Kemal CAN
Bahçeli’nin “baraj tartışması” kılığında ittifak kapısını açmasıyla kurulan hesap çok açıktı: Son seçimde yüzde 60 oy almış iki partinin kuracağı ittifak karşısında, referandumda olduğu gibi, bir ortak zemin kuramayacak muhalefetin fazla şansı olamayacaktı. Kullanımda olan kutuplaştırma dili yükseltilerek muhalefetin yan yana durması imkansızlaştırılacak, işbirlikleri suçlama için kullanılacaktı. Ancak yapılan hesap pek tutmadı, “şer cephesi” iddiası aleyhe dönünce hemen terk edildi.
İki haftadan birkaç gün fazlası var. On yedi gün sonra oy verilecek ve muhtemelen gün bitmeden sonuçlar öğrenilecek. Yavaş yavaş olası seçim sonuçları hakkında fikir verecek anketler de ortaya çıkmaya başladı. Ciddiye alınabilir araştırmaların gösterdiği rakamlar iktidar ve muhalefet arasındaki toplam oy dengesinin 16 Nisan referandumuna çok benzer seyrettiğini gösteriyor. Blokların iç dağılımında ise ciddi bir hareketlilik gözleniyor. Anketler arasındaki sayısal farklar da, hemen her parti için bir – iki puan civarında. Ancak bu seçimin özelliğinden dolayı, o bir – iki puan sonuçları dramatik biçimde değiştirebilecek etkiye sahip. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda bitip bitmeyeceği, baraj sorunu yüzünden meclis dağılımının nasıl olacağı gibi kritik soruların cevapları, belki de çok küçük oy farklarıyla belirlenecek.
Kampanya başladığından -adaylar ve programlar açıklandığından- itibaren izlenen seçim stratejilerinde de önemli bir değişiklik gözlenmiyor. Belki, Erdoğan’ın “muhatap almama” tavrını bırakıp İnce’nin kendi tribünlerinde büyük alkış alan üslubuna karşılık vermeye başlaması bir değişiklik olarak not edilebilir. Fakat ilginç olan bu kadar kısa bir süre kalmış olmasına rağmen kimsenin kampanyaların son iki haftada da böyle gideceğine inanmaması, ikna olamaması. Özellikle Erdoğan’ın yapacağı “sürpriz hamle” konusundaki yüksek beklenti bir türlü zayıflamıyor. Açıkçası bu konudaki derin şüpheyi haklı kılacak çok zengin bir deneyim havuzu da mevcut ama heybedeki turpların bitmiş veya çürümüş olma ihtimalini de bir kenarda tutmak gerek. Erdoğan ve iktidar ittifakının avantaj yaratmak için son aylarda attıkları adımlar ve sonuçlarına bakılınca da pek umduklarını buldukları söylenemez.
Bahçeli’nin “baraj tartışması” kılığında ittifak kapısını açmasıyla kurulan hesap çok açıktı: Son seçimde yüzde 60 oy almış iki partinin kuracağı ittifak karşısında, referandumda olduğu gibi, bir ortak zemin kuramayacak muhalefetin fazla şansı olamayacaktı. Kullanımda olan kutuplaştırma dili yükseltilerek muhalefetin yan yana durması imkansızlaştırılacak, işbirlikleri suçlama için kullanılacaktı. Ancak yapılan hesap pek tutmadı, “şer cephesi” iddiası aleyhe dönünce hemen terk edildi. Diğer yandan Afrin gündemiyle hareketlendirilen oy desteği çıktığı gibi indi, seçime varamadan unutulup gitti. Döviz – faiz krizi üzerinden batıyla kapışma hamlesi, ezik ve sonuçsuz bir uzlaşma arayışıyla neticelendi. Bütün medyayı ele geçirme çabası, söylem üstünlüğünden çok, söylenecek sözün kalmadığını görünür hale getirdi.
