Yıldıray OĞUR
Adını Google’a yazdığınızda (Sedat Peker’in adını anmasından sonra üretilen içerikler dışında) karşınıza içinde “anlamlı bağış”, “yardım”, “büyük jest, “yardımına koştu” geçen haberler çıkıyor.
Hayırsever bir iş insanıyla karşı karşıya olduğunuzu düşünüyorsunuz.
Bazılarını okuyalım:
“Ülkemizin tanınmış iş insanlarından Halil Falyalı bir ilke daha imza atarak bulunması oldukça güç Kovid-19 için geliştirilmiş hayat kurtaran yeni nesil ilaçlardan 100 adet bağışta bulundu.”
“Ülkenin önde gelen iş insanlarından Halil Falyalı ile Hüsnü Falyalı, Mart ayındaki kapanma sürecinde olduğu gibi, içinde bulunduğumuz süreçte de ihtiyaçlı vatandaşlara yardım eli uzatıyor. Ancak bu kez, sadece Girne’deki değil; ülke genelindeki 10 bin aileye gıda yardımı yapılacak."
“Ailenin yardımına iş adamları Halil Falyalı ve Hüsnü Falyalı’nın yetiştiği kaydedilen açıklamada, evin yaşanabilecek bir şekilde tadil edildiği belirtildi.”
“Elazığ’da yaşanan deprem felaketinin ardından ülkemizin en değerli iş insanlarından birisi olan Halil Falyalı depremzedelere yardımda bulundu.”
“Elazığ depremi sonrası TV8’de bu akşam Acun Ilıcalı’nın düzenlediği yardım kampanyasına KKTC’den katılarak 170 bin TL bağışta bulunan iş insanı Halil Falyalı, bu tür olayların yaşanmamasını diledi”
“Falyalı, Denktaş Anıt Mezarı’nı yaptırmak için Başbakanlığa resmen başvurdu.”
“Halil Falyalı’dan Baf şehitleri için anlamlı bağış”
“Halil Falyalı’dan örnek davranış.”
2019-2021 yıllarına arasına ait haberler böyle uzayıp gidiyor.
İsmini İngilizce arattığınızda 2004 yılında İngiliz futbol kulübü Fullham’ı almak istediğine dair İngiliz gazeteleri ve Reuters’ta çıkmış haberler karşınıza çıkıyor.
Madalyonun bir yüzünde Kıbrıslı, zengin, hayırsever bir iş insanı var.
Zaten, Sedat Peker’in videosundan sonra da Kıbrıs’ta oteli, casinosu ve bahis siteleri olan bir iş insanı olduğu yazıldı. O da kendisini böyle savundu.
Ama sahibi olduğu “yedi yıldızlı” olma iddiasındaki Les Ambassadeurs Hotel & Casino’su 2017 yılının aralık ayında açılmış.
Peki ya öncesi?
Kıbrıs kaynaklı haberlerde Mağusalı bir aileden gelen Falyalı’nın casinolarda bodyguardlık yapan bir gençken böylesine bir zenginliğe ulaşması şüpheyle anlatılıyor.
Daha fazla ayrıntı yok.
2017 yılının sonunda otel ve casino sahibi olmadan önce ne iş yaptığıyla ilgili üç eski haber bir fikir veriyor.
İlk haber 2007 yılında yapılan “Game Over” adlı bir operasyona ait.
İstanbul Emniyeti’nin çıkar amaçlı suç örgütü kurarak internet üzerinden kumar oynatıp haksız kazanç sağladıkları öne sürülen kişilere yönelik düzenlediği “Game Over (Oyun bitti)” operasyonunda hakkında iddianame düzenlenen sanıklardan biri Halil Falyalı’nın kardeşi Hüsnü Falyalı’ydı. “Suç örgütüne üye olmak” ve “zincirleme biçimde kumar oynatma suçuna katılmak” suçlarından 1 yıldan 4 yıl 9'ar aya hapis istemiyle yargılandı. Halil Falyalı’nın verdiği bilgiye göre kardeşi Türkiye’ye gidip ifade verdi ve bu davadan beraat etti.
