Arife KÖSE
Önce Erdoğan, ardından Hilmi Özkök yaptıkları açıklamalarla darbe davalarından tutuklu yargılanan askerlerin serbest bırakılması gerektiğine ilişkin işaretler verdiler.
Dünyada darbe yapılan tek ülke Türkiye olmadığı gibi darbecilerin yargılandığı ve darbecileri affetmeye yönelik girişimlerin olduğu yek ülke de Türkiye değil. Bu konudaki en kapsamlı ve önemli örneğin Arjantin olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz.
Arjantin darbecileri nasıl yargıladı?
24 Mart 1976’da, Peron’un bir darbeyle devrilmesi ve üç yüksek rütbeli komutanın yönetimi almasıyla 70’li yıllar boyunca Arjantin’i kasup kavuran işkence, tecavüz, zorla kaybetme gibi suçları içeren devlet terörünün zirveye ulaşmasını sağladı. Sonraki yedi yıl boyunca ülkeyi yöneten dört askeri cunta ardında, resmi rakamlara göre otuzbin olan ama daha fazla olduğu tahmin edilen kayıp vakaları bıraktı. Bu dönemde insanlara yasa dışı gözaltı merkezlerinde işkenceler yapıldı, insanlar uçaklardan okyanusa atılmak suretiyle yok edildi.
Arjantin’in 1983’de Falkland Adaları savaşında İngiltere’ye yenilmesiyle “demokrasiye geçiş süreci” adı verilen süreç başladı. 1985’de Komutanlar Davası’nda, ülkeyi yöneten üç askeri cuntanın dokuz üyesi yargılandı. Ancak bu süreç beraberinde yargılamalara karşı direnci de beraberinde getirdi ve bu dirence verilen taviz sonucunda 1986 ve 1987’de Son Nokta ve İtaat Zorunluluğu yasaları çıkarıldı. Son Nokta yasasına göre belli bir süreden sonra insan hakları ihlalleri için suç duyurusu yapmak mümkün olmayacaktı. İtaat Zorunluluğu yasasına göre ise düşük rütbeli subaylar, kendilerine verilen emirlere uydukları için cezalandırılamayacaklardı. 1985 yılında mahkûm edilmiş ordu komutanları vecezasızlık yasaları kapsamına girmeyen suçlardan dolayı soruşturması devam edenbirkaç kişi de, Alfonsin’in halefi Carlos Menem tarafından sözde bir toplumsal barışihtiyacı gerekçesiyle 1989 -1990 arasında affedildi.
Davalar yeniden başlıyor
Ancak Arjantin’de, insan hakları hareketi, bu aflara rağmen, yapılanların cezasız kalmaması için mücadele etmeye, yurtiçi ve yurt dışında adalet talebinde bulunmaya devam etti. Leonardo Filippini, Arjantin’de darbecilerin yargılanması sürecini anlattığı ve Hafıza Merkezi tarafından Türkçeye çevirilen Ceza Kovuşturmasıyla Adaleti Aramak başlıklı makalesinde bu aflara karşı verilen mücadeleyi şöyle anlatıyor, “1992’de Amerikalılar Arası İnsan Hakları Komisyonu’nun (IACHR) 28/92 sayılı raporu, cezasızlık yasaları ve başkanlık aflarının İnsan Hakları Amerika Sözleşmesi’ni ihlal ettiği tespitinde bulundu. 1996’da mağdur yakını aileler, İspanyol mahkemelerine birçok suç duyurusunda bulundu ve tutuklama emirleri çıkartılmasını ve suçluların iadesinin talep edilmesini sağladı.Yerel düzeyde ise, Arjantin’deki federal mahkemeler mağdur yakını ailelerintalepleri üzerine “Hakikat Davaları” ( Juicios por la Verdad ) adı verilen yargılamalariçin mahkemelere yetki verdi. Bu yargılamalar, yaptırım yetkisi bulunmayan cezamahkemeleri önünde mağdurların kaderi hakkında bilgi edinmeyi veya toplamayıhedefliyordu. Olağan ceza adaletinin uygulanmasını isteyenler kadar, cezasızlıkyasalarının bu soruşturmalara izin vermediğini düşünenler de bu davalara karşı çıktı.“Hakikat Davaları” olguların ve sorumluların ortaya çıkmasına katkı sağladı ve bundansonraki gelişmelerin temelini attı. Ayrıca bu davalar, cezasızlıkla hakikat arayışıtalepleri arasında bir çeşit uzlaşma sağladı”.
