Orhan Kemal CENGİZ
Zirve Yayınevi davasında öylesine güçlü bir ağ var ki, bir başçavuşa televizyonların, üniversitelerin kapıları sonuna kadar açılıveriyor.
Türkiye’de bazı öyküler var ki, ancak çok usta sanatçılar onları, izleyicide ‘yok canım bu kadar da abartılmaz ki’ dedirttirmeden anlatabilirler. Yani bunlar bize özgü öyle gerçek öyküler ki, oldukları gibi anlattığınızda bir ‘gerçek dışılık’ duygusu yaratıyorlar. Şunu sinemada izlediğinizi düşünün: Türkiye’de bir başçavuş üstlerinden gelen emir ve talimatlar doğrultusunda Hıristiyanların içine ‘sızıyor’. Ülkenin dört bir tarafına gidip, insanları Hıristiyan olmaya davet ediyor. İncil dağıtıyor. Sızdığı grubun içinde hızla yükseliyor ve kilise önderi oluyor. Sonra ikinci bir emirle tekrar ‘Müslüman’ oluyor.
O kanal senin bu kanal benim televizyonlarda çıkıp Hıristiyanların nasıl da hain planları olduğunu anlatıyor. Ardından bütün ülke çapında Hıristiyanlara yönelik bir linç kampanyası başlıyor.
Bu öykünün kahramanı olan İlker Çınar’ın Malatya Zirve Yayınevi cinayeti davasında verdiği ifadenin bütününün ne kadar doğru olduğu yargılamanın sonunda tespit edilmiş olacak. Ancak bu kişinin önce Hıristiyan, sonra Müslüman olması ve Hıristiyanlara yönelik yürüttüğü linç kampanyası bütün kamuoyunun gözleri önünde cereyan etmişti. Yine Genelkurmay’ın sigorta primlerini yatırdığı ve Malatya Jandarmasının da kendisine yüz milyonlarca lira ödediği belgeleriyle ortada.
Çınar kendisine talimatların kapalı zarflarda veya telefonlarla geldiğini anlatıyor. “Şu kişiyle görüş, şurada konferans ver” diyorlar. Ve bu talimatı almasından kısa bir süre sonra, bahsedilen üniversiteden konferans için veya bir televizyondan program için davet alıyor. Televizyondan onu hatırlamanız lazım. Kafasında kesekâğından bir maske ve yanında bir ilahiyat profesörüyle canlı yayına çıkıp, bir anda ‘hidayete’ ermişti.
Belli ki, Çınar’ı yönlendiren askerlerin çok geniş bir ağları var. Bu öylesine güçlü bir ağ ki, bir başçavuşa televizyonların, üniversitelerin kapılarını sonuna kadar açıveriyor. Bu ağ TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonun henüz yayımladığı raporda bahsedilen, Özel Harp Dairesi’nin Beyaz Kuvvetleri, yani Türkiye’nin ‘Gizli Ordusunun’ sivil unsurları olabilir mi acaba?
Komisyonun, ÖHD’nin eski Daire başkanlarından Albay İsmail Tansu’nun anlatımlarından, “meslek sahibi, etkili, itibarlı, ama derin yapı hesabına organize edilmiş ve çalıştırılan kimseler (gazeteci, yazar, milletvekili, siyasetçi, doktor, öğretim görevlisi, din adamı, öğretmen, polis...)” diye tasvir ettiği kişiler Hıristiyanlara yönelik olarak yürütülen linç kampanyasının etkili unsurları olarak çalışmış olabilirler mi?
Misyoner raporları hazırlayan ticaret odası, misyonerlik raporları hazırlayan öğretim üyeleri, art arda televizyon yayınlarıyla insanları galeyana getiren televizyon programcıları, hep bu gizli ordunun üyeleri olabiler mi?
Santoro, Dink cinayetleri ve Malatya katliamında kullanılan ve tornadan çıkmışçasına birbirine benzeyen ‘milliyetçi gençleri’ bulup bu işlere yönlendirenler, ÖHD’nin hiçbir şekilde deşifre olmamış olan bu gizli ordusunun elemanları mıdır?
Komisyon raporunda ÖHD’nin emrinde yüz bin civarında sivilin bulunduğu söyleniyor. Belki de, işte bu ağdır ki, yukarıda sadece bir tek örneğini verdiğim, bir romanda okuduğunuz veya sinemada gördüğünüzde ‘bu kadar da olmaz ki’ duygusunu yaratacak olan pek çok olayın Türkiye’de yaşanmasını mümkün kılmıştır. Başbakanlara suikastlar, en korunaklı cezaevlerinden kaçan suikastçiler, katliamlar, ardı arkası gelmeyen cinayetler ve bir türlü bulunamayan failler, ancak işte böylesine gizli bir ağla mümkün olabilmiştir.
Türkiye’de hayatlarımızı, ancak Roman Polanski ve Roger Donaldson gibi usta yönetmenler anlattığında inanılır bulunabilecek pek çok sürrealist hikâyeyle doldurmuş olan ÖHD ve uzantılarını gündemimize getirmek gibi son derece hayırlı bir işe imza atmış olan Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’na teşekkürü bir borç biliyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.05.2023
17.04.2023
28.05.2022
13.10.2021
9.09.2021
30.12.2020
23.12.2020
21.12.2020
15.12.2020
3.02.2020