İkinci haber 2009’dan:
“İşadamı Şaban Emre’yi afsalt ihalesine girdiği için tehdit ettikleri iddia edilen ve “mülke tecavüz” ve “taciz” suçlarından geçtiğimiz Perşembe günü polis tarafından gözaltına alınan Halil Falyalı, Ali Falyalı ve Sabri Yıldırım, önceki gün çıkarıldıkları Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde serbest bırakıldı. Polisin olağanüstü güvenlik önlemeleri altında mahkemeye getirilen zanlılar, tahkikat duruşmasında serbest bırakıldı.”
Sonra 2011’den bir haber:
“CTP’li Ömer Kalyoncu, Halil Falyalı tarafından tehdit edildiğini iddia etti. Meclis’te konuşan Kalyoncu, bir arazinin satışıyla ilgili yaptığı konuşmanın ardından Halil Falyalı’nın kendisini aradığını ve “Neden benimle uğraşıyorsun? Senin İstanbul’da çocuğun da var” diyerek çocuğuyla tehdit ettiğini savundu. Falyalı’nın Cumhurbaşkanı Eroğlu ile de yakın ilişkisi var.”
Ama daha aydınlatıcı bilgiler İngilizce aramada çıkıyor.
Court Listener, ABD’de mahkeme evraklarına herkesin ulaşabilmesi için açılmış kamu sitelerinden biri.
İddianamelere, tutuklama belgelerine ücretsiz ya da bazılarına küçük ücretler karşılığında ulaşabiliyorsunuz.
Court Listener sitesinde Halil ve Hüsnü Falyalı kardeşler hakkında 2015-2016 yıllarına ait 14 kayıt var.
Bunlar yazılı ifadeler, iddianameler, tutuklama kararları, mahkeme kayıtlarından oluşuyor.
3 Temmuz 2015 tarihli Virginia Doğu Bölgesi Mahkemesinde açılmış bir davada verilmiş yazılı ifadeyi ücretsiz okumak mümkün.
https://www.courtlistener.com/docket/6250079/2/united-states-v-falyali/
Bu ABD devletinin Halil ve Hüsnü Falyalı ile Özgür Demir’e karşı açtığı davada verilmiş bir yazılı ifade.
Falyalılar hakkındaki tutuklama kararının dayandığı bu yazılı ifadeyi veren Timothy D. McGrath, DEA yani ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi’nin 20 yıllık özel ajanlarından biri.
Falyalılarla ilgili soruşturmayı o yürütmüş.
Çok kapsamlı, ajanların kullanıldığı, yem için yüklü miktarda paraların harcandığı bir soruşturma olduğu anlaşılıyor.
İfadesinin başında Falyalı kardeşlere yönelttiği suçlamayı şöyle özetlemiş DEA özel ajanı: “Kıbrıs’tan Türkiye’ye ve İngiltere’ye eroin naklettiklerine, bu uyuşturucu satışının gelirlerini akladıklarına, aralarında ABD’nin de olduğu dünyanın başka bölgelerine uyuşturucu satışı için işlemler yaptıklarına inanıyoruz.”
İddia; telefon görüşmeleri, içlerine sokulan bir ajanın ifadesi, para transferleri, fiziki takipler ve ABD devlet kurumlarının verdiği bilgilere dayanıyor.
Kıbrıs’tan İngiltere’ye havayolu kargosuyla meyve ve sebzeler arasında saklanmış kilogramca eroin kaçırdıkları tespit edilmiş.
2012 yılında Falyalı kardeşlerle birlikte yargılanan Özgür Demir İngiltere’de 18 kg eroinle yakalanmış.
Mayıs 2011’de Falyalı kardeşler Kıbrıs’ta görüştükleri davada CS-1 olarak kodlanan tanığa, Türkiye ile Kıbrıs arasında uyuşturucu taşımacılığında kullanılmak üzere ABD’den ticari bir bot aldıklarını, bu botun iyi havalarda 500 kilo uyuşturucuyu 40 dakikada Mersin’den Mağusa’ya taşıyabildiğini anlatmış.
Daha sonra ikinci suçlama olan kara para aklamasıyla ilgili yapılan operasyonların ayrıntıları anlatılmış.
