Atilla Aytemur
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı’nın, haklarında yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınmaları ve beş günlük özel kısıtlamaya tabi tutulmaları ciddi bir gelişme oldu. Şu sıralar, tutuklanma talebiyle mahkemeye gönderildiklerini duydum ve sonucunu öğrenmeden bu satırları yazıyorum.
Öncelikle söylemek istediğim, bu tür bildik adımların Kürt Sorunu’nu çözmeye (veya iktidarın kafasındaki her neyse onu çözmeye) hiçbir katkısının olmayacağıdır.
Mümkün olan en kısa zamanda bu yoldan dönülmesinin hepimizin hayrına olacağını ifade etmek, bilmiyorum, bir anlam ifade edecek mi?
Kışanak ve Anlı gözaltına alınırken
Can sıkıcı olacağını bilsem de, Bask Modeli diye yola çıkan dönemin başbakanı Çiller’in, Orgeneral Güreş ve Mehmet Ağar ile 90’lı yılların ortalarında PKK’ya ve siyaset zemininde onun doğrultusunda faaliyet sürdüren sivillere karşı olağanüstü sert ve acımasız politikalarını hatırlatmak isterim. Adını “düşük yoğunluklu savaş” koydukları yeni bir politik stratejiye yönelmişlerdi. Ama sorun çok geçmeden katlanarak ve daha derinleşerek tekrar bize dönmüştü. O dönemde açılan yaralar hâlâ kapanmadı.
Ayrıca, tarihî ve siyasî bakımdan Kürtlerin olağanüstü önem verdiği Diyarbakır’ın belediye başkanlarının başına gelen ilk hadise de bu değil. Devlet kurumlarının ortaya attığı muhtelif örgütsel iddia ve suçlamalara bir şekilde muhatap oluyorlar. İlk hatırıma gelenlerden biri de Mehdi Zana oldu.
Ama OHAL’in hüküm sürdüğü dönemde gerçekleşen bu olayı, bölgemizi saran savaş alevleri de dikkate alındığında, sıradan bir PKK davası gibi görmek artık mümkün değil. Sembolik bir önemi var. Bu nedenle, beklenenin çok ötesinde sonuçlar üretmeye namzet bir gelişmeyle karşı karşıya olduğumuzu anlamalıyız.
HDP’nin yaptığı protesto çağrılarına katılanların sınırlı kalmasına bakarak, bundan iç rahatlatıcı sonuçlar çıkarmaya çalışmak ise, bana kalırsa sığ bir yaklaşım olur.
93. yılı kutluyoruz ama Kürt Sorununu halen çözemedik
Açıkcası Türkiye Cumhuriyeti’nin 93. kuruluş yıldönümü kutlanırken, ondan çok daha eski dönemlerden gelen Kürt Sorunu’nu bir türlü çözemeyip hep aynı metodlara başvurmak hazin bir durum.
Tabii ki seçilmişler suç işlemez diyemem. Tabii ki bu durumun tek sorumlusunun bulunduğunu hiç ileri süremem. Hiçbir adım atılmadığını iddia etmem de gerçeklere kılıç sallamak olur.
Ama uluslararası platformlarda bölgesel bir güç olmak iddiasıyla kendine yer arayan koca bir devletin, PKK’nın filan ne yaptığı bir yana, kendi hesabına gerekli radikal adımları atıp bu sorunu evrensel demokratik ilkeler ve insan hakları bağlamında çözememesini kabul edemiyorum.
Böylesi etnik ve dini konuların araçsallaştırılması suretiyle, dünyanın “efendileri” olan büyük emperyal güçler tarafından içinde bulunduğumuz bölgenin döne döne dizayn edilmesi gerçeği hem bizim tarihimizde, hem de dünya tarihinde bu kadar canlıyken, kendimizi onların niyetine teslim edecek noktalara gelmemizi kim affedebilir?
