Markar ESAYAN
İngiltere’de yüzyıl başında yaşam ortalaması 50’ymiş. Türkiye’de o sırada kaçtı bilmiyorum ama, sanırım bir on yıl eksiltmek çok abartılı sayılmaz. Bugün ortalama yaşam süresi İngiltere’de 78 civarında, Türkiye’de ise 75’e dayandı. Bu, nüfus planlamacıları, emeklilik fon yöneticileri ve yaşlanan nüfuslarını nasıl besleyeceklerini düşünen devletler için sıkıntılı bir durum olsa da, bizim için herhalde iyi bir haber. Yüz yıl gibi kısa bir sürede yüzde ellilik bir artış hiç de fena değil. Hele hele seksenine merdiven dayamış Robert Redford’un dinçliğini görüp, “en güzel yıllarımı yaşıyorum” sözlerini duyduktan sonra.
Bu durumda hayatı yeniden programlamak gerektiğinden bahsediyordu bu bilgileri edindiğim televizyon programındaki uzman. Hayatı 25’lik üç dilime ayırmak ve buna göre programlama yapmak gerekirmiş. İlk yirmi beş yıl zaten eğitim ve hayata hazırlıkla geçiyor. Kendimiz için kararları başkalarının aldığı bir ülke ve kültürde yaşıyoruz. Bir tür çağdaş kölelik. Aile, devlet vesayeti altında hayata başlamak. Sonra bir patrona, komutana veya kocaya devrolunmak. Erkeklerin ayrı, kadınların apayrı sorunları var. Ben eminim ki, okuma şansına sahip olanlarımızın bile büyük çoğunluğu kendini tanımadan, kendisini tartmadan yaptığı tercihlere göre üniversite, bölüm seçtiler. Bir kısmı bölümünü sevdi, bir kısmı iş seçerken bu yanlışı düzeltme imkânı buldu. Ama daha büyük bir kısmı mecburen aynı dalda hayatını kazanmak zorunda kaldı. Bu ise mutsuz bir insan kitlesi ve verimsizlik demek. Ama biz işin ekonomi boyutunda değiliz.
Ortalama hayat elli sene olsaydı bile, bunun denenmesinin gerekli ve kaçınılmaz olduğunu düşünürdüm. 75 yıllık bir hayata sahipken çok daha mümkün; yani hayatta makas değiştirmek, değişiklik yapmak. Ama bunu geçmiş hayatına saygısızlık etmeden, ciddiyet çerçevesinde götürmek. Bahsettiğim maceradan maceraya atılmak değil, dünkü hayatı bugünkü kendinize eşzamanlamaktan bahsediyorum. Macera meselesini de küçümsemiyorum, ama o bu pazarın konusu değil.
Demek ki toplamda üç hayat yaşama şansımız olabilir. Hatta başlangıcı kendi tercihlerine göre yapmış şanslı insanlar bile buna ihtiyaç hissedebilir. Çünkü insanlar değişir, değişim, önünde sonunda kurulan düzenle dayanılmaz bir çatışmaya yol açabilir.
Zaten, bu makas değiştirme işini o veya bu nedenle yapmayan, yapamayanlar da öyle durdukları yerde kal(a)mıyorlar. Gözlemim şu: Böyle insanlar, isyanları korkularını bastırdığı noktada çok daha dramatik kırılmalar geçiriyor, çok daha keskin kararlar alıyorlar. Biraz da panikle oluyor bu. Çünkü insanın doğası, o türden bir edilgenliğe göre değil.
Biz bunları hissediyor ama tesbitleri çarpışma yaşandıktan sonra yapabiliyoruz, o da belki. Hayat çok hızlı ve kavga çok büyük. Alıştığımızı sürdürmek çok daha güvenli. Bunun bir anlamı var. Korkular bizi koruyor. Yüzme bilmeden denize girmemizi önlüyor. Yüzmeyi kendi sığ sularımızda öğrendikten sonra hâlâ harekete geçmiyorsak, bir koca dalga zaten bizi önünde sonunda açığa sürüklüyor. İçten içe o dalgayı bekliyoruz da sanki, değil mi?
Sonra kulvar da bir tane değil. İş yaşamı dışında bir de özel hayatımız var. Kendi bireysel hayatımız var. Bunları birbiri ile uyumlu ve bağlantı noktalarını koparmadan hareket ettirmek istiyoruz. Çünkü birindeki kopuş, diğerlerindeki gelişmeleri etkiliyor. Duygu ve akıl çizgisini iyi tutturmak lazım. Bu mümkün mü? Eğilimimiz bu yönde en azından. Eğilim varsa olabilirlik de vardır. Eğilimler, bilinçdışımıza sızmış binlerce yıllık aktarımların bir sonucu.
Tüm bu karmaşaya rağmen, büyük imkânlara sahibiz. Ümit hiç tükenmiyor. Fırsatlar, gidilecek yol hiç bitmiyor. Hayatın sırrı bu. Yaşadığımız müddetçe bir son, nihai bir tükeniş ve bir mahvoluş yok. Sadece tecrübeler silsilesi var. Kayıplar ve düş kırıklıklarımız çok değerli. Kendinizi daha iyi tanımanızı sağlıyor. Neyi istediğinizi, neyi istemediğiniz üzerinden anlamanızı sağlayan en önemli tecrübeler onlar. Vazgeçmek ise o tercihlerden sadece bir tanesi.
Yazılı testlerdeki E şıkkı gibi...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları







































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019