Markar ESAYAN
Önceki yazıda, “laik kesim” ve “muhafazakâr” tanımlarının yeterli kapsayıcılıkta olmadığını, son 15 yıllık değişim sürecinde, muhafazakârların kamusal alanda yer almaya başlamasıyla birlikte, “laik” kesimde oluşan hoşnutsuzluğun karmaşık bir hal aldığını ifade etmiştik.
Konuyu ele alırken, PODEM çatısı altında Sabiha Senyücel Gündoğar, Aybars Görgülü tarafından hazırlanan “15 Temmuz Sonrası Türkiye’de Laik Kesim: Tartışmalar, Duygular ve Beklentiler” raporundan faydalandığımı da belirtmiştim.
Rapora göre Gezi krizinin ciddi bir kırılma yarattığı, 15 Temmuz’un da bir başka kırılma olduğu ifade ediliyor.
“15 Temmuz ve sonrasında izlenen siyaseti laik kesim önemli bir dönüm noktası olarak nitelese de, bu ilk kendilerini dışlanmış hissettikleri kırılma anı değil. Laik kesim açısından devlet ile ciddi anlamda bir kopuş hissetmeleri Gezi olayları ile başlamış. Gezi, genel olarak laik kesimin sokağa çıktığı ve demokratik taleplerini dile getirdiği bir eylem olarak yüceltiliyor. Gezi sonrasında hükümetin laik kesimin taleplerine hiç kulak asmadığını, tersine şiddet ile olayları bastırarak daha otoriter bir yönetime geçiş yaptığı belirtiliyor. Seküler/laik hassasiyeti olan kesimlerin özellikle Gezi olaylarından sonra kendilerini daha da dışlanmış hissettikleri ve Türkiye’de kendilerine yer olmadığını düşündükleri anlaşılıyor.”
2012 yılına geri dönüldüğünde, “laik kesimin” AK Parti ile başlayan dindarlarla eşitlenme sürecini hazmetmeye yaklaşmaya başladığını, şüpheler, korkular olmakla birlikte, geçmiş dışlayıcı pratiklerin yanlış olduğuna dair bir farkındalık ile daha uzlaşmacı bir ruh halinin ortaya çıktığını söyleyebiliyorduk.
Burada gerçeğin ne olduğu ile olayların nasıl algılandığı arasında bir çizgi çekmek gerekiyor. 80 milyonun içindeki bir kesimin nerede nasıl yanıldığını ispatlamaktan ziyade, neyi nasıl hissedip algıladığını anlamak, siyaset yapıcıları için daha öncelikli olmalı.
Esasen, Gezi krizinin altyapısını hazırlayan FETÖ gibi kripto yapıların tam da bu yumuşamayı hedeflediği söylenebilir. Ancak bu tespit, söz konusu kesim üzerinde bir etki yaratmayacak, hatta bir tür hakaret olarak da algılanabilecektir.
İlgili raporda, “laik kesimin” bir röntgeni çekildiğinde üç farklı eğilime ulaşılmış.
“15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşanan süreç laik kesim içerisinde gruplaşmalar yaratmış. Üç eğilimin öne çıktığını gözlemlemek mümkün. İlk eğilim milliyetçilik ekseninde birleşme, ikinci eğilim ise milliyetçilik ile sorun yaşamamakla birlikte, muhafazakârlığın artması iddiasıyla ülkenin geleceğinden endişe etme. Üçüncüsü ise Türkiye’den umudunu kesme şeklinde.”
Bu gruplandırma bulgusu yapılacak çalışmalar için önemli. Hatta görüş verenler içinde “Kürtlerin Gezi’de eksik kaldığını eleştirmiştik. Ancak 15 Temmuz’da da biz eksik kaldık” diyenler de mevcut.
Tabii burada ivedilikle önlem alınması gereken kesim, üçüncü grupta kendisini belli ediyor. Türkiye geleceğinde, geçmişinde yaşadığı Kürt sorununa benzer bir “beyaz Türk” sorunu yaşamayacaksa, bu siyasetin temel meselelerinden birisi olmalı.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019