Cemile Bayraktar
Uluslararası ilişkiler ve uluslararası ilişkilerde güvenlik konusu birçok güvenlik uzmanı tarafından alanın ABD sosyal bilimine döndürüldüğü nedeniyle eleştirilir. Özellikle Avrupalı akademisyenler, güvenlik konusunun Soğuk Savaş sonrasında ABD’nin kurmak istediği “yeni dünya düzeni” ve onun navigasyonu sayılan küreselleşme ile birlikte ABD’nin dış politikasına hizmet etmek amacıyla şekillendirildiğini iddia eder. Örneğin, Soğuk Savaş’ın sonuna kadar güvenlik, devlet merkezli ve tehdidin sürekli olarak dışarından geleceğini kabul eden realist ve neo-realist merkezli ele alınırken, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte Kopenhag Ekolü’nün güvenlik konusuna “çevre, ekonomi, cinsiyet, insan hakları” gibi konuları eklemeyi öneren görüşleri, ABD’nin dış politika aparatı olmakla eleştirilirler. Zira buradaki hedef, yeni konularla güvenliğe yönelik riskleri azaltmak değil, ABD’nin hegemonyasını devam ettirebilmesi için, güvenlik bahanesiyle küreselleşme politikalarını hayata geçirmek için imkan oluşturmaktır. Zaten kısa süre sonra Körfez Savaşı sırasında zarar gören petrol kuyularının korunması, imarı ABD’li şirketlere verilmiştir. Bugün Suriye’de buna benzer bir durum yaşanıyor…
ABD, Sezar Yasası ile Esed Rejimi’ni savaş suçları nedeniyle cezalandıracaklarını söylüyor ancak Esed orada kaldığı müddetçe bu pek inandırıcı değil. ABD, yasa ile Rusya, İran ve Çin gibi ülkelerle birlikte Esed’i ekonomik anlamda zora sokmayı planlıyor ancak yasanın maksadı bununla sınırlı değil. Yasa Rojava’yı kapsamıyor. Zaten geçtiğimiz haftalarda Sezar Yasası ortaya çıktığında birçok yorum yasanın Rojava’nın muaf tutulmasının ABD’nin SDG ve ona bağlı yapılara yönelik desteği olarak yorumlamıştı.
ABD’nin Sezar Yasası gündemi oluşturmasıyla birlikte Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) arasında bir anlaşma yapılmıştı. Bu da yasanın aslında Rojava yönetimine destek adımlarının bir parçası maksadı da taşıdığının göstergesi. Hatırlarsanız ABD, Irak’ı yasal sınırlar üzerinden bölmese de farklı yönetimlere ayırarak bölmüştü, bugün Suriye’de yaptığının da bundan farklı bir yanı yok. Bunun sonucunda hem Suriye içinde hem de Suriye dışında bölgenin istikrarsızlığının devam edeceği politikaların yürürlüğe girmeye başladığı ortada…
ABD’nin Suriye Savaşı’nın üçüncü yılına kadar Suriyeli Muhalifleri oyalayıp, bu dönemden sonra terör grupları ile de bağlantılı olan yapıları, SDG (Suriye Demokratik Güçleri) ve ona bağlı grupları desteklediği bilinen bir durum. Her ne kadar Trump yönetimi Suriye’den çekilmek istediğini söylese de bunu yapmadığı gibi eskisinden daha güçlü bir şekilde Kürt gruplara destek veriyor. Elbette Kürt gruplara verilen destek, Kürtler için istikrar öngörmediği gibi bilakis istikrarsızlıkları derinleştirme amacı güdüyor. Bunun demosunu Irak’ta gördükten sonra Suriye’de uygulanmasından bir hayır beklemek ayrıca ahmaklık olur.
“ABD’li petrol şirketi SDG ile petrol anlaşması imzaladı, Washington SDG’yi siyasi olarak tanıdı mı?”
Şarku’l Avsat’ta yayımlanan habere göre; ABD’li Senatör Lindsey Graham, SDG’den Mazlum Kobani ile görüştüklerini ve Kobani’nin kendilerine ABD’li bir şirket ile petrol anlaşması imzaladıklarını ifade ettiğini, Graham’ın ise bu anlaşmaların bölgede herkese yardım etmek için iyi bir yol olduğunu söylüyor.
Bu adımın Suriye’de ”yasadışı” petrol üzerinden zengin olan ve kısa süre önce Suriye’deki göstermelik seçimle Meclis’e sokulan Hüsam Katırcı gibi kişilerin önünün kesilmesi de hedefleniyor. (Geçen hafta bu köşede konuyu ele almıştım; Suriye’de çok ortaklı göstermelik seçim)
Sezar Yasası her ne kadar İran, Rusya, Çin ve Esed Rejimi’ni ekonomik amaçlı zorlama gibi dursa da ve her ne kadar insan hakları üzerinden yola çıkıldığı söylense de, güvenlik bahanesi ile ekonomik olarak ABD’ye yarayacak politikaların uygulanmaya koyulması yönünde bir profil çiziyor. Dahası Esed’in 21. yüzyılda Hitler’i aratmayacak boyutta yaptığı katliamlar sonrası kendi bölgesinde hala kalıyor olmasını engellemiyor. Suriye’yi ve bölgeyi Irak’a benzer bir istikrarsızlık içine iterken, ABD’nin sınırlarından yüzlerce kilometre uzakta kalan bir bölgeden kazançlı çıkmasının kapılarını aralıyor. Dahası, sivil Kürtler için bir istikbal vaad etmediği gibi terörle iltisaklı grupların meşrulaştırılmasının yolunu açıyor. Biz bu filmi, bugünlerde İran’ın kendi lehine müdahale ederek iyice istikrarsızlaştırdığı ve ABD’nin taş üstünde taş bırakmadığı Irak’ta görmüştük, halen izlemeye devam ediyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünü hedef alan, Suriye ve komşularını daha derin istikrarsızlık ve güvenlik problemlerine sürükleyen bu anlaşmanın zararlarını bölgenin sakinleri olarak daha fazla hissedeceğimiz günlerin yakın olduğunu görmek için müneccim olmanıza gerek yok. Şöyle göz ucuyla Irak’a bakmanız yeterli; savaştan yıllar sonra bile normale dönememiş Irak’a…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.12.2025
9.10.2025
7.08.2025
3.08.2025
16.01.2025
7.01.2025
7.11.2024
31.10.2024
9.10.2024
26.08.2024