Cafer Solgun
1 Ekim 2024 günü parlamentoda “tokalaşma” ile başladı ve halen DEM Parti İmralı heyetinin siyasi partilerle gerçekleştirdiği görüşmelerle devam ediyor. Konunun çok gerekmedikçe “güncel” boyutlarına girmeyeceğim; ilgilisi zaten takip ediyordur. Kimsenin özel olarak “amigosu” veya “karşıtı” olmadan sürecin önemli gördüğüm yönleriyle ilgili düşünce ve değerlendirmelerimi paylaşmaya devam edeceğim. Hemen belirteyim; kimsenin özel olarak “yandaşı” veya “karşıtı” olmamak, elbette ki “tarafsızlık” demek değil! Bu tür konularda “tarafsızlık” kadar tuhaf, tutarsız ve “yok öyle bir dünya” dedirten bir tavır olamaz. Tabii ki sahici ve kalıcı bir barıştan yana tarafım. Herkes için demokrasi, herkes için adalet ve özgürlük değerlerini savunuyorum. İddiam ve çabam, bu kavram ve değerleri gerçekten sahiplenmek, savunmaktır.
“Gerçekten” diye vurgulamamın nedeni, herkesin kendince sahip olduğu ideolojik hassasiyetlerle bağlanmış bir tarifinin olmasıyla ilgili. Herkesin kendine göre bir “demokrasi” anlayış ve algısı olduğu gibi, herkesin kendine göre bir “barış” anlayış ve algısı var. Mesela MHP lideri Devlet Bahçeli’ye göre konuyla (Kürt sorunu) ilgili barış, “Türk-Kürt kardeşliği, terörsüz Türkiye” oluyor. Ama bu “kardeşlik” mevzuu oldukça tartışmalı. Düne kadar varlığı bile inkar edilen bir halk söz konusu neticede. “Böyle kardeşlik mi olur?” diye soracak olana verecek bir cevabınız olmalıdır; yalana, dolana, demagojiye sapmadan…
Bir başka örnek, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum. Uçum’a göre “Devlet Kürtlerin de devletidir ve Kürtler devlete sımsıkı sarılmakla yükümlüdürler.” Dolayısıyla barış, Kürtlerin bu “sarılma” yükümlülüğünü yerine getirmesiyle gerçekleşir demek ki. Dileyen sarılır, ne diyelim, ama “Hala bile kafamıza vuran bu devlete mi sarılacağız” diyene ne cevap vereceksiniz? Mesela Rojava’da gazetecilik yaparken SİHA’ların vurduğu Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın cenazelerini hala teslim alamayan aileleri nasıl sarılacaklar devlete? Roboskili aileler, “faili meçhul” cinayetlerde yakınlarını yitirenler, Cumartesi Anneleri… Uzar gider bu acılı, kanlı liste, biliyorsunuz…
Barıştan yana taraf olmak gerekir. Ama tarafı barış olanın barıştan ne anladığını da ortaya koyması asgari samimiyet gereğidir.
Kıblesi “Reis ne derse o” veya “Devlet ne derse o” olanların kafası rahat. Sıfır kilometre beyinlerini çalıştırmaları, yormaları gerekmiyor; mevzubahis barışsa barışçı, savaşsa savaşçıdırlar…
“Çözüm süreci” döneminde kalıcı bir barış için ne tür adımlar atılması gerekir içeriğinde yazdığım yazılara, hassas bölgelerde “kalekollar” yapılmasını eleştirmeme ve özellikle de sürecin (=barışın) esas olarak Rojava’da sınanacağına ilişkin görüşlerime ateş püskürüyorlardı: Yoksa sen süreci desteklemiyor musun? Yoksa sen barış istemiyor musun? Silahların susmasından, cenaze kaldırılmamasından rahatsız mı oluyorsun? Ve daha neler neler…
Çözüm sürecini destekliyor görünen aynı simalar, süreç yerle bir olunca bu kez de “Son terörist öldürülünceye kadar!” diye çığırmaya ve barış diyeni, çözüm diyeni, “terör propagandası yapıyor” diye devlete ihbar etmeye başladılar…
Şimdilerde ise Bahçeli’nin ne denli “bilge ve ulu bir şahsiyet” olduğunu dillendiriyor ve Reis’ten aldıkları “pas” ile “Bu terör örgütünün son şansı, yoksa devlet biliyor size ne yapacağını!” diyorlar. Onların “barış” algı ve anlayışları da bu: Kayıtsız şartsız kaldırıp ellerinizi teslim olun! Yoksa al sana bomba!
