Markar ESAYAN
Çoğunluk vahşetin başka dünyanın insanlarına, ya da aslında insanaltı varlıklara ait bir olgu olduğunu düşünürüz. 'Sineklerin Tanrısı' veya 'Hayvan Çiftiği' gibi romanlarda, son derece uygar gözüken insanların, belirli şartlar oluştuğunda vahşeti kolayca normal bir tabiat olarak benimsedikleri görülür. Din adına savaştıklarını söyleyen IŞİD gibi örgütlerin, kolaylıkla insanların kafalarını kestiklerini gördüğümüzde, aklımızdaki gerçeklik sınırları belirsizleşir. Batı daha estetik öldürüyor olsa da, vahşetin sürekliliği ve yaygınlığı gerçeğini değişmez. Bir drone'un parçaladığı ile Işid'in kurşuna dizdiği kişinin sonu aynı olmaktadır. Birisine vahşet, barbarlık derken, -ki öyledir- bir diğe- rine 'gereklilik veya demokrasi ihracı' demek, vahşetin en uygar medeniyetle- rin merkezine kadar işlediğinin ve sürekli bir kural oluşunun ispatıdır.
Emperyalist veya şeytan Batı'ya karşı mücadele adına çoluk çocuk öldürmek de aynı kapıya çıkar.
Hepsi de vahşettir ve sayılarla konuşmak ayıptır ama, 11 Eylül'de El Kaide saldırılarında ölen masumların sayısı 3000 civarında iken, dünyayı El Kaide'den temizlemek için öldürülen masum insanların sayısı bir milyonu geçmiştir.
Sanki ülkelerin doviz kurları gibi bir değer, insan ölümleri oranını da belirler gibidir.
1 Batılı= 333 Doğulu gibi...
30 yıllık çatışmalarda Türkiye'de ölenler, Türk veya Kürt olsun, hepsi de yoksul ve dezavantajlı kesimlerden gelmektedir. Bu mide bulandırıcı bir gerçektir. Bu adaletsizliğe tepki duymak da sıhhat işaretidir.
Ancak öfkelenmek düzenin değişmesi için yeterli olmuyor. Hatta bizlerin değişmesi de yeterli olmuyor. Dünyadaki genel kural şiddet ve vahşet olduğunda, kuralı da o koyuyor ve barış isteyenler dahi ateş kendilerine ulaştığında aynı silahla karşılık vermek zorunda kalıyorlar.
Ruhta sulh, cihanda sulh...
Öncelikle şiddetin ruhlarda sönümlenmesi gerekiyor. Çünkü o orada var ve tehlike anında kırılmak üzere bekliyor. İçimizdeki vahşinin üzerinde düşünmemiz şart. Kendi üzerimize düşünmek özgürleşmenin olmazsa olmazıdır. Bunu başkaları bizim yerimize yapamaz. Kendi düşüncesine sahip çıkamayanlar taklitçi bile olamazlar, köle olurlar.
Şiddet doğamızda olduğuna göre bu varoluşun belirli bir bölümüne denk geliyor olmalı. Yani 'tu kaka' diyerek durumdan kurtulamayız. Hayatta kalmak için içimizde potansiyel olarak duran bu aşkın gücü nasıl, ne zaman ve hangi şartlarda serbest bırakacağımız konusu hayatidir.
Şiddet ancak insanın hayatının tehlikede olduğu çok özel durumlarda başvurulabilecek bir özelliktir. Bunu bir cemaate veya devletlere de uyarlayabiliriz. Yani oldukça istisnai bir durumdur. Ama bugünün dünyasında şiddet ve vahşet, bireyin ve devletlerin hayatında istisnai durumun çok ötesinde bir kural haline gelmiş durumda.
Şiddetin mağdur edenle mağdur edilenin ortak mücadele biçimi olması, bireysel hayatta da, toplum ve devletlerin hayatında da durumu daha karmaşık hale getiriyor. Şiddet açıkça uygulanabilecek bir fiil değil. Uygulanması için rasyonelleştirme şart. Mağdur edilecek kişi veya zayıf kesimlerin şeytanlaştırılmaları bundan. Irkçılık bu meşruiyet ihtiyacından doğmuş ve sadece devletleri değil, sıradan insanları işlevselliği nedeniyle ele geçirmiştir.
Mağdurun şiddeti ise çok daha dokunulmazdır. Kimse açıkça mağdur edilmiş bir bireyin veya toplumun şiddetle kendisini savunmasına karşı çıkamaz. Ama kendini korumak ile şiddeti 'ötekiler hiyerarşisinde' daha altlarda olanlara uygula- mak arasında sıkça ihlal edilen bir sınır vardır. Üstelik barış zamanı geldiğinde, kanıksanmış ve normalleşmiş olan şiddete dayalı hayat biçimi kolayca terk edilemez. Çözüm Süreci'nde 'Tam PKK'yı yeniyorduk' ile 'Tam TC'ye diz çöktürmüştük' iddiaları arasında fark yoktur. O zihinlerde şiddet tek kuraldır.
Şiddet, bu zor dünyada hayatta kalmak veya başarılı olmak için tek kural olarak dayatılmış olsa da, bu aslında büyük bir yalandır. Şiddetle elde edil- miş kalıcı bir başarı yoktur, tarihi esir almış bir bozgun söz konusudur. Çok istisnai durumlar için belki geçici olarak mecbur kalınabilecek bir halin genel bir tavır olması dünyayı da insanı da mahvetmiştir.
Akıl ve vicdan çoğu durumda şiddetten çok daha verimli sonuçlar doğuracak çözümleri bize sunmaya hazırdır. Her durumda baltaları kapıp birbirimize saldırmak bizi hayvanlar dünyasından bile aşağıda tutar. Hayvanlar sadece doymak için avlanır ve asla fazlası için riske girmez. Kendisine akıl ve kullanışlı eller bahşedilmiş insanın bugünkü durumu gerçek bir başarısızlık öyküsüdür.
Devlet şiddeti, bireysel şiddet, fiziksel şiddet, duygusal ve cinsel şiddet, insanın doğasından neşet ettiği iddia edilen ancak gerçekte doğamızın suiistimal edilmesinden neşet eden bir anomalidir.
Bu kadar şiddet doğal değildir. Suçu doğamıza, dünyaya atarak kurtulamayız. Bunun bir tercih olduğunu kabullenmeliyiz.
Nitekim aynı zor şartlara farklı farklı tepki veren insanların ve toplumların varlığı bunun ispatıdır. Hem de en zor durumlarda bile...
Gandhi sivil itaatsizlik ve pasif direnişle Britanya'yı dize getirmiştir. Ancak hemen sonrasında Hindular ve Müslümanlar birbirlerini öldürmeye başlar. Gandhi 'Ben bunun için mücadele etmedim. Bu vahşeti izlemek yerine ölmeye yatayım daha iyi' der ve açlık grevine başlar.
Açlık grevinin bir yerinde Gandhi'ye gelen bir ziyaretçi 'Sen bir Hindu'sun. Bunlar benim çocuğumu öldürdü, söyle ne yapayım?' diye sorar. Gandhi şöyle cevaplar:
'Yapacağın bir tek şey var. Babası Hindular tarafından öldürülmüş bir Müslüman çocuğu evlat edineceksin ve onu ideal bir Müslüman gibi yetiştireceksin.'
Cesurlara atfedilse de şiddet korkakların işidir. Asıl cesaret bağışlayabilmektir.
Tabii önce kendini...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019