Diyarbakır da, belediye eş başkanları da çok önemli
Şimdi benzeri bir durumla karşı karşıyayken, bölgenin kaynaklarını talan etmek uğruna bütün insani değerler tarumar edilirken, bin yıldır aynı kaderi paylaştığımız insanların hiçbir ayrımcılık, baskı, ötekileştirme hissetmedikleri bir toplumsal ve siyasal düzen sunmakta başarılı olamıyor; dolayısıyla olur olmaz her rüzgâr ve fırtına karşısında sallanıp duruyoruz.
Sorunların üstesinden geleceği düşünülen her askeri ve polisiye tedbir, tahmin edilebileceği gibi durumu daha karmaşıklaştırıyor ve berbat hale getiriyor.
İşte şimdi bütün dünyanın gözü önünde, Kürtler için çok çok önemli bir kentin, Diyarbakır’ın belediye eşbaşkanları -- tanıyanların barış ve çözümün gerçekleşmesi için epey çaba göstermiş olduğuna, birarada yaşamaya samimiyetle inandığına kesin tanıklık edeceği, sevilen iki Kürt siyasetçisi -- gözaltına alınıyor; özel tutukluluk hükümleri uygulanarak yargılanmak isteniyor.
Buradan ne çıkar?
Eskiden ne elde edilmişse, ondan fazlasının çıkacağına inanan var mı?
Konu tek taraflı değil elbette. Dolayısıyla sorumlu aranırken bir tarafa bakmakla yetinilemez.
Ama barış ve çözüme epey yaklaşmışken gelişmelerin bu noktaya gelmesinde anlamlı bir haklılık görmek, bir arada ve eşit koşullarda kardeşçe yaşamayı arzulayanlar için imkânsız ölçüde zordur. İleri sürülen ve sonraki gelişmelere adapte edilen gerekçelerin ikna etme kapasitesi ise epey tartışmalıdır.
Olan biten çoğumuzun hafızasında henüz çok taze. Üzerine çok şey yazıldı ama bir kere daha, bu noktaya nasıl gelindiğini kısaca hatırlayalım.
“Artık silahlar sussun, siyaset konuşsun”
Öcalan’in 21 Mart 2013 mektubundaki “Artık silahlar sussun, siyaset konuşsun” cümlesiyle başlayan Barış ve Çözüm Süreci büyük bir coşku ve umutla yola çıkmıştı. Anında bölgedeki siyasal iklim değişmiş, ekonomik ve toplumsal hayat canlanmış, kentler cıvıl cıvıl olmuştu.
Buna karşılık tarafların birçok yönden hazırlıksızlığı, karşılıklı güvensizlikleri ve maksimalist beklentileri süreci yavaşlatıyordu. 9 Eylül 2013’te KCK’nın “Geri çekilmeyi durdurduğunu” açıklaması bu durumu gözler önüne serdi. Devlet ile PKK birbirlerinin adımlarını yeterli bulmuyor ve süreç tekliyordu. Bu sırada yaşanan Gezi olaylarını değerlendiren Öcalan ise bir yandan “direnişi” selâmlarken, diğer yandan Kürtlerin dikkatini ulusalcı, milliyetçi ve darbeci çevrelere çekiyor, uyarıyordu.
Gene de, yerel seçimlerin yapıldığı 30 Mart 2014’a kadar görüşmeler ağır aksak sürdü. Seçim kampanyası dönemi öyle çok dikkat çekici bir kırılmaya neden olmadı. AK Parti yüzde 43.39 ile seçimleri kazandı ve bütün Türkiye’de çok sayıda belediyeyi aldı. BDP ise Kürt nüfusun yoğun olduğu birçok il, ilçe ve beldede seçimleri önde götüren parti oldu ve birçok belediyenin yönetimine de o geldi. Çok sayıda sivil Kürt siyasetçinin tutuklanmasına yol açan ve şimdilerde arkasında Fethullahçı polis, savcı ve yargıçların olduğu iyice ortaya çıkan KCK ana dâvâsından, 11 Temmuz 2014 itibariyle tutuklu kimse kalmadı. Aynı tarihte, Barış ve Çözüm Süreciyle ilgili yasa onaylanıp Resmi Gazete’de yayınlandı ve yürürlüğe girdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan:
“Çözüm süreciyle yakından ilgileneceğim”
Ahmet Necdet Sezer’in süresinin dolmasının ardından, yeni cumhurbaşkanı seçimi 10 Ağustos 2014’te halk oyuyla yapıldı. Seçim yarışı aslında propagandanın gücü ve etkisi bakımından Erdoğan ile HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın arasında geçti. Erdoğan halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı olurken, Demirtaş da yüzde 10’a yakın oy aldı. MHP ve CHP’nin epey tartışmaya yol açan bir işbirliğiyle aday gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu ise hayal kırıklığına yol açtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürt Sorunu hakkında 27 Ağustos’ta verdiği ilk demeçte “çözüm süreciyle yakından ilgileneceğini” açıkladı.
