Aydın ENGİN
Yedi gün izin yaptım. İyi ettim. Ama bilerek etmedim. Yani izin yapma kararı verdiğim haftayı bir şeyleri sezdiğim için seçmedim. Kendimi yorgun, bıkkın, bezgin hissediyordum; o yüzden izin istedim ve yaptım.
İyi ki yaptım. Ya o hafta, yani geçen hafta izin yapmasaydım, Tırmık yazmaya devam etseydim.
Valla karabasan gibi değil kapkarabasan gibi bir hafta olurdu.
* * *
İzin yaptığım hafta, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Yozgat seferi ile başladı. Yozgat malum, MHP’nin kalesi. Hani Başbuğ Bahçeli, memleketi Osmaniye’den seçimi kazanmasında en küçük bir engel sezse, gider Yozgat’tan aday olur ve kesinlikle seçilir. O kadar yani.
Anlaşılan Kılıçdaroğlu “MHP’nin kalesinde MHP çizgisine siyaset yapılır” diye düşünmüş olacak ki gürledi:
"Söz veriyorum, o Kandil denen yuvayı yerle yeksan etmezsem bana Kılıçdaroğlu demesinler. Mücadele yürek işidir, mücadele bilek işidir..."
Eğer izinli olmasaydım bu sözler üstüne bir Tırmık kaçınılmazdı. Ben Kılıçdaroğlu’na seslenecektim ama savcı kesinlikle “Terör örgütünü övme, koruma kollama” gibi bir sonuç çıkaracaktı ve sonuç da malumdu.
Oysa “Yanılıyorsunuz Kemal Bey. Hem de fena yanılıyorsunuz” diyecektim.
Bir kere Kandil bir tepe ve onun yamaçlarında da PKK karargâhından ibaret değil. Kandil bir bölgenin adı. Dağlık bir bölge. Irak’ın kuzey doğusunda, Taa Türkiye sınırına, Hakkâri, Yüksekova’ya kadar uzanan dağlar… İran’dan kalkıp Şam’a, Halep’e, Bağdat’a, Basra’ya giden ya da dönen otobüsler o bölgeyi boydan boya geçen karayolunu kullanıyorlar.
Belleğim beni yanıltmıyorsa Kandil’de 460 köy var.
Orayı “yer ile yeksan etmek” terörle mücadele değil, kitlesel bir cinayet, tam bir cankırımı olur.
Ha, “Kılıçdaroğlu Kandil derken PKK’nin yuvalandığı yer anlamında sembolik bir adlandırma yaptı” denebilir.
Ama bu, Kılıçdaroğlu’nun “Fena halde yanıldığını” söylemeyi boşa çıkarmaz.
Çünkü 12 Eylül’ün hem taşkafalı, hem faşist generallerinden beri Türkiye’deki bütün iktidarlar Kandil’i yerle yeksan edecek askeri yöntemleri denediler, uyguladılar ve bu nafile oldu. Her yıl, “Bu kış tamam, olmazsa ilkbaharda sorun kökünden çözülecek, belki yaza kalır ama sonbaharda kesin” dediler ve biz bunu yıllardır dinledik.
Bu konuda Kürt sorununu askeri yöntemlerle çözmenin dışında (AKP Reisi’nin göz boyayıcı “barış süreci”ni saymazsak, ki ben saymıyorum) bir yönelim, bir politik çizgi geliştiren olmadı.
Oysa bir sosyal demokrat partiye bu yakışırdı. Çözümü kalaşnikof silahında değil siyaset silahında aramak sosyal demokrasinin öncelikli tercihi olurdu ve olmalıydı.
Çünküüüü…
Çünkü çözüm Kürt illerinde PKK’nin varlığına ve 1984’den beri var olmasına yol açan koşulları ortadan kaldırmaktan ibarettir.
İzinde olmasaydım aynen bunu yazardım ve AKP yargısının herhangi bir savcısı saniye duraksamadan ”PKK terör örgütünü övme, meşru kabul etme” suçunu işlediğim için…
Anladınız…
Yani iyi ki izin yapmışım…
* * *
Hafta böyle başladı ve böyle devam etti.
Mesela T24’deki usta haberci, kapı yoldaşlığıyla övündüğüm Gökçer Tahincioğlu, MİT’in en ürkütücü elebaşılarından Mehmet Eymür’ü konuşturdu. "Şecaat arzederken sirkatin söyler" diyen halk deyişindeki gibi ”Bazıları inatçı oluyor. İşkence gerekiyor…” dedi.
Gökçer arkadaşımın sorularına verdiği yanıtların özü özeti “Mehmet Ağar’lar, benim dışımdaki bazı MİT’çiler, Yeşil filan gibi bir takım herifler kötüydü; ben iyiydim. Tabii devletim için işkence de yaptım ve yaptırdım” dan ibaretti.
