Aydın ENGİN
Besbelli ki karar en tepede alınmış. Bir süre önce Amerika’nın Ulusal İstihbarat (DNI) şefi James Clapper konuştu: “Biz de, Rusya da, IŞİD’e karşı uluslararası koalisyona katılan ülkeler de, bölge devletleri de Şam’daki hükümetin ve siyasi kurumların çökmesini istemiyoruz.”
Ardından CIA şefi John Brennan New York’ta Dış İlişkiler Konseyi’nde konuştu: “Washington, Şam rejiminin yıkılmasından yana değil. Rejimin çökmesi halinde IŞİD gibi örgütlerin Suriye’ye hâkim olması tehlikesi var ve bu meşru bir endişedir.”
Sonuncusu daha yukarıdan geldi. Dışişleri Bakanı John Kerry, CBS televizyonunun çok izlenen bir programında konuştu: “Eninde sonunda Şam rejimi ile müzakere etmek zorunda kalacağız. Ben 1. Cenevre Konferansı kapsamında müzakere etmeyi her zaman savundum.”
Geriye bir tek Obama kaldı. O da aynı paralelde konuşursa, ki pek sürpriz olmaz, Beşşar Esad yönetimindeki Baas iktidarı, en azından bir süreliğine rahat bir nefes alabilir.
ABD yönetimini böyle bir karar almaya iten Irak’ın işgali ve Saddam önderliğindeki Irak Baas yönetiminin yıkılmasından sonra ortaya çıkan karanlık, hatta zifiri karanlık tablo olabilir mi?
Sorunun cevabını dış politika uzmanlarına (mesela bizim Cumhuriyet’te Ceyda Karan’a) bırakacağım. Ama en azından yanlış bir soru olmadığı kanısındayım. Irak’ta iktidarın neredeyse mutlak sahibi Saddam bir Sünni Arap’tı. Baas’ın tepe kadroları da ağırlıklı olarak Sünni Araplardaydı. Ve Sünni Araplar Irak’ta azınlıktaydı. Toplam nüfusun yüzde 21’i kadar. Gerisi yüzde 53’lük Şii Araplar, yüzde 18’lik Kürtler, yüzde 8’lik Türkmenler ve azınlığın azınlığı olarak da Süryani, Kerdani, Nasturi, Asuriler…
Azınlıktaki Sünni Araplara dayanan rejim, iktidarı paylaşmaya yanaşmıyordu. Korkuya ve baskıya dayanan bir iktidardı. ABD Irak’ı işgal etti ve Sünni Araplar iktidarı kaybetti, ardından da ülkede kavranması güç, kanlı ve çözülebilirlik sınırını artık çok gerilerde bırakmış bir kaos patladı. IŞİD de bu kaos ortamında iktidarı yitirmenin acısını hayatın her alanında yaşayan Sünni Arapların içinden doğdu. Şimdi ABD ve onun eteğine yapışıp Irak işgaline katılan uluslararası koalisyon, genel olarak Irak kaosu, özel olarak o kaostan fışkıran ve o kaostan beslenen IŞİD karşısında, ustası ders anlatırken pencereden bakan büyücü çırağının durumuna düştüler.
***
Şimdi de çok daha zorlu ve çok daha karmaşık Suriye sorunu ile karşı karşıyalar... Suriye’de de Baas iktidarı var. Suriye’deki Baas iktidarı da bir azınlık yönetimi. Sünni olmayan, kimilerinin “Arap Aleviliği” diye tanımladığı “Nusayri Araplar”dan oluşan bir azınlık yönetimi. Nüfusun ezici çoğunluğu Araplar: Yüzde 79. Onları yüzde 8 ile Kürtler, yüzde 5 ile Türkmenler, yüzde 2 ile Ermeniler izliyor. Ancak Suriye’de etnik dağılımdan çok dinsel dağılım önemli. Yüzde 79’luk Arapların büyük çoğunluğu yüzde 74 ile Sünni Araplar. İktidardaki Nusayri Araplar nüfusun sadece yüzde 12’sini oluşturuyor. Suriye Baas’ı, toplumun sadece yüzde 12’sini oluşturan Nusayri Araplara dayanıyor. Suriye Baas’ı da tıpkı Irak Baas’ı gibi ülkeyi demir yumrukla yönetiyor. Siyasetin, ekonominin, hele hele ordunun tepelerinde ne Sünni Araplara, ne Kürtlere, ne Ermenilere yer var. Suriye’de Baas’a başkaldıranlar, “Suriye’nin Arap baharını” yaşamak için ayaklananlar Sünni Araplardı. O başkaldırıya Baas şiddet kullanarak cevap verince meydana El Kaide, El Nusra ve IŞİD gibi uluslararası İslamcı teröristler çıktı ve kısa sürede Suriye Arap baharını kanla boğdular, boğuyorlar…
***
Bağlayalım. ABD’nin başını çektiği emperyalist güçler şimdi Baas rejimine fit oluyorlar diye, bir başka uca savrulmuş ve İslamcı teröristleri arkaladığını ne kadar inkâr etse inandırıcı olamayan AKP iktidarının boş havuza atlamasıyla dalga geçmek anlamsız. Keza Baas rejimine destek turları düzenleyenleri alkışlamak ya da yuhalamak da çok anlamlı değil. Başka türlü söylersek Baas’tan nefret edip İslamcı teröristleri desteklemek de, IŞİD’den korkup Suriye’nin çürümüş Baas rejimine fit olmak da Suriye’ye ve dolayısıyla bölgeye barış getirmez. Tersine kan derelerini, kan ırmaklarına dönüştürür. Unutmayalım, masaldaki büyücü çırağı da çağırdığı ama geri yollamayı beceremediği ırmağın sularında boğulmuştu.
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021