Arjantin’de Mart 2001’de Hukuki ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (Centro de Estudios Legales y Sociales, CELS)’nin suç duyurusunda bulunması üzerine ilkdefa bir federal yargıç devletin üstlendiği uluslararası yükümlülüklerle ters düştüğügerekçesiyle Son Nokta ve İtaat Zorunluluğu yasalarının geçersizliğini ilan etti. Ağustos2003’te, Néstor Kirchner’in başkanlığı döneminde bu yasalar iptal edildi.
Eylül 2006’da, bir mahkeme 1985’te hüküm giymiş cunta üyelerinin affedilmesini Anayasa’ya aykırı buldu. Aflara karşı verilen bu mücadelenin sonucunda, bugün bir milyondan fazla kişi federal mahkemelerde yargılanmakta ve bunlarınyüzlercesi hüküm giymiş durumda.
Yine Filippini’nin verdiği bilgilere göre, Arjantin’de şu an devam eden davalardasadece yüksek rütbeli komutanlar değil, esas faillerin tamamı yargılanıyor. Hâlâçoğunlukla ordu ve polis mensupları soruşturuluyor olsa da, değişik düzeylerdeişbirliği yapan rahip, yargıç ve kabinenin eski üyeleri gibi siviller de soruşturmalaradâhil ediliyor.
Ceza ve adalet
Filippini’ye göre, Arjantin deneyimi, ceza yargılamasının kanlı bir geçmişin ardından adaletinsağlanmasına yönelik temel niyetin bir ifadesi olduğunu gösteriyor. Filippini, cezalandırmanın ve buna karşı çıkan af yasalarının ne ifade ettiğini şöyle anlatıyor, “Daha öncedenbelirttiğimiz gibi, 1983’te demokrasinin yeniden tesis edilmesinden hemensonra geçmişle hesaplaşmaya yönelik ilk adımlar atılınca, devam eden cezakovuşturmalarına karşı baskılar ve askeri başkaldırıların sonucu olarak doğancezasızlık Arjantin geçiş dönemine damgasını vurdu.Cezasızlık yasaları ve Carlos Menem’in çıkardığı aflar insan hakları ihlallerininfaillerine kalkan işlevi görerek adalete dair tüm umutları yok etmişti.Bu nedenle davaların tekrar açılmasına, demokrasi karşıtı baskılar sonucu ortayaçıkan cezasızlığın zaten sınırlandırmış olduğu bir atmosferde alınmış bir karar olarakbakılmalı. Davaların yeniden açılması kararı sadece geçmişteki suçların üzerinegitmeyi amaçlayan bir tepki değil, aynı zamanda 80’lerde ortaya çıkan cezasızlığaverilmiş bir cevap. Bugünkü kovuşturmalar, geçmişte işlenmiş suçlara karşı bir tepki vedaha da önemlisi adaleti sağlamanın demokrasi çerçevesinde bir görev olduğunun birteyidi. İlk seferinde baskılara yenilmiş bir görev”.
Türkiye ve Arjantin
Tüm bunların ardından, her ülkenin deneyiminin farklı olduğu, Arjantin ile Türkiye’nin birebir karşılaştırılamayacağı söylenebilir. Doğru, her ülkenin koşulları ve olayların gerçekleştiği tarihsel bağlam farklı olabilir. Ancak bu tekil olayların içinde ele alındığı zihniyet de olayın kendisi kadar önemlidir. Arjantin deneyiminin, darbecilerin yargılanması sürecine ilişkin düşünce biçimimizi belirlemesi gereken iki yönü var bence. Birincisi, darbe yapmak, planlamak insanlığa karşı işlenmiş suçtur. İkincisi, darbecilerle hesaplaşmak sadece hükümetlere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir. Eğer Arjantin’de bugün darbeciler yargılanıyor ve cezalandırılıyorsa bu, asıl olarak, mağdurların ve toplumun aflara rağmen verdiği mücadele sonucunda olmuştur.
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.02.2018
8.02.2017
15.04.2016
11.04.2016
15.02.2016
5.02.2016
10.01.2016
28.12.2015
8.02.2015
4.02.2015