Bu açık suç itirafına devletin savcılarından bir tepki gelmesini elbette beklemedim ama sosyal demokrat partiden de bir lanetleme, bir tepki gelmedi.
İzinde olmasaydım “devlet tapıncı”nın gözleri kör edip vicdanları kararttığı bu ülke üstüne yazmak kaçınılmazdı. Ama yazsaydım bu “Şunlar bunlar kötü, şunlar katil, bunlar hırsız” gibi adlar sıralaması olmaz, devlet tapıncını bir din gibi içselleştiren zihniyet üstüne yazardım ve bu, ister istemez bugünkü iktidarı (ortağıyla birlikte) dışarıda bırakmazdı.
O zaman da AKP yargısının bir savcısı…
Anladınız.
Yani iyi ki izin yapmışım.
* * *
Ayrıntıyı boşverin… Bir devlet kurumunun verdiği belgede tarih yanlış yazıldığı için Diyarbakır’da bir AKP mahkemesi Başak Demirtaş’ı 2,5 yıl hapse mahkûm etti. Yanlış tarihli belgeyi yazan devlet kurumu, bu suç sayıldığı için hapis cezası alan Başak Demirtaş.
Besbelli ki AKP Reisi’nin seçime doğru asıl korkusu Selahattin Demirtaş. Nitekim “Demirtaşgiller”i cezalandırmaya, içeri tıkmaya, susturmaya, sindirmeye doymuyor.
Hani küçücük Delal ve Dılda Demirtaş için, meselâ “Sokakta seksek oynadılar. Yürüyenlere engel olabilirlerdi. Ayrıca ayçiçeği çekirdeği çıtlatarak gürültü yaptılar, vatandaşları rahatsız ettiler” gibi bir “suç” uydurup onları da bir AKP kadısının karşısına dikerlerse şaşırır mısınız?
Başak Demirtaş’a hapis cezası uygun görülen “yargılama” rezaleti üstüne bir Tırmık yazmamak mümkün olmazdı.
O zaman da “Yargıya, yargıçlara, savcılara hakaret suçunun maddi unsurları…” cümlesiyle başlayan bir…
Anladınız…
Yani iyi ki izin yapmışım.
* * *
Farkındaysanız, geçen haftanın tırmıklanması zorunlu “marifetleri” bunlardan ibaret değildi.
Meselâ şehit tabutuna elini dayayıp nutuk atılan, şehitlerden “kelle” diye söz edilen bir ülkede “şehit yakını” birine “Senin bacını…” diye yakası açılmadık bir erkek küfürü sallayan İyi Partili Lütfü Türkkan olayı tırmıklanmaz mıydı?
Keza, meslek yaşamının son elli yılında iktidarda kim varsa onun borusunu öttüren¸ iktidarlar sık değiştiği dönemlerde bile bu alışkınlığından asla vazgeçmeyen; 12 Eylül Cuntasının, baş "elebaşısını" evinde konuk edecek kadar vicdan kararmasına uğramış; "duayen" değil, "dua yiyen“ bir gazeteci üstüne yazmamak mümkün müydü ? "CHP kapatılabilir“le başlayıp ertesi günü "150’likler olayı gibi şimdi de yeni 150’likler saptanıp yurt dışına yollananlar olabilir“ anlamına gelen saçmalıklarını savunmak için "Ben fantezi yaptım“ diye saçmalıkların doruğuna oturmuş o "gazetecimtrak“ üstüne yazmayan gazeteci düşünülebilir mi?
Tutup "Haklısınız beyefendi, bu günlerde 150’likler gibi vatana ihanet suçu lekesi taşıyan, ülkeyi ekonomisiyle, kültürüyle, hukukuyla, eğitimi, ahlâkı ile batıran, yurttaşları karşılıklı düşmanlara dönüştürmek için elinden geleni ardına koymayanlar ve onların arlanmaz yalaklarından 150 kişi kolayca bulunur“ filan gibi bir "fantezi“ yazılabilirdi…
Ama sonra "Vay sen bizi kastettin“ diye kükrüyecek, naralanacaklar derhal kendi savcılarına başvurup, suç duyurusundan bulunup…
Anladınız.
İyi ki geçen hafta izin yapmışım.
* * *
Bu hafta nasıl geçecek bilinemez. Bunu bugünden kestiremeyiz, kestiremem.
Acaba ben ne olur ne olmaz hesabıyla bu hafta, sonraki hafta, ondan sonraki hafta, ondan sonrakiden sonraki hafta…
Anladınız.
İzin mi yapsam?

Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021