Alper GÖRMÜŞ
Ben, klasik milliyetçiliğin ulusalcılıktan daha samimi bir ideoloji olduğuna inanıyorum; hiç değilse kendisini gizlemiyor, neyse o...
Oysa dinden arındırılmış milliyetçi bir ideoloji olarak ulusalcılık, “demokrasisiz bir laik diktatörlük”ten başka bir şey olmayan asıl amacını, öne çıkardığı yurtseverlik, anti-emperyalizm, çağdaşlık gibi perdeler arkasında gizleyebiliyor, bu süslü laflar sayesinde etrafında bir “ilericilik”illüzyonu peydahlayabiliyor.
Fakat ulusalcılık izale edilemez, ölümcül bir çelişkiyle malûl, o da şu: En temel ve en yaygın olarak kullandığı ideolojik propaganda aracı “anti-emperyalizm” ama temel amacı olan “demokrasisiz, laik bir diktatörlük” için o emperyalizmin “tamam” demesine ihtiyacı var.
2002’den başlayıp yıllarca süren darbe girişimlerinin “yalan”dan başka bir şey olmadığını savunurlarken en fazla baş vurdukları argümanın şundan ibaret olması çok anlamlı değil mi:
“Türkiye’de ABD izin vermezse darbe yapılamaz, 2002’den sonra ABD ile TSK’nın arası bozuktu, demek ki darbe iddiaları uydurmaca...”
Tesbit doğru aslında. Fakat bu tesbitle, bir yandan da bu işlerin ABD’siz olamayacağını da kabul etmiş oluyorlar.
Günümüzün en bi ulusalcısının gönüllü kökten-Amerikancı günleri
Bu ölümcül çelişki, kritik anlarda ulusalcı ideolojinin gerek asker gerek sivil kanatlarının “hava yapmasına” neden oluyor ve o anlarda ulusalcılık “Amerikan muhibliği”ne evriliveriyor.
14 ağustos tarihli “‘Davalar 1 Mart tezkeresinin rövanşı’ masalı üstüne” ve 17 ağustos tarihli“Ulusalcılığın ‘sivil’ kanadının anti-Amerikancılığı” başlıklı yazılarımda, ulusalcıların Amerikancılığının “cee” dediği tarihsel anlardan örnekler vermiştim.
Bugün ise biraz daha geriye gidecek, günümüzün en hızlı anti-Amerikancısı Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil’in “gönüllü kökten-Amerikancı” günlerinden utanç verici örnekler aktaracağım.
Yılmaz Özdil, 2001’de ABD’nin Afganistan ve Ortadoğu’ya müteveccihen başlattığı seferberlikte Stargazetesinin yazı işleri müdürüydü ve bu gazete o günlerde en süfli Amerikancılığın en “yozdil”li temsilcisiydi.
Hatırlayacaksınız, Türk basınının 2001’deki “Ortadoğu’ya dalalım” çığlıklarını ele aldığım iki yazıdan (28 ve 31 ağustos) ikincisinde Star’ın marifetlerinden birini hatırlatmış, önümüzdeki günlerde birkaç örnek daha vereceğimi söylemiştim.
Dolayısıyla bu yazı hem 28 ve 31 ağustostaki “Ortadoğu’ya dalalım” yazılarının devamı olarak, hem de 14 ve 17 ağustostaki “ulusalcıların sahte anti-Amerikancılığı” yazılarının bir devamı olarak okunabilir.
Yeter ki terimiz soğumasın...
Gelin önce Star’ın ilk marifetini hatırlayalım, böylece “Ortadoğu’ya dalalım” yazılarıyla bağlantıyı da kurmuş olalım:
“Haber (Star, 9 Ekim 2001) ABD’nin Afganistan’a bombalarla birlikte yiyecek paketleri de attığına dair... Paketlerin üzerinde ‘nasıl açılır’ın değil, ‘nasıl yenilir’in tarifi varmış. Başına bombalar yağmakta olan bir halkla şöyle eğleniyordu Star’cılar: ‘Paketin nasıl açılacağı değil, içindekilerin nasıl yeneceği tarif ediliyor. Kaşığı ağzınıza götüreceksiniz ve yiyeceksiniz, manasında... Pakette suşi yok. İşte bunlar var... Menü idare eder...’”