DEA, parayı nasıl akladıklarını doğrudan Falyalılardan öğrenmiş.
2012’de bir DEA ajanı, kara parasını ABD’den Bulgaristan’daki bir hesaba aktarabilmek için onlarla temasa geçmiş. Süreç hakkında onlarca telefon konuşması yapmışlar.
Bu konuşmaların ardından DEA’ya ait ABD’deki gizli bir hesaptan Halil Falyalı’nın Kıbrıs’taki bir şirket adına açılmış İş Bankası’ndaki hesabına önce 44.750 dolar, ardından 100 bin dolarlık ödemeler gönderilmiş.
Falyalı bu ödemelerden yüzde 10 komisyon ve masrafları alarak paraları Bulgaristan’daki yine DEA’nın açtırdığı gizli hesaba aktarmış. Yani para aklama an be an izlenip, tespit edilmiş.
Falyalı, Cüneyt Özdemir’in programında, hakkında ABD’de açılan bu davadan bahsederken uyuşturucu ile ilgili iddialardan hiç bahsetmeden şöyle dedi:
“Bir DEA raporundan bahsediliyor. Doğrudur basından gördük. 30 bin doların aklanmasından dolayı bir soruşturmadan bahsediliyor. Bir adam 30 bin doların aklanmasından böyle bir soruşturma yer mi? FETÖ'den tutuklu olan Metin Topuz aradı, görüşmek istedi. Görüşmedim.”
Konuyu DEA’dan, FETÖ’ye bağlama hızı gayet profesyonelce.
Peki, 2015’de ABD’de hakkında DEA soruşturması sonucu uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklamadan dava açılmış ve tutuklama kararı çıkarılmışken Falyalı KKTC’de ne yapıyordu?
2015 yılında Kıbrıs gazetelerinden bir haber okuyalım şimdi de:
“Ünlü casino müdürü H. A. Vegas standartlarında casino açıyor... Ülkemizin ünlü işadamlarından Halil Falyalı ve Veysel Şahin'in sahibi olduğu, yakında açılacak olan otelin casinosu Atıcı'ya emanet.”
Böylece geldik konunun en kritik isimlerden birine; Veysel Şahin.
Veysel Şahin, Sivaslı bir ‘iş insanı’. Kıbrıs’ta büyük gayrimenkul yatırımları var.
Peki paranın kaynağı nereden geliyor?
Cevabını 2016 yılında İstanbul Emniyeti’nin yaptığı Handikap adlı sanal bahis çetesi operasyonundan aldık.
Şahin, “1xbet, Fortizsbet, Betvigobet, Marimbet, Erabet, Kolonybet, Jollybet, Astecbet” diye giden onlarca sanal bahis sitesinin sahibi.
MASAK verilerine göre Şahin’in yönettiği bahis ve kumar çetesi yıllık 5 milyar euroya hükmediyor.
Bunun merkezi de Kıbrıs.
2016’daki operasyonda çeteden 45 kişi gözaltına alınıp tutuklandı. Fakat iki kişi yakalanamadı. O günkü haberlerden okuyalım:
“Çetenin Türkiye ve Kıbrıs ayağının başı Veysel Şahin ve onun koruması Halil Falyalı ise halen firari.”
Gazetecilerin manşetlerinden düşmeyen operasyonun iki tepe ismi Veysel Şahin ve Halil Falyalı’yı KKTC’den Türkiye’ye getirmeye devletin gücü nedense yetmemiş.
Hatta sanal bahis çetesinin firari lideri olarak aranırken Veysel Şahin, kameraların karşısına KKTC’de Birinci Lig’de oynayan Ozanköy Futbol Kulübü’nün fahri başkanı olarak çıkmış.
http://www.arenasporkolik.com/futbol/veysel-sahin-ozankoy-fahri-baskani-oldu-h12601.html
Hatta onun desteğiyle KKTC’nin ikinci liginden süper ligine çıkan bu mahalle kulübü, büyük bir transfer de yapmış. Beşiktaş’ı şampiyon yapan Sergen Yalçın, Veysel Şahin ile anlaşarak, Ozanköy’ün futbol direktörü olmuş.
https://www.star.com.tr/spor/sergen-yalcin-ozankoy-takiminin-futbol-direktoru-olacak-haber-1214491/
Şahin o kadar rahatmış ki Sivas’ta yaşayan babası ağaçtan düşüp kalçasını kırınca 2017’nin temmuz ayında özel uçakla babasını görmeye Sivas’a gelmiş.
