Leyla İPEKCİ
Kitlesel acıların, büyük faciaların karşısında çekişmelerin unutulduğu, nefret ve öfkelerin geride bırakıldığı, dayanışma ve ittifakın gönüllü bir ruhla öne çıktığı bir gerçek. Bu, ortak bir insanlık tecrübesi. Ama bugün ortak bir tecrübemiz daha var: Acı karşısında birbirini teselli etme eğilimi yerini birbirini suçlama eğilimine bırakmış.
Birbirini suçlamak; felaketin sorumlularını unutturuyor. Faciada ihmalkarlığın, kastın, sabotajın ya da sorumsuzluğun payını ölçebilecek sahih bir kriteriniz kalmıyor. Herkesin suçlu olduğu bir ortamda, kimse artık suçlu değildir.
Bilerek ya da bilmeden her duyduğunuz haberi paylaşıp görünür hale getirerek, ona somut bir elbise, bir sıfat giydirerek, hakkı batıldan ayırma çabasına girmeksizin her duyumu bir veri kabul ederek... Faciayı devam ettiriyorsunuz. Dışınızda ne oluyorsa içinizde de o oluyor.
Büyük felaketler karşısında suçlu aramak elbet adalet çağrısı için olmazsa olmaz bir koşul. Ama suçluyu kendi nefret gündeminizi doğrulamak üzerinden üretiyorsanız ve başka hiçbir hakkaniyet kriterine gönderme yapmak sizi ilgilendirmiyorsa... O vakit adalet çağrısı tuhaf bir hedef gösterme kampanyasına bürünüyor.
Oysa hiçbir eylemin tek bir göndermesi yoktur. Doğrular yanlışlarla bezelidir, haksızlığın içinde haklılar mevcuttur vesaire. Sebeplerin ardındaki sebep; şerdeki hayrı aramaya, ibret almaya, musibetleri ikrama çevirmeye bizi yöneltebildiği ölçüde acılarda ortaklaşabiliriz. Acıyı çekenle bütünleşmek, hemhal olmak, onun derdiyle dertlenmek o vakit sahiden de teselli edici olur. Böyle insani yaklaşımlar felaketin hemen ardındaki ilk süreçte büyük bir kıymet taşır. Teselliye ihtiyacı olanlarla teselli edebilenler bir olur.
Ne kadar kolay gibi gözükürse gözüksün Soma felaketiyle anladık ki, amacımız teselli etme gayreti değil, acıları araçsallaştırma hırsıymış büyük ölçüde. Bunda bugünün ruhunu büyük ölçüde oluşturan görsel dilin de katkısı büyük. Acılar görselleştikçe, faciaların dehşeti azalıyor. Çünkü dehşeti göstermek, durmadan onu görüntülemek yetmiyor. İlle fazlası gerekiyor. Acılı insanların yüzüne kamerayı defalarca dayamak, uzattığınız mikrofonlardan ısrarla ilgi çekici bir hikaye çıkarıp haberleştirmek...
Ölülerini geceler boyu bekleyenler yeter artık diyorlar, çekin şu mikrofonu. Evet bir ölçüde derdini paylaşmak insana iyi geliyor. Ama onlar da bir süre sonra anlıyorlar ki, niyet paylaşmak değil görselleştirmek, habere büründürmek, canlı yayını sürdürebilmek... Başka bir gündemin rızasına hizmet ettiğini fark eden acılılar yalnız kalmak istiyor.
Az ilerde yeni mezarlar kazılıyor. Henüz topraktan çıkarılmamış, belki halen can çekişmekte olan yeni ölüler için... Kelimelerin sessizleştiği an. Acının dili suskunluk olduğu an. Sizi görüntüleyen kameraman ise işini yapıyor yüzünüze odaklanarak!
Durmadan ekranda dönen felaket fragmanlarından birinde hep o andaki acınızla kamusallaşıyor yüzünüz. Acının mahremliğini kimse umursamıyor. İzleyenler için vah vah deyip dua etmek dışında yapacak bir şey yok. Ama mahreme saygısızlık, masumiyeti hepten yok ediyor. İçimizdeki facia bitmiyor.
Sorumluları sorgulama talebinden, adalet beklentisinden daha elzem hale geliyor acıyı hikayeleştirmek. Hikayeler gönül dağlıyor. Tekrar hatırlıyoruz ki, her insanın bir hikayesi var. Ancak ölünce anlam kazanan... Bu hikayelerden ibret çıkaracağımıza, suçlu yarıştırıyoruz olur olmaz.
Rantçılık ittifakıyla yükselen binalar, ihale kavgasıyla büyüyen haset, köşe dönmeci hezeyanların unutturduğu emeğe hürmet... Bir türlü işçi hayatını düşünmeye sıra getirmeyen vahşi kapitalist hırslar... Maddi çıkarlar doğrultusunda korunan ihmalkar işletmecilerin iş birliği yaptığı patronların karşı konulmaz gücü... Tüm bunların tezahürü işte o yeraltında vurgun yiyen biçare madencilerin cansız bedeni.
Şimdi değilse ne zaman işçi istismarlarını sorgulayacağız gibi haklı bir çıkış noktasından sokakları savaş alanına çevirmek mi bize düşen? Dürüstçe, edeple, mağduriyetin getirdiği tevazuyla adalet talebimizi ifade edebilirsek... Henüz kanı pıhtılaşmamış acılara çomak sokmanın siyaset üretmek olmadığını fark edebilirsek... Evet, siyaset yapacağız bugün tam da.
Acının sükut ettiremediği ağızlarımız bir gün olsun yalancılığı, çarpıtmayı, kul hakkını çiğnemeyi, hedef göstermeyi, fırsatçılığı, siyasi rantçılığı terk ederse, karşılıklı suçlama ve gerilim gündemini terk edebilirsek... Sorumluların sorgulanabilmesi için gereken emin ortam oluşturulabilirse... Acının mahremiyetini kamusal çıkarların önüne alabilirsek... Birbirimize suç atma hırsıyla felaketin sorumlularını unutturmazsak... Acılar görselleştikçe, facianın dehşetinin azalması karşısında tefekküre yönelirsek... Yapacağız evet insanlık siyasetini tam da bugün.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018