Ekonomik kriz, Kürt sorununun bedeli
Her yeri geldiğinde hatırlatmakta yarar görüyorum: Sorun dolaylı ya da doğrudan herkesin ilgili olması gereken bir sorun. Misal, bugüne değin ne Kürt sorunu ne de barış konulu herhangi bir eylemsel etkinlik göstermemiş olan işçi sınıfının da sorunu. Haklı olarak hayat pahalılığından şikayet eden en geniş manada emekçilerin, yoksulların da sorunu. Eğitimli, eğitimsiz milyonlarca işsiz gencin de sorunu…
Çünkü ülkenin maddi kaynakları yıllardır toplumun reel ihtiyaçlarına değil bu soruna hasredilmiş durumda. Bir ara miting meydanlarından haykırılıyordu: Bir merminin bedelini biliyor musnnuz siz? Merminin bedeli, bombanın bedeli, savaş uçaklarının bir sortisinin bedeli, bitmek tükenmek bilmeyen silahlanmanın bedeli… Gerçekten de hayli masraflı olmalı, kesin.
Rahatlıkla diyebiliriz ki, anketlere göre ülkenin bir numaralı sorunu olduğu söylenen ekonomik kriz, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, Kürt sorununda esas alınan güvenlikçi politikaların herkese ödetilen bedelidir…
Ama bu sorunun doğrudan muhatabı olanların, acısını çekenlerin, bedelini göğüsleyenlerin “bana ne ki” deme şansı yok, ardına saklanacakları bir bahaneleri de olmadığı gibi…
Devletin inkar ideolojisinin müsebbibi olduğu bir sorun nedeniyle yıllardır acı çeken, can veren bir halk, acısını, yasını, öfkesini bağrına basıp barış istiyor; devlet, görmezden, duymazdan geldiği bu isteği gereğince yerine getirmek, barış ve adalet yoluyla kendini yeniden yapılandırmak yerine hala bile “Türk olun, devlete sarılın sorun bitsin” diyor… Var mıdır tarihte bir örneği bunun?
“Türk-Kürt kardeşliği” derken, “Devlet Kürtlerin de devletidir” derken tedirgin olmamız, kuşku duymamız normal değil mi?
Tuhaflığa bakın ki son derece haklı nedenlerle tedirginliğinizi, adı konulmamış sürecin soru işaretlerini lisan-ı münasiple dile getirdiğiniz zaman, bu kez de “bu taraftan” bazıları sesini yükseltiyor: Yoksa sen barış istemiyor musun? Yoksa sen süreci desteklemiyor musun? Yoksa sen… Salaklık parayla değil nasıl olsa, bedava…
Bu satırların yazarı, Abdullah Öcalan adının “terörist başı, bebek katili, bölücü başı” gibi sıfatlar kullanılmadan anılamaz olduğu yıllarda, “Kürt sorununun barışçıl çözümü Öcalan yok sayılarak mümkün olamaz” diye yazmış (2008), bu görüşünü ilgili her zeminde de dillendirmiştir. Bu görüşüm değişmiş değil, önceki yazımda da değindim.
Ne var ki sorun bununla sınırlı değildir. Öcalan ve arkadaşları üzerindeki tecridin kalkması, Öcalan’a barışçıl çözüme dair görüşlerini duyurabileceği imkanlar tanınması, dahası örgütün Türkiye’ye karşı silahlı faaliyetlerine son vermesi, hatta kendini feshetmesi, devletin siyasi genel af ilan etmesi; kalıcı bir barışın inşası ve çözüm adına ileriye doğru atılmış bir adım olur, olumlu bir aşama kaydedilmiş olur, yeni bir durumun önü açılır… Fakat sorun tamamen çözülmüş olmaz; çünkü sorun, Kürt sorunudur! Mevzuya Fransız kalmakta inat edenler neyse de Kürt olup da bu apaçık gerçeği anlamakta güçlük çekenlere şaşıyorum…
Bölgesel gelişmelerin sarsıcı etkileri, yeniden canlandırılmak, inşa edilmek istenen bir Türklük anlayışı ile “en az hasar, en yüksek kazanç” hesabıyla savuşturulmak isteniyor gibime geliyor. Tamam iyi niyetimizi kaybetmeyelim ama temkinli olmaktan, sorular sormaktan da vazgeçmeyelim bence…
Tarafların “mürit” trollerinin kafasının basmadığı da bu: Sana sunulan çerçeveyi sorguladığın, sorularına cevap aradığın zaman şartelleri atıyor…
Rojava ile iç içe geçti
“Çözüm Süreci” döneminde sürecin Rojava’da sınandığını ortaya koyan yazılar yazmıştım (2013). Aradan geçen yıllar boyunca bu gerçek daha da keskinleşti. Öcalan’ın kapısını çalma gereği duymaları, esas olarak, Suriye’deki alt üst oluş ve Rojava Kürtleri üzerindeki etkisiyle ilgili. Şu sözlerin tercümesi de bu kapsamda anlaşılır oluyor: “PKK Kuzey Suriye’den çekilsin, kalanlar da (YPG) silahlarını bırakıp sisteme dahil olsun.” (Hakan Fidan, 7 Ocak 2025)
Rojava, barış ve çözüm tartışmalarının sahiciliğini test eden bir önem ifade ediyor.