Özel uçağıyla KKTC’ye dönmeye hazırlanırken yakalanmış ve Silivri Cezaevi’ne gönderilmiş
Fakat, Veysel Şahin’in tutuklanmasından sonra bir sürü tuhaflık yaşanmış.
Star gazetesinden Kemal Gümüş, bu tuhaflıklar üzerine “Kim bu Veysel” başlıklı bir haber yazmıştı. Ondan okuyalım:
“Şahin’in 18 Temmuz tarihinde yakalanarak tutuklanmasından sonra savcılık hiçbir dosyada görülmemiş bazı gelişmelerin yaşandığını tespit etti. Şahin’in tahliyesi için adeta seferber olan yüzlerce nüfuzlu ismin Ankara, İstanbul ve Kıbrıs arasında inanılmaz bir görüşme ve bürokrasi trafiği başlattığı belirlendi. Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Şahin için dört bir koldan girişimde bulunan adamlarının bunun için çalmadık kapı, görüşülmedik hukukçu ve bürokrat bırakmadığı ancak tüm çabalarının savcılığın sağlam dosyası karşısında neticesiz kaldığı öğrenildi. Şahin’in tahliyesi için Ankara ve İstanbul’da ortaya adeta servetlerin döküldüğü iddiaları üzerine Büyükçekmece Başsavcılığı Adalet Bakanlığı’na yazı yazarak Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Veysel Şahin ile kimlerin görüştüğünün tespit edilmesini istedi. Silivri 1 Nolu L Tipi kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nün gönderdiği cevabi yazıda ise şok bir veri ortaya çıktı. Buna göre Veysel Şahin’i sadece iki ay içinde 103 avukat tam 303 kez ziyaret ederek bir rekora imza atmış.”
https://www.star.com.tr/politika/kim-bu-veysel-haber-1272442/
2018 yılının Nisan ayında ise daha da tuhaf bir şey oldu.
Meşhur avukatlarından birinin girişimiyle Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi itirazları haklı bularak Veysel Şahin ve 3 adamının tahliyesine karar verdi.
O tahliye kararı sonrası yaşanan tuhaflıkları da Hürriyet’ten Toygun Atilla’nın haberinden okuyalım:
“Tahliye kararları aynı gün içinde faksla Metris ve Silivri cezaevlerine gönderildi. Şahin’in adamları 13 Nisan 2018 saat 20.00 sıralarında Metris Cezaevi’nden salıverildi. Aynı saatlerde Silivri Cezaevi’nden salıverilmesi beklenen Şahin’in tahliyesi ise bazı eksikliklerden dolayı gerçekleşmedi. Bu sırada ise Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Şahin ve adamlarının tahliyesine itiraz ederek yakalama kararı çıkarılması için aynı mahkemeye başvurdu. Aynı gün yani 13 Nisan 2018’de saat 22.00 sıralarında toplanan Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Şahin ve adamları hakkındaki tahliye kararının kaldırılmasına ve haklarında yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti.”
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/4-saatlik-skandal-baron-kaldi-adamlari-kacti-40855317
Şahin, hapisten çıkamadan tekrar yakalandı.
Kararın geri dönmesinde HSK bile devreye girmişti. Bunu da Sabah’tan Nazif Karaman’ın haberinden öğrenmiştik:
“Veysel Şahin’i aldığı hapis cezasından zorlama bir kararla kurtarmak istediği iddia edilen 2 Ağır Ceza Hâkimine, Hâkimler Savcılar Kurulu (HSK) müdahale etti. 2 hâkim, açığa alındı ve haklarında soruşturma başlatıldı.”
Veysel Şahin, yargıda yaşanan güç savaşlarının ardından hapiste kaldı.
