Akın ÖZÇER
Bir önceki yazımda Zeytin dalı harekâtının başarısını, “NATO’nun Afrin bozgunu” olarak nitelemiştim. Bu görüşümü, NATO üyesi Türkiye’nin Afrin zaferini, Kuzey Atlantik Paktı’nın lideri ABD ile Avrupalı müttefiklerinin en azından bir bölümünün “müttefik” ilan ettiği, eğittiği, donattığı ve “özgür” medya ağları üzerinden “özgürlük savaşçısı Kürtler” olarak kamuoylarına takdim ettiği YPG’ye karşı kazanmış olmasıyla gerekçelendirmiştim. NATO’nun söz konusu ülkelerinin Kuzey Atlantik Paktı’nın temel ilkelerine aykırı olarak bir üye ülkeyle dolaylı olarak savaştığı ve yenilgiye uğradığı bu tablonun SSCB’ye karşı dizayn edilmiş bu örgütün artık işlevini yitirdiği ve “kâğıt üstünde” kaldığının somut bir göstergesini oluşturduğuna dikkat çekmiştim.
NATO’nun büyük ülkelerinin 1984’den bu yana Türkiye’ye fiilen saldıran terör örgütü PKK ile hiçbir bağı olmadığı iddiasıyla YPG’ye verdiği desteği hâlâ en azından siyaset ve medya alanlarında inatla sürdürüyor olması örgütün hara-kiri yapmakta olduğu anlamına geliyor. ABD’nin gerek Dışişleri gerek Pentagon sözcülerinin yaptığı Türkiye karşıtı açıklamalar, Avrupa’da Alman ve Fransız siyasetçilerinin ters çıkışları ve daha da önemlisi medyalarının sürekli dezenformasyonu gidişatın bu yönde olduğu izlenimini güçlendiriyor.
Türkiye’nin NATO’nun ana gücü olduğu için ABD yönetimi üzerinde yoğunlaştırdığı ikna çabaları dış politika gündemimizin ön sıralarında yer alıyor. ABD ile Mümbiç konusunda anlayış birliğine varılıp varılmadığı, buna uyulup uyulmayacağı, Amerikan bürokratlarının gayriciddi açıklamalarının ve Trump yönetiminin rekor düzeyde görevden aldığı ve yerlerine yenilerini atadığı bakanların siyasi eğilimlerinin ışığında gazete köşelerinde güncelleniyor. ABD’nin Suriye politikasını Türkiye’nin ulusal çıkarları bağlamında gözden geçirerek strateji değişikliğine gitmesi, Avrupalı müttefiklerin de tutumlarını etkileyeceği için hem NATO’nun geleceği hem bölgemizin barış ve istikrarı bakımından son derece olumlu olur.
Ne var ki bu değişikliğin kısa süre içinde gerçekleşmesi şart. Çünkü NATO’nun Türkiye ile çatışmaya dayalı Suriye politikasının dört beş yıldır dayandığı medyatik dezenformasyon Amerikan ve Avrupa kamuoylarını derinden etkilemiş durumda ve bunu ters yüz etmek pek de kolay değil. Zeytin Dalı harekâtından, başka bir deyişle NATO’nun Afrin bozgunundan sonra bile Batı kamuoylarına pompalanan Türkiye karşıtı dezenformasyon son hızla devam ediyor.
Dezenformasyonun temel öğeleri
Suriye bağlamında YPG lehindeki dezenformasyonun temelini Türkiye’nin Daesh’e yakın durduğu hatta terör örgütüyle işbirliği yaptığı yalanı oluşturuyor. Bu yalan içeride PKK/HDP tarafından 7 Haziran seçimleri öncesinden başlayarak kullanılmıştı; dışarıda ise ana akım Batı medyasınca AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerinden Türkiye’ye karşı çeşitli vesilelerle dile getirilmişti. Daesh’in Türkiye’yi hedef alan terör saldırıları ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra icra edilen Fırat Kalkanı harekâtı Türkiye-Daesh işbirliğinin yalan olduğunu ortaya koydu koymasına ama Kobani’nin kurtarılmasından itibaren parlatılan ve cilalanan “Rojava Aslanları” efsanesi ile ABD ve Türkiye dışındaki NATO müttefiklerinin YPG ile işbirliğinin önü bir kere açılmıştı. 15 Temmuz başarıya ulaşmış olsa Batı medyasında pişirilen Türkiye-Daesh işbirliği yalanı tarih sayfalarında da gerçekmiş gibi yer alacaktı.
