Hilâl KAPLAN
25 Kasım 1925’te Şapka Kanunu’nun çıkmasıyla beraber rejim, hem İslâm hem de Osmanlı olanı unutturma ve Batılı-çağdaş-laik olanı halkın üzerine zorlama politikasında yeni bir aşamaya geçmişti. Sivas, Giresun, Maraş, Erzurum gibi buna tepki gösteren illerden birisi de Rize’ydi. Tamamen barışçıl bir protestoyla şapka giymeyeceklerini idareye bildirdiler. Ama cezaları ağır oldu. Hamidiye Zırhlısı, halkın kanunu protesto ettiği Ulu Camii’ye yakın kıyıları topa tuttu. Derhâl ilde İstiklâl Mahkemeleri kuruldu, jet hızıyla yargılamalar yapıldı. Tam 143 kişi hakkındaki hüküm bir günde verildi. Hapis cezalarına ek olarak, ertesi gün sekiz kişi de idam edilmişti. Zira rejime göre, bir camide toplanıp slogan atan bir kalabalık da rejime isyan demekti ve isyancıların anladığı dil buydu.
‘Dersim bir isyandı, bastırıldı. Gerekirse analar ağlar’ diyenler, Dersim’den 12 yıl önce Rize’yi bombalayanların zihniyet torunlarıdır aynı zamanda. Onlara göre önemli olan, 10.000 ila 30.000 arası insanın katledilmesi, Munzur’un kana bulanması, mağaralara sığınmış kadın ve çocukların gazla zehirlenerek öldürülmesi mesele değildir. Rejim korunmuş mudur, korunmuştur. Mesele bundan ibarettir.
Dersim’e yönelik ilk resmî özürün bir Rizeli’den gelmesi bu açıdan da oldukça anlamlıdır. O tarihî sözleri hatırlayalım:
“Dersim yakın tarihimizdeki en acı, en trajik olaylardan biridir. Dersim aydınlatılmayı, cesaretle sorgulanmayı bekleyen bir faciadır. Dersim, CHP hükümetlerinin onlarca, yüzlerce faciasından en acısıdır, en kanlısıdır. Dersim faciası karşısında özür dileyecek olan, bu faciayla yüzleşecek olan, AK Parti değil, AK Parti hükümeti değil, bizzat bu facianın, bu kanlı eserin sahibi olan CHP'dir, CHP’’nin Tunceli milletvekilleridir, CHP’’nin Tunceli kökenli Genel Başkanıdır (...) Devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum.”
Dün, Başbakan Davutoğlu’nun bu açılımı daha ileriye taşıyarak Dersim’i ziyaret etmesi, Alevilik Enstitüsü’nün açılması, Dersim isminin iade edilecek olması, ‘gerekirse analar ağlar’cıları daha da çıldırtacak olan kıymetli adımlardır.
Cumhuriyet projesi, sadece sömürgeleştirilenin değil, sömürgecinin de “yerli” olduğu kültürel bir sömürgeleştirme atağıdır. İtilaf Devletleri, Türkiye'yi sömürgeleştirebilmiş olsaydı, Arap alfabesini kaldırmak, ezanı Türkçeleştirmek, hilafet makamını lağvetmek, erkeklere şapkayı kanunen mecbur tutmak, Türkçe hariç bütün dilleri asimile etmek, Kürt kimliği başta diğer kimlikleri yok etmeye çalışmak, vb. adımlara cesaret etmeleri güç olurdu. Zira yabancı bir egemen eliyle atılacak tüm bu adımlar, sadece Türkiye’de değil, işgalcilerin yönettiği diğer Müslüman ülkelerde de halkı bileyecek ve durum kuvvetle muhtemel yönetilebilir olmaktan çıkacaktı. (Bu paragraftan ‘keşke işgal edilseymişiz’ gibi bir anlam çıkaran ahmak, gerisini okumasın lütfen.)
Ancak ‘işgalcilerimiz’ buralıydı. Tarihimiz, değerlerimiz, dillerimiz ve kültürümüz işgal edildi, tahrip edildi, çöp sepetine atıldı. Üstad Cemil Meriç’in dediği gibi, “hiçbir müstemleke, kıymet hükümlerinin adet bezinden daha hakir görüldüğünü, bu zavallı memleket kadar ürpermeden, isyan etmeden müşahede etmek bedbahtlığına uğramamıştır.”
Bu bağlamda, Birinci Meclis’te hilafetin ilgasına yönelik gizli görüşmelerdeki hararetli muhalefeti sebebiyle kendisini sükûna davet eden Rauf Bey”e “Ben bu işin fedaisiyim, anladın mı?” diyerek çıkışan Ali Şükrü Bey,
Hilafet lağvedildiğinden ötürü kıyam etmeyi düşündüğü için kendisini uyaran Bahaddin Bey”e, “Ben elimdeki şu tek değnekle de olsa, bu işe karşı çıkacağım” diyen Şeyh Said,
Mustafa Kemâl’e hitaben “Ben senin yalanlarınla, hilelerinle baş edemedim, bu bana dert oldu. Ben de senin önünde diz çökmedim, bu da sana dert olsun” diyen Seyit Rıza aynı zulüm odağının mazlum ettiği tarihî şahsiyetlerdir.
Bu sömürgeleştirme sürecinin en kanlı sayfasını oluşturan Dersim’in halkıyla bedbahtlıkta ortak olduğumuz kâfi; şimdi geçmişi telafi ve geleceği inşada ortaklık zamanı.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019