Ama soruşturmanın iki numaralı ismi olan Halil Falyalı, bu soruşturma kapsamında Girne’den İstanbul’a getirilemedi.
Peki, bütün bunlar olurken Falyalı ne yapıyordu?
Soruşturmanın başlamasından bir yıl sonra 2017’nin Aralık ayında Veysel Şahin ile ortak olduğu yedi yıldızlı Les Ambassadeurs Hotel & Casino’sunu tek başına açtı.
https://haberkibris.com/kuzey-kibrisin-ilk-7-yildizli-hoteli-hizmette-2017-12-28.html
ABD’de bir mahkemede tekne alıp Mersin-Mağusa arasında uyuşturucu nakliyatı yaptığıyla ilgili bir DEA özel ajanının iddiaları bulunan Falyalı, 2018 yılında otelinin önünde bir yat limanı inşaatına başladı.
http://www.haberatorkibris.com/girneye-yeni-yat-limani-18460h.htm
2019 yılında Girne’deki balık lokantasının açılışı ise neredeyse KKTC bakanlar kurulu toplantısına döndü:
“Falyalı’nın yeni balık restoranının açılışını Başbakan Ersin Tatar, Turizm ve Çevre Bakanı Ünal Üstel, Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Enerji ve Ekonomi Bakanı Hasan Taçoy, Sağlık Bakanı Ali Pilli, Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü yaptı.”
https://www.kibrisgazetesi.com/magazin/kibrisin-en-iddiali-balik-restorani-hizmette-h78858.html
Bu arada otelinin önündeki yat limanı da tamamlandı.
Kıbrıslı ve Türkiye’den siyasetçiler ve sanatçılarla iyi ilişkileri olduğu anlaşılan Falyalı’nın adı bütün bunlara rağmen Türkiye’de Peker videolarına kadar bilinmiyordu.
Ama 2020 yılında Türkiye’de bazı köşe yazarları aynı anda Falyalı ile ilgili yazılar yazmışlardı.
15 Kasım 2020’de ilk yazı Star gazetesinden Ersoy Dede kaleme aldı: “Yasa dışı bahis şebekeleri yolun sonuna geldi.”
O günlerde ortada bir bahis soruşturması yoktu.
Yazıyı Twitter’dan “İngiltere bağlantılı yasa dışı bahis operasyonunda da aynı isim çıkıyor karşımıza, Almanya bağlantılı operasyonda da.. İyi de kim bu Halil Falyalı?” diye duyuran Dede, 2007 yılında yapılan Game Over soruşturmasını anlatıp, konuyu Halil Falyalı’ya getirmişti:
“Buradaki organizasyonun KKTC ayağında Halil Falyalı ismini görüyoruz.. Peşinden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Game Over adıyla çok büyük bir sanal bahis operasyonu yaptı.. Hatta bu operasyonu layıkıyla yapabilmek için polis ciddi ciddi para kaptırdı bu çeteye.”
Tuhaf olan yazı gelmekte olan bir operasyonu duyuruyordu:
“Ve sıkı durun. Bütün bu trafiği bilmesi gereken yerler biliyor.. Çok kısa süre içinde çok sarsıcı operasyonlar yapılacağını söyleyeyim şimdilik sadece. Operasyona verilen isim gibi yani süreç; ‘game over’.”
https://www.star.com.tr/yazar/yasadisi-bahis-sebekeleri-yolun-sonuna-geldi-yazi-1587595/
Bir gün sonra 16 Kasım 2020’de Türkiye gazetesinden Cem Küçük, benzer içerikli bir Halil Falyalı yazısı yazdı: "Peki bu yasa dışı bahis ve kumarın KKTC ayağında kim var? Halil Falyalı. Temmuz ayında yapılan operasyon ve düzenlenen iddianamede Halil Falyalı ve diğer üyelerin zincirleme kumar oynatma suçunu nasıl işledikleri anlatılıyor"
https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/cem-kucuk/616238.aspx
O yazının sonunda da gelmekte olan bir operasyon ilan ediliyordu:
“Polisin tespit ettiği yasa dışı kumar oynatılan sitelerden biri maksipara.com sitesi. Burası da Halil Falyalı’nın kardeşi Hüsnü Falyalı ya ait Yakın zamanda bu şebekelerin hepsinin çökertildiğini göreceğiz. Yasa dışı bahis artık ne pahasına olursa olsun bitmeli”
Küçük, 9 gün sonra neredeyse aynı içerikte bir Falyalı yazısı daha yazdı.