Bugün Batı medyasının aktardığı, bizim de gerçeklerle bağdaşmadığı için “dezenformasyon” olarak nitelediğimiz haber ve analizler, var olduğu ama bozulduğu anlaşılan bir senaryonun temel öğesi olarak ortada duruyor. Durmakla kalmıyor aslında her geçen gün geliştiriliyor. Bu da sahada gerçekleşmemiş olan başlangıçtaki senaryodan henüz vazgeçilmediği, hatta belki başarılı olabileceğine hâlâ inanıldığı anlamına geliyor.
Zeytin Dalı harekâtı sırasında PKK/YPG cephesinin dillendirdiği ve Batı medyasının geniş biçimde okurlarına yansıttığı yanlış bilgilendirme aslında siyasetçilerin demeçlerine, AP’nin kararlarına da yansımış durumda. Geçen yazımda Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Le Monde’a yaptığı açıklamaları özetle aktarmıştım. Eski bir Cumhurbaşkanı’nın sözlerinin herhangi bir yazarınkine benzemediğini söylemiştim. Daha o yazımın mürekkebi kurumadan Şansölyer Angela Merkel sahneye çıktı ve ''Türkiye'nin meşru güvenlik çıkarları olmasına rağmen Afrin'de olan bitenler kabul edilemez. Binlerce sivil zorbalığa uğradı, öldü ya da kaçmak zorunda kaldı. Bu durumu en güçlü dille kınıyoruz'' deyiverdi.
Yeni Alman hükümetinin Başbakanı bunları söyledikten sonra dört beş yıldır PKK yanlısı haber analizlerini köşemden aktarmaktan artık usandığım Allan Kaval mahlasını kullanan gazetecinin ya da ulusal ve yerel radyolara çıkıp “Türkiye Zeytin Dalı operasyonunu Daesh militanlarıyla birlikte yaptı ve Afrin yeni Rakka oldu” yalanını dillendiren Emilie Buzyn isimli fotoğrafçıdan söz etmemin hiçbir anlamı yok. Bu isimler Fransız medyasından benim yazılarını, sözlerini aktardığım iki örnek. Gazetelerde yazılanlar ve radyo programlarında söylenenler zamanla unutulur belki ama bu dezenformasyon Türkiye’de mahkemece erişime kapatılmış olan Wikipedia’da da yer alıyor mesela. Afrin Muharebesi’nin Fransızcasına (La bataille d’Afrine) bakıldığında Kaval’ın ismine ve görüşlerine yer verilmiş olduğu görülüyor.
Afrin harekatıyla ilgili olarak atıfta bulunduğum ansiklopedinin Fransızcasında “Kürtlerin Türkiye’yi etnik temizlikle itham ettiği”, “Ezidilerin kitlesel olarak bölgeden kaçtığı, ÖSO güçlerinin kendilerine kötü davrandığı, ibadethanelerinin yağmalanıp yıkıldığı, soykırımla tehdit edildikleri” vb. gibi hususlar yer alıyor. Başvurulan kaynaklar bir NATO ülkesi olarak Türkiye’nin verilerinden çok PKK/YPG’ninkiler. YPG’nin Zeytin Dalı harekatında kendilerinden 283, Türkiye ve ÖSO cephesinden de 1588 ölü olduğuna dair iddiaları bile mutebermiş gibi sayfada yer alıyor. Wikipedia’da yazılanlar esaslı bir şekilde düzeltilmedikçe bu dezenformasyonun kökleşmesi söz konusu ne yazık ki.
Sonuç olarak belirtmek gerekirse, Türkiye’nin Suriye’deki pozisyonu Zeytin Dalı harekâtı ile daha da güçlendi kuşkusuz ama başta ABD olmak üzere NATO müttefiklerinin bu gerçeği kabul ettiklerine ilişkin olumlu bir gelişme de yok. Aksine kamuoylarına açıklamadıkları bir planı sürdürmeye çalıştıkları izlenimi ediniliyor. Bu da bir sonraki aşamada, Mümbiç’te, NATO’nun NATO’ya karşı olası bir başka çatışmasını gündeme getiriyor ki Pakt’ın böyle bir çatışmadan ayakta çıkması oldukça zor. Türkiye’yi Batı savunma sistemi dışında bırakmanın bir yolu mu bu, ayrıca tartışmakta yarar var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018
15.03.2018
1.02.2018
7.02.2018
31.01.2018