Bu, ABD’nin nihayet başlattığı (bir ara Bush da “pısırık” çıktı diye endişelenmişlerdi) bombalamanınStar bünyesinde yarattığı ferahlığın bir yansımasıydı. Ondan önce, 19 eylül tarihli Star gazetesinin birinci sayfasını mutlaka hatırlamak gerekir.
O gün gazetenin birinci sayfasında, sayfayı boydan boya kaplayan bir “Amerikan ölüm timi savaşçısı”nın fotoğrafı vardı. Star’a göre, özel kara güçleri, özel hava güçleri, özel deniz güçleri, delta gücü ve altıncı “seal” timinden oluşan beş seçkin birlik “Asil Kartal’ın yolunu açacak”tı.
Bir gazete, “terimizin soğumaması” için daha ne yapabilirdi? (Star, Amerika’nın başlatacağı savaşın kod adının “Asil Kartal” olduğunu öğrenince de coşmuş, bu müjdeli haberi, bir kürede işaretlediği bölge ülkelerini bir kartalın pençesine geçirterek sunmuştu.)
“Delta Force”a karşı “Delta Fos!”
“Ağzınızla yiyin” başlıklı “haber”in yer aldığı 9 ekim tarihli Star aslında bir ırkçılık potpurisi şeklinde düzenlenmişti... Onun hemen altında, tepelerine düşen ilk bombayı radyodan izleyen Afganlar ti’ye alınıyordu. Star’cılar, o korkuyla gözlerini radyoya dikmiş Afganların hâlinden bile espri üretmeyi becerebilmişlerdi. “Ne diyo? Valla görmedim” başlıklı “haber”in içeriği şöyleydi:
“Pakistan’daki kamplarda kalan Afgan mülteciler, olup bitenleri radyodan işte böyle ‘izledi’... Sanki televizyon ekranıymış gibi gözlerini radyoya diken mülteciler, gece boyunca radyonun yanından ayrılmadılar.”
Star o gün Amerika’nın “son teknolojiyle geliştirilmiş silahları kullanan Delta Force birliği”askerleriyle namlunun ucundaki ülkelerden biri olan Pakistan’ın “seçkin askerleri”ni de (Star’ın deyişiyle “Delta Fos”) kıyaslıyordu. Gazete, bir “Delta Fos” askerini, fotoğrafından çıkardığı oklarla şöyle tarif ediyordu:
“Başa takılan kask sahra modeli; yani arazi olmaya uygun... Yaka bağır açık; ne de olsa sıcak savaş!.. Tüfek bazen tutukluk yapabiliyor. Ama olsun; en azından sağlam. Düştüğü zaman ses getiriyor!.. Telsiz ‘Nuhu Nebi’den kalma; koşmak için silahı bırakmak lazım... Pantolon kumaştan, kemerin ise bir özelliği yok; pantolonun belde durmasına yarıyor... İşte Pakistan’ın Rambosu... Ama bu Rambo biraz farklı... Bıyığı, göbeği ve donanımıyla, şark sanatının benzersiz bir örneği...”
“ABD’nin Ramboları”nın nasıl anlatıldığına girmeyeceğim, fotoğraflar nedeniyle bugün yerim sınırlı... Tahmin ettiğiniz gibi, deyip geçeyim.
Star’ın haberlerindeki kıvrak, dalgacı, oryantalist üslup aklınıza birini mi getiriyor? Haklı olabilirsiniz, ben de aynı şeyleri düşünüyorum.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025