Temiz toplum çabası için mücadele ederken bir çok kişi ve kurumun kuyruğuna basıyorsunuz.

Bunu göze almak zorundasınız, kolay iş değil gazetecilik. Eğer onuru ile yerine getiriyorsanız.

İzmit’te yaşadığım yıllardı. 1999 depreminde gelen yardımlar içinde Petkim İlköğretim okuluna gelen bilgisayarlar buharlaşmış,  aynı ilkokul müdürü temizlik işçisini sigortasız çalıştırıp özel işlerini yaptırıyor.

Temizlik malzemesi  ve giderlerine mahsuben kestiği makbuzlardaki rakamların arkasına birkaç sıfır ekleyerek  yolsuzluk yapıyordu, haberi  yazmam için belgeleri  getirmişlerdi. Körfez küçük yerdi, herkes herkesi tanır bilirdi. Bizim Kocaeli gazetesinde yazdığım yıllardı, bölgede kötü koku olunca getirirlerdi.

Okul müdürü çocuklarımı okuldan almam konusunda zorlasa da, o benim tercihimdi, almadım.

Okul müdürü hakkında soruşturma açıldı ve emekli olmak zorunda kaldı.

Aynı yıllarda Körfez belediye başkanı  Erhan Yenilmez’ in  yolsuzluk  haberlerini  yazdım. Evime gelen telefonlar “çocuklarını sevmiyor musun? Oluyordu.

Körfez ilçesi, fabrikaların, rantın mütevazi olmadığı bir bölgeydi.

O yıllarda milletvekili olan Emin Şirin, Erdoğan Demirören’i rüyasında görmüştü sanırım,arkadaşım aracılığı ile bana ulaştı orası ile ilgili bilgi almak istiyordum. Görüşebilirmiyiz? ! 

Hiçbir tehditden korkmam, korkmadım da komşularım, arkadaşlarım iyi bilirler, hakaret edip, çamur atandan da; ama Emin Şirin ! o günlerde eniştemiz ! de oluyor, Nazlı Ilıcak durumu;

Neyse, amacı güya  ipragaz ve gaz firmalarının atık resmini çekip Uğur Dündar gibi sözde toplumsal görev  !!! gereği kirlettiği denizin Körfez’in hesabını soracaktı. Hesabını da kesecekti  ya ,bizde anlamıyor numarası yapacaktık.

Amacı kime ulaşmaktı? Erdoğan Demirören’e, kahve içene kadar sorun yoktu, birinci sorumda da sorun olmadı, ama ikinci soru sonrası masadan kalktı sizinle konuşmak istemiyorum dediğinde sadece güldüm, amacım söylemek istediklerim yerine ulaşmıştı. Gidiş o gidiş…

Hırsızlık makama bakmıyor elbette,Televizyon programındaki konuğum konunun uzmanı  Prof,geçen  sene şunları ihtiva eden ilaçlar almalılar diyordunuz , bu sene yaşam kalitelerini artırsınlar diyorsunuz ,dediğimde;Program sonrası Birgül hanım o firmalar artık laptop,tatil vermiyor ki !!! ilaçları önerelim ! diyerek gülmez mi?

Yorum yapmaya terbiyem elvermiyor.

İnsan sağlığı ile oynamak, böyle şarlatanların da doktor ve profesör olabileceğine de tanık olmak.

Aslında toplumsal sorun olan hırsızlık saptamasını yapmak güç değil, bizim toplumumuz “hırsız’lığa karşı değil, hırsız’a karşı”

Ben neden onun yerinde değilim sorununu yaşıyor.

Bu çifte standart  her alan da mevcut isterseniz yargıya bakın;hukuk ve yargı  son günlerde vahim durumda değil mi? konu evladı olunca savcıyı eleştiren başbakan, sanık Ergenekon ve Balyoz sanığı yargı mağduru oluyor örneğin, KCK sanığı yargı mağduru değilmiş gibi, başka bir Cumhuriyet sanıkları mağduriyeti tam bir komedi, gibi gibi’ leri çoğaltmak oldukça mümkün bu sistem de, sistem değişmeli dendiğinde, sivrisinek öldüren sinek avcısı durumunu hatırlatan tablo…

Bataklığı görmeyen, göremeyen,! Görmek istemeyen! Kurutmak gibi bir derdi olmayan düzen, sistem elçileri VE tam da batağın göbeğinde olan düzen elemanları.

Pardon “temiz toplum” MU  olacaktık.