Yazıda, 2016 yılında yapılmış operasyondan bahsediliyor, “Kıbrıs’ta yasa dışı bahis Mustafa Akıncı zamanında zirve yapmış. Yeteri kadar mücadele edilmemiş” deniyordu, sonunda yine konu Falyalı’ya bağlanıp, 9 gün önceki yazıdaki gibi bir operasyonun geldiği ilan ediliyordu:
“Kıbrıs’ta birçok suça adı karışan ve uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı öne sürülen Falyalı’nın şebekenin Türkiye'ye ve Kıbrıs ayağının korumalığını yaptığı bilgisi soruşturmayı başka bir boyuta taşıdı. Falyalı ismi sebebiyle döviz büroları arasındaki para transferlerinin de uyuşturucu parasıyla yapılmış olabileceğini ortaya çıkardı... Devletimiz uyuşturucu ve yasa dışı bahis arasındaki ilişkiyi de uzun zamandır tespit etmiş durumda. Zamanla daha büyük operasyonlar gelecek ve yasa dışı bahis oynatıp uyuşturucu ticareti yapanlar yargıya hesap verecek.”
https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/cem-kucuk/616357.aspx
Bir gün sonra Star’da Dede de neredeyse aynı argümanlarla ikinci Falyalı yazısını kaleme aldı:
“Yasa dışı bahis ve terörün finansmanı” başlıklı yazı 11 gün önceki yazıdan farksızdı, o da Akıncı döneminde yasadışı bahisle mücadele edilmediğini söylüyor ve yazı yine aynı finalle bitiyordu:
“Operasyon geliyor.”
“Bakın bu sistemin KKTC ayağında bir isim sürekli karşımıza çıkıyor.. Halil Falyalı.. Döviz büroları üzerinden valizle taşınan paranın da karşılayıcısı, elektronik cüzdan üzerinden yapılan fintek transferlerinin de karşılayıcısı aynı isim.. Ve bugüne kadar Mustafa Akıncı döneminde KKTC’de çok rahat hareket etmiş.. Türkiye ve KKTC ayağında da hep aynı isim ve yapı çıkıyor karşımıza.. Bugünlerde, o yapıya da operasyon geliyor.”
https://www.star.com.tr/yazar/yasadisi-bahis-ve-terorun-finansmani-yazi-1590027/
10 gün arayla iki gazeteden iki köşe yazarının dört yazı yazıp ilan ettikleri o operasyon gelmedi.
Bu yazıların ve tweet'lerin bir kısmı daha sonra silindi ya da mahkeme kararıyla kaldırıldı.
ABD’de uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklamadan hakkında tutuklama kararı olan, Türkiye’de yasa dışı bahis soruşturmasında ele başlardan biri olarak geçen Falyalı’nın lokantasını açan Başbakan Ersin Tatar, Ekim 2020’de Türkiye’nin açık desteğiyle KKTC Cumhurbaşkanı seçildi.
Türkiye’nin yerli ve milli sloganlarla, hamasetle, bol bayrak, vatan edebiyatıyla Kuzey Kıbrıs’a layık gördüğü işte böyle bir ülke olmak.
Her şey 1996’da Türkiye’de kumarhanelerin yasaklanıp, bu sektörün, bütün diğer aktörleriyle KKTC’ye taşınmasıyla başladı.
Bu 25 yılda KKTC, suçluların rahatça saklandığı, kumarhane, sanal bahis, uyuşturucu, mafya, kara para cenneti haline geldi.
1996 yılında bu kararla adanın bir mafya, kara para suç merkezi haline geleceğini gören Kutlu Adalı, yazılarında yetkilileri uyarmaya çalışmıştı.
25 yıl sonra geldiğimiz şu tablo, Kutlu Adalı cinayetinin 25 yıldır neden faili meçhul kaldığını tek başına anlatıyor.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025