Bu arada, Arap Baharı rotasından çıkarılmış ve yaşandığı ülkelerde başkalaşıp iç savaşa dönmüştü. Cihadi selefiliğin küresel örgütü El Kaide de güneyimizde IŞİD’e (veya DEAŞ’a veya DAEŞ’e) dönüşüyordu. Bu örgüt aşırı görselleştirdiği vahşetiyle Irak ve Suriye’de bir yığın köy, kasaba ve şehri hızla ele geçiriyor; bu arada donanımlı Irak ordusunu da şaşırtıcı bir şekilde dağıtıyordu. Çoğunluğu Suriye’den olmak üzere yüzbinlerce sığınmacı canlarını kurtarmak için akın akın Türkiye’ye gelmekteydi. Uluslararası gelişmeleri değerlendiren ve yakında ateşin Türkiye’ye de sıçrayabileceğini düşünen AK Parti Hükümeti, gerektiğinde asker göndermeyi de içeren bir tezkereyi 2 Ekim 2014’te TBMM’ye sundu. Bu Suriye tezkeresi kabul edilirken HDP “hayır” oyu verdi.
Anlaşmazlığın sivri ucu Suriye’den yükseldi
IŞİD’ın Suriye ve Irak’taki ilerleyişi karşısında, özellikle ABD ve Batılı güçlerin -- kafalarının ardındaki hesap ve projeler bir yana -- somut işbirliği yaptıkları ve karada IŞİD’e karşı etkili bir güç olarak gördükleri kuvvet ise Kürtlerdi. Suriye’de bu güç, PKK’ya oldukça yakın olan PYD ve onun silahlı kanadı YPG demekti. Obama yönetimi ABD askerlerinin bizzat ve doğrudan kara savaşlarına girmesini istemediğinden, YPG’nin varlığı ve onun organize edip ağırlığını teşkil ettiği ve yönlendirdiği SDG ittifakı, emperyal bir güç olarak ABD için iyi bir yerli seçenek oluşturuyordu. Dolayısıyla seküler nitelikli Kürt kuvvetleri, sahada acımasız selefi-cihadi terör örgütlerine karşı mücadelenin ön saflarında görünüyordu. PYD’nin Suriye’de yaşanan iç savaşın muhtemel sonuçlarından ürettiği stratejik yönelim ise, üç kantondan oluşan ve Türkiye’nin 911 kilometrelik bütün Suriye sınırı boyunca uzanan yarı-bağımsız, devletimsi bir Kürt bölgesel yönetimini gerçekleştirmekti. Suriye’nin üniter bir devlet yapısına yeniden kavuşmasını hem beklemiyor, hem de istemiyorlardı. Gelişmelerin seyri de bu hedefin realize olmasına imkân verecek gibi görünüyordu. Kâh savaşarak, kah geri çekilmelerle, PYD/YPG ağır ağır bu istikamette ilerliyordu.
