İsmet Berkan
Ömrünü Kürt sorunu denen çetrefil meseleyi düşünerek, yazıp çizerek, hatta çözüm çabalarına eylemli katkıda bulunarak geçirmiş onlarca yakın dostum var, onlar bu başlığı görünce çok sinirlenmiş olabilirler.
Haklılar, ortada basitçe çözülecek bir mesele yok elbette. Ama öte yandan, birazdan anlatmaya çalışacağım, bugün karşımıza çıkan fırsat, eğer Abdullah Öcalan ve PKK söylediklerinde sahiden samimiyse, bütün bu karmaşık meseleyi birden bire son derece basit bir dizi harekete bağlıyor, dolayısıyla bu karmaşık çetrefil mesele birden bire çözülmesi en basit sorunumuz haline geliveriyor.
Dün bu köşede CHP’nin benim kendi kendime ‘çözüm komisyonu’ adını verdiğim komisyona katılması gerektiğiyle ilgili bir yazı yazdım. Bu yazı üzerine, siyasetin göbeğinden bir yakın arkadaşımla WhatsApp’tan yazışarak bir tartışma yaptık. O, komisyonun arkasında bir gizli ajanda görenlerdendi ve açıkça söylemese de CHP’nin komisyona katılmasına en azından tereddütle yaklaşıyordu. Sorduğu soru şuydu: “Komisyonun gündemi ne? Komisyonu kuran, gündemini de önceden anlatmalı…”
Ben arkadaşımın sorusuna hak veriyorum. Daha resmen ismi bile olmayan bu komisyonun hedefinin ve amacının ne olduğu da kimse tarafından doğru dürüst söylenmedi. Hep konuşmalar, bizim bu hedef ve amacı zımnen anlamamız üzerine yapılıyor. Herkes de kendine göre başka bir şey anlıyor elbette. Mesela benim anladığım hedef ve amaçla “CHP sureti katiyede komisyona girip suç ortaklığı yapmamalıdır” diyenlerin anladığı hedef ve amaç arasında inanılmaz mesafe var.
Ben mi haklıyım, onlar mı? Bu sorunun sorulmaması gerekir, komisyonun gündeminin ve hedefinin belli olması gerekir.
Bana soracak olursanız komisyonun hedef ve amacı ile bugüne kadar devam eden süreç konusunda atılan kimi temel adımlarda söylenen hedef ve amaç arasında mutlaka bir paralellik olmalı.
Baktığınızda, evet bugün yaşadığımız süreci başlatan ve ilerleten insan MHP lideri Devlet Bahçeli’dir. Bahçeli, ameliyat sonrası nekahat döneminde biri son derece önemli pek çok yazılı açıklama yaptı. Ama işte o çok önemli dediğim yazılı açıklamasında (meraklısı tam metnini bu linkten okuyabilir) daha Nisan ayının başında bu komisyonun hedef ve amacının ne olduğunu bir hayli ayrıntılı biçimde anlatmıştı.
Baktığınızda, Devlet Bahçeli’nin 2 Nisanda MHP’nin yayın organı TürkGün gazetesinde çıkan bu yazısıyla Abdullah Öcalan’ın üç ayrı vesileyle kamuoyuna ve örgütü PKK’ya verdiği mesajlar arasında da aslında ciddi paralellik var. Öcalan da henüz o sırada ortada bile olmayan komisyon için bir hedef ve amaç çerçevesi çizmişti ve o çerçeve Bahçeli’nin çizdiği çerçeve ile neredeyse bire bir uyumluydu.
Peki neydi o çerçeve? Devlet Bahçeli’nin ağdalı Türkçesi, Abdullah Öcalan’ın jargon dolu Türkçesini basit bir yapı sökümüne tabi tuttuğunuzda karşınıza son derece basit bir şey çıkıyor: Örgüt silah bıraksın (bırakmaya başladı ama tamamlanmadı), dağdakiler ovaya insin (henüz inen yok) ve demokratik siyasete katılsın, DEM Parti de “Türkiye’nin partisi” olsun, dağda silahla her ne talep ediliyorduysa onun demokratik siyaset yoluyla talep edilmesinin önü açılsın.
Böyle baktığınızda “çözüm” denen şeyin kısa vadeli parametreleri de ortaya çıkıyor:
Halen dağda olan PKK’lılardan isteyenlere DEM Parti içinde siyaset yapma imkanı verilmesi, PKK’nın dağda silahla gerçekleştirmeye uğraştığı kendi siyasi hedeflerini eline silah almadan sivil siyaset yoluyla yapmasının önünün açılması…
Elbette PKK’ya bu imkanlar, Devlet Bahçeli’nin sınırlarını çizdiği kadar verilecekti. Bahçeli’nin yukarıda linkini verdiğim yazıda çizdiği çerçeveye ne DEM Parti ve PKK’dan, ne iktidar ortağı Ak Parti ve Tayyip Erdoğan’dan ne de CHP’den bir itiraz gelmediğini hatırlatmak isterim. Bu açıklamaya yegane tepki İyi Parti’den ve onun lideri Müsavat Dervişoğlu’ndan geldi. İyi Parti bugün komisyona da katılmıyor zaten.
İyi Parti’nin kendince tepkisi ve eleştirileri var sürece ama görünen şu ki, parlamentonun geri kalan partileri onlar gibi düşünmüyor ve komisyon çalışmalarına katılmaya karar verdiler. (Henüz isim bildirmeyen üç parti daha var aslında ama Meclis’in büyük çoğunluğu komisyonda yer alacağını duyurdu.)
Burada bir tane büyük problem var: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan henüz sürecin veya kurulmakta olan komisyonun amaç ve hedeflerine dair kapsamlı hiçbir açıklama yapmadı, yaşanan süreci desteklediğine kuşku yok ama sürecin nasıl nihayete ereceği ve PKK’nın bir daha eline silah almaması için Türkiye’nin üstüne düşen görevler olup olmadığı konusunda ser verip sır vermedi. Bahçeli’nin “Yapılması gerekenler” listesine itiraz etmemiş olması, bu listeyi onayladığı anlamına gelir mi gelmez mi, bilmiyoruz. Veya Erdoğan’ın kendine ait daha farklı bir çerçeve önerisi var mı, onu da bilmiyoruz.
Ama bildiğimiz şey şu: Türkiye’nin önünde gerçekten tarihi ve büyük bir fırsat var. Üstelik bu fırsatı değerlendirme sorumluluğu da tümüyle parlamentonun elinde.
Bu fırsat aslında sadece PKK ve terörle ilgili değil, ülkemizin demokratik standartlarının gelişmesi, özgürlüklerin güvenceye alınması, ifade özgürlüğünün sınırlarının evrensel normlara geri gelmesiyle ilgili.
Sonunda Türkiye, “Gerçek bir demokrasi ve özgürlükler ülkesi olursak, terör biter” deme noktasına geldi.
Bana göre mesele bundan ibaret.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.12.2025
15.12.2025
12.12.2025
11.12.2025
7.12.2025
5.12.2025
2.12.2025
27.11.2025
26.11.2025
21.11.2025