı Ahmet’in oğlu nasıl CHP’li oldu?
15.06.2025 - Greta’nın büyüklüğü bizi küçültür mü?
11.06.2025 - İzmir Limanı’ndaki hamallar greve gittiğinde..
8.06.2025 - Kürtler Türkiye’ye ne zaman gelmişti?
4.06.2025 - Bir grevin anlattığı
2.06.2025 - PKK’nın sahiden silah bıraktığının delili…
1.06.2025 - Aslanların sırtlanlara yedirilmesine dair ibretlik bir hikaye
26.05.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
faruk tuncay
Gülün ziyaretinin perde arkası da perde önü de, RTE sonrası bu işin Gül ile götürüleceğinin açık seçik belirtilmesiydi. Performansı da planlı, programlı idi. Hayırlı olsun!
faruk tuncay
Gülün ziyaretinin perde arkası da perde önü de, RTE sonrası bu işin Gül ile götürüleceğinin açık seçik belirtilmesiydi. Performansı da planlı, programlı idi. Hayırlı olsun!