İktidarın seçimi kendi lehine çevirmek için attığı adımlardan en moral bozucu olan ve hâlâ en önemli risklerden birini oluşturan sandık güvenliği meselesinde bile, ilk başta yaratılan hava pek sürmüyor. Hâlâ önemli riskler ve endişeler yürürlükte olsa da muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları, ittifak sürecinin çok daha ilerisine taşınabilen bir işbirliği tablosuna hayli yaklaştı ve özgüveni arttı. Muhalefetin kendi sorunlarını çözmek için birlikte davranmanın yolunu bulması, seçmenin gözündeki belirsizlik yaratan parçalı resmi de yumuşatıyor. Somut bir mesele için aynı masanın etrafında buluşabilen partiler, diğer konularda da daha kolay konuşabilir olmanın kapısını gösteriyor. İnce’nin “sekter” kampanyasından rahatsız olan ve endişe duyan Akşener’in “geleceği tartışalım” talepleri de, Saadet Partisi ve HDP’den gelen “zaman mutabakat zamanı” açıklamalarıyla birleşince, bir çatlaktan çok pozitif gelişme olarak algılandı.
Tekrar baştaki tartışmaya dönersek; Erdoğan’ın yeni bir hamleye hazırlanıyor olup olmadığı tartışmasına, şimdiye kadar hesapların tutmaması, hatta bazılarının ters tepmesi açısından da bakılabilir. İktidarın elinde yapılacak hamle kalmamış olmasının yanına, yapılan hamlelerden alınacak sonuçlar konusundaki ezberlerin de biraz bozulmuş olmasının koyulması gerekiyor olabilir. Bu yüzden, atak yapıp riske girmek yerine mevcut pozisyonu koruyarak hamle karşılamak tercih ediliyor, hareket etmekten ve söylem yenilemekten kaçınılıyor olabilir. Ancak bu durum şapkadan tavşan çıkartılmasa da “bildik hamlelerden” bir serinin devreye alınmayacağı anlamına gelmiyor ve belki de bu risk giderek daha da büyüyor. “Bildik hamleler” konusunda hatırladıklarımız hiç iyi şeyler değil ve yapacakları sınırlı olan, yaptıklarından sonuç alamayanlar için son anda harekete geçecek refleksler daha kontrolsüz ve yıkıcı olabilir.
Erdoğan’ın “tamam” sözünden, Fenerbahçe kongresindeki değişim iradesinden, MESAM’da kayyum düzeninin seçimle devrilmesinden motivasyon devşiren muhalefet, henüz anketlerle rahatlayamıyor. HDP için hâlâ geçerli olan baraj endişesi ve yapılan hazırlıklara rağmen sandıklarda yaşanabileceklerle ilgili kaygılar devam ediyor ama artık umutsuzluğu değil motivasyonu besliyor. Örneğin, bütün muhalefet partilerinin ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı Adil Seçim Seferberliği Hareketi hiçbir sandığı boş bırakmayacak hazırlığı tamamladığını söylüyor. Bütün sandıklara görevli ve müşahit gönderebileceklerini iddia ediyorlar. Ancak, şimdi üzerinde tartışılan meselelerden biri; “sandıkları tutmanın” yeterli olmayacağı, sandıklarda ve sandık çevrelerinde yaratılacak olağan dışı hareketliliğe karşı nasıl davranılması gerektiği konusunda hazırlık. Yani, “yapılabilecek son hamleler” konusunda sadece kampanyanın son düzlüğünde değil, oy vermenin ve saymanın son dakikalarına kadar tam bir rahatlama olmayacak. Ancak iktidar destekçisi seçmende bile artık rahatsızlık yaratan bu güvensizlik atmosferi bile bundan birkaç ay öncesindeki gibi bir etki yaratmıyor. İktidarın gücünün değil zayıflığının göstergesi sayılıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025
19.11.2024
11.11.2024
7.11.2024
2.11.2024
3.09.2024
14.06.2024
20.04.2024