Bu eşikte, gerek Kürtler ve gerekse Türkiye açısından kırılmalara yol açan Kobani olayları yaşandı. IŞİD bir süredir, PYD’li Kürtlerin kantonal sistemleri içinde tanımladıkları Kobani’yi adım adım kuşatmaya başlamıştı. Bu durumdan endişe duyan kent halkının çok önemli bölümü Türkiye’ye sığınmıştı. O günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra kaynak olarak Obama’yı gösterdiği bir konuşmasında, kuşatmayı ima ederek “Kobani düştü düşecek” dedi. Bu, Kürtler tarafından devletin temennisi olarak algılandı. Nitekim akabinde Kürtlerde yoğun bir tepki ve hayal kırıklığı görüldü. HDP ise 7 Ekim 2014’te “Kobani’nin düşmesi halinde çözüm sürecinin biteceğini” duyurdu ve halkı Kobani için sokağa çıkmaya çağırdı. 6-7-8 Ekim 2014’ta muhtelif şehirlerde yaşananlar sonucu 50’nin üzerinde yurttaş yaşamını kaybetti. Protestoları ancak Öcalan’ın çağrısı durdurabildi. AK Parti hükümetinin verdiği izinle Türkiye üzerinden Kobani’ye giden Barzani Peşmergelerinin de desteği ve YPG’nin direnişiyle, bu ilçe IŞİD’in eline düşmekten kurtuldu. Ama Türkiye’deki Kürt Sorunu’nun çözümünün giderek Ortadoğu’daki gelişmelere, ağırlıkla da Suriye sorununa bağlandığı artık ayan beyan görülüyordu.
Karşılıklı restleşmeler
Suriye’de gelişmeler bu yönde seyrederken, 6 Ekim 2014’te İmralı görüşmecileri Öcalan’ın Barış ve Çözüm Süreci’nde adım atılması için hükümete 15 Ekim’e kadar süre tanıdığını açıkladılar. Öcalan, Kobani ile Çözüm Sürecinin ayrılmaz bir bütün olduğunun da altını çiziyordu. Silâhlı PKK’lıların ne kadarının sınır dışına çekildiği yönünde farklı rakamlar ortaya atılmışken, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık 11 Ekim 2014’te “Suriye tezkeresinin bir savaş ilânı olduğunu ve bu nedenle çektikleri bütün birlikleri Türkiye’ye geri gönderdiklerini” açıklıyordu. Bu çıkış karşısında, süreçten sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,”Çözüm sürecine mecbur ve mahkûm değiliz” diye karşılık verdi. Bu dile ve gerilen ilişkilere rağmen süreç resmen bitirilmiyor, ama pamuk ipliğine bağlıymış gibi isteksizce sürükleniyordu.
Hükümet her durumda Türkiye’de silahlı güç bulunmasını istemiyordu. 23 Ocak 2015’te yapılan görüşmede, Öcalan’dan PKK’ya Türkiye’de silahlı mücadeleye son vermesi çağrısı yapmasını istedi. PKK ise genel bir demokratikleşme programının on maddesini hükümete önşart olarak ileri sürdü. Ardından KCK, 15 Şubat 2015’te yaptığı açıklamayla, hükümetin Kobani protestolarının da etkisiyle hazırladığı ve kamu güvenliğinin sağlanmasını esas alan “İç Güvenlik Paketi” yasa tasarısının kanunlaşması halinde ilişkilere zarar vereceğini ileri sürüp itiraz etti. Sürdürülen diyalog neticesinde, 28 Şubat 2015’e gelindiğinde Kandil ve Öcalan, on maddelik demokratikleşme adımlarını önşart olarak görmediklerini, ama hükümetin olduğu bir toplantıda okunmasının kendileri için yeterli olacağını ifade ettiler. Aynı gün Dolmabahçe’de yapılan ve hükümet temsilcileri ile İmralı görüşmeleri hayetinin bir arada bulunduğu bir toplantıda, bu maddeler HDP yöneticilerince okundu. Başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan ise ayrıca bir metin okudu.
