Mensur Akgün
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 73’üncü oturumun açılış konuşmaları dün Burkina Faso’yla bitti. Böylece oturuma katılan tüm ülkeler kendileri için önemli gördükleri konuları gündeme getirip, izleyebilecekleri politikalar hakkında ipuçları verdiler. Hassasiyet gösterdikleri sorunların altını çizdiler. Konuşmaların takibi dünya siyasetinde var olan eğilimleri ve ağırlığı olan ülkelerin izleyebilecekleri politikaları anlamak açısından önemli.
Bir başka önemli olan nokta da değişimi ölçmek için bu konuşmaların bize tanıdığı imkan. Çünkü bir yıl ya da daha öncesiyle bu yılki konuşmalar karşılaştırıldığında ciddi farklar ortaya çıkabiliyor. Çok yerilen bir ülke şimdi övülebiliyor. Bir yıl önce önemsenen bir konu geri plana itilebiliyor. Satır araları okunduğu zaman da kimin ya da hangi görüşün seçilebilecek politikaya damgasını vurduğu görülebiliyor.
***
Genel Kurul bilindiği gibi 25 Eylül Salı günü Genel Sekreter Antrorio Guterres’in konuşmasıyla açıldı. Genel Kurul’a bu dönem başkalık eden Ekvator Dışişleri Bakanı Maria Fernanda Espinosa Garcés ile devam etti. Brezilya, Ekvator ve ABD’nin ardından Türkiye adına Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştu. Cumhurbaşkanı’nın konuşması basınımızda doğal olarak yer buldu, yaptığı konuşmadan pasajlar aktarıldı.
Fakat dünya siyasetinde ağırlığı olan diğer ülkelerin Genel Kurul’da yaptıkları konuşmalar -ABD Başkanı Trump’ın espri gibi algılanan giriş cümlelerine gösterilen tepki dışında- takip edebildiğim kadarıyla basına pek yansımadı. Oysa dünya liderleri bizi de ilgilendiren pek çok konuda bazıları açık, bazıları satır aralarına sıkışmış önemli mesajlar verdi. Bu mesajlar haberlere, köşelere taşınabilir, televizyon programlarında tartışılabilirdi.
Bu açığı bir ya da birkaç köşe yazısıyla telafi etmek güç olsa da başlamakta, özellikle Trump’ın konuşmasındaki bazı noktaların altını çizmekte yarar var. Hemen belirtelim ki ABD Başkanı’nın bu yıl yaptığı konuşmasının ana teması ‘egemenlik’ üstüne oturmuştu. Trump, ısrarla ABD’nin egemenliğinin uluslararası örgütler tarafından kısıtlanamayacağını vurguladı. BM’ye, BM’nin bazı organlarına ve Uluslararası Ceza Mahkemesine yüklendi.
Konuşmayı takip eden Washington merkezli düşünce kuruluşu Brookings’in görüş aldığı uzmanlar Afganistan’ın Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargı yetkisini kabul etmesinin bu konuşmayı tetiklemiş olabileceğini söylüyor. Foreign Policy’e yazan Michael Hirsh ise egemenlik alanı tartışmasında danışman John Bolton’un izini sürüyor. Sebebi ya da müsebbibi ne olursa olsun Trump ve yönetimi belli ki bir kez daha “Ben güçlüyüm istediğimi yaparım” diyor.
Başka bir ifadeyle ABD 1648’den bu yana kurulmaya çalışılan ve kendisinin de oluşumuna katkıda bulunduğu dünya düzenine meydan okuyor. Söylediği aslında Thukydides’in bize 2 bin 400 küsur yıl önce aktardığı Milos adasındakilerle Atinalılar arasında geçtiği iddia edilen temsili müzakerenin mantığından farklı değil. Tıpkı oradaki Atinalılar gibi Amerikalılar da bize “Ben güçlüyüm, ne dersem o olmalı”, “Normlara, kurallara güvenmeyin” diyor.
Trump, mülteci politikasında da, ticarette de, siyasette de dediğimi yapmak zorundasınız, diye ısrar ediyor. İran’ı yeriyor, Kuzey Kore’yi övüyor. Venezuela’yı yeni yaptırımlarla tehdit ediyor. Kendi egemenliği konusunda gösterdiği hassasiyeti başkaları için göstermiyor. ABD giderek artan bir hızla uluslararası sitemin koruyucusu ve kollayıcısı olmaktan çıkıp, gücünden başka yerde meşruiyet aramayan bir devlet olmaya doğru ilerliyor.
Bu eğilim sürecek ve güç kazanacak olursa ittifakların daha da zayıflamasına, sistemik sarsıntıların yaşanmasına hazırlıklı olmamız gerekebilir. Diğer yandan Trump’ın konuşmasının satır aralarını da iyi okumakta fayda var. Konuşması mesela, -bilinen karşıtlığının dışında- İran ile pazarlığa da kapıyı açık tuttuğu izlenimi veriyor. Buna rağmen İran’ı çevrelemek için Katar ile Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki krizin aşılmasını arzuladığı anlaşılıyor.
Bu, sadece sözlerinden değil Genel Kurul açılışına paralel ABD teşvikiyle New York’ta gerçekleşen Körfez İşbirliği Konseyi Dışişleri Bakanları toplantısından da belli oluyor. Her ne kadar Al Jazeera, Katarlı yetkililerin yakınlaşmadan pek umutlu olmadıklarını vurgulasa da, ABD’nin böyle bir niyetinin olması dikkate değer ve takibi Katar’ın yanında yer alan, yerinde bir hamleyle güvenliğini garanti eden Türkiye için kaçınılmaz.
***
Trump’ın açıkça söylemediği ama ima ettiği bir başka konu da İran yaptırımlarıyla ilgili. Görünen o ki ABD İran’a uygulanacağı yaptırımlara herkesin uymasını bekleyecek ama ısrar etmeyecek. Konuyu yakından takip edenler Hindistan ve Çin’in İran’dan yaptığı alımlara dikkat çekiyor. Brookings’e konuşan Suzan Maloney Trump yönetiminin bu gerçeği gördüğünü, ayrıca İran’a kapsamlı bir ambargo uygulanması halinde artacak petrol fiyatlarından Amerika ekonomisinin de zarar uğrayacağını anladığını belirtiyor.
Trump’ın Filistin sorunu, Kudüs gibi konularda söylediklerinin, Suriye’ye siyasi çözüm şart demesinin de detaylı bir şekilde incelenmesinde, tartışılmasına yarar var. Benzer şeyleri Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, hatta Suriye, Kıbrıs, Mısır gibi ülkelerin temsilcilerinin konuşmaları için de söylemek mümkün. Ama ne yazık ki bu yazının daha fazla uzaması mümkün değil…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024