Sayın savcıları heyecanlandırmayı göze alarak söylemek durumundayım: Rojava’daki Kürt yönetimi (PYD) ve SDG, bugüne değin Türkiye’ye karşı son derece gerçekçi ve diyalog arayışında olan bir tutum izlediler. Türkiye’nin iddialarının aksine SDG’nin Türkiye için “tehdit” oluşturduğuna ilişkin bolca propaganda var fakat herhangi bir somut delil yok. (Ama Türkiye’nin bölgedeki paralı askerleri, SMO, Türkiye’nin askeri desteğiyle saldırgan bir tutum içerisinde.) SDG, Şam’da inşa edilen yeni yönetim ile de yapıcı bir diyalogu esas alarak yol almak istiyor; Suriye’nin bütünlüğü içerisinde otonom bir statü talepleri var.
Görünen, devletin Rojava’yı yok etmeyi hedeflediğidir. Ama bu o kadar da kolay gerçekleşecek bir hedef değil. SDG olası bir işgal harekatına karşı 100 bin civarında savaş gücü ve silahlarıyla direnir. Fakat eğri oturup doğru konuşmak lazım: Bölge düz bir coğrafya, gerilla savaşına uygun değil ve cephe savaşı ya da şehir savunmalarında, çok kan dökülür ama TSK bölgeyi kısa sürede kontrolü altına alır. Sonrasında çatışmalar sürer gider…
Fakat işin içinde ABD de var. Trump yönetiminin SDG konusunda şimdikinden farklı bir politika izleyeceğini sanmıyorum. Çünkü ABD’nin Ortadoğu poltikasında İsrail’i gözetmek, “kırmızı” çizgilerinden biri ve İsrail’in denge siyaseti ve pragmatizm için de olsa SDG’nin varlığına önem verdiği, bilinen bir gerçek. Bu durumda ABD, Türkiye’yi (ve SDG’yi) asgari bir çerçeve dahilinde uzlaşmaya zorlamayı Trump döneminde de sürdürür. HTŞ de devleti yeniden şekillendirmek çabasında iken bu tür bir çatışmadan hoşnut olmaz. Yani mesele sadece askeri manada “Bir gece ansızın geliriz” meselesinden ibaret değil…
Bu noktada, “Kürt sorununu başka kimseyi karıştırmadan kendi içimizde çözelim” söyleminin pek gerçekçi olmadığını da vurgulamalıyım. Kürt sorunu hiçbir dönem olmadığı kadar küresel güçlerin de müdahil olduğu bir bölgesel sorun niteliği kazanmıştır. Bu, inkar siyasetinin kaçınılmaz sonucu olarak şekillenen bir olgu.
Türkiye’nin Kürt sorunu Rojava ile iç içe geçmiş bir anlam kazanmışken ve üstelik meselenin Irak ve İran’la ilgili boyutları da varken, barışa dair arayış ve beklentilerin kapsamını oluşturan, ister istemez, bu tablo oluyor…
Tekraren vurgulamakta fayda var, durduğumuz yer budur: “En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir.”
Üzerinde düşünelim diye, SİHA bombardımanıyla evi başına yıkılmış bir Rojavalı annenin feryadıdır: “Ev millet çi kiriye ji ve!” (Bu millet size ne yaptı!)
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTAlbayrak’ın Gelgitleri.. 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci‘Orta Sınıf’ bu kez kazanıyor… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBen Şüheda Sena Öğütalan; masumiyetim tek teminatımdı, kâbusum oldu… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolErdoğan ve Trump 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomideki Gelişmelerin Değerlendirilmesi 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYoksa bu gelen hukuk ve demokrasi mi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset arenasında birileri hesabını yanlış yapıyor 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSumud tecrübesi bize neler söylüyor? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEller Bağlı Duruş: Barışın ve Özgürlüğün Ahlâkî Politik Çığlığı... 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanÖzgür Özel sol medyanın gazına gelmedi 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUBir fotoğrafın bana düşündürdükleri… 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAYM “vatandaşı koru” dedi… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.09.2025
14.09.2025
5.09.2025
29.08.2025
22.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025