Dolmabahçe Mutabakatı sahipsiz kaldı
Bu toplantıya ve okunan metne yönelik ilk değerlendirme, hemen yirmi dakika sonra Demirtaş’tan geldi ve İç Güvenlik Paketi’ne dikkat çekerek, bu da barış getirmez dedi. Aynı gün Murat Karasu da, PKK kongre yapıp silah bırakacak yaklaşımı demagojidir diyerek Dolmabahçe metnine karşı çıktı. KCK eşbaşkanları Bayık ve Hozat ise 11 Mart 2015’te, Öcalan serbest kalmadan PKK’nın silâh bırakma kararı almayacağını belirtti.
Milletvekili genel seçimleri de giderek yaklaşıyordu. Bu seçimlere HDP parti olarak katılma kararı verdi, ama bunun AK Parti tarafından beklenmediği ve istenmediği anlamına gelebilecek açıklama ve tavırlar hemen kendini gösterdi. Eskiden olduğu gibi bağımsız adaylarla girilmesinin istendiği anlaşılıyordu. HDP’nin seçim sloğanı Demirtaş tarafından 17 Mart 2014’teki TBMM grup toplantısında”Seni başkan yaptırmayacağız” olarak açıklandı. Başkanlık modelini ve Erdoğan’ın kendisini doğrudan hedef alan bu slogan gerilimi yükseltiyor ve ortamı daha da sertleştiriyordu. Hemen ardından, Barış ve Çözüm Süreci’nin resmi İzleme Komitesi’nde yer alacak isimler 18 Mart’ta medyada yayınlandı ve Erdoğan böyle bir listeyi doğru bulmadığını söyleyerek kesin bir dille itiraz etti. Bu görevin istihbarat örgütleri aracılığıyla yapılabileceğini ifade etti.
21 Mart 2015 Newroz’unda okunan Öcalan’ın mektubunda ise yeni olarak Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu kurulması önerisi yer aldı. Ama barış ve çözüm umudunun zayıfladığı, hatta neredeyse çökmekte olduğu hissediliyordu. Hemen ertesi gün, 22 Mart 2015’te Cumhurbaşkanı Erdoğan Ukrayna dönüşü uçakta Dolmabahçe toplantısında verilen görüntüyü ve yapılan açıklamayı olumlu bulmadığını, söz konusu on maddeyi kabul etmediğini, iki ayrı metnin söz konusu olduğunu, sürekli yeni talepler dile getirildiğini söyledi.
KCK eş başkanı Hozat:
“HDP böyle çağrı yapamaz!”
5 Mayıs 2015’te KCK eşbaşkanı Bese Hozat “Kongre toplamak gündemimizde yok. Kürt Sorunu çözülmeden kongre yapılmaz. Süreç işlemiyor. Adım atılmadı. Bir aydır Öcalan’la görüşülemiyor” dedi. Bu sırada yaşanan seçim çalışmaları ise oldukça sert ve karşılıklı suçlamalarla geçiyordu. HDP yöneticileri, etkinlikleri ve binaları, iktidara yakın olduğu ileri sürelen bazı milliyetçi lumpen kesimlerin saldırılarına uğradı. Diyarbakır’daki mitinginde ise birt bomba patladı ve dört kişinin ölümüne yol açtı.
7 Haziran’da yapılan seçimlerde HDP yüzde 13’ün üzerinde oy alıp 80 milletvekili çıkardı. Yüzde 41’de kalan AKP tek başına iktidar olamadı. 12 Haziran’da Demirtaş’ın “Öcalan çağrı yaparsa PKK’nın silah bırakabileceği” yönündeki açıklamasına KCK sert cevap verdi. “HDP PKK’nın yasal partisi değildir. Böyle bir çağrı yapamaz. Mevcut şartlarda Öcalan da yapamaz” dedi. “Bu tavırlar çözümsüzlükte ısrardır. Bunu hareketimizin kabul etmesi mümkün değildir” şeklinde tepki gösterdi, tavır koydu.
Barışın öteki yüzü savaş mıdır?
Seçim sonrası dönemde dikkatler yeniden Suriye’ye çevrilmişti. 26 Haziran’da Erdoğan “Bedeli ne olursa olsun, Türkiye’nin güneyinde ve Suriye’nin kuzeyinde PYD’nin bir devlet kurmasına asla müsaade etmeyeceğiz” dedi. 29 Haziran’da Karayılan ona “Eğer onlar Rojava’ya müdahale ederlerse biz de onlara müdahale ederiz. Türkiye’nin tümü bir savaş sahasına dönüşür. Türkiye yetkilileri halkımızın 6-8 Ekim’deki kalkışını unutmamalıdır” diye cevap verdi. Artık taraflara hakim olan dil, barışçı bir müzakerenin muhataplarının dili değil, farklı cephelerde savaşan hasımların dili olmuştu.
11 Temmuz 2015’te KCK ateşkesi bitirdiğini açıkladı. 14 Temmuz 2015’te KCK eşbaşkanı Bese Hozat, Özgür Gündem gazetesi’ne “Yeni süreç devrimci halk savaşıdır” diye yazıp serhildan çağrısı yaptı. 20 Temmuz’da Suruç’ta SDGH’li gençler açıklama yaparken IŞİD’li bir canlı bomba kendini patlattı. Çoğu öğrenci 34 genç hayatını kaybetti. Aynı gün diğer KCK eşbaşkanı Cemil Bayık “halkı silahlanmaya, tünel ve siper hazırlamaya” çağırdı. “Köylerde, kentlerde, mahallelerde yeraltı sistemi, tüneller ve mevzi sistemi geliştirilmeli” dedi. Suruç katliamına karşı bir misilleme algısı yaratacak şekilde, 22 Temmuz’da Urfa Ceylanpınar’da iki polis uykuda infaz edildi. TSK ise 24 Temmuz’da Kuzey Irak’taki PKK hedeflerine hava saldırısı düzenledi. Artık saldırı ve çatışma haberleri ardı ardına geliyordu.
Özyönetimler, hendek savaşları ve yıkım
Suriye’de PYD’nin iç savaş şartlarında oluşturduğu kantonlar Türkiye tarafından kendi sınırında bir devletleşmeye gidişin adımları olarak görülüp engellenmek istenirken, Silopi’de yaşanan çatışmaların ardından “Şırnak Halk Meclisi” isimli oluşum 10 Ağustos 2015’te Silopi’de “özyönetim” ilân etti. KCK ise 12 Ağustos’ta yaptığı açıklama Silopi’nin yanısıra Cizre ve Nusaybin’de de özyönetim kurulduğunu duyurdu. Açıklamada ”Kürdistan halkı için özyönetimden başka seçenek kalmamıştır. Bundan sonra devlet kurumlarını tanımayacağız” dendi. Birbirine benzeyen açıklamalarda, devleti tanıdıkları ama atanmış yönetim ve yöneticileri kabul etmedikleri ifade ediliyordu. Şırnak, Hakkari, Batman, Yüksekova, Varto, Bulanık, Edremit, İpekyolu, Sur, Silvan, Lice, Doğu Beyazıd, Hizan, Cizre, İstanbul Gülsuyu ve Gazi mahallesi’nde de aynı şekilde özyönetim ilân edildi. Çok yıkıcı ve çatışmalı bir süreç yaşandı. Halkın yer almadığı çatışmalarda daha çok gençler görüldü. Çok sayıda bölge sakini kurtarabildikleri eşyalarıyla evlerini terketti. Kentler yakıldı, yıkıldı ve harabeye döndü. Binlerce insan yaralandı ve yaşamını kaybetti. O kentlerde hayat dibe vurdu ve ekonomik çöküntü yaşandı. Tarihi ve doğal miras tarumar oldu. Özyönetim ilanları, hendekli, barikatlı günler bitti ama olaylar bitmedi. Devletin kent kır demeden sürdürdüğü operasyonlara karşılık, PKK da bölgede karakol saldırıları düzenleyerek, bombalı tuzaklar kurarak, bombalı araç kullanarak karşı-stratejisini devam ettirdi ve halen de devam ettiriyor. Batı kentlerinde ise aynı stratejilerin şartlara uyarlanmış biçimleri uygulanıyor.
Nereden nereye! Bu konuya gelecek yazımda devam edeceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022